KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Burada bir pozitif ayrımcılık gerekiyor öncelikle, doğrusu beş dakika sürede nasıl anlatacağız böyle devasa bir konuyu.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Maddeler üzerinde yine konuşma hakkınız baki tabii, bu geneliyle ilgili.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ederim, sağ olun.

Şimdi, bu yasa teklifi, Alevisiz Alevilik ihdas etme planıdır. Bu yasa teklifi, aynı zamanda Nevzat Tandoğan'ın "Bu ülkeye komünizm de lazımsa biz getiririz." demesi gibi "Bu ülkeye Alevilik de lazımsa biz getiririz." demektir. Neden? Çünkü hiçbir Alevi kurumunun, Alevi kanaat önderinin, dedenin, mürşidin, pirin, ocağın, dergâhın fikri alınmamıştır. Ne yapılmıştır? Süleyman Soylu marifetiyle el altından bir kişi gönderilip efendi-köle ilişkisi ihdas edilerek "Var mı bizden bir isteğiniz?" denilmiş ve bu, gizli, el altından yürütülmüştür. Bu şekilde Alevilik toplumuna, Alevi inancına herhangi bir hizmet yapılamaz. Bu Alevi toplumu ile olan ilişkileri efendi-köle ilişkisi bağlamında ortaya koymaktır. Alevilik Emevi'den, Abbasi'den, Selçuki'den, Osmanlı'dan beri devam eden Cumhuriyette de katmerlenerek giden ve 1826'da II. Mahmut'un Alevi dergah ve ocaklarına kayyum atamasıyla ve bu kayyum atamanın Tekke ve Zaviyeler Kanunu'yla güncellenmesiyle yasaklanmış bir inançtır. Alevilik, şu anda Tekke ve Zaviyeler Kanunu'na göre yasaktır. Bu kanun teklifi, Anayasa'nın 173'üncü maddesine aykırıdır. Zira, Anayasa'nın 174'üncü maddesi, devrim kanunlarını düzenlemekte, bu devrim kanunlarından biri de Tekke ve Zaviyeler Kanunu'dur. Tekke ve Zaviyeler Kanunu'na göre "Alevilik" diye bir inanç yoktur; dedelik, çelebilik, nakıplık, mürşitlik, seyitlik, pirlik yoktur. Dolayısıyla Anayasa'ya aykırı. O hâlde ne yapmak lazım? 12 Eylül Anayasası değişmeden Yezid, tekçi zihniyeti örgütleyen 12 Eylül Anayasası, "Kenan Mervan"ın düzenlediği 12 Eylül Anayasası değişmeden eşit yurttaşlık düzenlenemez ve eşit yurttaşlık ortaya konulamaz. Bakınız, ortada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin cemevleri kararı var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin din dersi kararı var ama bunlar uygulanmıyor. Siz de biraz önce söylediniz ya da bir başka arkadaşımız söyledi, Anayasa'nın 90'ıncı maddesi ihlal ediliyor ve buradan, el altından böyle güya Alevilere hak lütfediliyor. Alevilik bir torbaya sığmaz, Aleviliği torbaya sığdırmaya çalışıyorsunuz. Alevilik, su parasından cemevine, kapıdan bacadan sıvadan ibaret bir şey değildir. Alevilik, hakkın ve hakikatin, adaletin yoludur. Bakınız, bir vekilimiz Pir Sultan Abdal'dan iki dörtlük söyledi; doğrudur, aynen öyledir ama şu dörtlükleri de unutmayalım... Genel Başkanınız, Şahkulu Dergâhına gitti ya; Şahkulu kimdir? Şahkulu, Osmanlı tarafından katledilmiş bir Alevi ulusudur. Neden özür dilemedi? Neden gereğini yapmadı? Neden söylemedi? Ve dahi Şahkulu Dergâhında Hilmi Dedebaba'nın irşat ettiği Edib Harabi'nin "Daha Allah ile cihan yok iken/Biz onu var edip ilan eyledik/Hakk'a layık hiçbir mekân yok iken/Hanemize aldık mihman eyledik/Onun henüz ismi yok idi/İsmi şöyle dursun, cismi yok idi/Hiçbir kıyafeti, resmi yok idi/Şekil verip tıpkı insan eyledik/İşte Allah ile orada birleştik/Nokta-ı âmâya girdik yerleştik/Sırr-ı Küntü kenzi orda söyleştik/İsmi şerifini Rahman eyledik/Vahdet sarayına girenler için/Hakk'ı hakkalyakin görenler için/Bu sırrı Harabi bilenler için/Birlik meydanında cevlan eyledik." Alevilik budur işte. Ama bunu AKP yetkililerine ve Genel Başkanına söylesek şöyle der: "Siz şirk koşuyorsunuz. Bunun inançla ilgisi yok." Oysa bu, bizim cemlerimizde söylenip bununla semah dönülmekte, erkân yürütülmektedir.

Sabahtan beri Aleviliğin ne olduğuyla ilgili cümleler söyleniyor. Bakın, mat etmek, yenmek falan gayesiyle değil lütfen, rica ediyoruz; Diyanet televizyonunu açın, biz de gelelim, siz de gelin, ilahiyatçılarınızı getirin, profesörlerinizi, Diyanet İşleri Başkanınızı getirin, kimi getiriyorsanız orada Alevilik nedir, Sünnilik nedir, fıkıh, kelam, icmal nedir bunları konuşalım, tartışalım, biz kaçmıyoruz. Burası ilahiyat, burası teoloji tartışma yeri değil. Yol cümleden uludur. Şâh-ı Merdân, Şîr-i Yezdan, Haydar-ı Kerrâr ne dedi biliyor musunuz? Noktatü'l Beyan'da dedi ki: "Ne kadar yücelik aradımsa tevazuda buldum." Biz yüceliği tevazuda bulan bir inancın mensuplarıyız. Hiç kimseyi hakir görmedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlarsanız sevinirim.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Tamamlıyorum, teşekkür ediyorum.

Hünkâr Hacı Bektaş'tan Pir Sultan'a, Fatma anadan Zeynep anaya, Kerbela'dan Madımak Katliamı'na kadar hiç kimseyi hakir görmedik ama katledildik, kuyulara doldurulduk, asıldık, yüzüldük, kesildik. Partiniz, Madımak Katliamı'nda açıkça taraf olmuş, katillerin tarafını tutmuştur. Zamanaşımına uğramasına "Bu, Türkiye'ye hayırlı olsun." demiştir. Genel Başkanınız katili affetmiştir. Alevilik söz konusu olduğunda tarafsınız ve bir vekiliniz şu anda vekil değil "Hüseyin'le Yezid söz konusu olduğunda hiç kuşkusuz biz Yezid'in tarafını tutarız." demiştir. Dolayısıyla Muaviye ve Yezid zihniyetiyle, II. Mahmut zihniyetiyle, Osmanlı zihniyetiyle demokrasi, hakkaniyet, adalet sorunu çözülemez.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bunlarda iftira var Sayın Başkan, bu yanlış.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Burada bir söz vereyim de siz burada hakikaten çok aşırı bir ifade kullandınız.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Aşırı bir ifade değil ki sizin vekiliniz söyledi bunu.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hangi vekil bunu söyleyen? Kim söyledi?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yok, önceki ifadelerinizi söylüyorum. Katliamlardan sorumlu parti...

SALİH CORA (Trabzon) - Öyle bir şey yok.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - ... o tarihte AK PARTİ diye bir parti yok bir defa.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Taraf oldunuz dedim ben katliamlardan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Onun hangi hükûmet döneminde olduğunu da biliyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamamlasın Sayın Başkan.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Tamamlıyorum izninizle.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Dolayısıyla Alevilik makropolitik bir sorundur. Bir, ekonomik. İki, hukuksal. Üç, kamusal. Dört, ahlaki yanı da olan, Alevilere dönük nefret suçlarına dair hiçbir şey yapılmadı. 2010'dan bu yana işaretlenmedik kapımız kalmadığı hâlde hiç kimse hakkında işlem yapılmamıştır. Bakınız, Ali İsmail Korkmaz'ın katiline, Berkin Elvan'ın katiline cezasızlık politikasıyla hâlâ Madımak katilleri, otuz yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen aranan katil var. Hâl böyle olunca Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem hazırun; burada Alevi sorununu, Alevi Bektaşilerin sorununu ele alıyoruz ve çözüyoruz değil, Alevilik bir torbaya konmuş bir illüzyon yapılmış ve bu illüzyonla bu sorun çözülmez.