KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, bürokrasimizin ve basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Sayın Bakan bizim hemşehrimiz, aynı ilden milletvekiliyiz, tatlı bir rekabetimiz oldu. Ben kendilerini tekrar Bakanlığında da tebrik ediyorum, Allah hayırlı hizmetler nasip etsin. Sayın Bakan Yardımcısıyla bizim herhangi bir hukukumuz olmadı, kendisiyle tanışmıyoruz, basından tanıyoruz ama masanın ön kısmındaki diğer arkadaşlar da, Faruk Bey Mülkiyeden arkadaşımız, Kamuran Bey hemşehrimiz, abimiz, Özhan Bey yıllarca Maliye Bakanlığında beraber mesai yaptığımız arkadaşımız; ben herkesi kutluyorum, onlara da çalışmalarında başarılar diliyorum. Arkada da yine genel müdürlük yapan arkadaşlarımız var tanıdığımız.

Şimdi, tabii, biz genelde makroiktisat konuşuyoruz. Tabii, burada makroiktisat konuşacak bir yanımız pek fazla yok. Nasıl bir ilişki kurarız? Yine, gençler olunca genç istihdamıyla başlayabiliriz diye düşündüm ben.

Şimdi, arkadaşlardan da ifade eden oldu, Sayın Bakanım, biliyorsunuz, Ekim 2015 verilerine göre bizim 15 yaşın üzerinde 55 milyon nüfusumuz var yani iş gücü olabilecek nüfus bu. Fakat iş gücüne katılım burada, bizde maalesef, biliyorsunuz, çok düşük toplamda, özellikle kadınlarda. 28,1 milyon kişi iş gücünün tamamen dışında. Hatta ben bunlara ücretsiz aile işçilerini de katıyorum, onlarla birlikte bakınca 55 milyonun 31 milyonu iş gücü piyasasının aslında dışında yani geliri yok bu anlamda. Bu tabii yani iş gücüne katılım oranıyla bir ülkenin kalkınması filan çok zor, dolayısıyla bunun artırılması lazım, Hükûmetin de politikaları hep bunu artırmaya yönelik olarak, en azından sözel olarak o şekilde ifade ediliyor. Tabii, gençlerde...

Ha, şeye gelelim, işsizlik oranımız ne? Genel olarak baktığımızda işsizlik oranı yüzde 10,6. Fakat bu "ümidi kırıklar" dediğimiz yani "İş aramıyorum ama iş bulsam çalışırım." diyen bir kesim var. Onları da kattığımızda aslında iş gücü işsizlik oranı yüzde 17'lere kadar yükseliyor, bu önemli. Tabii, gençlerde işsizlik oranı, normal, önce "headline" işsizlik oranı yüzde 19,3 Ekim itibarıyla. Bunlarda, o ümidi kırıkların bu dağılımında elimizde datası olmadığı için yani onun nereye kadar çıkacağını kestiremiyorum ama onları da katarsak belki gençlerde yüzde 25'lere kadar varan bir işsizlik oranı var. Tabii, bu çok yüksek bir işsizlik oranı.

Bir diğer veri de yine bunu teyit edecek, evvelsi gün Aile Bakanlığı bütçesinde de bu verileri kullanmıştım. Şimdi, gençlerimiz neyle iştigal ediyor diye baktığımızda, eğitimde olan gençlerimizin oranının yüzde 37,2 olduğunu görüyoruz, istihdamda yüzde 31, hiçbirisinde olmayanlar da yüzde 31,6 yani ne okuyor ne de çalışıyor. Bu oran OECD ortalamasının 2 katı, yüzde 31,6'lık oran. Bu hele hele kadınlarda çok daha yüksek, yüzde 46 yani ne eğitimde ne... Yani bizim kadınlarımızın 15-29 yaş arasındaki "genç" diye tanımladığımız kızlarımızın, kadınlarımızın yarısı eğitimde veya istihdamda değil. Şimdi, tabii, Türkiye kalkınma çabası içerisinde olan bir ekonomi. Bu istihdam oranlarını artırmamız gerekiyor, tabii iş bulmamız gerekiyor, yatırım yapmamız gerekiyor.

Bir de -arkadaşlar çok da sıkılmışlardır muhtemelen, ben bunu sık sık da kullanıyorum- bu "demografik fırsat penceresi" dediğimiz bir olgu var. Türkiye bu fırsat penceresine 2000 yılında girdi. Bu, şu: Doğum oranlarının azaldığı, yaşlanmanın da az olduğu bir dönem yani çalışabilir nüfusun en yüksek olduğu bir dönem. Türkiye'de bunun yaklaşık otuz yıl olacağı tahmin ediliyor. Bunun on beş yılı geçti, şöyle böyle bu on beş yılı geçirdik, çok verimli geçtiğini söylemek zor ama bir on beş yılımız kaldı. Yani bu on beş yılın hakikaten çok iyi değerlendirilmesi lazım ki bu ülke bir kalkınma hamlesi yapabilsin.

Şimdi, düşük gelirden orta gelire geçmek o kadar zor olmuyor yani nüfusunuzu tarımdan hemen biraz hizmet sektörüne, turizme murizme, otele filan çektiğiniz anda hemen bir gelir artışı oluyor ama orta gelirden üst gelire geçmek gerçekten zor, o yüzden "orta gelir tuzağı" diye bir kavram var. Tabii, her şey insan. Nihayetinde istihdam sağlamadığı zaman, insanınız olmadığı zaman, insanınızı eğitmediğiniz zaman bunları yapma imkânınız yok. Dolayısıyla, bu önemli bir şeydir.

Tabii, Bakanlığınız elbette Gençlik ve Spor Bakanlığı olunca bunlar Bakanlığınızın sorumluluk alanına giriyor diye düşünüyorum ben. Tabii, gençlerle veya şeylerle baktığımızda temel olarak bazı sorunlar var: Mesela, çocuk işçiliği sorunu var. 2012 Çocuk İş Gücü Anketi çalışması var. Burada ekonomik faaliyette çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların istihdam oranı yüzde 5,9 ve bu çalışan çocukların da yüzde 50,2'si hiç okula gitmiyor yani bu ciddi bir oran. Yani zaten bizim genel olarak iş gücünün, biliyorsunuz, niteliğinde, tahsil durumunda ciddi bir sıkıntı var; 6,2 yıldı yanlış hatırlamıyorsam. Ama şimdi, bu arkadan gelen yani bu çocuk işçiliği meselesi de önemli, bunların üzerine eğilmek gerekiyor.

Tabii, şimdi bir de diğer bir ciddi sorun madde bağımlılığı sorunu, bunu mutlaka sizler de takip ediyorsunuz. Yani çocuk ve gençler arasında madde bağımlılığı çok artıyor. Bununla ilgili çalışmaların daha da fazla hızlandırılması gerekiyor.

Tabii, Bakanlığınızın genelde -en azından bende öyle bir algı var, yanlış mıdır bilmiyorum- daha çok böyle fiziki yapıya, altyapıya hani daha fazla önem veren veya oraya odaklanmış gibi bir hâli var, öyle bir algı var, yanılıyorsam lütfen beni düzeltin. Fakat tabii bu önemli yani sporu sevdirmemiz lazım. Mesela, ben şeyi de merak ediyorum, bizim spor tesislerimizin -böyle bir çalışma var mıdır bilmiyorum- bir doluluk oranı veya kullanım oranı diye, hani kullanılabilir saatlerle yapılmış bir hesap var mı? Oralar nasıldır, tatminkâr mıdır? Bana boş gibi geliyor ama bu benimki sadece konunun hiçbir uzmanı olmadan yani çıplak bir gözlem, yanılıyor olabilirim ama çok fazla kullanılıyormuş gibi de gelmiyor fakat önemsiz olduğunu söylemiyorum, mutlaka önemli. Bir defa, bu alanların olması lazım ama bu yetmiyor yani sporu sevmemiz lazım, spor yapma kültürünün oluşması lazım.

Ben şimdi şeyi de inceledim, bu Öncelikli Dönüşüm Programı var, sizin de bir bileşeniniz var, Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik Programı, oranın 6'ncı bileşeni de sizin sorumluluğunuzda olan bir bileşen. Orada da daha çok bir kısım yani 53'üncü eylem, bilinç geliştirme, tamam o daha "soft" ama diğerleri de daha fiziki yapıya yönelik eylemler hep. Bu diğer hususlara da önem vermek gerekiyor. Tabii, burada hemen akla şey geliyor bir de, bizim güçlü seciyeli, güçlü kişilikli, güçlü şahsiyetli nesiller yetiştirmemiz lazım. Bakın, bunun sağcısının, solcusunun hiçbir önemi yok yani ne olursa olsun hakikaten şahsiyetinin güçlü olması lazım. Dolayısıyla, vatanını, milletini seven, bayrağını seven, bu ülkeyi seven, bu ülke için gerektiğinde canını veren ama canını vermek zorunda kalmayan yani öyle bir toplum yetiştirmemiz lazım. Millî ve manevi değerlerine tabii ki sahip olması gerekir. Yani bunların üzerinde durulması lazım. Bunları yapmadığımız zaman toplum yani bazen insan ümitsizleşiyor, gençlerin çok da iyi bir noktada olmadığını sanki görüyoruz zaman zaman. Dolayısıyla, buraya da eğilmenizin önemli olduğunu, toplum açısından çok gerekli olduğunu düşünüyorum ben ama şahsiyet meselesi önemli. Şahsiyet, güçlü şahsiyet, eğilmeyen, bükülmeyen yani işte, üç kuruş menfaat için hakikaten kendini satmayan -şey anlamında söylemiyorum da- hani kişiliğini satmayan, ucuza gitmeyen, böyle güçlü şahsiyetler yetiştirmemiz lazım bu toplumda. Bu tür çocukların da, bu tür gençlerin de ödüllendirilmesi lazım. Maalesef, onu zaman zaman, pek göremiyoruz.

Şimdi, bir de spor dalları... Bütün spor dalları iyidir, hoştur ama ben mesela özellikle güreşin üzerinde biraz durmak istiyorum. Güreş hakikaten çok önemli bir spor, şöyle spor daha doğrusu: Farklı bir spor. "Ata sporu" diyoruz ya, "millî spor" diyoruz. Şimdi, mesela bizim Havza'da da 25 Mayıs -siz geldiniz kaç defa- Festivalleri olur, güreş festivalleri vardır, ya, bir bakarsın, yani 70 yaşında, 80 yaşında insanlar. "İnsanları spora çekelim" diyoruz ya, adam 70 yaşında, 80 yaşında o sıcağın alnında orada oturmuş, bir spor sevdası var. İşte, bu çok önemli bir şey yani orada 10 yaşında çocuk da var, 70 yaşında insan da var, her türlü insanı görebiliyorsunuz.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Sosyal faaliyet.

ERHAN USTA (Samsun) - Evet, yani bu sporun biraz daha üzerinde durmak lazım. Bu, birkaç tane belediyenin çok zor şartlarda, işte, güreşçi sponsorluğuyla filan... Güreşçilerin maddi durumları da iyi değil, buraya biraz daha fazla kaynak ayırmak gerekir diye düşünüyorum ben. Bunların üzerinde Bakanlığınızın biraz daha durmasının ben çok faydalı olacağını düşünüyorum. Diğer spor dallarına diyeceğim hiçbir şey yok, yani hepsiyle ilgilenirsin ama güreşin ihmal edildiğini... Hâlbuki, güreşi satın almaya hazır bir toplumumuz var bizim yani 70 yaşında insanı başka hiçbir spor alanına katamıyorsun, işte, biraz futbolda var belki, onun haricindeki diğer spor dallarında yok.

Şimdi, bu genel hususlardan sonra biraz daha kurumsal konularda... Bu iç denetim meselesine, ben eski bir İç Denetim Koordinasyon Kurulu üyesi olarak, on yıl bu işi yapmış birisi olarak, Türkiye'de kuran ekibin bir unsuru olarak, iç denetimle ilgili, atama yapmayan, iç denetime önem vermeyen kurumları ifşa edeceğimi ilk baştan açıklamıştım. Sizin buradan karnenize bakınca Sayın Bakanım, Bakanlığın 5 tane kadrosu var, sadece 2'si dolu yani sizin karneniz pek iyi değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Hâlbuki bu iç denetim meselesi çok önemli. Bunun ben kurumun geliştirilmesi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum, tabii, kaliteli insanlar bulmak kaydıyla ama sizin yapacağınız, kurumun, reform mu dersiniz, yenilik mi dersiniz, iş süreçlerinin düzeltilmesi anlamında size çok faydalı olacaktır. Spor Genel Müdürlüğü iyi, 10 kadronun 8'i dolu. Kredi Yurtlar Kurumu pek iyi değil, Kredi Yurtlar Kurumunun da iyi iç denetçilerinin olduğunu ben biliyorum, bizim çalışmalarımızda oradan eğitici iç denetçileri de alıyorduk biz, 15'te 7'si dolu, onların da biraz daha bu konuya eğilmesi gerekiyor.

Tabii, Sayın Bakanım, şimdi, gençler dedik, madde bağımlılığı dedik, biraz da, arkadaşlarım kusuruma bakmasınlar, bugüne kadar hiç yapmadım ama biraz Samsun şeyi yapmamız lazım, çok da bu Samsun'u konuşma fırsatımız olmuyor bir yerde, hep makroekonomi konuşturuyorlar bize. Şimdi fırsat bu fırsat, hazır sizi bulmuşken biraz Samsun'un meselelerine, Sayın Başkan da müsaade ederse...

Şimdi, geçenlerde elime bir istatistik geçti bir vesileyle, bu açıklanan bir istatistik zaten de. Samsun genelinde yapılan sokak çalışmalarında genel olarak uyuşturucu, esrar -hepsi yazılmış burada- yakalanma miktarlarında ciddi bir artış var. Mesela, esrar 2014 yılında 19 kilo yakalanmışken 2015'in ilk on bir ayında -yıllık da değil bu- 37 kiloya çıkmış. Tabii, emniyetin burada büyük ihtimal çok ciddi bir faaliyeti var, onu kabul ediyorum ama bu miktar trafiğin artması veya kullanımın artmasıyla birlikte oluşmuş bir durum da olabilir. Ona ilişkin bir veri olmadığı için bir şey söylemek istemiyorum ama buna dikkat etmemiz gerekiyor.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Emniyet müdürümüzle konuştum ben.

ERHAN USTA (Samsun) - Konuştunuz mu?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Evet.

ERHAN USTA (Samsun) - Emniyet Müdürüyle ben de konuştum, öyle diyor ama tabii, Emniyet biraz meseleye... Başka yerden teyidini almak lazım. Çünkü, nihayetinde trafikte de bir artış olmuş olabilir. Biraz bakmak lazım. Yani, ülkenin her tarafına bakmamız lazım ama Samsun'da, daha özelde -kendi memleketimiz- oraya da biraz şey yapılması lazım. Çünkü, nihayetinde yakalananlar piyasada satıcılar matıcılar, esas bu şeyleri... Bir de bu Hint keneviri meselesi var. Bu sadece Vezirköprü'de izinli olarak ekilirken şu anda izinsiz olarak Çarşamba...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun tekrar, rica ediyorum toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim, sağ olun efendim.

...Ayvacık, Bafra ve Havza'da Hint keneviri ekildiğine ilişkin bilgiler bize geliyor.

Şimdi, Sayın Bakan, tabii, Samsun'un bir vekili olarak, şu anda iktidarda olan iktidar partisinin bir milletvekili, hem de bir bakan olarak Samsun'un iktisadi hayatının da biraz daha canlandırılması için gayret göstermemiz gerekiyor. Şimdi, Samsun'un ekonomik verilerine baktığımızda, hakikaten, nüfusuyla mukayese ettiğinizde çok kötü. Yani, nüfusta Samsun 16'ncı sıradayken, diğer -ihracattır, kurumlar vergisidir, istihdamdır- bütün ekonomik verilerde sıralaması hemen hemen 16'dan daha kötü durumda. En temel parametre nüfustur, ben nüfusa bakarım. Şimdi, son zamanlarda Samsun'da o rapora istinaden çıkmış bir -köşe yazısından aldığım- bir yazıda da... Bunları tek tek saymayacağım ama mesela şu önemli: Mesela, kişi başı kamu yatırımı. Yani nihayetinde bu, Hükûmetin tamamen etki alanındaki bir şey. Samsun bir önceki yıl 63'üncü sıradayken şimdi 74'üncü sıraya düşmüş yani 11 sıra birden düşüyor. Bu, kişi başı kamu yatırımında. Toplam kamu yatırımında 10 sıra geriliyor son yılda. Burası kamu kısmı. Özel yatırımlar kısmında da teşvik belgeli yatırımlarda sabit yatırım tutarı açısından bakıldığında kişi başı 27 sıra birden geriliyor. Enerji tüketiminde 2 sıra geriliyor, o da üretim göstergesi olduğu için önemli. Diğer, ithalatta, ihracatta birer, ikişer, üçer, beşer sıra Samsun'un Türkiye'deki il sıralamasında bir gerileme var. Ciddi göç verdiğini Samsun'un biliyoruz. En son nüfus artış hızlarına baktım, Türkiye ortalaması binde 13,4 iken Samsun'da binde 7,8 yani Türkiye ortalamasının yarısı kadar bir nüfus artışı var. Orada da tersine göç olmasa... Yani, genç nüfus gidiyor, emekliler Samsun'a gelmeye başladı filan. Dolayısıyla, Samsun'un iktisadi hayatına kamu eliyle yapılabilecek kısımlar için bir müdahale gerekiyor. Bizim de burada her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim.

Son iki konu var. Bir tanesi Samsunspor meselesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, hemen toparlıyorum.

Samsunspor Samsun'un bir markası biliyorsunuz. Ciddi finansman sıkıntıları var. Hep şikâyet ediyorlar, "Hele de Bakanımız Samsunluyken bize bu nasıl yapılır?" diyorlar. Tabii, siz bu konuları iyi biliyorsunuz ama sürekli puanlarının silinmesi... Bu finansman sıkıntısının bir temeline inmek lazım. Yani, nedir, neden kaynaklanıyor? Yani denetimleri filan... Sayın Bakanım, geçmiş yönetimlerin mi sorunları vardı? Ama sürekli bunlarla ilgili bize de -bizim elimizden çok fazla bir şey gelmiyor ama- çok fazla bir talep var.

Son konu da... Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şimdi, kamu sektörü yatırımları dedik. Özel sektör yatırımlarını teşvik etmek için biliyorsunuz bizim bir teşvik sistemimiz var. Samsun'a burada ciddi bir adaletsizlik yapılıyor. Şunun birazdan ben size bir kopyasını veririm, elimde tek kopya var. Biliyorsunuz, Kalkınma Bakanlığının hazırladığı bir Sosyal Gelişmişlik Endeksi var, oraya göre şehirler sıralanmış. Bu sıralama teknik bir şey, buna ilişkin hiç kimse itiraz edemez. Oradaki endekslerin de bir anlamı yok, kompozit bir endeks bu, zannediyorum 64 tane datadan oluşmuş bir endeks. Fakat oradaki sıralamayı yaptıktan sonra -bu, bütün şehirler açısından önemli arkadaşlar- buradan iller belli noktalarda kırılıyor. İşte, mesela, endeks değeri 1'in üzerinde olan illere "1'inci bölge" denilmiş, 1'inci bölge teşvik. İşte, 1 ile 0,5 arası olanlar yani 0,5'in üzerinde, 1'in altında olanlar 2'nci bölge. 3'üncü bölgenin hiçbir mantığı yok. 0,5'in altında olanlarla başlıyor, en son sırasında 3'üncü bölgenin Samsun var; 0,1579. Samsun 3'üncü bölgenin en son şehri. Azıcık bir şey birisi dokunmuş olsaydı 4'üncü bölgeye düşecekti, teşvikleri düzelecekti. Şimdi, enteresan, 4'üncü bölgenin ilk şehri Rize. Samsun 0,1579; Rize 0,1550. Şimdi, Samsun 0,1579 iken bir üzerindeki Karaman 0,1864. Şimdi, Samsun'la Rize aynı yerde olmalı. Yani, 0,1579 0,1864'e mi yakın, 0,1550'ye mi yakın? Yani, biri 0,15'le başlayan bir rakam, öbürü 0,18. Yani, ya Rize'de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, lütfen...

ERHAN USTA (Samsun) - Çok affedersiniz, son cümlem.

BAŞKAN - Samsun kaçıncı bölgede bu arada?

ERHAN USTA (Samsun) - 3'üncü bölgede Samsun.

BAŞKAN - Öyle gelişmemiş bir il mi?

ERHAN USTA (Samsun) - Evet. Öyle demeyin, bakın, Samsun'un 800'üncü sırada... O da ayrı konu da şimdi...

BAŞKAN - Üstat, siz Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısıydınız. Yani bunu şunun için söylüyorum...

ERHAN USTA (Samsun) - Ben siyasetçi değildim.

BAŞKAN - Olur mu? Bu parametreleri Kalkınma Bakanlığı olarak belirlediniz. Biz burada bunun kavgasını çok verdik Kalkınma Bakanıyla.

ERHAN USTA (Samsun) - Allah'tan korkun, parametrelerle mi oynayacaktık?

Demek ki anlaşılamadı. O zaman bana biraz süre vereceksiniz. Sataşmadan iki dakika söz istiyorum.

BAŞKAN - Bu kavgayı ayrı ayrı yaparız sizinle, uzun uzun yaparız.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, hayır, bu, şu... Arkadaşlara da ifade ettim ben.

Arkadaşlar, şunu birazdan dağıtalım. Bu Sosyal Gelişmişlik Endeksi'nin sıralanması konusu teknik bir konu, Kalkınma Bakanlığı yapıyor bunu. Ama buradan sonra...

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Şikâyetçiyiz.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, bununla ilgili bir şikâyetimiz yok.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Bizim şikâyetimiz var, şikâyetçiyiz parametrelerden.

ERHAN USTA (Samsun) - Olabilir.

BAŞKAN - Biz şikâyetçiyiz efendim sizden.

ERHAN USTA (Samsun) - O ayrı. Ya, ben buna razıyım, buradaki hakkımız verilse...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Parametreleri hep belirli illere göre belirlemişler.

ERHAN USTA (Samsun) - Hakikaten ona beraber çalışalım, o ayrı bir şey.

BAŞKAN - Isparta kaçıncı sırada orada? Tam kırılma yeri değil mi?

ERHAN USTA (Samsun) - 21. Isparta'nın kırılmasında problem yok.

BAŞKAN - Ha, yok, Isparta kırılabilir!

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sizi Sayın Nuri Okutan'a şikâyet edeceğim ben.

ERHAN USTA (Samsun) - Çünkü, Isparta 0,52; Isparta'nın kırıldığı noktanın altı 0,47.

BAŞKAN - Hayır, sizin parametrenizden dolayı. Siz İnternet kullanımı, odur, budur, bunları yaparsanız, 80 bin üniversite öğrencisinin olduğu yerde ben 2'nci bölgede görünürüm. Organize sanayide kaç kişi çalışıyor Samsun'da? Isparta'da 2 bin çalışıyor, hepsi o kadar.

ERHAN USTA (Samsun) - Başkanım, o konuda eleştiriye ben açığım. Tabii, ben, Kalkınma Bakanlığında makroekonomik kısımlarına baktım.

BAŞKAN - Ben genel olarak gözden geçirilmesini gerektiğini ifade ettiğim için söylüyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Anladım. Benim sorumluluğumdaki işler değildi ama önemli değil, hakikaten endeksin oluşumuyla ilgili problemlere de bakılabilir, oraya şu veri katılsa, bu veri çıkartılsa, ağırlıkları değiştirilse denilebilir, onlara hiçbir itiraz yok ama şöyle veya böyle, yani iyi veya kötü, beğenelim veya beğenmeyelim bir endeks yapılıyor, buradaki kırılma... Şimdi, endeksi yapmak teknik bir iş, nereden böleceğimizi yapmak siyasi bir iş. Şimdi, siyaset burada güzel çalışmamış, onu söylüyorum. Ya Rize de üste gelecek Samsun'la birlikte ya da Samsun alta gidecek. Tabii, doğrusu, en uygun şey Samsun'un 4'üncü bölge olması. Sayın Bakanım, bu, çok kolay yapılabilecek bir şey ve çok adil bir şey. Yani, bu haksızlığın önüne geçilmesi lazım. Lütfen, eğer gerekirse ben teknik olarak bunu şey yaparım. Bir Bakanlar Kurulu kararıyla hemen çok rahat yapılabilecek bir şey. Ben Ekonomi Bakanlığını da falan ikna ederim bu konuda, Müsteşarını filan ikna ederim, merak etmeyin.

BAŞKAN - Vallahi, benim yapamadığımı yaparsanız Isparta'yı da rica ediyorum beraberinde.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunu herhâlde burada konuşmamamız gerekiyordu, aramızda konuşalım.

BAŞKAN - İlgiyle Samsun'u takip edeceğim bundan sonra.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamam.

Sizlere çalışmalarınızda çok başarılar diliyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun Sayın Başkan.