KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

4 madde görüşeceğiz, süremi ona uygun veriyorsunuz değil mi Sayın Başkanım?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun, istediğiniz kadar konuşun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Evet, teşekkür ederim.

Yirmi dakika konuşmayacağım da baştan böyle beş dakika gibi bir süre gelince psikolojik olarak insan söyleyeceklerini tam ifade edemiyor.

Şimdi bu maddeler çerçevesinde turizm politikasıyla ilgili bir genel değerlendirme yapmak istiyorum. Sayın şimdiki Turizm Bakanı benim bürokrasi ve siyaset hayatında gördüğüm en başarısız Turizm Bakanı bir kere. Başarı öyküleri anlatıyor ama rakamlar kendisini doğrulamıyor. Turizmi Geliştirme Ajansıyla ilgili kanun teklifini buraya getirdiğinde Komisyonda da görüşlerimi ifade ettim, Genel Kurulda da görüşlerimi ifade etmiştim. Şunu söylemiştim; bu Ajansın kuruluş kanununda şu mantık vardı, o mantık hâlâ devam ediyor: İstediğimiz gibi para toplayalım, istediğimiz gibi harcayalım, kimseye de hesap vermeyelim. Yasanın denetim tarafı yok bir kere, Sayıştay denetimi yok. Oysa bu Ajansın topladığı payların, Ajansın gelirleri olarak mükelleflerden tahsil edilen payların hepsi bir vergi niteliğindedir. Toplanan vergilerin, adı ne olursa olsun, kamu kaynağı toplayan bir kurumun bu kaynakları nasıl harcadığının denetimini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay yapar; Sayıştay denetimden muaf kılındı. Şimdi, bu maddede, teklifin 36'ncı maddesinde bazı payların oranı azaltılıyor. Neden azaltılıyor? Sektöre ağır gelmiş olmalı bunlar, bu nedenle azaltılıyor olmalı. Peki, neden bunun yürürlüğü 1/1/2024 tarihine erteleniyor? Nedeni şu: Önümüzdeki yıl da istediğimiz gibi toplayalım, istediğimiz gibi harcayalım, kimseye de hesap vermeyelim. 1/1/2024'te zaten Allah kerim, muhtemelen biz olmayız, yeni iktidar, yeni hükûmet bakar buna; mantık bu. Bu iniyorsa gelin bunun yürürlüğünü 1/1/2023 olarak belirleyin.

Şimdi, Ajansın yönetim kurulunun oluşumunu burada yine o tarihte yasa teklifini görüşürken değerlendirmiştik, görüşlerimizi ifade etmiştik, belli eleştirilerimiz, önerilerimiz olmuştu ama teklif geldiği gibi yasalaştı. Şimdi, TÜRSAB'ı temsil eden sayın temsilci çok doğru bir değerlendirme yaptı, benim söyleyeceklerimi kendisi söyledi. Şimdi, otelciler burada var, elbette olacak. Yeme içme tesisleri var, elbette olacak. Ne bileyim, hava yolu taşımacıları, havalimanı ve terminal işletmecileri de elbette olacak. Turizm işletmesi belgeli bileşik tesisler, konaklama tesislerinin bulunduğu bölgenin coğrafi bölge bazında temsilini sağlamak üzere belli bölgelerden temsilciler elbette olacak ama Türkiye'ye gelen, bugün Bakanın övündüğü veya iktidarın övündüğü bu yılın başarısının gerisinde -aslında o da başarı değil, rakamlarla ona değineceğim- TÜRSAB var. Bu seyahat acenteleri olmadan milyonlarca turist Türkiye'ye nasıl gelecek? Yani, herkes "Bir dakika, ben şu otele gideyim, tatil yapayım." mı diyor? Yüzde kaçtır bu şekilde Türkiye'ye gelen turistin oranı? TÜRSAB'ın madem yönetim kurulu üye sayısı 15'ten 18'e çıkıyor, TÜRSAB'a da burada 1 üyelik değil, 2 üyelik verin, 3 üyelik verin; doğru olan budur. TÜRSAB'ı "Ya, sen karışma, senin zaten ödediğin fazla bir para yok, senin de sesin çıkmasın." diye susturmamak, küçük görmemek lazım.

Şimdi, turizmde bu sene kime sorsak iyi diyorlar, rakamlar öyle değil. Bakın arkadaşlar, yani bu Bakan benim gördüğüm en başarısız Bakan derken bunu rakamlara dayalı olarak söylüyorum. Şimdi, 2020-2021 pandemi döneminde rakamların aşağı inmesi elbette doğal karşılanır ama biz komşu ülkelere veya rekabet ettiğimiz ülkelere kıyasla hangi oranları, hangi rakamları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Türkiye 2000 yılında dünya millî gelirinin yüzde 0,8'ini üretiyordu, şimdi de yüzde 0,8'ini üretiyor. Hani o kadar "Yirmi yılda, yirmi iki yılda büyüdük." deniliyor, aynı yerdeyiz; diğer ülkelerle kıyaslamak lazım. Çin'in 2000 yılında millî geliri 1.165 dolardı, bizim 3.600 dolardı; şimdi Çin 10.500 dolara çıktı, biz 9.600 dolardayız resmî rakamlara göre; geçen yılın rakamını söylüyorum. Bakın, turizm ziyaretçi sayısı verileri açısından bakıyoruz, bu yılın ocak-temmuz döneminde İtalya yüzde 196 artış sağlamış, Yunanistan yüzde 191 artış sağlamış, İspanya ocak-ağustos döneminde yüzde 220 artış sağlamış, Türkiye ocak-ağustos dönemi yüzde 108 sağlamış; bütün ülkelerin gerisinde, rekabet ettiğimiz ülkelerin gerisinde. Bu mu şimdi Kültür ve Turizm Bakanlığının başarısı? Turizm geliri bakımından rakamları ayrı ayrı vermeyeceğim, oradaki durum da farklı değil. Böyle olduğu hâlde bir başarı öyküsü anlatılmaya çalışılıyor.

Türkiye'nin turizm gelirleri toplamı açısından bir değerlendirme yapmak istiyorum. Ne kadar turizm geliri elde ettiğimiz elbette önemli ama onun yanında kişi başına turist geliri nedir, buna bakmak lazım. Türkiye'ye zengin turist mi geliyor, para harcayan turist mi geliyor yoksa para harcamayan turist mi geliyor? Benim rakamlara baktığımızda gördüğüm tablo şu: Bizde turist Avrupalı değil artık, Asyalı. Asyalılaşıyor bizim ziyaretçiler. Asyalı turist daha az para harcıyor Türkiye'de. "Asya" deyince Orta Doğu ülkeleri yani. Japonya'yı kastetmiyorum, Japon turist fazla harcıyor. 2003 yılında turizm gelirinin millî gelire oranı yüzde 4,4; 2004 yılında yüzde 4,2; 2005 yılında 4,1. AK PARTİ döneminden örnek veriyorum; 2003, 2004, 2005. Esas olan ölçü budur, turizm gelirlerinin millî gelire oranı nedir? Yüzde 4'leri geçmişiz, sonra yüzde 3'lerin altına inmiş, geçen yıl yüzde 3. 2021, 2020, 2018, 2017, 2016, 2015; buralar yüzde 2,6 yüzde 3,5 aralığında, 4'ün altına düşmüşüz. Kişi başına turist geliri 2019 yılında 666 dolar, 2018'de 647 dolar, 2017'de 681 dolar. Bu rakam AK PARTİ'nin ilk iktidar yılı olan 2003 yılında 850 dolar, 2004'te 843 dolar, 2005'te 842 dolar. Baş aşağı gitmişiz, baş aşağı gitmişiz. Böyle bölük pörçük düzenlemelerle, bir strateji olmaksızın turizmde başarılı olma imkânımız yoktur. Bu teklifte yer alan düzenlemelerde de ben Türkiye'de turizm gelirini artıracak bir stratejiyi görmüyorum.

Madde 36'da bu oranlar indirilirken Cumhurbaşkanına yetki vermiyorsunuz, zannediyorum kanun teklifinde bir yetki yok. Peki -o zaman ifade etmiştim bunu- Cumhurbaşkanına yetki verseydiniz de indirim konusunda, artırım konusunda, bu maddeyi buraya getirmeseydiniz olmaz mıydı? Niye vermiyorsunuz? Yok çünkü öyle. Kararlı, iktidar kararlı. Yetki vermemek ne demektir? Kararlılık ifade ediyor, biz asla bunu indirmeyi, artırmayı düşünmüyoruz. Ya, kriz olur, bir şey olur, şartlar değişir; artırılabilir, azaltılabilir. Bakın, şimdi onu değiştirmek için kanun teklifi getiriyorsunuz. İşte, liyakatsiz bir kadro böyle düzenlemeler yapıyor.

Teşekkür ediyorum.