KOMİSYON KONUŞMASI

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, tabii, sık sık yoklama istendiğinden dolayı ben konunun bütününü kaçırmış durumdayım, tekrar olduysa tekrarlardan dolayı da sürçülisan edersek kusura bakmayın.

Tabii, şimdi, ben AFAD'ın "web" sitesine baktığımda iki çok önemli cümle var: "Afet ve acil durumlara ilişkin süreçlerin etkin yönetimi için gerekli çalışmaları yürütmek, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak ve bu alanda politikalar üretmek." misyonunun altında hemen vizyon olarak da çok önemli, desteklediğimiz "Afetlere dirençli toplumu oluşturmak."

Bunlar çok güzel ama şimdi, tabii, Allah göstermesin, ben AK PARTİ Genel Merkezinin verdiği görev çerçevesinde on beş gün, on yedi gün, bunun dört gününü, beş gününü bizzat orman alanında Muğla Köyceğiz yangınlarında geçirmiş birisiyim. Bizzat saha gözlemlerimi, o zaman gelen, daha sonra verdiğimiz raporlarda İçişleri Bakanlığımıza da arz ettik. Tatbikatlar ile uygulamalar o canhıraş ortamda gerçekleşmiyor, bu birebir gerçekleşmeyeceği anlamına da gelmez. Tabii, burada bazı tespitlerimi ben aktarmak istiyorum.

BAŞKAN EROL KAYA - Kısa olmasını rica ediyorum.

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Çok kısa Başkanım, iki dakikaya toparlıyorum.

Yaşlılar, genelde hareket kabiliyeti azalmış kişiler ve özel ilgiye muhtaç kişiler ama bunlarla ilgili olarak mesela Muğla Köyceğiz'in Zeytinalanı köyünde 80 yaşındaki bir amcamız üç gün önceden AFAD yetkililerine, orman yetkililerine, yangın yetkililerine, kim varsa orada devletten, bizler dâhil diyor ki: "Şu taraftan gelmezseniz yangın buraya sıçrayacak." Üç gün sonra adamın dediği oldu, "Bu benim gördüğüm 5'inci yangın." dedi. Bu kişilerin hareket kabiliyetleri azalabilir belki ama zihnî melekeleri hâlen çalışıyor ve o tecrübeden ben orada istifade etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Arazide şunu da gördüm Sayın Başkanım: Afet alanlarında gönüllü olarak çalışmaya gelen STK'ler var. Ben o zaman Köyceğiz'de bizzat müdahale ettim, Kaymakama müdahale ettim, AFAD'ın oradaki sorumlusuna... Ya, sorumluluk bende kardeşim, bunlar topuyla, tüfeğiyle, teçhizatıyla gelmişler, yangın alanına sokulmadılar. Biz Vali Beyi aradık, Bakan Yardımcısını aradık falan zoraki yani... Ben sizleri tenzih ediyorum, iktidar partisinin vekili olmasam belki giremeyecekler, ısrar etmesem giremeyecekler ve ciddi manada o STK'ler de ismi önemli değil... Yani AFAD burada patron STK'dir, patron kuruluştur; belki kaymakamın da üstünde, belki ilde valinin de üstünde bu işi organize edecek yetki, birikim, donanıma sahiptir ama yerel unsurların da böyle gönüllü unsurların da biraz dikkate alınmasını... Az önce örneğini verdiğim yaşlı amcamızın, dedemizin görüşlerine de dikkat edilmesini de bu Köyceğiz'de yaşadığım olaylardan edindiğim intibalardan dolayı lütfen eksiklik olarak görmeyin, daha iyi nasıl olabilirle alakalı destekleyici açıklama olarak görürseniz sevinebilirim.

Ben, şehrim Balıkesir olarak AFAD'la ilgili yaptığınız eğitimlerde, huzurevi olsun, tüm belediyelerin katılımlarıyla tatbikatların çok ilgi ve alaka gördüğünü yani, tabii, düğün, cemiyet gibi geçtiğini ama o afet döneminde öyle düğün, cemiyet gibi geçmediğini de hep beraber gördük. Bunların daha özel, ilçe bazında değil, köy bazında veya lokal bazda yapılmasını öneriyorum.

Bir de yine Köyceğiz'de edindiğim intiba şu: AFAD çalışanlarınıza, insana saygı, insana muamele noktasında... Bunu eksiklik olarak görmeyin çünkü o esnada hepimiz, ben de paniğe kapıldım, biz de... Yani benim üstüme belki 300-500 kiloluk yukarıdan su döküldü. Bizzat elimizde küreklerle, kazmalarla, çapalarla arazideydik o noktada. AFAD çalışanlarına biraz daha psikolojik eğitim desteği verilmesini öneriyorum.

Teşekkür ediyorum.