KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.

Demin Sayın Başkan çok geç olduğunu, konuşma yapmamamı söyledi ama birkaç soru sormak istiyorum, özellikle onun için konuştum, kısa keseceğim ben de, tam bir konuşma yapmayayım ama ondan önce Şahap Bey'in konuşmasında... Şahap Bey, Plan ve Bütçede değil de kendi partililerinizin arasındaki bir konuşmayı burada yaptınız yani hem MHP'ye yönelik hem de bize yönelik anormal suçlamalarda bulundunuz. Bir tanesi de birisinin bir bankadan -ikisinin de ismini vermiyorum çok önceki yıllarda bizim partimizle de bir ilgisi yok- aldığı krediden bahsettiniz 50 milyon. O şahıs, bugün Sivas Demir Çelik ve Aliağa'yı özelleştirmeden almıştır, kredi alarak almıştır ve ikisinde de işçiler sürünmektedir. Geçenlerde o işçilerin ne hâlde olduğunu televizyonlardan görmüşsünüzdür, o şahıstır oranın sahibi ve sizin iktidarınız vermiştir onları, bir.

İkincisi, yine o "e-muhtırada desteklediğiniz" dediniz, desteklediğimiz herhangi bir e-muhtıra yok. E-muhtırayı yazan şahıs "Ben yazdım." demiştir, "Hiçbir şekilde o muhtırayla Genelkurmayın askerinin ilgisi yok." demiştir. Dolmabahçe Mutabakatı zemininde onlar yapılmıştır, desteklediğimiz de yoktur, o gerçek bir muhtıra da değildir, tamamen sizin işinize yaramıştır, iktidarın işine yaramış ve iktidarın daha fazla oy almasına mağdur edebiyatı dolayısıyla sebep olmuştur, bu çok açıktır.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Cumhuriyet mitinglerini biz mi yaptık? Cumhuriyet mitinglerini kim yaptı? Halk görmüştür.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bakın, burada bunlar gündeme gelmez, bunlar konuşulmaz, onlar partililer arasında konuşulacak ya da bir kahvehanede konuşulacak konular, buraya getirmeyin onları.

BAŞKAN - Arkadaşlar, karşılıklı şeylere girmeyelim.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Biraz önce Çalık'a verilen krediyi, başka kredileri konuşurken burada...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama, siz konuştuğunuz için dile getirildi onlar yoksa konuşulmaz onlar.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Hayır, ilk defa konuştum, yapmayın, bir saat burada...

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, sataşma olursa size de söz veririm, lütfen müdahale etmeyelim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sadece girizgâhtı, sadece soru sorduk Bakanım, anlatmazsan ben sonra anlatacağım.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, siz devam edin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Talihsiz bir konuşma oldu. Birbirimizle bundan sonra da hep beraber olacağız, burada daha fazla saygı göstermek zorundayız ama bu konulara pek girmeyelim lütfen.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bülent Bey, neden itiraz etmediniz diğer arkadaşlar konuşurken?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başbakan Yardımcım, şimdi, bu kriz maalesef küçümseniyor, çok önemli bir krizdeyiz, İbrahim Bey de 2008'den beri krizde olduğumuzu, hâlâ o krizden çıkamadığımızı söyledi. Doğrudur, hâlâ içinden çıkamadık o krizin, küresel bir kriz var, Türkiye daha fazla etkileniyor bundan. Ama, biz hâlâ o yapısal reformları yapmakta, bu konuyla ilgili olarak çok radikal kararlar almakta tereddüt ediyoruz, hâlâ bu krizin ne kadar derin olduğunu, ne kadar sıkıntı getireceğini görmüyoruz. Aslında krizin içindeyiz, çok da etkileniyoruz her açıdan, rakamlara bakarsanız bu çok net olarak ortada, biz iyi tarafını sürekli olarak göstermeye çalışıyoruz ama artık bu reformu yapma zamanı. Mesela, kayıt dışılıkla ilgili olarak kayıt dışılığı önlemeden... Sizin Bakanlığınız zamanında, Maliye Bakanlığının bu konuda birçok projesi vardı, biliyoruz akim kaldı. Neden? Çünkü Hükûmetin, iktidarın bu konuda bir kararlılık göstermesi lazımdı, siyasi iktidarın, bunlar akim kaldı, olmadı, bunların ciddiye alınması lazım yine sıkıntı olacaktır.

Mali disiplinden bahsediyoruz, mali disiplinin ben olduğunu düşünmüyorum. Erhan Bey de söyledi, bakın, evet, bütçe açıkları düşük görünüyor ama biz ek bütçe yapmadığımız için bütçe açıkları küçük görünüyor, düşük kalıyor. Ek bütçe yapılsa ki mevzuata göre yapılması gerekiyor, açık da büyüyecek, daha farklı olacak, net olarak görülecek. Bu kadar yedek ödenek kullanan, gerçek anlamda bütçe yapmayan bir ülkeyiz biz, ödenek üstü harcama yapan bir ülkeyiz. Ek bütçe yapılsa gerçek anlamda açıkların çok daha büyük olduğu ve mali disiplinin gerçek anlamda olmadığı ortaya çıkacak ya da bu özel hesaplar var ya, onların olmadığı bir ortamda çok daha farklı olacak. Biz mali disiplini ya da bütçe disiplinini çok farklı tanımlıyoruz, yanlış sonuçlara ulaşıyoruz diye düşünüyorum.

Bir de bu yine bütçede yer almıyor, kamu-özel iş birliğiyle ilgili yüklenimler yer almıyor. Siz, merak ettim, sunumunuzda dile getirdiniz, şöyle dediniz konuşmanızda: "Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar -1 kabul edeyim- Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi için 5 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi, üçüncü köprü kesimi için 2,3 milyar dolar..." Yani, bu yaklaşık 8 küsur milyar yapıyor ama 2016 yılı Programı'nda bunun 47 milyar dolar olduğundan bahsediliyor. Bir de buna işletme hakkı devir bedellerini ilave edersek 67 milyara çıkıyor. Bununla ilgili bilgi verebilirseniz memnun olacağım. Bunu risk olarak görmüyor mu hazine yani bu çok önemli bir konu kamu-özel iş birliği ve bir yüklenim getiriyor, ciddi ciddi bir şey. Bütün borçlanma hesaplarında bunu dışarıda tutuyoruz. Hâlbuki bu çok önemli bir konu.

Bu kayıt dışılıkla ilgili olarak da, 64'üncü Hükûmet Programı'nda, Eylem Planı'nda kayıt dışılıkla ilgili hiçbir şey yok. Bu 216 mı, 240 mı eylem planı var, kayıt dışılıkla bir şey yok. Hükûmet Programı'nda da aslında geniş yer almış olmasına rağmen hiçbir şey yok. Ona da şaşırıyorum. Evet, 216 eylem planı var, onlar arasında yok maalesef.

İnşattan... Siz de zaman zaman söylüyorsunuz, "yapısal reform" deyince de her şeyden önce siyasi istikrarın olması lazım ama onun için de bir hukuki altyapının olması lazım. Hakikaten -Bihlun Hanım da söyledi sizin sözünüzü- özgürlüklerin olması lazım. Yoksa Türkiye'ye yatırım gelmesi mümkün değil. Demokrasinin olması lazım. İlk önce buradan başlamak zorunda, ondan sonra da kayıt dışılığı, ekonomik reformları yapmak zorundayız, vergi reformunu yapmak zorundayız. Bakın, siz getirdiniz, buradan iki yıl bekledi, kadük oldu, çıkmadı. Bakalım, bu dönem gelebilecek mi gerçek anlamda bir vergi reformu.

Vergiyle ilgili olarak, kurumlar vergisi 2015 tahsilatı düştü, beklentinin altında kaldı, 2,7 milyar lira altta kaldı. Bu çok önemli, biliyorsunuz, kurumlar vergisi çok önemli bir vergidir, doğrudan tahsil edilen çok önemli bir vergi, çok önemli bir göstergedir. Büyük sıkıntılara işaret ediyor.

Bir şey söyleyeceğim: Bugün Merkez Bankası bütçesi de, tabii ki, görüşülüyor.

BAŞKAN - Sayıştay raporu, Sayın Kuşoğlu, bütçe değil, Sayıştay raporu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bütçesi değil de, Sayıştay raporu. Tabii, Merkez Bankası bir anonim şirket sonuçta. Teşekkür ederim düzelttiğiniz için.

Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu'nda diyor ki: "2016 yılı bizim enflasyonla mücadele yılının başlangıcı olacaktır, mücadelemizin başlangıcı olacaktır." Olur mu böyle bir şey? Yani, şimdiye kadar biz enflasyonla mücadele edemedik, 2016 yılı enflasyonla mücadelenin başlangıç yılı olacak. Olmalıydı şimdiye kadar.

Kendisi bize bir on beş gün kadar önce sunum yaptı; Necati Bey de buradaydı, Başkan Yardımcısı. Bu konunun çok ciddi olduğunu, enflasyonla mücadelenin ciddiye alınması gerektiğini tekrar tekrar söyledik. "Çok fazla sıkılırsa, enflasyonla mücadeleyi çok fazla sıkarsak bu sefer sıkıntı yaratır." gibi bir ifadede bulundu. Neyse onun gereği yapılmalıydı, yapılması lazım. Şimdi de aynı kanaatteyiz.

Oradan buradan hızlı bir şekilde geçiyorum. Sayıştay raporlarına geçeyim. TMSF'yle ilgili olarak Sayıştay raporunda önemli gördüğüm bazı bulgular var. Ticari bütünlük oluşturan, cebri icra satışlarında ihale bedelinden fona intikal etmeyen tutarlar için KDV'nin tahsil edilmemesi gibi, yani, kurumsal ve kadroyla ilgili konular var ama benim merak ettiğim şöyle bir şey var: Bu tedavi giderlerinin kurum içerisinden ödenmemesi geçen dönem de vardı, yine tekrarlanmış bu.

Bir de açıklama gerektiren bir konu var, Sayıştay yetkililerinin de açıklamasını isterim. "Bulgu 3: Borçlulardan mevzuata aykırı vekalet ücreti tahsilat edilerek fon personeline dağıtılması..." Bu bir anlamda rüşvet. Yani, mevzuata aykırı vekalet ücreti tahsil ediliyor 89 bin lira ve kurum personeline dağıtılıyor, fon personeline dağıtılıyor. Nedir? Bununla ilgili olarak ne yapılmış?

Yine 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle belirlenen üst sınırların aşılarak ücret ödenmesi söz konusu. 217.890 lira mevzuata aykırı ödemede bulunulduğu tespit edilmiş. Bununla ilgili olarak ne yapılmış, onu bilmiyoruz.

Müsteşarlıkla ilgili olarak da, Sayıştay denetim raporu özellikle performans raporunda 16 bulgu var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, lütfen devam edin, lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, 16 bulgu var. Önemli olduğunu düşünüyorum. Düzenlilik denetimiyle ilgili olarak da 2 bulguları var ama bu raporun özellikle dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

SPK'yla ilgili olarak da farklı bir rapor var. SPK 2014 yılı bütçe gelirleri tahminin üstünde; yani, 103 milyon lira tahmin etmiş, 226 milyon lira gerçekleşmesi söz konusu. Ödenekleri de...

BAŞKAN - Efendim, o, biliyorsunuz, ağırlıklı olarak kayda alma ücretleri.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Kayıt parasından...

BAŞKAN - Yani, piyasa iyi gelişirse o, tabii, değişebilir.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yok, borçlanmış. 241 milyarlık şey var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, ödeneklerin de altında kalmış. 103 milyon lira ödenek almışlar, 86 milyon lira harcanmış. İyi tahmin yapamamışlar mı yoksa "Teşekkür ederiz, iyi kullanmışlar kendilerine verilen ödenekleri." mi diyeyim, bilmiyorum. Açıklama yapabilirseniz memnun olurum.

Bir de, Sayın Başbakan Yardımcım, bakın, şu Hazine Müsteşarlığıyla ilgili kesin hesapta, 2014 Kesin Hesabı'nda, biliyorsunuz, üst düzey yöneticilerle ilgili bir cetvel var ya başında, Çanakçı ayrıldıktan sonra, bir buçuk senedir, 2014'ten beri bir Cavit Dağdaş bir Burhanettin Aktaş sürekli olarak vekâlet ediyorlar. Yani, Hazine Müsteşarlığı gibi çok önemli bir kurumun vekâletle götürülmemesi lazım. Çok değerli yöneticiler, siz de biliyorsunuz. Artık asaletle götürülmesi lazım. Hazine Müsteşarlığının, böyle kriz döneminde özellikle, vekâletle gitmemesi lazım.

Birkaç konum vardı ama uzatmayayım.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim, sağ olun Kuşoğlu. Çok teşekkür ediyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İbrahim Bey, uyarılarınıza istinaden kısa kestim.