| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Vakıflar Genel Müdürlüğü b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı d) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu e) Atatürk Araştırma Merkezi f) Atatürk Kültür Merkezi g) Türk Dil Kurumu h) Türk Tarih Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hayır, ben bir tartışma başlatmayacağım, onun tersine teknik konularla ilgili değerlendirme yapıp soracağım.
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Zaten tartışma başlatılırken de tartışmanın mesnedinin ortaya konulması lazım. Böyle, sadece bir politika yapmak üzere dile getirilen başlıkların da çok doğru olduğuna inanmıyorum açıkçası.
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Şimdi, yalnız, bir şey söylemek istiyorum, bu tabii ki tespitlerle ilgili.
Sayın Başkan, Sayın Bakanımız; Sayın Şimşek -benim gerçekten çok hoşuma giden demeyeyim de- bir siyasetçi olarak gerçekten önemli bulduğum bir tespitte bulundular bir açıklamalarında; "Özgürlük olmadan yüksek gelir grubuna giremeyiz." dediler, çok net olarak bunu söylediler, "Özgürlük olmadan yüksek gelir grubuna giremeyiz." Evet, özgürlük olmadan her alanda, her zeminde; bu yapılan işlemler ve işler açısından da, bu yaşam açısından da, bu ifade açısından, düşünce açısından da özgür olmadığımız müddetçe biz yüksek gelir grubuna giremeyiz. Toplumun her kesimi, ayrım olmadan, gelir seviyesi olarak toplumun gelişmesine katkı sağlayacak ayrımcılığın dışında tutularak olduğu müddetçe biz yüksek gelir grubuna gireriz. Bunda hiçbir itirazım yok ama Sayın Bakanım, şimdi, tarih tarih açıklamalar var, özgürlüğe ben kurumsal özgürlük ve bağımsızlık olarak baktığımda, biz Merkez Bankasının bağımsızlığı dediğimizde, kullanılan kelimeler, cümleler ve yapılan uygulamalar tarih tarih önümde ve o zaman, bunları tek tek söylesem zaten zaman açısından problem yaratacak ama iki tane örnek söylesem sanırım yeterli olur.
Bakın, faiz indirimleriyle ilgili olan süreçte, Merkez Bankası Başkanı, eğer enflasyon inerse faiz indirimiyle ilgili olarak Merkez Bankasının olağanüstü toplanacağını söylüyor 27 Ocakta. 1 Şubatta Sayın Cumhurbaşkanı "Ne diyorlar? İnsanı böyle âdeta çıldırtacaklar, enflasyon düşerse faizi düşüreceklermiş. Bu anlayış, anlayış değil, bu yanlış mantık." diye başlayarak enflasyon-faiz, faiz-netice söyleminin arkasından, bakın, 1 Şubatta bunu söylüyor, 24 Şubatta Merkez Bankası faiz indiriyor. Bunun haricinde pek çok var söylediğim ama biz eğer bağımsızlıktan, bağımsızlığın getireceği güven ve orada alınan kararlar açısından değerlendirmesine bakacaksak gerçekten bu çok önemli. Yani bağımsız mıdır, değil midir... Bu çok açık, bunun gibi pek çok örneği var.
Diğer taraftan, Sayın Bakanım, rakamlar veriliyor, rakamlarla ilgili olarak ortaya konulan değişimler, sizin ortaya koyduğunuz daha iyimser ve pembe tablolar ama bir de bugün gerçekten resmi doğru çekerek tespit edeceğimiz başlıklar var. Rakamlarla değil, şimdi, bakın, başlıklar itibarıyla... Buna "Hayır." diyen arkadaşlarımız varsa "Hayır." da diyebilirler, siz de bunu farklı olarak değerlendirebilirsiniz.
Merkez Bankasının döviz rezervlerinde azalma var mı, yok mu? "Kırılganlık" başlığı olarak bakalım, Merkez Bankasının döviz rezervleri azalıyor mu, azalmıyor mu? Peki, borsa endeksi hangi noktada? Yani, baktığınızda yıllar içindeki ortalama olarak geldiği değerler ve gelişmiş ülkelerin ortalama değer kayıpları, gelişmekte olan ülkelerin ortalama değer kayıpları -ki bunun biliyorsunuz, bir ortak endeksi var, ona göre hesaplanıyor- ve Türkiye'deki borsanın değer kaybı. Bizim bugünkü tablomuzda, yine rakamsal da verebilirim yani gelişmiş ülkeler yüzde 16, gelişmekte olanlar yüzde 43 derken biz yüzde 54'üz. Ortada açık olan bir rakam ama rakamları gerçekten söylemeyeceğim. Özel yatırım harcamaları durdu mu, durmadı mı? Yatırımcı iştahı kesildi mi, kesilmedi mi? Kasım ayında Merkez Bankasının açıkladığı pozisyon belgesinde doğrudan yatırımlarla ilgili rakam aşağı düştü mü, düşmedi mi? Portföy yatırımlarıyla ilgili olan rakam toplamda 70 milyara yakın düştü mü, düşmedi mi? Enflasyonla ilgili baktığımızda, yüzdesel olarak enflasyon hedeflerinde nereye geldik, ne kadar saptık? Sırf orta vadeli planla iki aylık aradaki farkı düşündüğünüzde revizyonu hem büyüme hem enflasyon olarak kendi içinde değişimini ne kadar gördük? Peki, orta vadeli kaynak ihtiyacımızın varlığı ortada mı? Bunu karşılayacak olan kaynağın şu anki pozisyonda... Siz baştan anlattınız, dünya şartlarını dile getirdiniz. Çin'de yaşanan şartlar, Çin'le ilgili konulan farklı teşhisler var. Yani Çin kendi politikasını değiştirdi, iç tüketime döndü, bunda tutarlı olacak, olamayacak ama rakamları da verdiniz. Yani bu rakamlar içerisinde de dünyadaki para hareketinin nereye doğru gittiğini, bu para hareketinin gidişinde ülke risklerine ve değerlendirmelere göre neler yaşanabileceğini sizler de ortaya koydunuz. Şimdi, bütün bu kırılganlıklar içerisinde biz hâlâ Türkiye'de önümüzdeki dönemde yaşanabilecek olan başlıklar açısından her şey çok daha farklı olacak diyorsak o zaman ben de... Daha yeni siz "roadshow"lar için yurt dışındaydınız. Hatta, biraz daha oradakilerin sevgisini kazanmış Sayın Babacan'ı da aldınız yanınıza beraber gittiniz şu an Hükûmet içinde görev almasa bile. Dünya Bankası bir 2016 İş Yapma Kolaylığı Raporu açıkladı. Türkiye açısından bu rapora baktığımız zaman, Türkiye 2003 yılından beri açıklanan bu raporda 4 basamak geriye gitti geçen seneye göre, 55'inci sıraya kadar indi, bu bir yıl içinde. Diğer taraftan, işe başlama kolaylığında 96'ncı sırada ve 6 basamak geriye geldi. İnşaat izni kolaylığı açısından bakmışlar yani yatırımcılara Türkiye "Hadi, gelin yatırımcılar." dediğimizde Dünya Bankasının Türkiye açısından verdiği karne içerisinde... Kredi bulma kolaylığı açısından gelinen nokta var. Yine imzalanan kontrata bağlılıkta 19 sıra birden geriye giden Türkiye'nin bir gerçeği var. Ama, bunların hepsinin ötesinde Dünya Bankası tarafından ortaya konulan bir başlık var ki o da hukuki sorunların çözümlenmesinde Türkiye 22 basamak birden geriye giderek 188 ülke içinde 124'üncü sıraya inmiş durumda.
Şimdi, biz bu, dünyadaki uluslararası para trafiği ve akımının etkilediği olayları hep beraber teşhis ediyoruz, onun için de Türkiye açısından verilen karne ve notlara bakıyoruz ve ona göre yapılması gereken... Türkiye'nin, hele hele yaşanan bu bölgesel krizler içerisinde yani politik krizler içerisinde ekonomik açıdan problemli bir süreç yaşamasını ne muhalefet ister ne de zaten iktidar istemez. Önemli olan burada ortak aklı işleterek doğruları tespit etmek, yanlış hedefler varsa bunları düzeltecek olan bir yaklaşımı ortaya koyabilmek ve doğruyu yapabilmek. Bunu yasamada ortaya koyabilmek, bunu bütçemiz varsa bütçemizde ortaya koyabilmek. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, hepimiz bu ülkenin devlet okullarında okuduk ve bu ülkeye borcumuz var. Ama, buradaki sorumluluğu sadece bir siyasi söylem gibi görerek yapıcı olanları bile "Hadi, konuştunuz..." Bakın, biz burada yaklaşık iki aydır konuşuyoruz birçok şeyi düzeltmek için ama bir anda parmaklar kaldırılarak... Bu iyi niyetli bakış açısında bile problemler var. Bunları paylaşmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.
Yine teknik gideceğim dedim. Ben sermaye piyasasının bir aracı kurumunda yıllarca çalışmış, belki de Vakıf Han'dan beri yani 80'li yılların sonunda çalışmış olan bir kişiyim ve sermaye piyasasından Sayın Kurul Başkanımızı da çok iyi tanırım eski görevlerinden itibaren. Bakın, şimdi bugün BİST, İstanbul Borsası işlem görüyor. İstanbul Borsasına baktığım zaman, bir şirketleşme oldu, işte Altın Borsası, İzmir'deki Vadeli İşlemler, hepsi bir araya geldi ve İstanbul Borsasında işlem yapılıyor. Yani biz hep ne diye bakıyoruz? Borsada yapılan işlemlerle halka açık şirketlerin piyasa değerlerinin buradan özel... Baktığımızda Türkiye'nin ekonomisine katkı sağlanması ve orada halka arzlarla beraber güvenilirliğinin sağlanması ve sistemin işleyerek gerçekten sermayenin tabana yayılması. Ama, şimdi borsada bir işlem değişti bu şirketleşmeden sonra ve işlem hacminin artırılması noktasında bu "algoritmik trading" denilen işlemler ve yüksek frekanslı işlemler başladı. Şimdi, bu işlemleri kimler yapıyor? Bu işlemlerin özel bir lokasyonu var mı? Onun içerisine parayı basan gidiyor, daha çok bilgi alıyor, daha çok işlemle ilgili kolaylık içinde ve öne alış var ve orada da bir yatırımcı var.
Şimdi, biraz önce bir rakam verdiniz, içim acıdı. Gerçekten, Türkiye'deki yerli yatırımcı sayısına 1 milyon dediniz, değil mi? Ben 1990'lı yılların başında o piyasada işlem yapan bir kurumun içindeyken 1 milyon 800 bin yatırımcısı vardı yatırımcı açısından baktığınızda. Peki, biz geldik, geldik, geldik bugüne ve bugün bu işlemlerle beraber işlem hacimlerini artırıyoruz ama iki, çift taraflı bir uygulamayı sanki getiriyoruz. Gerçek anlamda yatırımcı ne ölçüde gelecek, burada yatırımda öncelik alacak, ki alamıyor. Baktığınız zaman bu piyasayı yatırımcıyla geliştirecek ne gibi bir faydası olacaktır? Ha, bunun şu faydası olacaktır: Borsa İstanbul satılacaktır, yüksek işlem hacmi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, sözlerinizi tamamlamanız için ilave süre vereyim müsaade ederseniz.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ben teknik olarak birkaç konuyu daha söyleyeceğim.
BAŞKAN - Tamam.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Şu anda yüksek oranlı işlemin içerisinde oradaki aracı kurumlara çok yüksek maliyet yükleyen bir sistem de işliyor. Yani baktığınızda, Borsa İstanbul para kazanıyor ama kazandığı o piyasayı oluşturan aktörlerin öz varlıklarını, işlem maliyetlerini eriterek Borsa İstanbul para kazanıyor, uluslararası sıralamalarda üst noktaya geliyor. Belki bundan sonra satışında para edecek ama o piyasayı oluşturan aktörlerin işlemleriyle ilgili baktığınızda onların altına dinamit konmuş bir noktada işlemlerin gerçekleştiğini görüyoruz.
Bunun ötesinde, biraz önce yine bir rakam verdiniz. Geçen dönem 6 şirket halka açıldı, herhâlde 110 milyon dolar civarında bir gelir oluştu, değil mi? 241 milyarlık da rekor kırılan tahvil ve -değil mi- yine aynı, yanılmıyorsam özel sektör tahvilini dile getirdiniz.
Şimdi, bakın, özel sektör tahvilleriyle ilgili olarak zaten sermaye piyasası denir, sermaye piyasası çok geniş bir rakam olarak değerlendirilir ama hisse senedi içinde küçücüktür, geri kalan devlet iç borçlanma senetleri ve Türkiye'deki yaşanan gerçeklerle... Yani sermaye ne kadar tabana yayılır noktasında değerlendirin. Ama, şimdi özel sektör tahvilleriyle ilgili de yeni bir tebliğ hazırlığı içindesiniz Sayın Başkan. Özel sektör tahvillerinde diyorsunuz ki: A kategorisinde 3 rating alacak olan, değil mi, bir şeyiniz var, özel sektör tahvillerinin işlemleriyle ilgili bir yeni tebliğ çalışmanız var? "Burada eğer sen bu ratingi alamazsan git, banka sana referans olsun veya garantör olsun." Onunla beraber özel sektör tahvilini ihraç edebilme hakkı verileceksiniz. Hangi şirket gider? Gider, banka zaten kredisini verir, tekrar şirketlere bu sermaye piyasası yerine bankacılık sistemi içinde bir noktaya doğru taşıyacak tercihte oluyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Sözcü Mehmet Şükrü Erdinç geçti)
BAŞKAN - Ek süre veriyorum Sayın Tamaylıgil.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Diğer taraftan, burada yine hatırlatmak isterim. Burada bir yatırımcı tazmin merkeziyle ilgili yine sizin kanun dâhilinde yapılan bir işlemde yani mülkiyet haklarıyla ilgili bir problem çıkacağında uyararak o günkü zamanda hatta bu konunun dile getirilişini sağlamıştık ama buna rağmen, kanun çıktı ve Anayasa Mahkemesi bu konuyla ilgili iptal kararı verdi. O karar neticesinde de yatırımcı tazmin merkezine intikal eden ve satılmış olanlar ne olacaktır? O kaydi sistemlerle ilgili problemler var. Ama, bakın bu kanun yapma noktasında da çok önemli olduğuna inanıyorum.
Diğer taraftan, geçtiğimiz yıl yine bir kanun çıkardık burada torba yasa dâhilinde. Sayın Başkan ısrarla bunu savundu, dedi ki: "Torba yasa içerisinde bu bilgi edinme, daha doğrusu bilgiyi paylaşma noktasında ortaya çıkan başlıktaki suçlarda muhakkak menfaat elde etme şartı getirerek cezai şartın uygulanmasını..." Yani, şimdi, örnek ortada, bu cezai şartın uygulanmasında menfaatin ne olduğunu, kimin ne kazandığını tespit edecek misiniz yani halka bir açık şirket, Türkiye'nin en büyük özel bankalarından biri? Şimdi "Biz bunu tespit ederiz." dediniz, ben de size bu konuyla ilgili nasıl bir tespitte bulunacaksınız ve bu tespiti nasıl yapacaksınız veya yaptınız mı, yapma yönünde hangi çalışmaları gerçekleştirdiniz, onu sormak isterim.
İki sorum var; birincisi, Sayıştay raporlarıyla ilgili olarak TMSF'ye bunu sormak istiyorum: BMC ve -Sayıştayın yine tespitinde- Turkuvaz Radyo TV'yle ilgili, KDV tutarlarıyla ilgili saptanmış olan eksik hesaplar ve tahsilat problemi var. Bunları detaylı vermiyorum. Bunlarla ilgili gelişme ne olmuştur, onu soruyorum.
Diğer taraftan, hazineyle ilgili de kıdem tazminatları karşılıklarının ayrılmaması; artı, cumhuriyet altını üretimi sırasında hazineye kalan altınların rayiç değeriyle kayıt altına alınmaması konusunda neler yapılmıştır, bunları da öğrenmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, ek süre veriyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ve tekrar gündemde olan bir konuyla ilgili bir sorumu da anlatmak istiyorum. Birincisi, batan veyahut el konulan bankalarla ilgili 2003; 2004 yıllarında burada, Meclis çatısı altında kurulmuş Komisyon üyelerinden bir tanesi de benim ve orada aylarca çalışılarak mali sistemin içindeki bütün kurumlarla ilgili bir rapor çıkartıldı ama bugün hâlen yine bir bankanın genel müdürlüğünü yapan o günkü komisyonun AKP'li başkanı olan arkadaşımız idi. Ama, çıkan rapor Meclis Başkanlığı tarafından yayınlanmadı, görüşülmedi, görüştürülmedi yani gerçeklerin konuşulabileceği rapor ama isterseniz o raporun içeriğinde hepsini çok rahat olarak araştırabilirsiniz.
Diğer taraftan, sordunuz değerli bürokrat arkadaşlarımıza "Yüzde 80'lik nasıl olur?" diye. Varlık yönetim şirketlerinin ilk uygulamalarından biri olan Bebek Varlık Yönetim Şirketidir, 220 küsur milyon dolarlık bir alacağa 22 milyon dolara sizin iktidarınız döneminde satılmıştır ve onun alacağı için. Oradaki oranı hesaplarsanız nasıl bir sistem işlediğini, ben size sistematik nasıl olduğunu anlatmış olurum. Bu, nasıl olabildiğinin bir örneğidir, seçim vaadi değil.
Diğer taraftan şunu soruyorum: Biz yine bir komisyon kurup burada izinsiz halka arz yapan şirketlerle ilgili bir komisyon kararı çıkarmıştık. Yine, Adalet ve Kalkınma Partisinin başkan olduğu bir komisyondu ve bu komisyonun içerisinde var olan şirketlerden birisi de JetPA'ydı ve onun başındaki kişiydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, son defa uzatıyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın SPK Başkanımız, bu kişinin yaptığı işlemlerle ilgili suç duyurusunda o zaman da bulunanlardan SPK'ydı yanlış hatırlamıyorsam değil mi, o günkü işlem yani izinsiz halka arz ve para toplamayla ilgili JetPA hakkında? O günkü raporun içinde de kendileri vardı. Ve daha sonra kurulan komisyonun içerisindeki sonuç raporunda ilgili kurumlara bu firmaların bundan sonraki süreçte yaptığı işlemlerin takip edilmesi noktasında bir tavsiye kararı da alınmıştı. Şimdi, aynı firma aylarca göz göre göre reklamlarla tekrar para toplayacak bir süreç işletti ve bugün cezai müeyyideyle karşılaşıyor. Hiç mi ilgili birimler bu konuda "Ne yapıyor, nedir?" diye bir araştırma ihtiyacı duymamıştır?
Daha soracağım sorular var, sonra soracağım.
Çok teşekkür ediyorum anlayışınız ve gösterdiğiniz müsamaha için.