| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Başbakan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş'in, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, çok kıymetli hazırun; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, izin verirseniz bütün sorular doğrultusunda bir genel tahlille gireceğim. Çağ değişti, 21'inci yüzyıldayız. Yani, sadece takvim olarak değişmedi çağ, yeni bir çağa girdik. Nasıl ki 1453'te İstanbul fethedildiğinde Fatih Sultan Mehmet Han "Çağı değiştirdim." diyemedi, o belki farkında değildi. Önemli bir iş yaptığını, İstanbul'u fethettiğini biliyordu ama çağın değişmesi ileride tarihçilerin yazacağı, çizeceği şeylerdir. Bugün bizler bunun tahlilini yapamayız ancak değerlendirme yapabiliriz. 21'inci yüzyılda bilginin yaygın kullanımıyla birlikte çağ değişmiştir. Bunu, ileride, tarihçiler ya masaüstü bilgisayarı, cep telefonu, iPad'i, yazılımı, bir şeyi tarih olarak koyarlar ve ona göre görürüz. Şimdi, 21'inci yüzyılda yeni bir çağın içinde olduğumuzu varsaydığımız bir dönemde 2016 yılı bütçesini müzakere etmek, oradaki bağlı kurumların konularını konuşmak... Orada, muhalefet, eksik, aksayan taraf varsa bunları dile getirecek, biz de bunlarla ilgili bilgi arz edeceğiz. Sabahtan bir geldim, kendimi bir yüz yıl öncesinde buldum muhalefet sayesinde. 1930'lardan, 1928'lerden, 1928'lerdeki ırk tanımlarından ve bunların hepsini de Türkiye Cumhuriyeti devletine ve mevcut siyasi iktidara fatura etmek iştah ve hevesi içindeki bir toplantıya başladık.
MUSA ÇAM (İzmir) - Konuşmayacak mıyız yani? Eleştirmeyelim mi Sayın Bakan?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Siz muhalefette olduğunuz zaman yaptınız ama Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Oraya geleceğim ama...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, yüz yıl önceki...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Siz muhalefetteyken söylediklerinizi unuttunuz mu Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Efendim, ben sabah beri sizleri dinliyorum, müsaade buyurunuz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tarih değil, bugün.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Şimdi, "zamanın ruhu" diye bir şey var.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bugünü.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - 1928'e, 1930'a, o günün yazarına, çizerine, fikir adamına, düşün dünyasına baktığınızda, dünyada ne oluyor diye bakmanız lazım. Bunlara bakmadığınızda, mesela, bir film senaryosu gibi şöyle bir şey demek mümkün: Yani, bugün, cebinizdeki telefondan, bilgisayarınızdan ya da WhatsApp'ınızdan döküm çıkarttığınız o resimlerle baktığınızda, 1919'da rahmetli Atatürk Samsun'a niye eski bir gemiyle gitti, uçakla gitmeliydi, oradan da helikopterle Sivas'a ve Erzurum'a geçerdi. Oradaki tutanakları da iPadd'inde yazdırıp anında da İnternet'e de koymalıydı diye bir eleştiriyi de yapabilirsiniz ama bu gerçekçi olmaz. Değil mi? Yani, bugünün şartlarında, ta 1928'e, 1930'a gidip Afet İnan'lardan, Atatürk'lerden bahisle laflara gireceğiz, ondan sonra da oradan da bugünkü kurumları eleştirmeye kalkacağız. Şimdi, ya, e insaf ya, insaf! Hadi, on yıl, on dört yıl AK PARTİ iktidarı dönemiyle ilgili bir şey söyleyeceksiniz, amenna, hani 2016'yla alakası yok, 2015'le yok ama hadi 2004'ü, 2005'i dinleyelim ama yahu sabah geldik buraya 1930. Yapmayın Allah aşkına!
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bugün Sayın Bakan, bugün!
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Oraya geliyorum ama bunu bir konuşmamız lazım.
Şimdi, bir diğer, hazır Sayın Paylan...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Sayın Bakan, yönettiğiniz bir kurumun ne zaman kurulduğunu, niçin kurulduğunu...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Onlar bende var, isterseniz onlarla ilgili zatıalinize kitap yollarım.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Siz çok çabuk AKP'li olmuş olabilirsiniz. MHP'li olmak sizi günahkâr kılmaz, buraya geçmiş olmak sizi bütün günahlarınızdan arındırmaz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Bu ara bu MHP muhabbetinize de ayrıca bir hayranlık duyduğumu ifade etmem lazım!
Teşekkür ederim.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Oradayken otomatik günahkâr olmazsınız, bugün oraya geçtiniz diye bütün günahlarınızdan arınmazsınız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Babamın partisine gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ediyorum, sağ olun!
AHMET YILDIRIM (Muş) - Babanızın ama sizin değil.
MUSA ÇAM (İzmir) - Reddi mirasta mı buluyorsunuz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ya, iktidar sizi dinlemiyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Efendim?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İktidar milletvekilleri nerede?
BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir müzakere usulü yok, rica ediyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Müzakere etmiyoruz zaten.
BAŞKAN - Sayın Bakan ne geçmişi ne geçmişte söylediklerini, bunların hiçbir tanesini inkâr etmiyor, "Bunlarla ilgili hepsine gerekeni söyleyeceğim." diyor.
Buyurun efendim.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Bizi 1930'lara götürdü.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır efendim, sizler götürdünüz. Ben 2016'daki plan bütçeye hesap vereceğim diye geldim. Sabah neyle karşılaştığımı resmediyorum size.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İktidar milletvekilleri neden yok Sayın Başkan?
YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Biz varız ağabey burada.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ha, siz protesto etmiyorsunuz!
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - CHP'li arkadaşlar, CHP dönemini eleştirmeyeceğim için telaşlanmayınız, bugünle alakalı konuşacağım.
Şimdi, Sayın Paylan soydaşlıktan başladı, kökenini ifade etti. Ondan sonra...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Kimliğimi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Kimlik meselesine de girelim.
O zaman, bakacağımız mesele, arada bir satır aralarında atıfta bulunulan 1915-1917 meselesi değildir, ta 1828'e, 19'uncu yüzyılın başındaki Türkmençay Anlaşması'na gideceğiz.
BAŞKAN - Efendim, süreniz sadece yarım saat. Yani, geriye doğru gitmeye başladınız, milattan falan alacaksınız Sayın Başbakan Yardımcım!
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır Sayın Başkan, şimdi, sabah beriki buradaki eleştirilere birazdan geleceğim fakat geneli, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunun görev, kapsam ve mevcut durumuyla ilgili sabah beri ortaya konan eleştirileri dinlediğimizde bunları duyduk. Şimdi, bu kurumlardan sorumlu bir Bakan olarak bu zihniyetle ilgili yorumumu da ortaya koymam lazım takdir edersiniz ki.
BAŞKAN - Sayın Haberal da Urartulara kadar gitti yani siz de oraya gideceksiniz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır, oraya kadar ben gitmeyeceğim ama yani bu soy, soydaşlık meselesini Sayın Paylan dile getirince, o zaman, tarihte sadece bir segmente, kesite değil mesela bugün yüzüncü yıl diye atıfta bulunuyorsa onu gelin iki yüz yıllık bir tahlile tabi tutalım, 1828 Türkmençay Anlaşması, 1850'de Türk hanlığı olan Revan Hanlığı'nın Rus Çarlığı tarafından dağıtılıp oraya bir Ermeni devleti kurulması ve ondan elli yıl sonra da Ermenilere "haydi" deyip Taşnaksutyun ve Hınçak komitelerini de aynı Çarlık'ın kurdurduğunu bilip oradan itibaren baktığımızda fotoğraf çok farklı geliyor, yani onun detaylarına girmeyeceğim ama bir segmente gelip ondan sonra da soy bağlamına getirdiğinizde bu yanlış olur, bir. İki: "Niye soydaş deniliyor?" konusu var, e, soydaş. Şimdi, bakın...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ben soydaş mıyım?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Siz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak benimle eşit bir Türk vatandaşısınız bana göre.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Soydaş değilim yani.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır, soydaş değilsiniz. Yani nasıl ki diasporadaki arkadaşlarınızın iddialarını soydaş olarak reel alıp, doğru alıp bana karşı kullanıyorsanız işte, o bir soydaşlıktır.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Daha önce Osmanlıydık, şimdi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Tamam, ben bundan memnuniyet duyuyorum, sizle aynı Parlamentoda bulunmaktan da memnunum, benim bunlardan bir şikâyetim yok ama ben başka bir konuyu arz ediyorum. Bir: Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasa bağlamında eşit vatandaşları var, siz de öylesiniz, ben de, çok kıymetli hazirun da böyledir.
İki: Tarihten gelen, köklerimizden gelen sizin de benim de diğer arkadaşların da Sayın Yıldırım'ın da olduğu gibi bir de "soydaşlık kavramı" var. Şimdi, bunu niye göz ardı edeyim ki? Bugün dünyada, dünya üzerinde Türkçe değişik dil ve lehçeleriyle yani değişik yörelerdeki farklı kullanımlarıyla birlikte ama Türk dili kapsamında sentaksı, cümle kuruluşu ve çoğu sözcüğü Türkçe olan 300 milyon insan aynı dili kullanıyor, dünyada yaygın kullanılan 5'inci dil ailesinin sahibiyiz. Böyle bir zenginliğim, böyle bir variyetim varken bununla ilişki kurmaktan niye utanayım, niye çekineyim?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Çok renkli değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Türkçe ile Ermeniceye ilişkin...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - E, tamam, bunlar benim soydaşlarım ve ben bunlarla ilişki kurmakta da, bunlara imkân nispetinde yardımcı olmakta da Suriye'de olduğu gibi sıkıntıya düştüklerinde onlara her türlü desteği vermekte de kendimi özgür hissediyorum. Ha "Bu niye Ermenilere yapılmıyor?" dediniz, geliyorum oraya. "Bu niye Ermenilere yapılmıyor?" dediniz. Oradaki, o bölgedeki Ermeniler de, o bölgedeki Kürtler de, Araplar da yardım talep ettiğinde hepsine yapıyoruz ve aynı kurumlarla yapıyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yardım değil, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Ha, şimdi oraya geliyoruz, Türkçe meselesi ve Türk tarihi meselesi.
Şimdi, bunlar da cumhuriyetin öncelikle ilk kurulduğu dönemden itibaren kurulmuş müesseselerdir. Sayın Temizel'in demin ifade buyurduğu gibi, bir dönem cemiyet olarak kurulmuş olabilir ama benim de az önce arz etmeye çalıştığım gibi, 21'inci yüzyılda olduğumuz için o dönemde kurulmuş olan bu cemiyetlerin, vakıfların, derneklerin projeksiyonla 21'inci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti devletine yararlı ve bugünün kanunlarına, Anayasa'sına göre de fonksiyonel olması için değişiklikler yapılmıştır.
Ha, bir şeyin de altını burada altını çizmem lazım: Sayın Temizel demin söylerken, işte, bunların devlete bağlanmasının yanlış olduğunu, bunların bağımsız kurum olması gerektiğini söyledi. Bu, 1984'te yapıldı. Yani, bu AK PARTİ döneminde "Devlet bunları denetlesin." diye bir talep olmadı, 1984'te yapıldı. Ondan sonraki dönemde Sayın Temizel'in de, "Temizel kanunları" diye bilinen bir dönem vardır, onun için, iktidarda bulunduğu dönem olmuştur, keşke o zamanlar onlar çıkartsalardı bu devletin denetim ve kapsamının dışına.
BAŞKAN - Çıkması gerekir anlamında mı anlıyoruz Sayın Bakanım?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır, şu anda... Ben oraya geleceğim Sayın Başkan, arz edeceğim, yani devlet, devlet bakanlığı ve kurumların ilişkisine az sonra geleceğim.
Şimdi, bu arada tabii Milliyetçi Hareket Partisindeki saygıdeğer arkadaşlarımın iyi niyetlerini, temennilerini, ancak sevgi, muhabbet ve teşekkürle karşılıyorum. Yani "Bu bütçe nedir?" dedi Sayın Günal. Hakikaten ben de aynı şeyi söylüyorum: Nedir Allah aşkına bu bütçe? Ama ocak ayında, farkındaysanız, muhalefet uzlaşmadığı için geçici bütçeyle yaşıyoruz ve 2016 bütçesini bu sene içinde yapmak için gayret sarf ediyoruz. Şimdi, hâl böyle olduğu için buna yetişmedi ama inşallah 2017'de çok daha ciddi, kapsamlı...
ERKAN HABERAL (Ankara) - Komisyon Başkanı burada Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır efendim, o bugünün konusu değil, ben bilgi arz ediyorum.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Geçen sene de Sayın Başkandı, geçen dönem de Sayın Başkandı Komisyon Başkanı.
AHMET YILDIRIM (Muş) - On günde böyle bütçe biter mi?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Efendim, geleceğim oraya.
İnşallah 2017'de Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunu ve bağlı kuruluşları kapsayıcı bir üst, üniversitelerin üzerinde hem başkan hem de buradaki arkadaşlarımızla bu konuları konuştuk, bununla ilgili çalışmalarımızı yürüteceğiz.
Şimdi, müşahhas sorulara geldiğimizde...
1930, onları geç, girmeyeceğim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bugüne gelin.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - İşte, geliyorum efendim, sorulara bakıyorum.
Sayın Haberal, "Atatürk'ü bugün niye anlatıyorsunuz, Atatürk zaten biliniyor?" dedi.
ERKAN HABERAL (Ankara) - "Atatürk'ü niye anlatıyorsunuz?" demedim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) -"Biliniyor" dediniz.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Öyle bir şey demedim "Atatürk'ün ışığını alın, yolunuzu aydınlatır." zaten dedim Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) -Tamam, işte zaten biz de yeni nesillere o Atatürk'ün ışığını nakletmek için bu kurumları yürütüyoruz.
ERKAN HABERAL (Ankara) - O zaman "O program yakışmıyor." dedim. Siz ironiden yeteri kadar anlarsınız Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Sağ olunuz, çok teşekkür ederim.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Konuşmalarınızda her zaman Nutuk'tan örnek veriyordunuz "Nutuk'u kendinize örnek alın, yeter." dedim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Biz zaten yeni nesillerin de örnek alması için bu kurumları daha büyütmeye çalışıyoruz.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Biz yeterince hâkimiz efendim.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) -Deminkini Sayın Temizel değil, Musa Çam Bey söylemiş, bu, Türk Tarih Kurumunun bir bakanlık kapsamında olmasını, düzeltiyorum onu.
Şey de Sayın Yıldırım'ın sorusunun içindeydi. Bu sadece Türk Tarih Kurumu, Dil Kurumu Türkçeyle değil, Türkiye'deki farklı kökenden insanlarımızın kullandıkları dil ve lehçelerle ilgili de çalışmalar yapmaktadır. "Tarihte Türkler ve Kürtler" diye 2013'te bir sempozyum düzenlenmiştir, Türk Dil Kurumu tarafından da 2014 yılında "Kürtçe-Türkçe Sözlük" diye 50 bin adet basılmış ve dağıtılmıştır.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Kaç sözcüklü Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Efendim?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Kaç kelimeden oluşuyor?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Şimdi, o kelime kısmına girerseniz o zaman işte Sayın Başkandan ek süre istememiz lazım çünkü hemen Türk Dil Kurumunun buradaki şeyini de bunun için aldım.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Affedersiniz, gerçekten affınıza sığınarak bir şey söyleyip tamamlayayım. 50 bin tane bastınız. Sayın Başkan, orada sorun, neden 5 bini geçmedi satış? Bu satış...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Alıştınız, devlet versin diye para vermiyorsunuzdur ondan.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Öyle mi Sayın Bakan?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Bana öyle geliyor?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Abuk sabuk bir sözlük hazırlandı. Hiçbir şekilde...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır efendim değil. Şimdi müsaade buyurun...
AHMET YILDIRIM (Muş) - Bakın, 500 bin tane satan sözlük var bu ülkede. İstanbul Kürt Enstitüsü bastı. On dokuz yılda 500 bin tane sattı.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Onu basan ülke bedava dağıtacak kadar güce sahip, onlara söyleyin, sattırmasınlar.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Ben kendi paramla aldım, herkes kendi parasıyla aldı.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Mardin Artuklu Üniversitesindeki bölüm 40 kişilik personeliyle verimli bir şeklide çalışmaktadır.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, cehaletimi mazur görün. Hangi ülke bastırdı onu? Arkadaşlar hangi ülke bastırdı diye merak ettiler de o sözlüğü.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Ben görmedim, Sayın Yıldırım'a sorarız onu, o söyler.
BAŞKAN - Peki, tamam.
AHMET YILDIRIM (Muş) - İstanbul'daki yayınevi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Dicle, Muş, Bingöl ve Van'daki bölümler mütevazı kadro ve dokümanlarla hizmet veriyor. Siirt ve Tunceli'de de yeni bölümler kuruldu. Millî Eğitim Bakanlığındaki Kurmanci ve Zazakice ders kitabı da hazırlandı. İşte bu sorunuzun biraz cevabı burada başlıyor. Yani yeni bir tartışma başlatmak istemiyorum ama "dil" dediğiniz olay rakamlı olur. Rakamı olmayan dil yoktur. Farsça rakamlarla dil sahibi olamazsınız.
Yüksek lisans ve doktora seviyesinde Yaşayan Diller Enstitüsü de Kürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalına bağlı olarak hizmet vermektedir. Lisans seviyesinde de bu yılki mezunlardan yine 15'i Kurmanci, 5'i de Zazaca 20 atama da yapılmıştır.
Sayın Temizel "Bağımsız araştırma için kurulmuş olan derneklerin Hükûmete bağlı olması doğru değil." diye ifade etmişler. Sayın Temizel, bizim siyasi iktidar olarak bunların herhangi bir araştırmasına bugüne kadar karıştığımız hiç olmadı. Yani, tamamıyla akademisyendir bütün kurumların başkanları, konularında yetkin insanlardır ve oradaki araştırmalar ya ilgili üniversitede yani herhangi bir üniversitedeki bir akademisyenimiz "Ben şu konuda araştırma yapmak istiyorum." diye talepte bulunur, kaynakları ve fonları nispetinde onlar da katkı sağlarlar. Bununla ilgili herhangi bir siyasi denetim ve müdahale mevcut değildir bu konuda.
Gene Sayın Paylan sorularının içinde, işte belli bir perspektifle yazılan yazılardan, eski dönemlerden bahsetti. Ben kendisine bir şeyi hatırlatmak isterim. Fransa'da da ortaöğrenimdeki çocuklara maalesef bizim kabul etmediğimiz sözde soykırım öğretiliyor. Hatta Türkiye'deki Fransız mekteplerinde dahi aynı şey yapılıyor. Bu da hoş değil. Yani kanıtlanmamış olan, sadece belli bir kesimin iddiası olan, kaldı ki de 1915'te değil, 1950'de Türkiye NATO'ya girmek için müracaat ettikten sonra Türkiye'nin NATO'ya girmesini istemeyen ülkelerin diasporayı finansmanıyla ve 1944'ten sonra, Almanya'da yaşananlardan sonra Nürnberg mahkemelerinde "soykırım" sözcüğü tarihe girdikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti devleti NATO'ya müracaat ettiği için ona kızan devlet diasporayı finanse etmiştir ve ondan sonra soykırım iddiaları çıkmıştır. Üzücüdür ki daha sonra bir NATO ülkesi de kendisinden önce yapıldığını ispat etsin diye zaman zaman bu işlere kapılmıştır. Ama bugün 21'inci yüzyılda bunlara böyle bakmamamız gerektiğine ve yeni güzel bir anayasa çerçevesinde anayasal bir birlik ve bütünlük içinde yaşamamız gerektiğine inanıyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani bunları yanlış buluyorsunuz Sayın Bakanım. Bugüne gelirseniz o zihniyet devam ediyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - O, bir kişinin yanlışı, bir şey ifade etmez.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Soruşturma açtınız mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Onu İçişleri Bakanlığı bütçesinde Sayın Efkan Ala gelir, ona sorarsınız, benim bilgim yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Soruşturma yok. Bunlarla ilgili soruşturma yok.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Bilmiyorsunuz daha, ne zaman yazıldı, ne oldu? Yani o bir kişinin...
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bir zihniyetin tezahürüdür. Yani bu çocuklar genç insanlar ve böyle bir...
BAŞKAN - Ya böyle bir şey olabilir mi, yapmayın ya! Sayın Paylan, rica ediyorum.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Hayır canım, bu 1 kişi veyahut 2 kişi yani bundan 78 milyonu mesul tutamazsınız. Siyasi iktidarı da sorumlu tutamazsınız.
BAŞKAN - Sayın Başbakan Yardımcımız, siz buyurun.
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Orada 1 kişinin, 2 kişinin ferdî olarak yaptığı yanlışlardır.
BAŞKAN - Yani, sizin buradaki söylemlerinizden Türkiye'deki bütün Ermeni vatandaşlarımız sizin gibi düşünüyorlar diye mi algılamamız lazım? böyle bir şey olabilir mi? Algılamadıklarını ben biliyorum.
Buyurun Sayın Bakan.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Hayır, bir defa olmadı Sayın Başkan. 4 ayrı ilçede oldu. Resim veren askerler...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Yine Mehmet Günal'ın bir sorusunun cevabı: Atatürk Araştırma Merkezi ile Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü iş birliğiyle yürütülen ortak Türk tarihi çalışmalarında son aşamaya gelinmiştir.
Sykes-Picot... Yani, inşallah başka bölgelerin insanları bir daha bu coğrafyada bir sınır çizmezler diye temenni ediyorum. Yoksa bunun 100'üncü yılı geldi, bu ne olacak?" vahim bir şeydir. Bugün bu bölgenin insanları ve bu bölgenin devletlerinin kendi kaderlerini tayin etmesi 21'inci yüzyılda arzu edilendir, beklenendir.
Sayın Başkan, bendeki notlar bu kadar.
Çok teşekkür ediyorum.