| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 06 .11.2014 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlarım, Sayın Başbakan Yardımcım, kurumların değerli temsilcileri, başkanları, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; ben de gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başbakan Yardımcım, geçen yıl hatırlıyor musunuz, bu Sayıştay raporları söz konusu oldu, siz "Daha ilk yıllar -2012 için ilk yıl demiştiniz- onun için raporlar yok." demiştiniz ama bu sene raporlar geldi, bu sene de raporlarla ilgili olarak sizi etkileyen bir durum biliyor musunuz? Yani "İyi oldu, raporlar gelmeye başladı, 5018'in ve 6085'in, Sayıştay Kanunu'nun etkileri görülmeye başlandı, çok olumlu işler oluyor, bana da yansıdı, kurumlarımıza yansıdı." diyebileceğiniz bir durum söz konusu mu? Bizim için böyle bir şey söz konusu olmadı. Henüz Sayıştay raporları gerekli etkinlikte, verimliliği ölçen, performansı ölçen, ortaya çıkan hataları net bir şekilde gösteren tarzla gelmedi, bunları göremedik. Ama 5018 sizinle ilgili bir kanun, özellikle onun için size hatırlatmak istedim. Ama, bütün bunlara rağmen Sayıştay raporları, Sayıştay denetimi, Meclis adına denetim yapılması, bütçe hakkı, bunlar iyi şeylerdir, biraz sonra bazı konulara gireceğim.
Ondan önce, Hazineyle ilgili olarak bir şey söylemek istiyorum: Ben de eski bir bürokrat olarak Hazinenin hiç şimdiki, son günlerdeki gibi bir duruma düştüğünü hatırlamıyorum. Hazine bürokratlarının eskidir, bir gelenekleri vardır. İlk defa galiba 25-27 kadar bürokratın işlerini kaybetmeleri, görevden alınmaları söz konusu oldu, 3'ü daire başkanı olarak ki bunlar uzun yıllar sizinle beraber çalıştılar. Bu şekilde görevden alınmaları zannediyorum, sizin de vicdanınızı kanatmıştır, sıkıntıya sokmuştur sizi de. Öyle olduğunu düşünüyorum.
Ekonomiyle ilgili konulara gireceğim, özellikle bugünkü Öncelikli Dönüşüm Programı Eylem Planı'na değineceğim ama ondan önce, bir Sayıştay raporuna değinmek istiyorum Sayın Başbakan Yardımcım. Bu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuyla ilgili Sayıştayın düzenlediği rapordan bilginiz var mı, bilginiz oldu mu acaba? Bakın, Sayıştay raporunda şöyle diyor: Çeşitli bulgular var. Biliyorsunuz, TMSF kendi gelirleriyle giderlerini karşılaması gereken bir yapı. Tedavi giderleri kurum bütçesinden ödenmiş, 942 bin lira, 1 milyon liraya yakın.
Bulgu 2: Fona devrolan bankalara ait devir, tescil, kayıt işlemleri yapılmamış gayrimenkuller var, 202 kaydedilmemiş gayrimenkul var. Kaydedilmemiş, bunlar daha sonra düzeltilmiş, 155'e düşmüş, 155 adet taşınmaz kayıtlarda yok.
Bulgu 3: Fonun yönetimi ve denetiminde bulunan şirketin kredi borcunun ticari ve iktisadi bütünlük ihale bedelinden fona isabet edecek tutardan karşılanması söz konusu. Bu da 7 milyon 475 bin euro.
Bulgu 4: Ticari, iktisadi bütünlüğüne dâhil olmayan falan grup, "..." grubu firmaların vergi ve SGK borçlarının ihale bedelinden fona isabet olacak tutardan karşılanması, 6 milyon 918 bin lira.
Bulgu 5: Sigorta prim farkı alacaklarının hatalı hesaplanması nedeniyle eksik tahsilat yapılması. Bu da bir kalemde 157 bin dolar, birinde de 101 bin euro, hatalı hesaplamalar var.
Bulgu 6: Zamanaşımına uğrayarak fona intikal eden varlıkların mali tablolarda izlenmemesi. Mali tablolarda izlenmeyen, fona intikal ettiği hâlde izlenmeyen 630 adet çeşitli ebatlarda altın, Reşat, Cumhuriyet vesaire 630 altın, 1.512 adet mücevherat, 18.577 adet hisse senedi, 1.556 adet tahvil, bono gibi menkul kıymet, muhtelif adet gümüş, kıymetli maden, Türk lirası ve çeşitli paralar.
Bulgu 7: Geçmiş dönem borcu sayılmadığı hâlde ödemede bulunulması. Bu da 14 milyon 500 bin dolar.
Bulgu 8: Taşınmaz satış bedelinin tahsili için verilen faizsiz ek süre verilmesi, 267.475 lira, faiz tahakkuk ettirilmesi gerekirken ettirilmemiş. Mahsubu yapılmayan tahsilatlar da 72 milyon liraymış, daha sonra sıfırlanmış bu.
Bir de kanun hükmünde kararnameyle belirlenen üst sınırın aşılarak ücret ödenmesi var. orada da 77.228 liralık bir meblağ aşımı var.
Bunlar tabii önemli. Sizin de 5018 uygulamasından sorumlu birisi olarak bunu takip etmeniz lazım. TMSF'yle ilgili olarak çok şey söyleniyor, yazılıyor. Onun için özellikle TMSF'de bu konulara dikkat edilmesi lazım.
TMSF'nin bir de bu "köprü banka" meselesi var, bilmiyorum, ona değinmediniz. Eğer basından takip ettiğimiz kadarsa Türkiye'deki uygulama yurt dışında yok, daha farklı bir şekilde Türkiye'de uygulanacak gibi görünüyor. Son sunumunuzda onunla ilgili bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.
Biraz da bu ekonomi konularına gireyim müsaade edersiniz. Şimdi, bugün Sayın Başbakanın açıkladığı, sizin de birlikte olduğunuz güçlü ve dengeli büyüme için yapısal dönüşüm, öncelikli dönüşüm programları eylem planları bizim daha önce Onuncu Kalkınma Planı'nda görüştüğümüz -bir kanun olarak çıkıyor zaten kalkınma planları- konulardı, geçen yıl ele almıştık. Bütçenin genel görüşmeleri sırasında Maliye Bakanı Sayın Şimşek'e bu konuyu sorduğumuzda dedi ki: "Türkiye'de gelinen noktada yapısal programlara ihtiyaç yok. Altyapı tamamdır, bundan sonra projelerle bazı şeyleri yürütmek gerekir. Bizim yapısal reformlara ihtiyacımız yok, yapısal reformlarımız tamam." Şimdi, kayıt dışılığın bu kadar yüksek olduğu bir ekonomide bunu söylemek nasıl mümkün olabiliyor bilmiyorum. Enerjide dışa bağımlılığın bu kadar yüksek olduğu bir ekonomide bunu söyleyebilmek nasıl mümkün olabiliyor anlayamıyorum.
Bir konu daha var, aklıma gelmişken söyleyeyim: Bütçe disiplininden, mali disiplinden bahsediyoruz; mesela E cetvelinde, bütçede daha önce bütçe dışına alınan fonlar gibi fonlar oluşturulmuş. Özel hesaplar, bunlar İhale Kanunu'ndan muaf, bir şekilde oluşturulmuş, çeşitli bakanlara veya kurum yetkililerine belli bir meblağ tahsis ediliyor, onların istediği gibi bu harcamayı yapabilmesi sağlanıyor. Sayın Bakan dedi ki: "Meblağ çok fazla değil." O gün öğrendi aslında, bizden öğrendi ama "Meblağ çok büyük değil." dedi. 8-9 tane bu şekilde özel hesap var, bütçe dışına çıkarılmış, bütçe prensipleri dışında bunlar harcanıyor. Bunun bütçe prensiplerine aykırı olduğu hâlde çok mahzuru olmadığını söyledi, meblağın çok yüksek olmaması nedeniyle. Olacak şey değil, bütçe prensipleri dışına çıktınız mı mali disiplinden, bütçe disiplininden taviz veriyorsunuz demektir. Bunun yarın çok büyük meblağlara ulaşmamasını kimse garanti edemez. Onun haricinde de şöyle bir durum var: Ek bütçe yapılması gerekiyor. 2013 bütçesinde bile 36 milyar liraya yakın yedek ödenek kullanımı söz konusu. 9,3 milyar ödenek üstü harcama söz konusu. Yani ek bütçe yapılması gerekirken, ödenek izni alınması gerekirken Meclisten bunlar yapılmamış. Bunlar bütçe disiplinine zaten başlı başına aykırı olan hususlar, bütçe disiplinin olmadığını gösteren hususlar, dolayısıyla mali disiplinin olmadığını gösteren konulardır. Yani mali disiplin sadece bütçe açığının, gayrisafi millî hasılanın belli bir oranında olması mıdır ya da kamu borçluluk oranının kriterlere uygun olması mıdır? Bunlar uygulamada hilelerdir. Öbür taraftan dolanıp böyle bürokrasinin yaptığı gayet güzel hilelerdir, bunlarla kayıtların doğru gösterilmesi, uygun gösterilmesidir. Bunlar yapılmaması gereken şeyler.
Şimdi seçim öncesi böyle bir açıklama yapmanızın sıcak para bulabilmek için, sıcak parayla ilgili sıkıntıları giderebilmek için bir hikâyeye ihtiyacınız olduğunu, bunun için de böyle -faizleri de artırmama şeyiniz var, öyle bir baskı da görüyorsunuz- faizleri artırmadan sıcak para bulmak için bir hikâye zorunluluğundan doğduğunu düşünüyorum. Bir algı yönetimi bu sonuç olarak ama bu algı yönetimi belki seçmen için uygun olabilir ama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - ...yurt dışından Türkiye'ye borç verecekler açısından çok geçerli olmayacağını düşünüyorum, sıkıntı yaratacağını düşünüyorum. Bir seçim öncesinde böyle bir yola başvurmanın da çok riskli olduğunu düşünüyorum.
Bir, "Babacanizm" diye bir şey var yurt dışında. Yani sizin isminiz çok iyi biliniyor. Bunun bir seçim öncesi böyle bir şey için bence kullanılmaması gerekirdi, yanlış yapıldığını düşünüyorum.
İnşaat ekonomisi ağırlıklı, inşaat ağırlık bir ekonominin sanayiye geçmesi bu kadar kolay değil. Bu kadar sıkıntıları olan, gerçekten yapısal sorunları olan bir ekonominin ki siz bunu söylediniz, "İnşaattan artık sanayiye geçeceğiz." dediniz, itirazlar oldu, Sayın Cumhurbaşkanının da bu konuda itirazları var. Bu şartlar altında kolaylıkla saniyeye geçmesi, evrilmesi mümkün değil, hele bir seçim öncesinde hiç değil. Sermayeye güven verebilmek lazım çünkü seçim öncesi bunu yapabilmek çok zor.
Ülker'in birkaç gün önce bir İngiliz şirketini, bir büyük şirketi alması güzel bir olay ama o meblağın, 3 milyar dolar üzerinde bir meblağın Türkiye'de kalması, yatırıma dönüşmesi, işsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ekonomide üretime dönüşmesi çok daha iyi olabilirdi. Biz kendi meblağlarımızı bile, sermayemizi bile tutamazken bu şartlar altında sıcak parayı getirmede de zorlanacağız. Hele, ekonominin kurallarını zorlarsak, faizler konusunu zorlarsak, diğer konuları zorlarsak çok daha büyük sıkıntılara düşebiliriz diye düşünüyorum. Siz bunları çok daha iyi biliyorsunuz aslında ama siyaseten sıkıntılı bir dönemde olmanız belki bunları yapmayı zorunlu hâle getiriyor.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.