KOMİSYON KONUŞMASI

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Evet, Sayın Başkanım, çok Saygıdeğer Bakanım, Bakan Yardımcılarımız, çok değerli arkadaşlar, kıymetli bürokratlar ve basınımızın çok değerli mensupları; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Ek bütçemizin hayırlı olmasını ve bereketli olmasını temenni ediyorum.

Tabii, "et tekraru ahsen velev kâne yüz seksen" hafızayıbeşer nisyan ile maluldür dolayısıyla biz bunu tekrar ediyoruz, tekrar etmek de zorundayız çünkü bunu anlatıyoruz, maalesef muhalefet hep bizim anlattıklarımız dışında dezenformasyonla, algıyla bu anlamda üzerimize gelmeye çalışıyor. Çünkü, biz, sanki tek amacı gerçekleri unutturup, olayları bağlamından koparıp kendi emellerine ulaşmak için her şeyi mubah sayan bir anlayış içerisinde olan muhalefetle karşı karşıyayız. Dünyada yaşanan bütün gerçeklere gözlerini kapatıp, kulaklarını sağır ederek yorumlamaya çalışan, yine, bir muhalefetle karşı karşıyayız.

CAVİT ARI (Antalya) - Siz de keşke ülke gerçeklerini görseniz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Son dört, beş yılda dünyada yaşananları hiç yokmuş gibi, hiç olmamış gibi ifade edip farklı bir anlayışla değerlendiren bir muhalefetle karşı karşıyayız.

CAVİT ARI (Antalya) - Siz de ülkede yaşananları hiç yokmuş gibi görüyorsunuz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, bir cümle söyleyeyim, farklılıklar olacak, farklılık kötü bir şey değil; demokrasilerde farklılık olmazsa demokrasi olmaz zaten. Farklılığı hep birlikte yaşayacağız, saygı duyacağız farklılıklara.

Buyurun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Evet.

Şimdi, muhalefet de elbette eleştirecek ama bunun bir insaf ölçüsü içerisinde olması, aynı zamanda hak teslimi yapılarak, objektif kriterler göz önünde bulundurularak, hakkaniyet gözetilerek yapılması gerekiyor. Maalesef bugüne kadar bunu biz hiç göremedik. Biz aziz milletimizin bu doğruları ve gerçekleri mutlaka göreceğine ve kanaatini de buna ifade edeceğine bugüne kadar hep şahit olduk, inşallah bundan sonra da göreceğiz.

Değerli arkadaşlar, epeyce bir zamandan beri dünyada bir iklim krizi söz konusu; yangınların, depremlerin, su baskınlarının, kuraklığın kol gezdiği bir zemini paylaşıyoruz. Ardından, Amerika ile Çin'in rekabeti, tartışması, emtiaya erişimin zorlaşması, üretimin kısıtlanması, tam bu sırada pandeminin baş göstermesi ve bütün dünyayı âdeta şok etmesi birçok açıdan ama özellikle de iktisadi açıdan dünyaya çok ciddi bir yük getirdi ve dünya çıkmaz içerisine girmiş oldu. Üretim durdu, çarklar paslandı, işte fabrikalar, insanlar, ülkeler âdeta bu pandemi sürecinde mahşeri yaşadılar. Sizin bugün överek anlattığınız o ülkeler, o anlı şanlı ülkeler, o CDS rakamlarını örnek verdiğiniz ülkeler en basit bir maskeye bile aylarca ulaşamadılar; 65 yaş üzeri insanlarını ölümü terk ettiler; hastaneleri, sağlık sistemleri çöktü; gıda zincirleri bozuldu, âdeta hayat çöktü ve inanılmaz bir tahribat yaşadılar ama Türkiye tüm bu yetersizlik ve olumsuzluklar karşısında pandemi sürecini en başarılı ülke olarak atlatmış oldu, geride bıraktı. Hastanelere, ilaca, tedaviye, yatağa, aşıya erişimde şükürler olsun ki hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Civar ülkelerden, dünyanın birçok ülkesinden uçak ambulanslarla hem vatandaşlarımızı buraya getirip tedavi etme imkânımız oldu hem de yardım isteyen yüzlerce ülkeye bu anlamda yardımcı olduk.

Ekonomik olarak dezavantajlı gruplarımız başta olmak üzere esnafımıza, emeklimize, sanayicimize, toplumumuzun bütün kesimlerine bütçemizin imkânları çerçevesinde defalarca yardımcı olduk ve başarılı bir süreci güçlü liderlikle, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkanlığında başarılı bir şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Gerisini biliyoruz.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Buyurun.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hızlı karar alma mekanizmasıyla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bu süreci örnek gösterilecek bir şekilde aşmış olduk. Tam pandemiden çıkıp yaraları sarmaya çalışırken dünya Rusya-Ukrayna savaşıyla yine yüz yüze, karşı karşıya geldi. Tabii, bunun pandemide darbe almış, hırpalanmış ekonomiye, üretime, iktisadi hayata etkisi çok daha ağır oldu. Bütün dünya birikmiş talebi karşılamayınca, üretim yetersiz olunca, enerji maliyetleri katlanınca, enflasyonla birlikte dünya yeni bir sürece girmiş oldu.

Enflasyonun artık bugün bir dünya gerçeği olduğu herkes tarafından görülüyor. Kırk elli yıl sonra bazı ülkelerin enflasyondan nasıl muzdarip olduğunu da yine yaşıyoruz. Dünya hâlâ nasıl bir ekonomik model tercih edeceğine karar vermemişken, enflasyonla nasıl mücadele edeceğine henüz karar vermemişken Türkiye yine hızlı karar alma mekanizmasıyla birlikte, bir tercih hakkı vardı, onu kullandı. Kullanmış olduğumuz tercih büyümeden, üretimden, istihdamdan, ihracattan yana oldu, böyle bir karar verdik ve ekonomimiz bu şekilde yoluna devam ediyor. Büyümeye, üretmeye, ihracat yapmaya ve istihdamını artırmaya ülkemiz bu anlamda devam ediyor. Bu tercihini de faizi düşük tutarak, finansmana erişimi kolaylaştırarak yapabildi ve bunu da başarılı bir şekilde uyguladı.

Bugün dünyanın birçok ülkesinde faizler ekside seyretmektedir, bunu da gözden kaçırmamak lazım. Diğer ülkelerle oranladığımızda oradaki oranın aynı seviyede olduğunu da görüyoruz. Bu bir tercihtir ve biz tercihimizi üretimden, istihdamdan, büyümeden yana kullandık; bunda da doğru yaptığımıza canıgönülden inanıyoruz.

Muhalefetin beklentisi tabii ki bu aşamada yüksek faizdi. Bu işleyen ekonomiyi durdurmak, arkasından resesyonla birlikte işsizliğin artması, fabrikaların kapanması, Türkiye'nin küçülmesi ve tekrar IMF'den borç ve emir alınarak eski Türkiye özlemlerine ulaşmaya çalışma talebi ve isteği vardı. Bu, dışarıdan alınan emir ve telkinlerle Türkiye'nin geçmiş yıllarda neler yaşadığını hep birlikte gördük. Bu sıkıntıları atlatmak adına IMF'ye olan 24 milyar dolara yakın borcumuzu ödemiş olduk.

Savunma sanayisinde ve bütün alanlarda dünyadan pozitif ayrışarak büyüyen bir Türkiye'nin önünü kesmek isteyen güruhlarla birlikte hareket edildiğini bugün, maalesef görüyoruz. Mavi vatanda yapılanlar, Dağlık Karabağ'da elde edilen zafer, teknolojide ulaştığımız son nokta, bölgemizde elde etmiş olduğumuz tüm başarı ve zaferler büyük Türkiye olma yolunda katedilen mesafelerdir. Özgür ve bağımsız Türkiye'nin 2023'e vardığımız bu süreçte yine cumhuriyetimizin 100'üncü yılında şahlanarak bu yoluna devam edeceğini şükürler olsun ki görüyoruz. Bunlar içeride ve dışarıda elbette dezenformasyona, bu faaliyetlerine devam edecekler ama herkes müsterih olsun, dünya bir kriz yaşadı ve şu an bu krizden çıkmaya çalışıyor. Tabii ki Türkiye de dünyanın bir parçası, dünyada olan her şey Türkiye'yi de etkiliyor ve bu süreci en iyi şekilde yönetmeye çalışıyoruz, buna kimse engel olamayacak. İnşallah, güzel günler bizleri bekliyor.

Ben, Sayın Bakanımın nezdinde tüm ekibine teşekkür ediyorum ve bu bütçenin tekrar vatanımıza, milletimize, bütün ülke insanımıza hayır ve bereket getirmesini arzu ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.