KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, bütçe yasaları -arkadaşlar da ifade ettiler- çok özel yasalardır, özel görüşülür; görüşüleceği kanunlarda, İç Tüzük'te belirlenmiştir, Anayasa'da bir kısım hususlar belirlenmiştir. Dolayısıyla, bütçe yasaları görüşülürken Plan ve Bütçe Komisyonunun başka hiçbir yasayı görüşmemesi lazım, bunun vazgeçilmez bir prensip olması lazım Sayın Başkan. Bu konuda sizden hassasiyet bekliyoruz.

Şimdi, tabii, biz burada milletvekilleri olarak bir değer katmak istiyoruz, yaptığımız işi de kaliteli yapmak istiyoruz, iyi yapmak istiyoruz fakat Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bu yasalar yani "Nasıl olur da daha az kaliteli yaparız, nasıl olur da daha kötü yasa yaparız?" âdeta buna çabalıyor. "Niye?" diyeceksiniz yani niye böyle söylüyorum? Şimdi, bir defa bu torba yasa meselesi önemli bir mesele. Yani sürekli olarak istisnai olacağı söylenen şey, hiç yapılmayacağı söylenen şey... Şu ana kadar geçici bütçe yasası, artı, torba yasalar görüştük, başka hiçbir yasa görüşmedik. Katkı vermek istiyoruz, diğer milletvekilleri diğer komisyonlarda katkı vermek istiyor fakat Plan Bütçe Komisyonunun dışında aslında ana komisyon olması gereken komisyonlarda dahi yasalar, kanun tasarıları, teklifleri hiç görüşülmeden buraya geliyor. Geçen bir tanesiyle ilgili söyledim yani doğum izinleri meselesinde; orada bir sürü detaylı konu var, ihtisas gerektiren konu var. Hiçbir Plan Bütçe Komisyonu üyesinin oraya katkı vermesini normal şartlarda beklememek lazım, zaten katkı da veremedik ama mesela bildiğimiz konularda, burada bir kanun maddesiyle ilgili zaman zaman 40 tane hata buluyoruz, 40 tane değerlendirme yapıyoruz ama onlarla ilgili olarak hiçbir değerlendirme yapılmadan buraya geldi, geçti, gitti. Bu ne oluyor tabii? Yani bu, hiç kusursuz olduğundan değil mutlaka. Ne oluyor? İşte, uygulamada yarın bir gün bir sürü sorunla karşılaşacağız, belki bir sürü adaletsizlikle karşılaşacağız, yanlış şeylerle karşılaşacağız, insanlara müktesep hak olacak, geri alamayacağız. Yani istediğimiz, kaliteli kanun yapalım ve bu konuda da hep beraber hareket etmek lazım, Hükûmetin bu konuda Meclise yardımcı olması lazım.

Temel kanun meselesi aynı şekilde. Yani şimdi, ben aşağıda birazdan -bir ara verildi, problem oldu herhâlde yoksa yani aşağıda olmam gerekiyordu, birazdan onu da söyleyeceğim - mesela torba yasanın birinci bölümüyle ilgili konuşacağım. Bölüm bölüm değil, birbirinden kopuk, hiçbir mantığı olmayan bir şey ama bunu Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, çoğunluğunu kullanarak temel yasa hâline getirip görüşülüyor ama bütün bunlar, bütün bu konuştuklarımız bizim kaliteli yasa yapma ihtiyacımızı karşılamıyor ve yasalarımız bozuk oluyor, ondan sonra sürekli hem kamu ile vatandaş arasında, kamunun kendi arasında hem nizalar oluyor hem de tekrar tekrar aynı yasaları yapmak durumunda kalıyoruz.

Şimdi, dolayısıyla burada Meclisin ve özellikle de muhalefetin biraz daha dikkate alınmasında fayda var. Ben şu Plan ve Bütçe Komisyonuna ilk kez 1989 yılında geldim. Yirmi altı yıldır buraya işimiz gereği çok geldik, çok sabahladık buralarda. Şunu çok samimiyetimle söylüyorum Sayın Bakan, ben muhalefetin ve hatta Meclisin -yani iktidar grubuyla birlikte- bu kadar hafife alındığı, bu kadar hiçe sayıldığı bir ortamı çok az yaşadım. Yani, o yüzden bu tabii Türkiye için iyi değil yani bu bizim işlerimizi hep olumsuz etkiliyor, hepimizi olumsuz etkiliyor. Nihayetinde hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız, hepimiz bir milletiz ve hepimiz bu ülke iyi olsun diye uğraşıyoruz. O yüzden, biraz daha burada söylenenlere kulak verilirse hepimizin işinin ben kolaylaşacağını düşünüyorum.

Şimdi, hani hiçe sayıldı diyorum, Sayın Başkan -Başkan gitmiş ama Başkanvekillerimiz var- bu toplantı niye 14.00'te yapılıyor? Bu toplantı sabahleyin yapılabilirdi. Belli ki 14.00'te bugün Genel Kurul var ve Genel Kurulda buradan giden bir yasa görüşülecek. Yani biz oralara katılabilirdik. Bakın, çok basit bir şey ama insanın moralini bozan, canını sıkan bir şey. Yani bunu 11.00'de yapsaydık, 10.30'da yapsaydık, işte biraz uzardı, şöyle olurdu, böyle olurdu, 14.00'e kadar, Genel Kurula kadar biterdi ve biz oradaki işlerden de geri kalmazdık veya buradaki. Şimdi sürekli ben burada, bir aklım orada, işte sıramız gelince gidip orada konuşma yapacağız diye bekliyoruz. Yani niye bu duruma düşüyoruz? Çok basit bir şey yani istediğimiz çok fazla şeyler değil.

Şimdi, dokümanlarla ilgili konular... Tabii ben de eski bir Kalkınma Bakanlığı mensubu olarak hemen gözüm genel ekonomik hedefleri aradı. Şimdi, uzun süre ben şu dokümanın, işte diğer bütün işlerle birlikte, bu doküman önemli bir dokümandır, diğer bütün dokümanlar önemlidir ama şu dokümanda hakikaten Türkiye'nin özeliyle kamusuyla bütün bir bilançosu vardır ve bütçeye de ilham veren bir rakamdır, onun çerçevesini çizen bir dokümandır. Benim hatırladığım kadarıyla -eğer farklı bir şey varsa Kalkınma Bakanlığından arkadaşlar burada, beni uyarsınlar- 17 Ekim, normal bütçenin çıktığı vakit 17 Ekimdi yani yetmiş beş gün önce -bütçe verileri hep son günde verilir- 17 Ekim günü veya 18 Ekim sabahı şu doküman çıkar ve belki hemen komisyonlara göndermede biz de zafiyet göstermiş olabiliriz, ancak talep eden milletvekillerine mutlaka verilir. Ben cuma gününden beri şu dokümanı almaya çalışıyorum. Az önce arkadaşları da burada uyardım, başlangıçta yoktu, sağ olsunlar yine dokümanı getirttiler. Ama doküman bugün yerine cuma günü ele geçmeliydi. Şimdi, tabii cumadan bugüne kadar kaç gün geçmiş? Dört beş gün geçmiş, bunlar önemli zaten burada zaman çok sınırlı, zaman çok kıymetli. Bunları oturup bizim çalışabilmemiz lazım, sadece bunlara değil diğerlerine de Sayın Bakanım. Yani 17 Ekimde, bizim 17 Ekimimiz ne bu sefer? 15 Ocak oldu, cuma günü oldu. Yani bunlar eminim hazırlanmıştır da. İşte hiçe sayılma diyorum ya, önemsememe veya artık çok dikkate almama, belki o kastınız da yok hadi sizi de suçlamayayım ama bunlar bizim çalışmamızı, bizim yapacağımız işleri etkiliyor, bundan emin olun. Yani küçük şeylerle aslında bazı meseleleri aşma imkânımız var. Bunlara da inşallah bundan sonra daha fazla dikkat edilir.

Şimdi, burada geçici bütçe yasasını görüştük, geçirdik, geçti. Biliyorsunuz orada zafiyetler oldu, ciddi şekilde geçici bütçeyi eleştirdik. Ben şimdi sunumla ilgili olarak, tabii çok fazla inceleme imkânımız olmadı, şimdi sunumunuzu yapacaksınız ama çok açıklayıcı olmadığını şimdi başlangıçta söyleyeyim ama ilave bir şey söylerseniz kabulümüzdür ama şu metin, o anlamda şey değil. Bunun değerlendirmesini daha sonra yapacağız. Yani burada belki metne bağlı kalmadan da daha analitik olması anlamında, biraz daha riskler anlamında, önümüzdeki riskleri dikkate alan bir sunum yapılmasının, sunumda onlara yer verilmesinin ben hepimiz açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü, bakın şu açıdan bu konu çok kritik. Nihayetinde burası Parlamento, bir bütçe yapıyor. Yani burada Hükûmet bizi genel olarak nasıl bilgilendirirse o bilgiler çerçevesinde hareket ediyoruz. Elbette kendimiz de çalışıyoruz, sabah akşam çalışıyoruz. Ben yani planlamadayken çok çalışıyorduk diyorum ama burada hakikaten fazla çalışıyoruz. Yani burada gece gündüz yok yani bir aşağı bir yukarı koştura koştura çalışıyoruz. Devlette çalışmaya göre stresi de fazla buranın yani orada yine bir hâkimiyet alanın oluyordu, burada o da yok.

Dolayısıyla, çok çalışılan bir ortamdayız ve sizin verdiğiniz bilgiler bu Parlamento açısından önemli. Yani sizin bize, belli ölçülerde de olsa, hiç olmazsa yani olanı biteni biraz daha berrak, riskleriyle birlikte söylemeniz lazım. Çok pembe tablolar çizilmesi -yani şimdi isterseniz bunun değerlendirmesine gireriz, Türkiye'nin ekonomik durumunun nasıl olduğunu filan uzun uzadıya tartışabiliriz ama- burada daha sonra sizin üzerinize gelen baskıları artıracaktır. O yüzden, ben bunu Merkez Bankası Başkanına da söyledim, Merkez Bankası Başkanımız bize bir sunum yaptı ki, ya Türkiye'de, şimdi biz burada Parlamentoda 100 milyar liralık ilave harcama yapsak hiçbir şey olmaz ekonomiye kabîlinden bir şey yapılıyor. Hele hele yani bir özerk kuruluş yani bağımsız bir otoritenin böyle sunum yapması... Maliye Bakanlıkları da öyledir, Hükûmete bağlıdır, Hükûmetin bir üyesisiniz ama yeri geldiğinde Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı gibi kuruluşlar riskleri söyleyebilmeli, riskleri konuşabilmeli. Dolayısıyla, bu anlamda bize tabloyu daha iyi yansıtmanızın -şurada yok ama ben eminim onu konuşmanızda ilave edeceksinizdir- ben buradaki görüşmelerin, bundan sonraki görüşmelerin daha sağlıklı gitmesi açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Ben de sözlerimi burada noktalamak istiyorum, hepinize çok teşekkür ederim.

(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili İbrahim Mustafa Turhan geçti)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Usta.