KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli Komisyon üyeleri, çok değerli bürokratlar, Sayın Genel Müdür, Bakan Yardımcım; tanıtım filminden başlayalım, tanıtım filmi güzel olmuş, öncelikle tebrik ederiz.

Toprak Mahsulleri Ofisi bizim de en sevdiğimiz kurumlardan, güzide kurumlardan, gerektiği yerde zarar etmesi gereken, hele bugünlerdeki zararını da hiç tartışmamamız gereken bir kurum; öncelikle buradan başlayalım. Ama neden bilerek zarar ettiriliyorsa, yanlış zararlar ettiriliyorsa, onları da soralım.

Şimdi, o günler ile bugünleri karşılaştıramayız çünkü o günlerde hiçbir şey yoktu; aşar vergisi vardı, devletin en önemli geliri ama bugünlerde çok ciddi vergiler topluyoruz, nedense bu vergiler ne tarıma ne altyapı yatırımlarına gidiyor. Dolayısıyla tarımda bir türlü gereken verimliliği sağlayamıyoruz, ne ikinci ürüne ciddi destekler var bu ülkede... Ya, biz üretim sorununu nasıl çözeceğiz? Hele bir de bir laf ettiniz konuşmanızda "Cumhurbaşkanlığınca verilen yeni görevler" yani zaten olay burada bitiyor. Sizin iyi niyetinizi biliyorum ama Cumhurbaşkanlığı size maalesef: "Daha fazla ithalat yapın, bizim yandaşlar daha fazla kazansın." görevi mi verdi? Biz rakamlara baktığımızda, ticarete baktığımızda bunu anlıyoruz. Yani enflasyonla mücadele ithalatla mı oluyor? Gıda enflasyonunu çözmek ithalatla mı oluyor? Yani Toprak Mahsulleri Ofisinin, tamam, görevi Tarım Bakanlığı gibi üretimi yönlendirmek değil ama siz ve değerli bürokratlarınız hiç mi demiyorsunuz "Ya, bu iş ithalatla çözülmez, bu ülke üretmeli, kaynakları var." diye? Yani 1930'lardaki gibi değiliz ki, bir sürü nehrimize barajlar yaptık, daha yapmamız gerek, Türkiye'yi daha büyütmemiz gerek, 85 milyonu rahatlıkla beslememiz gerek. Bu potansiyelimiz var ama neden potansiyelimizi kullanmıyoruz? Neden hâlâ 20 milyon tonlardayız? Gerçi geçtiğimiz yıl tabii bu rakamlar düştü; bu rakamlara, bu seneki rakamlara ben de inanmıyorum, daha da düşecek.

"Lisanslı depolardaki ürünleri niye piyasaya sürmediniz?" diye sormuştum, o zaman doğru dürüst de bir cevap alamadım. Yani "Lisanslı depoda ürün varsa neden ithalat yapıyoruz?" diye sormuştum, cevap alamadım. Ben de Sayın Sarıbal gibi ekonominin sorunlu olduğunu, yoksa devlet yönetiminde değerli bürokratların olduğunu biliyorum, Türkiye ekonomisi maalesef dolarize olmuştur. Yem fiyatlarının artması da doların yüzündendir, ekmek fiyatlarının artması da doların yüzündendir. Yani kış ayları daha girmeden ekmek fiyatı 1,5 lirayken biz 6 lira olacağını söyledik. Müneccim miyiz? Değiliz ama görüyoruz, hiçbir önlem alınmıyor, üretim artışı için hiçbir önlem alınmıyor. 12-13 tane ihale yaptınız, en son ihaleyi geri çektiniz, neden? Çünkü oradaki fiyat 6.700-6.800 liralara çıktı, korktunuz, dediniz ki: "6 lirada fiyatı tutalım." Biz o zaman da "1 ton buğday 8.500 lira olmalı." dedik. Haklı mıydık? Evet. Bakın, rakamlar bizi haklı gösteriyor. Bugünlerde Polatlı, Edirne, Çukurova'daki borsalar 7.000 liranın altında buğday almıyor, peki siz 6.000 lirayla ne kadar buğday alacaksınız? Ben böyle bir şey göremiyorum. Bu fiyatı bir an önce revize edin ya da Cumhurbaşkanlığı sistemine bir ricada bulunun, deyin ki: "Yani biz içeriden ürün alamayacağız, Rusya-Ukrayna koridorundan gelecek gemiler...." Ne gelecek? Yapmayın, Allah aşkına! Ayçiçeği gemilerini bekledik, yandaş medya tarafından ciddi reklamları yapıldı. Oradan gelen gemiler -o zaman da dedik- Türkiye'nin bir buçuk günlük ihtiyacı... Dışarıdan gelecek ürünle lütfen geleceğimizi karartmayalım, başkasının malına göre biz hareket etmeyelim, kendi çiftçimize göre hareket edelim. "İthalatı durdurdunuz." dedim çünkü 6.700 lira olacaktı. Geçen yıl kuraklık vardı, e ondan önceki yıl da pandemi vardı yani iki yıldır hiç üretime yönelik bir çalışma niye yapılmıyor? Ben bunu merak ediyorum, soruyorum.

"Un regülasyonu, yem regülasyonu" yani yemde güzel başlattınız arpada, baştan yarısını veriyordunuz, sonra dörtte 1'e düştü, sonra onda 1'e düştü. Üretici arpa bulamadı, arpanın kırmasını buldu yani artık yem de alamaz duruma geldi; üretici bitiyor yani çiftçimiz bitiyor, borç altında inim inim inliyor. Ne traktörüne mazot alabiliyor ne traktörünün... Çoğu traktör lastiği kaplama yaptırılıyor, bunu biliyor musunuz?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Gaytancıoğlu, toparlarsanız...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Deniz Kardeşim bana biraz süre verecek.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Süremin yarısını da Okan Gaytancıoğlu'na veriyorum, yarısını Orhan Sümer'e vermiştim.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bir de şu var: Şimdi, biz 8.500 lirayı niye istedik? Bakın, 2.200 lira geçen sene aldınız; tamam, enflasyon. TÜİK verilerine göre bakarsanız sizin rakamlarınız doğru olabilir ama gübreye yüzde 500 zam gelmiş, mazota yüzde 350 zam gelmiş, ilaçlar dolarla geldiği için ilaçlara en az yüzde 250 zam gelmiş, sizin de agresif bir şekilde piyasaya girmeniz lazımdı. Madem zarar edeceksiniz, 1 milyardan zarar edin, "8.500 lira" deyin. Hem üretici devletine güvensin, desin ki: "Ya, Toprak Mahsulleri Ofisi gerçekten kara gün dostuymuş." Gerçi kara günü kaldırdınız, ben her fırsatta söylüyorum. Arpa satışı yaptınız, dediğim gibi...

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Buğday artınca ekmek fiyatı arttı, ekmek fiyatı artınca...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ya, arkadaşlar, ekmek fiyatını da ucuz versin yani unun çuvalını 200 liraya versin, 1 milyar daha zarar etsin, tüketici de gitsin 3 tane ekmek alsın, tartışmayalım burada, zaten bunu yapıyorlar. Bakın...

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Ya, nasıl ucuz verecek? Bir taraftan "Buğday artsın." diyorsunuz, "Ekmek fiyatı yükselmesin." diyorsunuz yani bir karar verin, her taraftan...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bir dakika, ben sizin sözünüzü kesmedim, sözümü kesmeyin.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Metin Bey, dinleyelim.

Buyurun Okan Bey, devam edin.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bakın, bu dönemlerde zarar edilir, daha da fazla edilir dedim. Tüketiciye de 200 liradan 1 çuval unu versinler, 1 milyar daha zararları olsun ama 2 liraya, 3 liraya ekmek yesin vatandaş, 5 liraya yemesin.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Siz alıştınız devleti zarar ettirmeye!

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ya, arkadaşım, bir susar mısın ya!

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Metin Bey, dinleyelim lütfen.

Buyurun Gaytancıoğlu.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ben de sizin konuşmanızda araya gireyim.

Çeltikte tamamen sınıfta kaldınız, bizim bölge çeltik bölgesi. Prim on beş yıldan beri 10 kuruş. Ya, bana 10 kuruş bulabilir misiniz? 10 kuruş yok, en küçük para 25 kuruş. Yani onu bile artık.... Ya bu primi kaldırın ya da bunu 2 liralara, 3 liralara, 5 liralara çıkarın. Yani çeltikte, pirinçte dünyanın en fazla, cumhuriyet tarihinin en fazla ithalatını yaptınız, çeltik üreticisi perişan. Bu seneki rakamlara bakın, 250 bin dekar ekiliş yok. Ya, bu Osmancık pirincini biz bulduk, Halil Sürek sağ olsun, uzman arkadaşlar buldu. Yani ondan sonra bir sürü çeşit geliştirildi, Trakya Tarımsal Araştırma geliştirdi bunların hepsini. Verimi 3 katına çıkardık, ya, bununla övünüyorduk, ekiliş alanları artıyordu, "Siz üreticiye darbe vuramayacaksınız." diye bir hâl oluyorduk. Yani cumhuriyet tarihinin en büyük ithalatı yapılıyor, 6 bin-7 bin liralara çıkmış çeltiği, üretici piyasada 3 bin-4 bin liraya satmak zorunda kaldı. Ya, büyüyen bir şeye biraz daha fazla destek verseniz, şu primi artırsanız, gübre fiyatlarını biraz daha makul bir şekilde bütçeye para koysanız fena mı olur?

Beğenmediğiniz Hindistan, Meclisini topladı, hazineye 600 milyon dolar gübre desteği verdi. Ne oldu? Gübre fiyatları etkilenmedi. Ama bizde üretici neredeyse tuzlukla gübre atar duruma geldi. Şimdi, bakliyat konusu çok önemli, ürün arzı artmalı... E, ama kuru fasulyede, nohutta biraz artış oldu; kırmızı mercimekte, yeşil mercimekte biz yine ithalatçı konuma geldik. Tabii, size kızmıyorum, size emir verenlere kızıyorum.

Ayçiçeği yağı konusu... Ya, arkadaşlar, ayçiçeği yağında Toprak Mahsulleri Ofisi tamam, görev alabilir ama Trakya Birlik var, Karadeniz Birlik var. Niye bu kurumlara daha fazla destek vermiyorsunuz? Niye daha düşük faizli krediler vererek bunların piyasadan daha fazla ürün almasını sağlamıyorsunuz? Çünkü bu kuruluşlar çiftçi kuruluşları, kâr ettikleri zaman kârlarını çiftçilerle paylaşıyorlar. Bakın, bu günlerde, Trakya Birlik üreticilere biner lira avans veriyor; daha fazla versin, biz bunu isteriz yani bunu yapın.

"Muhtelif çevreler" dediğiniz... "Yağda sıkıntı yok, muhtelif çevreler..." Ya, içine bizi de sokuyorsunuz ama açıklamayı yapan Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği. Bunlar dediler ki: "Evet, yağ sıkıntısı var." Ondan sonra ithalat kararı aldınız, nedense Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği sustu. Yani muhtelif çevreler, bunlar var.

Yani sonuç olarak Toprak Mahsulleri Ofisi alım ve muhafaza kuruluşudur, piyasaları düzenler, düzenlemesi gerekir. Ben bunun yıllarca dersini verdim, fiyatlar çok yükseldiğinde deposundan ürünü çıkarır, piyasaya mal arz eder, piyasayı düzenler; fiyatlar çok düştüğünde, üretici lehine piyasadan yüksek fiyatla ürün alır, üreticinin zarar etmesini engeller. Ama siz bunun yanına "ithalat" diye bir şey koydunuz; oradan ürün alalım, buradan ürün alalım. Ya, siz niye Edirne'den, Konya'dan, Samsun'dan...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Bu da bir regülasyon politikasıdır, ayrı bir şey değil Hocam, o da regülasyon politikasıdır, araçtır araç.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Sayın Hocam, şimdi, bakın, ben başlarken nasıl başladım? Hâlâ biz 19...

ORHAL SARIBAL (Bursa) - Biz hiçbir şey bilmiyoruz ya!

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ya, benim sözümü kesmeyin, ben sizin sözünüzü kestim mi?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Mevlüt Bey, lütfen...

Devam edelim, Gaytancıoğlu, buyurun.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - 19-20 milyon dolar hâlâ bakın, böyle, hani filmlerde...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Türkiye dünyada un ihracatında 1'inci sırada.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ya, bırak ya, bırak ya!

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Neyi "Bırak ya!"?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Hocam, size söz vereceğim, söz verince konuşalım.

Lütfen ifadelere de dikkat edelim arkadaşlar.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - "Biraz konuşma şeyine dikkat edin." ne demek ya? Söylediği her şey doğru mu zannediyor?

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Gaytancıoğlu, son cümlelerinizi alayım, on dakikanız doldu.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani öyle bir şeyi öyle bir izah ediyorsunuz ki, ya öyle değil ya!

AHMET KAYA (Trabzon) - Konuşmacıyı dinlersin, söz alır cevap verirsin.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Ya, anladım da "bırak" ne demek ya?

Konuşurken elbette birbirimize söz atıyoruz, birbirimize bir şey söylüyoruz.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Yapacağız tabii ki.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Yani orada söylediğiniz şeyler basit anlamda piyasa regülasyonuna yönelik ifadeler...

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Karakaya...

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - "İthalat" dediğiniz olay da burada temel olarak bir regülasyon aracıdır, bu bir gerçektir.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Karakaya, bitirsin...

Sayın Gaytancıoğlu...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ben tarım ekonomistiyim, ben sizin yıllarca konuşmalarınızı dinledim, Genel Müdürken de dinledim ve size de saygı duyarım, verdiğiniz örnekleri ben de veririm. Siz ekmek örneğini verirken ekmeğin içindeki unun kaç para yaptığını hep söylersiniz, "Ekmek fiyatını artıran sadece un fiyatı, buğday fiyatı değildir." dersiniz, ben de saygı duyarım. Demokrasi budur. Ben konuşurken siz benim sözümü keserseniz demokrasi olmaz, saygı gösterin, ben size saygı gösteriyorum, siz de saygı gösterin.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Teşekkür ederim.

Sayın Gaytancıoğlu, son cümlenizi rica ediyorum.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bitiriyorum.

Bakın, bizim kızdığımız...

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Ya ama bazı şeyleri doğru söyleyin.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Arkadaşlar, arkadaşlar, dinleyelim.

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Biraz önce arkadaş dedi ki: "20 milyondan küçük...

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Karaman, Sayın Karaman...

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Ya, bir bitireyim, ya, ne kadar?

Şimdi, siz konuşurken ben sizi konuşturmayacağım.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Karaman, lütfen...

Buyurun Sayın Gaytancıoğlu.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Son olarak Sayın Başkanım...

Bakın, filmlerde çıkar, hani yoğun bakımdaki bir hastanın yanına gidersiniz ya, böyle bir işaret vardır, dümdüz gider. İşte, Türkiye buğday üretimi yıllardır böyle gidiyor. Biz diyoruz ki ya, bu hastayı ayağa kaldırabiliriz, o kadar çok teknoloji var ki, yukarı çıkarmamız lazım, siz onu ithalatla o seviyede tutuyorsunuz. Ya, bu ithalatla olmaz; tarlalara su verelim, gübrede destekleme yapalım, akaryakıtta indirim yapalım, başka şekilde desteklemeler yapalım, köylüyü borçtan kurtaralım diyoruz ama sizin politikalarınız artık iflas etti ve bitti.

Zaten bu son KİT Komisyonumuz, seneye Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında buradayız.

Teşekkür ederim.