| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Vakıflar Genel Müdürlüğü b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı d) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu e) Atatürk Araştırma Merkezi f) Atatürk Kültür Merkezi g) Türk Dil Kurumu h) Türk Tarih Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanlar, değerli bürokratlar, basın mensupları ve -biraz önce şikâyet geldi, milletvekillerine niye hiç kimse selam vermiyor diye- ben tüm milletvekili arkadaşlarımızı da selamlıyorum. Aslında "genel hazırun" dediğimizde sanırım herkesle birlikte olmanın getirdiği çalışma ve günü paylaşma iyi dileklerimizi ortaya koymuş oluruz.
Bugün, evet, yine hakikaten her şey o kadar karmaşık, bir arada ve iç içe dile getirmeye çabalama ve sınırlı on dakikanın içerisinde neyi nasıl anlatırım derdiyle bir şeyleri paylaşma ortaya koyduğumuz çalışmada ama çok fazla başlık, çok fazla konu ve içeriğinde gerçekten önemli ve bu konuda tespitlerin de paylaşılması, uzun uzadıya görüşülmesi gereken Bakanlıklarla ilgili bir değerlendirme yapacağız. Ama yine de ne yazık ki bu noktada yeterli miyiz? Değiliz.
Şimdi, biraz önce değerli milletvekili arkadaşımız Vakıfbank ve Vakıfbank'la ilgili gelişmelerle ilgili değerlendirmede bulundu. 2014 yılı içerisinde yani çıkartılmış Bankalar Kanunu dâhilinde bir yasayla... Vakıflar Genel Müdürlüğünün hisseleri -ki bunun hem mazbut vakıflar- ayrı ayrı olan hisselerin hazineye devriyle ilgili bir yasa çıktı. Bu da yürütmenin Adalet ve Kalkınma Partisinin sorumluluğunda olduğu günlerde çıkmış olan bir yasadır.
Siz daha önce çıkmış olan bir yasanın, yine Sayın Bülent Arınç'ın, Anayasa Mahkemesine başvurulmasıyla beraber, iptali ve sonrasında Vakıflar Bankası, daha doğrusu Vakıflar Bankasının çalışmalarıyla ilgili övücü başlıkları dile getirdiniz. Ben de birkaç tane başlık söylemek isterim. Hatırlarsanız, bir Deniz Feneri e.V diye Almanya'daki Deniz Feneri'yle ilgili olan bir araştırma ve soruşturma süreci olmuştu. Nedense -bir tesadüftür herhâlde- bütün hesapları Vakıfbank'taydı.
Diğer taraftan, bir özel banka ve gazetenin ve medya kuruluşunun alınması sırasında hiçbir özel bankanın vermediği kadar bonkör ve iyi niyetlerle verilen kredinin sahibi yine Vakıflar Bankası olmuştu. Yani birçok çalışmaların içinde etkin olarak vardı ve sonrasında "Vakıf malı devredilemez, kamulaştırılamaz" başlığında ana temel ilke de böyle bir yasamayla beraber vakıf malında ortaya konmuş olan bir tercih yine bu Hükûmet sırasında ortaya çıkmış bir yasal düzenlemeyle kendini gösterdi.
Aslında, tabii, baktığınızda, ondan sonra bir de katılım bankası kurulması kararı da beraberinde geldi. Bazı katılım bankalarına el konulmasından sonraki süreçte Vakıflar Genel Müdürlüğünün katılım bankasıyla ilgili yine bir kanuni düzenleme de oldu. Burada, tabii, hem önemli bir, tüm vakıfların hissesi olan bir değerde tasarruf hakkı direkt olarak bir kamulaştırma, hatta el koyma olarak kendini gösterirken olayın temelinde de ortada açıkça gözüküyor ki hani sizin "Engellendi satışı." dediğiniz mantalitede yeniden bir satış yolunun açılması için de uygulanan bir yöntem olduğu da çok açık ve çok net. Yani bu değerlendirmeyi yaparken bunu da paylaşalım ve hatta Kanuni Sultan Süleyman Vakfının "beddua" bölümünü de şurada altını çizerek sizinle paylaşmak isterim bu vakıf mallarıyla ilgili yapılan değerlendirme ve işlemlerle ilgili. Der ki o bölümde: Vakfın mallarının iptal edilen veya başka bir hâle dönüştürenlerin günaha girip haramı üstlendiklerini direkt olarak belirtiyor o beddua bölümünde ve Allah onların hesabını görsün, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibini yine alacağı yerin bu "beddua" bölümünde bunun üzerinde işlemler yapanların olacağını açık açık belirtmiş. O yüzden vakıf ve vakıf mallarıyla ilgili değerlendirmeyi çok iyi yapmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, tabii, vakıflarla ilgili süreyi biraz fazla kullandım ama Vakıflar Genel Müdürlüğüyle ilgili Sayıştay raporunda ortaya çıkan kelepir kiralayıcı ve hava paralarının büyük oranda kazanılmasına imkân tanıyan bir tercih için de yönetim gerçekleştirdiğini de Sayıştay raporları söylüyor ve bu raporlar içerisinde...
BAŞKAN - "Kelepir kiralayıcı" mi diyor orada?
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yani kelepir kiralayıcı... Ben bunları öyle algılıyorum orada çıkan rakamlardan baktığınızda.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Yolsuzluk var." diyor da...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yani, ben, oradaki anlatımı verdiğiniz on dakika içinde anlatamayacağım için. Bir bölümüyle ilgili kira bedelinin bile genel kira bedelinin çok üstünde olduğu ve işte bu devir bedellerinin dikkati çektiği bir uygulama var orada. Buna da ne denir? Kelepir kiralayıcı ve hava paralarının uçuştuğu bir imkânın sağlayıcısı olarak gözüküyor Sayın Başkan.
Diğer taraftan, şimdi, vakıflar, hadi TÜRGEV, TÜRGEV'le ilgili o kadar çok şey söylendi ki ve söylenmeye devam ediliyor, onu söylemeyeyim. Biz geçen sene burada bir yasa yaptık, Yeşilay Derneği varken bir anda bir Yeşilay Vakfı kurduk. Yine bu Yeşilay Vakfının içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın yakınları görev alıyordu ve öyle bir şey dedik ki bu "Yeşilay Vakfı denetlenemez, alın size her sene de 15 trilyon para" -başlangıcı 15 trilyon- ondan sonra da yeniden değerleme oranında artırılacak bir destek. Yani nereden çıktı? O zaman da çok sorguladık, şimdi ne yapıyor acaba bu vakıf, Yeşilay Derneğinin yapamadığı ve Yeşilay Derneğinin ortaya koyduğu performansı gösteremediği neler yapıyor diye gerçekten çok merak ediyorum.
Sayın Bakan Atatürkçü düşünce, Atatürk'le ilgili yapılan tarihî ve kendi uhdesinde olan çalışmaları dile getirdi ama Sayın Bakan, Sağlık Bakanlığı bir sınav yaptı, o sınavda sorulan sorular içerisinde görev yükseltme ve şube müdürü adaylarının belirlenmesi için sorular içerisinde Atatürk'ün atının ve köpeğinin ismi soruldu. Yani siz Atatürk bilinci ve Atatürk'le ilgili bu görevleri ortaya koyan bir bilinci anlattınız ama sorulan sorular Sağlık Bakanlığının yaptığı sınavda bu yani Atatürk'le ilgili olarak.
Diğer taraftan, ben hem TİKA hem de Yurtdışı Türklerle ilgili olan konuda beraberce değerlendirme yapmak istiyorum çünkü ikisinin birbirine çok bağımlı konuları içerdiğini düşünüyorum. Şimdi, Yurtdışı Türklerin, tabii, hem bizim özellikle yıllar itibarıyla baktığınızda, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili hizmetler ortaya koyduğu gibi, bizim Türk toplumlarının oradaki bağlantılı ilişkilerinde de etkin olarak aldığı sorumluluk ve görevler var ve Yurtdışı Türklerle ilgili olarak bir yaptığı da Türkiye'de okuyan yabancı öğrencilerin buradaki eğitim faaliyetlerine sağladıkları burslar, imkânlar ve buna bağlı olarak uyguladıkları kurallar.
Şimdi, burada, baktığınız zaman, Yurtdışı Türkler Başkanlığına bağlı olarak eğitim gören 100'ü aşkın ülkenin gençleri var ve onların baktığınız zaman önemli sorunları var. Bu sorunları paylaşmanın da çok gerekli... Bir, bursları konusunda sorunları var ve bir de mülakat sistemiyle ilgili değerlendirmeleri var. Biz, bu öğrencilerin burada eğitim görürken mülakat sistemine bağlı olarak seçilmesi konusunda epey sorgulayacağı başlıklar olduğunu dile getirebiliriz. Bunun yanında, başvuru kriterleri açısından, kontenjan sorunu açısından, yabancı pasaportları açısından, ikamet tezkereleri açısından yani dersleriyle ilgili bir problem olduğunda ikamet tezkereleriyle ilgili problem yaşıyorlar. Bunun ötesinde yani harçlarıyla ilgili problem yaşıyorlar, sağlıkla ilgili, sağlık giderleriyle ilgili problemler yaşıyorlar ve bu çocukların çoğu buraya geldiği zaman tabii ki hem bizim kültürümüzü ediniyorlar hem de gerçekten dış ilişkiler açısından, özellikle TİKA açısından çok önemli olacak bir başlık da bu çocuklar hem Türkiye'deki eğitim sistemi içerisinde aldıkları bilgiyle beraber, buradaki aldıkları geleneksel yapı ve kültürle beraber kendi ülkelerine dönüyorlar. O ülkelerde bizim kültür elçimiz olabilecek noktadalar ve hem de eğitim aldıkları konuya göre ekonomiyle ilgili, ekonominin getirdiği pek çok konuda görev alabilecek arkadaşlarımız bunlar ve kurulacak ilişki ve onlarla beraber kurulacak olan çalışma ağının TİKA bünyesindeki değerlendirmeyle beraber ben çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hatta TİKA bünyesinde kaç tane bu yurt dışından buraya eğitim amaçlı gelmiş ve buradaki eğitiminden sonra ülkesine döndüğü zaman beraber çalışma imkânı yaratılmış öğrenci vardır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ek süre verdim.
Buyurun lütfen.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Çok merak ediyorum çünkü biz buralarda sosyal projeler, üretim projeleri ortaya koyarken bu öğrencilerin de bu çalışmalar içinde var olmasının avantajını ne kadar değerlendirebiliyoruz? Bu, gerçekten merak ettiğim başlıklardan bir tanesidir.
Bir de 2014 yılıydı sanırım, yani yanlış hatırlamıyorsam, Sayın Bakan Numan Kurtulmuş'tu o zaman, Kosova'da bir vakıf, AKEA diye bir vakıfla ilgili yani sivil toplum kuruluşuyla ilgili bir karar alındı. Bu Kosova'da alınan karar, bu sivil toplum kuruluşunun maalesef IŞİD ve El Nusra gibi radikal terör örgütlerine destek verdiklerinin tespitiydi, Kosova'da bu tespit edildi ve bizim de TİKA'nın bu sivil toplum kuruluşlarına bir nakit destek verdiği o zaman tespit edilmişti.
Şimdi, bu tür destekler sırasında karşı ülkedeki, karşı sivil toplum veya vakıf olarak baktığınızda yapıların genel faaliyetleri, bunların hangi faaliyetlerde nereye ne destek verdikleri veyahut o ülkelerdeki ortaya çıkan değerlendirmelerin neler olduklarını hangi ölçüde hangi başarıyla ortaya koyuyoruz? Bu açıdan da bir değerlendirme yapılmasını açıkçası çok önemli buluyorum.
Diğer taraftan, AFAD'la ilgili olarak baktığınızda da söyleyeceğim şudur: Dün, ben, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına da bu konu hakkında soru sormuştum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bitiriyorum.
Malumunuz, 3 milyar euroluk AB'yle ilgili anlaşma babında bir süreç işliyor. Bu süreçte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kendilerinin ne kadarlık bir bütçeyi kullanacağı ama onunla ilgili tam detayların belirlenmediğini dile getirdiler. Şimdi merak ettiğim konu, bu konuyla ilgili -ki biz AFAD'la ilgili geçtiğimiz dönem yine bir torba yasada önemli yetkiler ve çalışma imkânları da vermiştik- buna bağlı olarak bu 3 milyar euroluk konuşulan süreçteki rakamın değerlendirme başlıklarını da sizden açıkçası duymak isterim.
Çok teşekkür ediyorum anlayışınız ve verdiğiniz süre için