KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN EROL KAYA - İki hafta önce Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığımızdan yaşlılarımıza yönelik başta evde bakım hizmetleri olmak üzere huzurevleri ve gündüz bakımıyla ilgili detayları dinledik. Yine aynı şekilde geçen hafta Sağlık Bakanlığımızdan yaşlılarımıza yönelik sağlık hizmetleri ve bütçeden ayrılan özellikle rakamları -onlardan- öğrendik. Kızılayımızdan gelen değerli uzmanımız, yaşlılara verilen hizmetin çeşitliliği ve farklılıklarıyla ilgili önemli farklılıkların ve değişikliklerin olması gerektiğini ifade etti bize.

Kıymetli arkadaşlar, az evvel de espri olsun diye söylediğim gibi, yaş ile yaşlılığın aynı olmadığını daha kalın çizgilerle çizmemiz gerekir. Biyolojik yaş ile psikolojik yaşı daha net ayırmamız gerekiyor; buna sadece bizim değil, bu ülkenin ihtiyacı var ve özellikle kanunlara bakışımızda da buna ciddi anlamda ihtiyacımız var çünkü 65 yaş üzerindeki çok tecrübelilerimizden maalesef istifade edemiyoruz. Medeniyet olarak bilgeliği yaşlılıkla simgeleyen bir kültüre sahibiz. Yaşı yaşlılık olarak algılamak tarih boyu insanlığa ışık tutan bilim adamlarına, filozoflara, mimarlara, mühendislere, tabiplere, daha nicelerine haksızlık olur. Mimar Sinan Selimiye'yi bitirdiğinde herhâlde 80'li yaşlarındaydı. Aziz Sancar'ın Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldığı yaşı 69. Eflatun veya Farabi gibi, en kıymetli eserlerin ileri yaşlarda verildiğini hepimiz biliyoruz. Dilimize gelen "Gençlik öğrenme, yaşlılık uygulama dönemidir." sözü de bunu çok iyi anlatmaktadır. Asıl yaşlılığın aklımızı kullanmayı bıraktığımızda başladığının da altını çizmek isterim.

Sözü fazla uzatmadan bugün Millî Eğitim Bakanlığımızdan gelen değerli bürokratlarımıza ve SGK'den gelen kıymetli arkadaşlarımıza öncelikle "Hoş geldiniz." diyorum.

Sabahattin Hocam, sizinle başlıyoruz. Süreniz yirmi dakikadır. İfade etmek istediklerinizi soru-cevap kısmında da söyleyebilirsiniz.

Buyurun.