| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 217'nci maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin hazırlanan madde metni nitelikli yasama açısından, hukuk tekniği açısından sorunlu bir madde metnidir. Bu madde metninin nitelikli yasama açısından sorunlu olması, Anayasa'nın 2'nci maddesinde yer alan hukuk devleti açısından da sıkıntı yaratmaktadır. Bildiğiniz gibi, uygulamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında, terör konusunda, maddelerin içerisinde bulunan tanımlamaların çok geniş olduğu ve muhalif olarak hak arama özgürlüğünü kullanan kişilere yönelik "terör" sıfatının kullanılmasının yaygın olduğu konusunda birçok karar verilmiştir. Onun için, yapılacak bir kanun teklifi, hazırlanacak bir kanun teklifinin hukuk devleti çerçevesinde öngörülmesi, ölçülülük ilkesine ve hukuki belirlilik ilkesine ve uygulamada takdir yetkisinin özgürlükler dışında kullanılmasının engellenmesi açısından hukuki belirlilik çerçevesinde olması gerekir. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin onlarca kararı vardır. Şimdi önümüze gelen düzenlemeyle Türk Ceza Kanunu'nun 217'nci maddesine eklenen halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymayla ilgili metni okuyalım. Düzenleme "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır." metniyle gelmiş durumda. Şimdi, burada bakalım; burada "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" diye bir yeni bir suç tipi yaratılıyor. Bu suç tipi hangi gerekçeyle yaratıldı? Şimdi, bu konuda imza sahipleri diyor ki: "Bu düzenleme, sosyal medyada paylaşım yapanlarla ilgili dezenformasyon gerekçesiyle yasaya ekleniyor. Bu maddenin, basın özgürlüğüyle, gazetecilerle ilgisi yok." O zaman, yoksa şimdi önümüze gelen yasa teklifi Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Yani, niye Basın Kanunu içerisinde getiriyorsunuz? Bu, birinci soru.
İkinci soru ise, burada "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" adı altında, bu suç tipinde işinize gelmeyen her türlü bilgi, belge, rapor, istatistik bilinmesin, yayılmasın şeklinde bir düzenleme mi yapıyorsunuz diye bir kaygı var. Bu kaygı gazetecilerde var, bu kaygı sosyal medya kullanıcılarında var, bu kaygı burada konuşan muhalefet partiye mensup hatiplerde var.
Şimdi, bakıyoruz, bu maddeye göre halk arasında endişe, korku, panik yaratmak amacı "özel kast" olarak belirlenmiş. Arkadaşlar, bu özel kast ilk bakışta nasıl tespit edilecektir? Bir bilginin ülkenin iç ve dış güvenliğiyle, kamu düzeniyle, genel sağlığıyla ilgili olup olmadığı nasıl tespit edilecektir? Zira iç ve dış güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık kavramlarının tanımı üzerinde görüş birliği bulunmamaktadır. Kişi, bir bilginin gerçek olup olmadığını nasıl bilebilecektir? Kişi, her sosyal medya paylaşımında bilimsel makalelere atıf mı yapacaktır? Kişi, her konuşmasında kaynakça mı gösterecektir? Yani, gerçeğe aykırılık nasıl temellendirilecektir? Yani, soru şu: Asılsız bilgi, tahrif edilmiş bilgi nedir? Hangi gerçeğe aykırı bilgiyi yayma fiili kamu barışını bozmaya elverişlidir? Gerçeğe aykırı bilgi ne surette yayıldığı zaman kamu barışını bozmaya elverişli olacaktır? Kamu barışı nedir? Yani, burada bu soruların cevap bulması gerekiyor arkadaşlar. Bu sorular cevap bulmadığı için getirilen bu yasa teklifi muğlak, hukuki belirlilik ilkesinden uzak, ölçülülük ilkesinden uzak ve Anayasa'nın 13'üncü, 22'nci, 26'ncı ve 28'inci maddelerine aykırı bir tekliftir.
Anayasa madde 13 "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanunla sınırlanabilir." hükmünü getiriyor. Burada, muhalif gazetecilerin çalışmalarıyla ilgili doğrudan bu madde uyarınca, yargılamaların önünü açma gayesi yok mudur? Bu konuda yani bu gayeye ilişkin hazırlanmış bir madde değil midir?
Anayasa'nın 22'nci maddesinde "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır." deniliyor. Haberleşme hürriyeti, özellikle sosyal medya kullanıcılarında özgürlüğün timsalidir. Yani, vatandaşın haberleşme özgürlüğünü kullanması bu tür belirli olmayan, ölçüsüz, muğlak ifadelerle engellenecek midir?
Anayasa'nın 26'ncı maddesinde "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim ve başka yollarla tek başına ve toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestisini kapsar." hükmü vardır. Bu düzenleme, Anayasa'nın 26'ncı maddesinde belirlenen ifade özgürlüğüne, kanaatleri açıklama özgürlüğüne aykırı değil midir?
Ve Anayasa'nın 28'nci maddesinde "Basın hürdür, sansür edilemez." diye belirtiliyor "Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." hükmü var. Yani, bu madde düzenlemesi gazetecilere uygulanmayacak da kimlere uygulanacak? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin suç ve cezaların kanuniliği ilkesine ilişkin 7'nci maddesi ve ifade özgürlüğüne ilişkin 10'uncu maddesi ihlal edildiğinden dolayı ayrıca Anayasa'nın 90'ıncı maddesine aykırı bir düzenleme değil midir?
Değerli arkadaşlar, bu maddenin tümüyle teklif metninden çıkarılmasını öneriyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin ihlali olan bu düzenleme basın özgürlüğünü sona erdirmeyi amaçlamaktadır. Bu düzenleme, bilgi ve fikir ile haber alma ve yayma haklarının ihlali, gezi döneminde ortaya çıkan yurttaş gazeteciliğinin engellenmesi, kamuoyu oluşturulmasının engellenmesi ve internetin özgürce kullanılmasının engellenmesi demektir. Yani, teklifte dezenformasyon, yalan haber, asılsız bilgi, tahrif edilmiş bilgi, yanıltıcı bilgi gibi kavramların hukuki bir tanımı da yoktur. Yani, kime göre yalan, kime göre asılsız? O nedenle, bu teklif, açıkça seçime yönelik bir sansür teklifidir. Bu teklif, hukuka aykırı, nitelikli yasamaya aykırı bir tekliftir. Bu teklif, muhalif kesimleri susturma teklifidir. Bu maddenin, dezenformasyon gerekçesiyle yasaya eklenen 29'uncu maddenin Anayasa'ya aykırılıktan dolayı mutlaka kanun teklifinden çıkarılması lazımdır.
Teşekkür ederim.