FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii, çokça tartışıldı ancak biz şunu anlamak için dün de burada da, sunumda da benzer şekilde konuştuk, kısmen de tartıştık. Bu kadar çok muhalefetin defans yapmasını inanın anlayabiliyor değilim. Şimdi, bu 5'inci maddede, mülkiyet devriyle alakalı kısımda, efendim, mülkiyet devredildi, bütün yatırımları gitti, bu emlakçılığa döndü. Efendim, bununla alakalı kısımda "Haksız kazanç elde etmeye yönelik bir maddedir." şeklinde, yok "yandaş" yok "yoldaş" yok "Arkadaşlara veriliyor." gibi muhalefetin aylardan yıllardan beri söylediği çok klasik söylemi buraya gelip dercetmeyi -kaldı ki bu Sanayi Komisyonuyla alakalı kısımda, teknik bir konuyu, ülkenin sanayi yatırımlarına ilişkin bir konuyu konuşuyorken- doğru bulmadığımı bir kere daha ifade etmek istiyorum; bu bir.

İkincisi, değerli arkadaşlar, çok samimi olarak ifade ediyorum, diyoruz ki: Sayın Bakan Yardımcımız, ilgili bürokrasi, bu konuyla alakalı detaylı rakamsal bilgileri, ülkeleri dünyada bizim ötemizdeki ülkeleri de örnek göstererek yatırımlara, yatırım teşviklerine ilişkin neleri uyguladıklarını ifade ettikleri yerde buralardan bazı şeyleri çıkararak buradan muhalefet etmeyi hiç doğru bulmuyorum.

Artı, şunu son cümle olarak Sayın Başkan izninizle söylemek istiyorum.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Buyurun, estağfurullah.

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Şimdi, biz diyoruz ki: Ülkemizde sanayi olsun, ülkemiz kalkınsın, bunlara ilişkin teşvik verelim. Şu kadar metrekare, kilometrekare yüz ölçüme, emsallerimize göre dünya literatüründe diğer ülkelere baktığımızda son derece geride, daha az kilometrekareyi sanayiye ayırdığımızı rakamlar önümüze koydu. İstiyoruz ki artıralım, millî gelirimizi artıralım, sanayileşelim; sanayileşmeyle kalkınmayı da zaten bu işin uzmanları ortaya koydu. Bütün bu olup biten pozitif gelişmelerden sonra şimdi endüstri bölgelerini kuralım, bu bölgelere gelsin vatandaş, sanayi kuruluşunu kursun, bu ülkeye çivi çaksın, yatırım gelsin, yerli yabancı yatırım gelsin, vergisini versin, istihdamı artırsın, teşvikleri verelim, hatta gerekirse... Yine, Sayın Bakan Yardımcımın özellikle ifade ettiği cümleye şahsen ben altını çizerek... Kaldı ki bu sanayide çokça mesafe katetmiş küçük il olmasına rağmen -ben Düzce Milletvekiliyim- böyle bir ilin milletvekili olarak samimiyetimle söylüyorum, imza atıyorum: Bedava verelim, üste verelim yeter ki bu ülkeye gelsin, yüksek teknolojiyi, ihtiyaç olan teknolojiyi özellikle getirsin, sanayiyi getirsin, sanayide istihdam üretsin ve benim ülkeme bir çivi çaksın. Bunun önünü açalım. Sayın muhalefet, velev ki bu vatandaş geldi çiviyi çaktı, sanayi kuruluşunu yaptı çattı, dedi ki: "Teminat göstereceğim, onu yapacağım, bunu yapacağım. Bu mülk benim olsun." Buyur kardeşim rayiç bedelin hesapları kitapları var, bunun nasıl yapıldığının belli bir kuralı, kurallar manzumesi var. Bu manzume içerisinde geldi parayı bastı, satın aldı. Ki bu itibar çok da yaygın değildir, sanayici parayı yolda mı buldu ki bir sürü meselede yatırımla ilgilenecek ayrıca yere para harcayacak. Varsayalım, düşündü dedi ki: "Ben parayı harcayacağım, teminat göstereceğim." Vesaire nedenlerden dolayı sanayi kuruluşunu kurduğu yeri satın almak istedi. Biz de dedik ki: Buyur, rayiç bedelle satın al Allah aşkına. Satın aldı. Bu ülke zarar mı etti? Battı mı bu ülke? İstihdam yok mu oldu? Hangi "yandaş"a, hangi "yoldaş"a, hangi "arkadaş"a... Adına ne derseniz deyin, sizin terminolojinizle söylemeye çalışıyorum. Dolayısıyla arkadaşlar, bakınız, bu ülkeye çivi çakılan, iktisadi hayatta, sanayide gelen yatırımlara sadece muhalefet etme saikiyle muhalefet etmenin doğru olmadığını söylemeye çalışıyorum. Gelsin, vatandaş çivisini çaksın, yatırımını yapsın, parasını bassın, satın alıyorsa varsın alsın. Allah aşkına, kime ne zararı var bunun? Eğer ülkeye faydası varsa fayda temin edecek yolda gelin, hep beraber olalım diyor; Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.