| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Endüstri Bölgeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/4487) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .06.2022 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, Değerli Bakan Yardımcısı, değerli bürokratlar, değerli izleyiciler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu kanun teklifini genel olarak olumlu buluyorum. Şöyle olumlu buluyorum: Mühendislik profesörü, mühendislik hocası olarak, teknolojiyle yakın bir insan olarak tabii ki endüstri bölgelerinin gelişmesi kişisel olarak çok destekleyeceğim bir husustur. Bu kanun teklifi de genel olarak tabii ki desteklenmelidir diye düşünüyorum. Ancak teklife baktığımda 3 konuda itirazlarımız mevcut. Bunlar kısaca Cumhurbaşkanına yetki devri -buna kategorik olarak karşıyız, parti olarak karşıyız- ÇED sürecinin baypas edilmesi -ona da kategorik olarak karşıyız- 3'üncü madde de mülkiyet devri. Aslında bunlardan Tahsin Vekilim de konuşmalarında detaylı olarak bahsettiler, ben de bunlardan biraz daha detaylı olarak bahsetmek istiyorum. Yani iktidar sonuçta kendince bazı ihtiyaçlar tespit etmiş ve bu hususta bir kanun teklifi vermiş. Ancak kanun teklifi kendi içinde çelişir nitelikte. 2'nci maddeyle endüstri bölgelerindeki ilave alanların endüstri bölgesinden büyük olmaması koşuluyla Bakanlık tarafından belirlenmesi öngörülüyor. Bu olumlu bir madde ancak bu maddenin gerekçesinde "Cumhurbaşkanının iş yükünün ve bürokrasinin azaltılması" ifadesi var. Biz buna katılıyoruz, Cumhurbaşkanının iş yükü oldukça ağır, neredeyse her şeyin Cumhurbaşkanınca idare edilmesi öngörülüyor bugünkü sistemde. Bu, en başta millî egemenliğe, Meclis sistemine aykırı, parlamenter sisteme aykırı görüyoruz. Ayrıca, bu madde teklifin geri kalanıyla uyuşmuyor. Örneğin, 5'inci maddeyle Cumhurbaşkanına ek teşvik verme yetkisi tanınıyor. Cumhurbaşkanının bir yandan iş yükünü azaltmayı hedeflediğini iddia eden bu teklif sahipleri başka maddelerle Cumhurbaşkanına yeni işler devrediyor. Bunu görünce, tabiri caizse "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!" sözleri aklımıza geliyor.
Tabii, sorunlar bir tek bunlar değil. Cumhurbaşkanına yetkilerin devredilmesi aslında Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesinin baypas edilmesidir. Biz buna kesinlikle karşıyız, Cumhurbaşkanı da millî iradeyi temsil ediyor ama Türkiye Büyük Millet Meclisi de millî iradeyi temsil ediyor. Dolayısıyla birinin diğerinin üstünde olması, birinin yetkilerinin tamamen diğerine devredilmesi parlamenter demokrasilerde mümkün değildir. Eğer öyleyse o zaman biz bir kanun çıkaralım "Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün yetkileri Cumhurbaşkanına devredilmiştir, hayırlı olsun." diyelim ve biz devreden çıkalım, madem ayak bağıyız Cumhurbaşkanına, bunu devredelim, hepimiz mutlu mesut köyümüze gidelim. Dolayısıyla bu kabul edilecek bir şey değildir ama yani göstermelik parlamenter sistem yapıyorsak, tabii sizin de içinize siniyorsa kabul edebilirsiniz arkadaşlar ama biz bunun kesinlikle karşısındayız. Ayrıca, Endüstri Bölgeleri Koordinasyon Kurulunun kaldırılması da hatalı bir yaklaşım. Endüstriyel genişlemede kurumlar arası istişare mekanizması vazifesi gören Koordinasyon Kurulunun yürürlükten kaldırılması yanlış mekânsal planlamaların önünü açmaktadır. Hangi tür alanların endüstriyel bölge yapılabileceğiyle ilgili açıklığa ihtiyaç vardır. Doğanın endüstriyel bölge gerekçesiyle talan edilmesine izin vermemeliyiz. Ancak senelerdir farklı gerekçelerle, farklı isimlerle doğanın talan edilmesine sebep oldunuz, göz yumdunuz, bunu biliyoruz, izliyoruz. Bu kanun teklifinin 4'üncü maddesiyle de ÇED Raporu'nu kaldırmayı hedefliyorsunuz. Şu anda da birçok konuda Bakanlık yetkili kılınıyor, Bakanlık yetkisini de hep "ÇED gerekli değil." şeklinde kullanıyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Öyle bir madde yok, var mı?
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Var, var. Bakanlık yetkili kılınıyor, Bakanlık da bunu hep "ÇED gerekli değil." şeklinde kullanıyor, tercih ediyor. Yani bizim ÇED sürecimiz... Vallahi benim eşim Çevre Bakanlığı ÇED dairesinden emekli, biliyorum uygulamaları, çok iyi biliyorum, bizzat mağduriyet de yaşamış birisiyiz. Eşim bir konuda imzalamadı, Hatay Havaalanı konusunda, kuşların göç yolu, görevini değiştirdiler, başka birine imzalattılar yani bunu mu söylememi istiyorsunuz? Üstüme gelmeyin yani.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Sayın Vekilim, biz sizin bir yanlışınızı tespit ettik. "ÇED'e gerek yoktur"a dönüşmüyor.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Bakanlığa yetki veriliyor.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - ÇED uygulaması zaten tanımlı olduğu için bu tanımlama, kendi tanımlandığı kanunda güncellendiği için "Burada ayrı ve sabit kalacak bir tanımlamaya gerek yoktur." diye düzenleme yapılmış.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Peki, o zaman ÇED gereklidir diyelim madem siz ÇED'in olmasında taraftarsınız.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - "ÇED kanununa tabidir." deniyor, "ÇED gerekli değildir." denmiyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Göstermelik kâğıt üzerinde var, fiiliyatta uygulanmıyor. Aynı görüşteyiz ama uygulanmıyor fiiliyatta.
OTURUM BAŞKANI FAHRİ ÇAKIR - Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım da zamanı kullanalım.
Lütfen arkadaşlar.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) - Ben vekilimin yanlışını tespit ettim, sizin uygulama...
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Buna yanlış demek yanlış. Bence bu sizin görüşünüz, katılmazsınız, katılırsınız takdir sizindir.
OTURUM BAŞKANI FAHRİ ÇAKIR - Ayhan Bey, buyurun.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Endüstri bölgelerini daha cazip hâle getirmek gerekçesiyle bugün karşımızda olan kanun teklifinde yatırımcılara hazine adına tescilli taşınmazlarda mülkiyet hakkı verilmek istenmektedir, daha sonrasında ise bu mülkiyet hakkı sahiplerinin satış ve kiralama yapabilmesinin önü açılmak istenmektedir, bu durum milletimizin lehine olmayacaktır. Nitekim, daha önceki benzer uygulamalarda da pek çok hususta yarar sağlanamamıştır, bu durumda izlenimimiz şudur: Bahse konu şirketlerin özel çıkarları gözetilmekte gibi duruyor, onun için buna da karşıyız.
Teşekkür ediyorum.