| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/414) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 06 .01.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Birincisi, bu işteki en önemli şey veri, verinin de güvenliği. Bu MERNİS sistemi kaç yerde depolanıyor? Yani bir binadan bahsediyoruz, bu bina yandı mesela. Yani birincisi, bunun kaç yerde depolandığı. Bir de güvenlik uzmanı var mı burada, getirdiniz mi bilmiyorum ama şimdi siz dediniz ki, ağa bağlı yani mesela ilçe nüfus idareleri merkez şeye bağlı. "İnternet'e bağlı değil." diyorsunuz ama o çok teknik kavramlar, çok detayına girmeyeyim. Zaten hack'lemek şöyle olur mesela: Bir tane Rus gelir, kendini Tavşanlı Nüfus İdaresi olarak tanıtır, o Tavşanlı Nüfus İdaresi olarak tanıttığı zaman da gelir oraya bağlanır. Onun muhakkak önlemleri vardır, çok teknik detaylara girmek istemiyorum ama hani hırsızlık gibidir. Nasıl hırsızlık da şekil değiştiriyor ya takma sakal takıyor, takma saç takıyor veya işte IP'sini manipüle ediyor, bir anda sarışın oluyor, bir anda esmer oluyor veya bir anda Kamboçya'da bir IP numarası alıyor. Yani yüzlerce güvenlik sorunu var, onun da yüzlerce kontrol mekanizması var. Buna zaten "Böyle bir güvenlik açığı yok." demek en büyük güvenlik açığıdır. Çünkü, güvenlik açığının ne kadar olacağı belli olmaz. Kontrol mekanizmaları... Ona bir güven aralığı verilir ve onun uzmanları var. Eminim TÜBİTAK'ta bunun şeyleri vardır ama bir ulusun bütün verilerinin bir anda el değiştirmesi... Yani ben kötü niyetli biri olsaydım milyarlarca dolar para verirdim bunun için, yani bir memleketin bu verisini alabilmek için.
İkincisi, seçimler dâhil birçok şeyi etkileyebilecek kadar önemli bu sistem, yani nüfus bilgileri sistemi, bunun güvenliğinin sağlanması meselesi. Onun için, bu güvenlik konusunda kişisel veri güvenliği olmadan, bunun yasal altyapısı, kurumsal mekanizmaları, fiilen de sahada uygulamaları olmadan bu tip bir elektronik sisteme geçiş son derece tehlikelidir. Hele böyle millî güvenlik meselesi olabilecek alanlarda.
Diğer bir mesele, bu TÜBİTAK ve yazılım meselesi. Bunu hani komisyonu da bilgilendirmek için söylüyorum, hep ülkemizde inovasyon eksikliğinden bahsediyoruz. Şimdi, mesela ben bir şey keşfettim, şu bardak şöyle havada kalabiliyor, yer çekimini sıfırladım. Bunun hiçbir inovatif değeri yoktur. İnovasyon değerinin ticarileşmesi, faydalı bir şey hâline gelebilmesi gerekiyor. Bir inovasyonun devam edebilmesi için de pazarının oluşması, şuyunun buyunun oluşması gibi bir sürü... Yani yenilik iktisadı dediğimiz alanın temel başlıkları var. Bir başlık -parantez içi bilgi vereyim- onun için araba yapmanın inovasyon anlamında bir faydası yoktur ama yazılım -gelecek yazılımın çağıdır- faydalıdır.
Burada kamuya çok büyük bir görev düşüyor. İlk alıcısının kamu olması, büyük pazarı kamunun yaratması, işte TÜBİTAK'ın bu çipi hazırlamasında İçişleri Bakanlığının alıcı olması TÜBİTAK'a şu avantajı sağlar: Yarın bir gün Özbekistan da buna şey yaptığında artık Türkiye bunda bir sağlayıcı hâline gelmiş olur. Tıpkı bir lokomotif yapmak gibi. Lokomotifin ilk inovasyon masrafları çok büyüktür, ilk hataları olabilir ama diyelim ki Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ona alıcı olursa onun ilk maliyetleri karşılanır, bir süre sonra işte atıyorum Sudan'a lokomotif ihraç ediyor olursunuz. Birçok ülkede de bu böyle yapılmıştır. Bu yüzden TÜBİTAK'ın özellikle kaynak kodlarına sahip olarak bunu yapması önemli ama yine söylüyorum, buradaki veri güvenliği meselesinin ben halledildiğini düşünmüyorum.
Diğer bir mesele -yani kanun koyucu, ilk kanun koyucu, sizden önce konulmuş- din hanesinin yazılmasının faydası nedir? Yani ne tip bir toplumsal fayda umuyoruz? Bu konuda eski gerekçeye de bakarak Bakanlık bir şey söyleyebilirse. Olmasa zararı ne olur yani böyle bir karşılaştırma yapılmış mı? Çünkü mesela diyelim ki bir Hristiyan yurttaşımız, orada hani toplumdaki herkes şey değil, baskı gördüğünü düşünebilir veya bir Müslüman yurttaşımız da bunu hissedebilir yani bu tamamıyla inançla alakalı bir şey, iç dünyayla alakalı bir şey. Bir sürü insanı yalan söyletmek durumunda da kalabilirsiniz. Yani insanlar toplumsal baskıdan korktuğu için bunu yazıyor olabilir. Yani ulus olarak, halk olarak bundan ne tip fayda görülmüş ki böyle bir şey konulmuş? Kaldırılırsa ne olur? Hiç o konuda bir analiz yaptınız mı? Bu konuları açıklarsanız sevinirim.