| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 09 .06.2022 |
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Adalet Komisyonumuzun kıymetli üyesi milletvekili arkadaşlarımız, Komisyon dışından izlemek üzere gelen milletvekillerimiz, kıymetli basın mensubu arkadaşlarımız, bürokratlarımız; hepinize bu çalışmada kolaylıklar diliyorum.
Teklif sahibi olarak Feti Yıldız Başkanımızla kanun teklifimizin daha iyi, daha toplumun kabulüne uygun, beklentileri daha çok karşılayacak bir teklif olmasıyla ilgili belli bir süredir bazı görüşmeler yapıyoruz. Bu anlamda, yaptığımız görüşmelerle ilgili de kısaca bilgi verip maddeler üzerinde bazı topladığımız bilgileri, Dijital Mecralar Komisyonunda yaptığımız çalışmalardan elde ettiğimiz sonuçları da sizinle paylaşmak istiyorum ama şunu da bilmeniz gerekir: Çalışma sırasında basın mensubu arkadaşlarımızla, basın kuruluşlarıyla, derneklerle, vakıflarla, basınla ilgili derneklerle iletişim hâlindeydik ama bir kısmına ulaşamadığımızı gördük. Ulaşmadığımız kısmında da Dijital Mecralar Komisyonumuz, sağ olsun, 17 tane basın meslek kuruluşunu davet etti. Onları dinledik, onlardan da ciddi bilgiler edindik; bunu inkâr etmiyorum. O toplantıda, Dijital Mecralar Komisyonu üyesi arkadaşlarımızın bizim bakış açımızın dışında getirdiği bazı öneriler bizim için de çok makul oldu. O yüzden de teklifimizi geliştirmek adına onların bu söyledikleri önerileri dikkate aldık. Başkanımızın, Komisyonumuzun, Komisyon üyelerinin takdirine birazdan onu arz edeceğim.
Bu Komisyonumuz, bizim topladığımız bilgilerden elde ettiğimiz değişiklik tekliflerini kabul ederlerse belki kanun teklifimiz daha iyi olacak. Bir de tabii ki buradaki hukukçu arkadaşlarımızın, Komisyon üyesi arkadaşlarımızın da yardımıyla özellikle hukukçuları ilgilendiren alanlarda da belki bazı tekliflerimiz olabilir; onu da bugün burada konuşarak buna karar vereceğiz.
Ama burada dikkat ettiğimiz bir şey vardı. Biliyorsunuz, dijital dünya gelişti ve hepimiz bunu kullanıyoruz. Çok kullandığımız bir alanda, çok serbestlik olması, bunun sınırlarının belli olmamasının bazen bize zarar verdiği oldu. Burada tabii ki bir ölçü koymak gerekir. Konulacak ölçü temel hak ve özgürlerin korunması ile kişilik haklarının korunması arasında bir ince denge aslında. Dolayısıyla burada, yasa koyucunun bu dengeyi koruyacak bazı önlemler alması ve bu alanı daha iyi düzenlemesi gerekiyordu; aslında ana unsurumuz, ana amacımız da buydu. Bu alanda bazı çalışmalar yaptık.
Feti Yıldız Başkanımız geneliyle ilgili söyledi. Ben de maddelerde, Dijital Mecralar Komisyonumuzda yaptığımız görüşmelerden aldığım notlar, eleştirileri, bizim amacımız, kanun teklifiyle ilgili neyi amaçladığımızı, neyi uygun bulduğumuz, neyi neden uygun bulmadığımızla ilgili size kısa kısa bilgiler vereyim, belki Komisyonumuzun buradaki çalışmalarına da faydalı olacağını düşünüyorum.
1'inci maddeyle ilgili... Hepinizin önünde olduğu için teklifin maddesini okumayacağım hem de zamanı elverişli kullanalım diye. Arkadaşlarımızın enformasyon görevlilerininin bu kanun kapsamına alınmamasıyla ilgili bir önerisi vardı. Abdullah Bey, Tuncay Bey öncelikle en çok bu konu üzerinde duran arkadaşlarımız. Şimdi, bu alanın, basın kartı kullanılan alanın daha fazla genişlememesi, enformasyon görevlilerinin bu anlamda basın mensubu sayılmadığına dair bazı değerlendirmeleri oldu. Biz bunu arkadaşlarımızla konuştuk, enformasyon görevlilerine verilen basın kartının göreve bağlı basın kartı olduğunu, aslında o görevi bittiğinde de dolayısıyla bu göreve bağlı basın kartını artık hükmünün olmayacağını ama serbest basın kartı alma şartlarını haiz olanların her zaman serbest basın kartı alma imkânı olduğundan dolayı buradaki "enformasyon görevlileri" kavramını değiştirmeyi biz uygun görmedik ama bu Komisyonda tekrar bununla ilgili eleştirileri dikkate alıp tekrar bir değerlendirme yapacağız.
İkincisi de bu kanun teklifinin topyekûn uygulanmasının belli bir süre ertelenmesine dair muhalefetteki ya da Dijital Mecralardaki Komisyon üyesi arkadaşlarımızın bir önerisi oldu. Yani seçime bir yıl kala bu kanun teklifini getirmenin belki algısının kötü olacağına dair değerlendirmeler oldu, dolayısıyla da bunun uygulama süresinin bir süre daha uzatılması, ileriye atılmasıyla ilgili değişiklik teklifleri oldu.
Üçüncüsü, 3'üncü maddeyle ilgili, "İletişim Başkanlığımızın bu kanun teklifi kapsamında denetim ve yönetim görevi olmasın." diye bir eleştirileri vardı. Burada da İletişim Başkanlığının görev tanımında zaten dezenformasyonla mücadele olduğu için bu konuda burada bir değişiklik yapmadık.
4'üncü maddeyle ilgili arkadaşlarımızın yine bir değişiklik teklifi var. Yani Cumhuriyet Başsavcılığını biz Basın İlan Kurumuna devretmiştik. Arkadaşlarımızın şöyle bir önerisi oldu: "Cumhuriyet Başsavcılığı" ibaresi kalsın çünkü Avrupa Birliği Uyum Yasası çerçevesinde 5384 sayılı Kanun'la bu düzenleme getirildi, dolayısıyla bunu yeniden değiştirmek ve Basın İlan Kurumuna yetkiyi devretmenin yanlış olabileceğine dair bir eleştirileri vardı. Burada da şimdi, her iki tarafla da konuşuyoruz. Yargının iş yükünün artmasıyla ilgili bir endişemiz olduğu için bu iş Basın İlan Kurumu eliyle yürütülürse daha mantıklı olacağından bahisle burada da bir değişiklik yapmayı düşünmedik.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Özür dilerim Ahmet Bey, biraz espri yapmak istiyorum. Yargılamanın bir kısmını da Basın İlan Kurumuna mı vereceğiz yani yargı yükünün azaltılması için.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Burada yargıyla ilgili bir...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ama bu bakış açısı bizi tatmin etmiyor; onu söyleyeyim.
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Maddelerde daha detaylı görüşürüz.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Başkanım, burada anlatmak istediğim şey şuydu aslında: Eleştiri getiren arkadaşlarımızın bakış açısını da bizim bakış açımızı da anlatıyorum yani bilgi sahibi olmanız açısından bunu söylüyorum aslında.
5'inci maddeyle ilgili önemli bir değerlendirme; iş yerinin kusurundan dolayı çalışanların zarar görmemesine yani onların da basın kartlarının ya da internet haber sitesi vasıflarının iptal olmamasına dair bir öneri getirdi arkadaşlarımız. Bununla ilgili Komisyonumuz belki bir çalışma yapacak, bizim de önerimiz oldu.
Burada ikinci bir değerlendirme, "İstanbul Asliye Ceza Mahkemeleri" değil de "asliye ceza mahkemeleri"ne dönüşsün şeklindeydi. Bu bizim için de makul bir gerekçeydi; bununla ilgili de zannediyorum Komisyonumuz bir önerge hazırlığı içerisinde diye biliyorum.
Bu yapılış gerekçesini de söyleyeyim, burada bir olumsuz değerlendirme olmasın diye söylüyorum: Basın İlan Kurumu kurulduğunda taşra teşkilatları yok, sadece İstanbul'da kurulduğu için burada, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi diye değerlendirilmiş ama şu anda Türkiye'de 33 ilde teşkilatlanması olduğu için arkadaşlarımızın bu değerlendirmesi bizce de makul oldu ve "asliye ceza mahkemeleri" diye bu teklifin düzeltilmesini biz de uygun değerlendiriyoruz.
7'nci maddeyle ilgili... Özellikle internet haber sitelerinin bir eleştirisi ve değerlendirmesi oldu. 7'nci maddede cevap ve düzeltme hakkıyla ilgili cevap ve düzeltme hakkı metni bir hafta süreyle aynı yerde yayınlanır diye 7'nci maddede bir düzenle vardı. İnternet medyası çok hızlı ilerleyen bir süreç, dolayısıyla da "Bu bir haftalık süreç onlar için çok uzun." diye bir değerlendirme vardı; bizce de bu makul karşılandı. Buna "Yayının yapıldığı internet haber sitesinin haberin yayınlandığı yerde yirmi dört saat ana sayfada olmak üzere diye..." bir önerimiz var. Bu Komisyonda bu daha da geliştirilebilir. "Yirmi dört saat ana sayfada, diğeri bir hafta süreyle." denilebilir. Adalet Komisyonumuzun takdirlerine sunuyoruz bunu.
9'uncu maddeyle ilgili önemli bir değerlendirme vardı. Burada suçun işlenmesiyle ilgili farklı zaman aşımı süreleri var. Hukukçu arkadaşlarımız da, biz de -ben de avukatlık yapıyorum, ben de hukukçuyum- bunun yanlış olabileceğini değerlendirdik. Burada genel zaman aşımı süresi olmasının hukuk tekniği açısından daha doğru olduğunu düşündük. Bu konudaki önerimizi de Komisyonun takdirine sunuyoruz; biz de bunun değişmesinin makul olabileceğini düşünüyoruz.
10'uncu maddeyle ilgili özellikle Tuncay Bey'in bir değerlendirmesi vardı "freelander" çalışan basın mensuplarına basın kartı verilmesine dair de bir kolaylık getirilmesi. Bunu arkadaşlarımızla konuştuk, bunun önlemini almak, bu sahayı çok genişletmekten bir endişemiz var yani buna ciddi kriterler koymak gerekir. Yine, bunu Komisyonumuzun takdirlerine sunuyoruz ama ya bunu bir yönetmelikle ya da mevzuatı başka bir şekilde, başka bir yerine bir düzenleme koyarak bunun kötüye kullanılmasını önleyecek bir önlemle bunu almamız gerekir; aksi takdirde, gerçekten basın mensubu olan arkadaşlarımızın hukukuna halel gelecek şekilde bu iş genişleyebilir diye bir endişemiz var.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yani onu ekleyebilirsiniz. "Serbest gazeteci" gibi bir tanımı tanımlara eklerseniz...
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Şöyle: Başkanım, ben...
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Onu daha sonra yönetmelikte düzenlersiniz.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Bunu yapacak olan Komisyonumuz, ben sadece...
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Öneri sahibisiniz diye söylüyorum.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Ben, sadece böyle bir çekince öngördüğümüzü söylemek istiyorum.
11'inci maddeyle ilgili... 11'inci maddenin (f) bendinde "Medya alanında faaliyet göstermeleri şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu Cumhurbaşkanı kararıyla tespit edilen dernek ve vakıfların yöneticilerine verilir." hükmündeki "Cumhurbaşkanı kararıyla" kısmını kaldırıyoruz; arkadaşlarımızın da bu konuda bir teklifi vardı. Dolayısıyla burası yeni hâliyle şöyle olacak: "Medya alanında faaliyet göstermeleri şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunan dernek ve vakıf yöneticilerine..."
14'üncü maddeyle ilgili bir eleştirisi vardı arkadaşlarımızın.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Haklı bir eleştiriydi.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Biz de haklı buluyoruz bu eleştiriyi çünkü 14'üncü maddenin son kısmında "Komisyon, başvuru sahibinin niteliklerini, mesleki çalışmalarını, eserlerini, ödüllerini değerlendirerek basın kartı taşıyıp taşımayacağına karar verir. Komisyonun kararları, Başkan tarafından onaylandıktan sonra uygulanır." ibaresini yanlış bulmuşlardı. Biz de Komisyonumuza bunun doğru bir değerlendirme olduğunu, bu ibarenin çıkarılmasının bizce de uygun olduğunu görüş olarak bildiriyoruz.
Aslında 14'e geçtim ama 13'üncü maddeyle ilgili de şöyle... Daha doğrusu sadece 13'üncü madde değil, 1, 2, 11 ve 13'üncü madde basın kartının basın ağında çalışanlara verilmesiyle ilgili. 1'inci maddede de konuştuğumuz "enformasyon görevlileri"nden hareketle 1, 2, 11 ve 13'üncü maddede bu alanın basın mensubu olanlarla sınırlandırılmasına dair bir teklif var. Yine, bunu da biraz önce sakıncalarını anlattığım hususlarla birlikte Komisyonun değerlendirmesine sunuyoruz.
14'üncü maddede, İstanbul, Ankara ve İzmir'le ilgili bir eleştiri var "Diğer üniversiteler olsun." diye. Aslında İstanbul, Ankara ve İzmir kanunla kurulmuş, daha sonrakiler Genel Kurul kararıyla kurulmuş. O yüzden, biz, 14'üncü maddede bu düzenlemeye gitmiştik. Bu, Komisyonumuzun takdirinde bir konu; hani çok eleştiri geldi ya da öneri olarak geldi, bunu da bilginize sunmak istiyorum.
15'inci madde... Biraz önce konuştuk ama 15'inci maddede başka bir eleştiri ya da öneri vardı. Bu basın kartı vermeyi sendikalar ya da odalar... Mesela, Anadolu'daki basın kuruluşlarının "Bu konuda bizim bir meslek odamız olsun." diye bir değerlendirmeleri var. Dijital Mecralar Komisyonundaki arkadaşlarımızın da "Sendikalar iptale ve verilmesine karar versin." diye bir değerlendirmeleri var. Yani bu ikisi de değerlendirilebilir, bizce mevcut hâliyle kalması bizim görüşümüzdü. Komisyon kararıyla yani Başkanın onay kısmını çıkarıyoruz ama Komisyon kararıyla verilmesi bizce daha makuldü çünkü sendikaların ve odaların bu konuda yetkin, nitelikli denetim yapamayacağı, yeterli inceleme yapamayacağına dair bir kanaatimiz vardı.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Burada yok zaten.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Ama şöyle: Anadolu basını bir oda...
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Cemiyetler ve federasyonlar...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Hangi sendika bir de? TÜRK-İŞ mi, DİSK mi?
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Arkadaşlar, karşılıklı...
Ahmet Bey, siz tamamlayın, maddeye gelindiğinde konuşacağız.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Odalar kısmını niye zikrettik, onu bilmenizi istiyorum.
BAŞKAN ABDULLAH GÜLER - Notlarınızı alın arkadaşlar, maddeler kısmında konuşacağız.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Anadolu basını, yerel medya kuruluşları bunun bir oda kurularak yürütülmesini istiyorlardı.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Basın meslek kanunu çıkartılsın istiyorlardı.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Böyle bir önerileri vardı, o yüzden, burayı bu nedenle zikrediyorum.
17'nci maddedeki yönetmeliğin sınırlarının daha belirli olmasıyla ilgili bir öneri var ama zaten yönetmelik hazırlanırken bu konuda sınırların iyi belirlenmesiyle ilgili arkadaşlarımızın da bizim de bir hassasiyetimiz var, yönetmeliği hazırlayacak kuruluşlar muhakkak buna dikkat edecektir diye düşünüyorum.
Yine, 18'inci maddede daha önceki cumhuriyet başsavcılığında bulunan kayıtların Basın İlan Kurumuna üç ay içerisinde devredilmesi unsurunun devam etmesi yani cumhuriyet başsavcılığının görevinin devam etmesiyle ilgili bir değerlendirme var. Burada "Kurumlar arasında bir çatışma olmasın." diye Dijital Mecralar Komisyonundaki arkadaşlarımızın bir önerisi oldu ama biz burada bir değişiklik düşünmüyoruz, aynı şekilde maddenin devamına dair bir görüşümüz var.
19'uncu maddede de yine "Meslek mensuplarından ağırlıklı bir komisyon oluşsun." diye bir teklif var ancak bizim de burada yine mevcut düzenlememizin devamı yönünde bir görüşümüz var.
20'nci madde, 21'inci madde, 22'nci madde ve 23'üncü maddede radyo ve televizyonların da bir talebi var "Bu kapsamda internet haber siteleri ve gazetelerle birlikte bu ilan ve reklam payından biz de faydalanalım." diye. Şimdi, bunu arkadaşlarımızla konuştuk, bunun bir teknik boyutu var, bir mali boyutu var yani radyo ve televizyonlarda sesli ve akan bir yayın akışı var ama internet haber sitelerinde ve yazılı gazetelerde, yazılı medyada bunun yapılması farklı. Yani bunu sesli mi yapalım, yapılabilir mi; radyo ve televizyonlar RTÜK'e bağlı, bunu Basın İlan Kurumuyla nasıl yapacağız? Burada teknik, hukuki bir sorun görüyoruz. O yüzden, radyo ve televizyonlarla ilgili bu beklentilerini karşılayacak bir düzenleme yapılması bizim de temennimiz, yapılmasına dair bir çalışma yapalım istiyoruz ama buraya ekleyemeyeceğiz yani makul bulmadığımızdan değil, makul ama ikisinin birlikte değerlendirilmesinin bu kanunda uygun olmadığı kanaatiyle.
24'üncü maddede Tuncay Bey'in yine bir değerlendirmesi ve önerisiydi "5953 sayılı Yasa'ya bağlı çalışanlar da -yani fikir ve sanat işçisi de- bu yıpranma payından faydalansın." şeklinde bir değerlendirmesi vardı. Burada, belki Komisyonumuzda bu konu görüşülecek. O kanun içerisinde 2 tanımlama var; bir, fikir ve sanat işçisi, bir de normal işçi.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Matbaa çalışanları değil, fikir ve sanat çalışanları.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Fikir ve sanat işçisi. Bunu da yine Komisyonumuzun takdirine... Yani makul olabileceğini değerlendirdiğimiz ama sayının çok geniş, çok büyük oranlara çıkmasını sınırlayacak önlemler alınması makul olabilir diye değerlendiriyoruz.
25'inci madde, Anadolu medyasının belki üzerinde en çok konuştuğu ve beklentisinin de en fazla olduğu madde. 2 tane teklifleri var: Bir, bu icra iflasta yapılan ilanların 50 bin ve 100 bin sınırına kadar inmesi, dolayısıyla da bu ilan ve reklam gelirlerinin daha fazla artırılmasına dair bir önerileri var; bir de "internet haber sitesi veya gazete" kavramının "internet haber sitesi ve gazete" şeklinde olması ve desteklenmesi. Şimdi, bu Komisyonun üyesi arkadaşlarımızın zannediyorum hepsi hukukçu. Biz bu konuyu defalarca konuştuk. Bizim şöyle bir endişemiz var, bu endişemizi Komisyonumuz, belki hukukçu arkadaşlarımız gidereceklerdir: Şimdi, icra iflasta yapılan bu ilanların borçluya bir maliyeti var. Bu küçük meblağlara düştüğünde, bu maliyet borçlu için daha katı bir yıpranmaya sebep olabilir diye, bu nedenle 500 bin sınırında tutulmuştu. Aslında, Adalet Bakanlığımızın bu konuda farklı da bir görüşü var yani "Bunu Basın İlan Kurumuna vermeyelim, bizim kendi ilan portalımızdan bunu yayınlayalım." diye. Yani bu dengeyi gözeterek biz bunu 500 binle sınırlamıştık ama hukukçu arkadaşlarımız bunu değerlendirecektir. "Ve/veya" kısmında da ikisini birlikte yaptığımız zaman, yine bunun bir parasal maliyeti... Bu yükü çekecek olan da borçlu olduğu için bu konuda en makul olana gittiğimizi düşünerek, işin esası, burada biz bir değişiklik düşünmedik.
26'ncı maddede şöyle bir durum var: İnternet haber sitelerinin bu paydan, bu pastadan daha fazla pay almak için bazı beklentileri varken mevcut konvansiyonel basının da bazı beklentileri var yani "Bizim kendi normal aldığımız reklam giderleri bizi karşılamıyorken şimdi bir de bize internet haber sitelerinin ortak olmasına bir çözüm bulun. 'Gazetelerin en az 2'sinde' şeklinde bunu yapın." diye de onların bir beklentisi var. Bunun üzerine, biraz daha geliştirerek şunu söylemek istiyorum: Ayrı bir beklentileri de bu pastayı büyütürseniz o zaman hem konvansiyonel medya hem internet haber siteleri bundan daha çok faydalanabilir. Bunu büyütmekle ilgili de milletvekillerimiz, o 17 basın meslek kuruluşu şöyle öneriler getirdiler: Bunlar da yine hukuki altyapısı olan konular, Komisyonumuz değerlendirecektir ama "Belediyelerin belediye meclis karar özetlerinin de burada yayınlanması sağlanarak bir gelir kapısı oluşturulabilir." diye bir teklif var. Yine, başka bir teklif: 4734 sayılı Kanun'un doğrudan temin ve pazarlık usulü ihalelerinin ilanları da burada yapılarak hem konvansiyonel medyanın hem de internet haber sitelerinin gelirlerinin belki biraz daha artırılmasıyla ilgili öneriler var. Yine bunları da Komisyonumuzun takdirine sunuyoruz. Bazı şeylerde görüşlerimiz makul, bunlar kabul edilebilir olsa bile hukuki altyapısını oluşturmakta zorluk çekebiliyoruz. O yüzden, burada bu konunun değerlendirileceğini düşünüyorum.
29'uncu maddeyle ilgili Feti Başkanım değerlendirme yaptı ama bir konu, Tuncay Bey'in özellikle üzerinde durduğu, 29'uncu maddenin (2)'nci fıkrası. Yani "Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır." hükmünü, Tuncay Bey ve Abdullah Bey kişinin haber kaynağını ifşa etmek olarak değerlendirdiler. Biz de hukukçu arkadaşlarımızla bunu konuştuk hatta Tuncay Bey'e de söylemiştim, Cumhuriyet Halk Partisindeki hukukçu arkadaşlarımız da bunu okusunlar, eğer burada öyle bir anlaşılma ihtimali varsa tabii ki, biz bunu düzenleyelim çünkü haber kaynağının ifşa edilmesiyle ilgili bir amacımız burada yok. O nedenle, bu konunun önünü açık bıraktık, burada konuşmak üzere tam da yeridir çünkü hukukçu arkadaşlarımız "failin gerçek kimliğini gizlemesi" kavramının haber kaynağını açıklamak mı, yoksa yaptığı işi gizlemeye çalışmak mı olduğuna burada Komisyon üyelerimiz karar verecektir.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Ben bunu hocalarla konuştum. Yani hukuk fakültelerinden, iletişim fakültelerinde ders vermiş -Hasan İşgüzar gibi- çok uzun süredir bu dersi veren hocalarla konuştum, benim gibi düşünüyorlar ama tabii, takdir arkadaşlarımındır.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Komisyon üyelerimizin, Başkanımızın affına sığınarak 15'inci maddede bir şeyi atladık, onu tekrar zikretmek istiyorum. 15'inci maddedeki basın kartı sahibinin bu nitelikleri sonradan kaybetmesi durumunda kartının iptal edilmesi işlemine arkadaşlarımız şöyle bir eleştiri getirmişti: Bu iptal direkt ve hemen iptal olmasın, bunu kademelendirelim. Biz de bunu makul bulduk. Bunda uyarma, ihtar, idari para cezası ve iptal gibi böyle kademeler olması bizim için makul. Bu Komisyonumuz burada buna karar verecektir ve hangi eylemlerde direkt iptal edilir, hangi eylemlerde uyarı verilebilirin takdirini Komisyonumuza sunuyoruz ama bizce bu öneri de bizim için makuldü.
29'uncu maddeye tekrar dönersek; 29'uncu madde bizim için... Belki arkadaşlarımız bunu çok kolay işlenebilecek bir suç olarak değerlendiriyorlar ama biz bu suçun çok zor işlenebilecek bir suç olduğunu değerlendiriyoruz çünkü bir kere, sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacınız olması lazım -özel bir amaçla işlenen bir suç, özel kasıtla işlenen bir suç- ve ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi -bilginin gerçeğe aykırı olduğunun sabit olması lazım- kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse ve bunu da kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yapması lazım. Bu şartların hepsi birlikte gerçekleşirse bu suç oluşacak. Dünyada uygulamaları da var, Almanya'da 188, itibar suçu olarak bu suçun bir hapis cezası karşılığı var, Fransa'da para cezası ve hapis cezası olarak var. Arkadaşlarımızın değerlendirmesi, bazılarının bu suçun tekliften tamamen çıkarılması, bazılarının cezasında biraz daha esneklik, indirim yapılmasına dair. Biz, bu mevcut hâliyle kalmasını uygun değerlendirdik ve Feti Başkanım da biraz önce söyledi, 218'inci maddede aslında haber verme kastıyla yapılanlarda cezasızlık sebebi var. Dolayısıyla da sınırları çok daraltılmış yani zor işlenebilecek. Ama şunu da biliyorsunuz: Hepimiz, iktidar muhalefet bütün milletvekillerimiz bu eyleme düçar oldu, bundan zarar gördü, hepimizin yakınları da zarar gördü, kendimiz de zarar gördük. Dolayısıyla burada özgürlükleri korurken, insanların kişilik haklarını da koruyacak bir önlem almamız gerekiyordu. O nedenle, bu mevcut hâliyle kalmasıyla ilgili bizim bir değerlendirmemiz var.
Diğer maddelerle ilgili çok üzerinde konuşacağımız, uzun uzadıya tartışacağımız bir şey olmadı. Elimizden geldiğince herkesin görüşünü almaya ve buna göre de teklifimizi düzeltmeye çalıştık -ben şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum- ama Adalet Komisyonumuzun sağduyulu hukukçu milletvekillerinin bu konuda daha sağlıklı bir değerlendirme yapacağını düşünüyorum. 6 maddeyle ilgili öneriler doğrultusunda biz değişiklik teklifimizi Komisyonumuza bildirdik. Bundan sonraki aşamada da yapılabilir, hepiniz biliyorsunuz, Genel Kurul aşamasında da... Çünkü hukukçularımızın vereceği bilgilerle belki farklı bir bakış açısı oluşacak. O nedenle, şimdilik teklifimizi bu kısmıyla Komisyonumuzun dikkatine sunuyorum ve hayırlı bir çalışmayla en iyi neticeyi almayı temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.