KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Genel Müdürüm, size ve yönetiminize başarılar diliyorum.

Daha çok, alt komisyonunda bulunduğum KİT'lerle ilgili üst Komisyonda konuşma yapmayı doğru bulduğumu ifade etmiştim. Şeker ve Çay Kurumunda da aynı zamanda Alt Komisyon Başkanlığı yaptım. Kısa bir zaman önce yine Sayın Genel Müdür ve yöneticilerle toplanıp Alt Komisyonda Sayıştayın getirmiş olduğu önerilerin hangisinin üste çıkması gerektiğiyle ilgili hep beraber oy birliğiyle karar verdik.

Ben burada kimseye alt komisyonun nasıl çalıştığıyla ilgili ders vermek istemiyorum ama arkadaşlar, alt komisyona başkanlık yapan veya alt komisyonda görev üstlenen arkadaşlarımız şunu iyi bilirler ki bir milletvekili bu Komisyon toplantılarına gerek başkanlık yapsın gerek üye olarak o toplantıda hazır bulunsun, şu gerçeği göz ardı ediyoruz: Biz Sayıştay tarafından, Sayıştayın yönlendirmesiyle üst Komisyona nelerin çıkacağına karar veriyoruz. Dolayısıyla, o gün alt komisyon toplantısında "Sayıştayın izlemesi gereken" denildiğinde de yine hep beraber, hep birlikte oy birliğiyle "evet" dedik. Hangi önerinin üst Komisyona çıkacağını da belirlerken yine Sayıştayın öne sunmuş olduğu teklifle hep beraber üst Komisyona bir öneriyi taşıdık. Bugün bir milletvekilimiz şunu söylemiş herhâlde: "Üst Komisyona çok fazla öneri getirilmedi." Aslında Sayıştayın bizleri yönlendirmesiyle biz üst Komisyona gelen önerileri tespit ettik ve -tekrardan da ifade edeyim- oy birliğiyle onları yukarıya taşıdık.

Ancak, sadece burada 2019 ve 2020 yıllarıyla ilgili Sayıştayın tespit ettiği önerilerin dışında, bize Sayıştay bir rapor göndermiş. Bu raporun içerisinde "Diğer Bulgular" bölümü var. Bu "Diğer Bulgular" bölümünü de zaten bizlerle paylaşmış yani kimsenin kimseden bir şey sakladığı veya gizlediği yok. Bu raporlara da biz çalışıyoruz toplantıdan önce, buraya da açıp baktığımız zaman ki çoğumuz zaten bu raporlar üzerinden toplantıya hazırlık yapıp geliyoruz.

O yüzden tekrardan şunu ifade edeyim: Alt komisyon toplantısında bence hem kurumumuzu oturduk çok uzun uzadıya konuştuk hem de Sayıştayın söylediği önerileri üst Komisyon toplantısına taşıdık ve centilmence de bir toplantı oldu. O gün, böyle hararetli bir ortam da olmadı ama maalesef, basın veya kayıtlara geçtiği zaman bazı arkadaşlar alt komisyonda söylenilenin tersine hareket ediyorlar.

Sayın Genel Müdürüm, biz kurumumuzun elbette daha da büyümesini istiyoruz, bunun için de bu Komisyonlar, bu toplantılar vesilesiyle de bazı tavsiyelerde bulunuyoruz kurumumuz daha iyi olsun, daha güçlü olsun diye. Bu manada zaten sizler kurum içerisinden daha iyiye ve daha güzele nasıl gidebilir... Biz belki yılda 2 defa bunu oturup konuşuyoruz ama siz üç yüz altmış beş gün görev yaptığınız kurumları hem daha iyi yönetmek hem de daha verimli hâle getirmek için büyük bir mücadele veriyorsunuz.

Bu manada ben arıcılarla ilgili yapmış olduğumuz bir değerlendirme vardı, TÜRKŞEKER bu değerlendirmeyi dikkate aldı; ben bundan dolayı teşekkür ediyorum. Değerlendirme de şu şekildeydi: Biz tabii mesleğin içerisinden gelmiyoruz, onu ifade edeyim. Ben inşaat mühendisiyim ama günlerce bu raporlara kafa yorup, günlerce acaba buradaki eksik ve problem nedir diye de oturup bizler de çalışıyoruz. Arıcılarla ilgili şöyle bir problem vardı, yönetim değiştiği için bunu tekrardan ifade etmek ihtiyacı duydum. Anadolu'da, yurdumuzun dört bir tarafında kovancılık yapan hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız var. Hatta birçoğu bunu yan bir dal değil, ana geçim kaynağı olarak bu arıcılık sektörüyle ilgileniyorlar. Dolayısıyla bu vatandaşlarımız, üretimlerini daha iyi bir noktaya taşımak için de özellikle ya kışın üç veya dört aylık bir süre zarfında arıların hem beslenmesi hem de üremesi için arılara -bizim Anadolu'daki tabirle- şerbet veriyorlar. Aslında bu ilk duyulduğu zaman böyle korkunç bir olay gibi geliyor ama hayır, bu tamamen o arı döngüsünün devam etmesi için arının buna ihtiyacı var çünkü arının ürettiği balı biz, tutup sattığımız için... Arı aslında ürettiği balı kışın beslenme ihtiyacını karşılamak üzere üretiyor ama biz onun ürettiği balı sattığımız için, kışın onun ihtiyacı olan enerjiyi alması ve bu şekilde de üremesini devam ettirebilmesi için ona dışarıdan bu sefer bir enerji kaynağı vermek gerekiyor. Arıcılarımız da bunu çoğunlukla şekeri suyla karıştırıp -bizim Anadolu'daki tabirle- şerbet hâline getirip kovanların önüne götürüp koyuyorlar. Bu yaklaşık iki ay veya üç aylık bir süreçte arılar için çok önemli bir olay. Ben bunu ilk defa öğrendim; mesela, TÜRKŞEKER yıllardan beri bizim arıcılarımıza şeker yardımında bulunuyormuş. Bundan dolayı da ben teşekkür ediyorum kurumumuza. Ancak, geçen yıl itibarıyla biliyorsunuz bir kaotik ortamın içerisine düştük. Bu da birlikler aracılığıyla daha önce TÜRKŞEKER, çiftçilerimize bu şekeri ulaştırıyordu, o birlikler arasında bir anlaşmazlık oldu ve bazı arıcılarımıza şeker ihtiyacı, TÜRKŞEKER tarafından verilen şeker ihtiyacı ulaştırılamadı. Biz o zaman şunu söylemiştik: TÜRKŞEKER devletimizin bir kurumu, arıcılara her yıl bu şeker yardımında bulunuyor. TÜRKŞEKER arıcılara bu şekeri ulaştırmak üzere arada bir kuruluşa ihtiyaç duyuyor, evet doğrudur. Bu kuruluşumuz her ilde, her ilçede örgütlenmesi olan tarım il ve ilçe müdürlüklerimiz olsun. Bunlar aracılığıyla TÜRKŞEKER o bölgedeki, o ildeki, o ilçedeki arıcılarımıza şekeri ulaştırsın. Bunun bir denemesini yaptınız; bazı kesimler bundan şikâyetçi oldu ama gün sonunda bütün arıcılıkla uğraşan hemşehrilerimiz, arkadaşlarımız "Kapımıza kadar, evimize kadar TÜRKŞEKER'in yolladığı şeker geldi." diye döndü bizlere teşekkür ettiler. O yüzden bunun tekrardan bu şekilde devam etmesi, hem arada vatandaşımızın, çiftçimizin, arıcılarımızın mağdur olmaması hem de... Konuyu teferruatlı açmıyorum çünkü hem basına yansıdı hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde günlerce bu mesele konuşuldu. O yüzden TÜRKŞEKER de artık bu tür konularla anılmasın diye... 2 devlet kurumumuz TÜRKŞEKER ve tarım il ve ilçe müdürlükleri eliyle bu şeker dağıtımı devam etsin. Bakanlığımızda Hayvancılık Genel Müdürlüğümüz var, Hayvancılık Genel Müdürlüğümüzde hangi ilde, hangi ilçede kaç tane kovan olduğu belli zaten. O veriler oradan TÜRKŞEKER tarafından alınır; hangi ile, hangi ilçeye ne kadar şeker göndereceğimiz de bu şekilde belirlenir. Bu vesileyle de ortada fırsatçılara yer verilmemiş ve bu manada da TÜRKŞEKER eleştirilerin hedefine getirilmemiş olur diye düşünüyorum. Bununla ilgili bir çözüm daha vardı, onu da söylemiştik. Avrupa'da mesela renkli şeker, boyalı şeker... Yani sadece arıcılara verilmek üzere renkli ve boyalı şeker yapılıyor, bu da bir öneriydi. Ama bence sizin, 2 önemli kurumumuz yani TÜRKŞEKER ile tarım il ve ilçe müdürlükleri arasındaki paralel çalışmayla bu sorunun, bu sıkıntının üstesinden önümüzdeki dönemlerde geleceğimizi düşünüyorum.

Son olarak şunu söylüyorum, tekrardan ifade ediyorum: Bakın, Sayıştay raporunda TÜRKŞEKER'in şeker birim fiyatını daha aşağı çekmesi gerektiği, TÜRKŞEKER'in enerji maliyetlerini aşağı çekmesi gibi çok önemli bulgular var yani bunlar gizlenen, üst Komisyon ve üst Komisyon üyelerine gizlenen, saklanan meseleler değil. Şu, verdiğimiz aldığımız hepimizde olan raporlarda zaten bu meseleler detaylı bir şekilde ifade ediliyor. Özellikle pandemiden sonra şeker, tekrardan Türkiye'nin gündemine geldi. Şekerle beraber biz, şeker fabrikalarının etil alkol ürettiğini öğrendik tüm ülke olarak ki bu konuda da nasıl bir piyasayı regüle ettiğiniz zaten o pandemi sürecinde, o iki yıllık süreçte bu ortaya çıktı.

Böylesine stratejik bir ürünümüzün sürdürülebilir bir üretim anlayışıyla gelecekte daha iyi yerlere taşınmasını diliyoruz ve üzerimize düşen bir görev varsa da buna da hazır olduğumuzu ifade ediyor, tekrardan katılımlarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.