| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/414) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 06 .01.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, siz yokken biz bu arada, Sadi Bey'in ifadesiyle sizin dünkü konuşmalarınızdan, geçen sefer bu paraları artırdık, eksilttik hata yaptık, onu el yordamıyla yaptık...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Vatandaşın talebine göre yaptık.
ERHAN USTA (Samsun) - İşte, el yordamıyla yaptık şeklinde çok güzel bir şekilde ifade etti Sadi Bey, Sayın Başkan. Tekrar el yordamıyla iş yapmayalım diye burada saatlerce uğraşıyoruz. Tabii Sayın Bakanlarımız gidiyor geliyor, değişiyor, işleri var mutlaka. Bu da bir iş ama nasıl oluyorsa bilmiyorum. Her defasında şimdi diğerine anlattığımızı bu tarafa anlatıyoruz, onu anlattığımızı oraya anlatıyoruz.
Şimdi burada belli ki, bakanlıklarımız, kurumlarımız çalışmış, bir tasarı getirmiş. Şimdi, konuştukça zaten iş tuhaflaşıyor. Sayın Dağ gitti, ben ona sataşayım, o da söz alsın, tekrar bunu bir ifade etsin. "Bürokrasi bir tasarı getirmiş." dedi. Şimdi bakın, aynen ifade bu "Bürokrasi tasarı getirmiş." Bu sizin mi, bu bürokrasinin bir tasarısı mı?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bürokrasi tasarı getiremez. Bürokrasi çalışır siyasi irade karar verir.
ERHAN USTA (Samsun) - Tamam.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz de onu söylüyoruz Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Devleti idare yürütmez, irade yönetir. Dolayısıyla da diğeri... O söyleyebilir ama yanlış ifadeyi de tekrarlamak, doğruymuş gibi ifade etmek de doğru değildir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - İyi de, o zaman öbürü doğru kabul edildi Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ancak orada ifade edilen maksadın ne olduğu da aşikâr. Yüzlerce öneri getirilir, siz şimdi hangisini seçerseniz o siyasi iradenin görüşü olur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz dinlemediğiniz için şimdi tepki gösteriyorsunuz da, Sayın Dağ söyledi.
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Bakan, sizin yani ben de buna katıldığım için bunun yanlış olduğunu söylüyorum. Şimdi, bir taraftan da bakıyoruz, bu gelen önergeye Hükûmet teklifi deniliyor, yani Hükûmetin aslında istediği bir şey deniliyor. Şimdi bunu Hükûmet mi istedi, kim istedi o belli değil. Bir tane sayın milletvekili arkadaşımız ifade etti, daha önceden bir başka milletvekili bunu gündeme getirmiş. Şimdi Sayın Dağ diyor ki: "Sahada çalışmalarımız var, biz bu çalışmaları yansıtıyoruz." Sahada çalışmalarınız var, bu çalışmaları kurumlara yansıtırsınız, kurumlar da çalışır... Yani sahada bir tane milletvekilinin çalışması, Dışişleri Bakanlığının, işte Yurtdışı Türkler Başkanlığının, Millî Savunma Bakanlığının, bütün konsolosluklarımızın tartışmalarının hepsinden daha kıymetli, değerli belki olabilir ama bu beklenmez yani eğer devlet yönetiyorsak bunu beklemememiz lazım. Bir tane milletvekilinin çalışması, düşüncesi bütün bu bakanlıkların çalışmalarından -ondan sonra da hani siz yeri gelince söylüyorsunuz ya, bu bakanlıklar hep tartıştık, ettik filan, Bakanlar Kurulunda baktık, bütün bakanlar imzaladı, bütün kabinenin, Sayın Başbakanın imzası var- hepsinden daha kıymetli olmaması beklenir. Eğer daha kıymetliyse o arkadaşı da daha iyi değerlendirmek lazım; onu da ifade edeyim. Yani bütün bunlardan daha kıymetliyse... Ben saygı duyuyorum bir milletvekillinin... Yani önergeye, teklife filan karşı olduğumuz için değil ama şimdi yani buraya Hükûmetin, Başbakan ve Bakanlar Kurulunun tamamının imzaladığı bir tasarıdaki bir maddeyi bu kadar kolay harcamamak lazım; bunu ifade etmeye çalışıyorum. "Dünden bugüne ne değişti?" diye soruyoruz. Bu kadar sıkı kriterler varken, Sayın Temizel'in ifade ettiği gibi, çok da... Orada anladığım kadarıyla ihtiyacı karşılayacak bir şey yapılmaya çalışılıyor. Oturmuş, kurumlar çalışmış. Şimdi bunu herkese yaygınlaştırmanın anlamı nedir? Şimdi bakın, mevzuat olarak da baktığımızda orada normalde bir ek madde var, tasarıdaki değişiklik ek maddeyi değiştirmiyordu, yeni bir ek madde ekliyor, o ek maddede yani o ek maddedeki hükümler devam ediyor, 6 bin avroluk, işte genel üç yıl yurt dışında olan, olmayan neyse o hikâyeler, onlar için devam ediyor, bu çok sınırlı sayıda, ihtiyacı karşılayacak şekilde bir kesim için oradaki bedeli düşürmeye yönelik bir şeydi. Yani, dolayısıyla tekrar bir el yordamıyla iş yapılmasın. Yani bu kadar da kolay... Lütfen, ben olsam Hükûmet yetkilisi olarak buna karşı çıkarım. Hani yeri gelince diyorsunuz ya böyle işte "Bakarak imzalıyoruz bilmem ne yaparak." Ben geçen burada söyledim, Sayın Bakanın bir tanesi alındı yani bakanlar boş Bakanlar Kurulu kararı imzalıyorlar, altlarına tasarı ekleniyor, sanki bunları biz bilmiyor muyuz? Ya bunu kabul edin ya bunu kabul edin ya da tasarınıza sahip çıkın. Yani kurumlarınıza sahip çıkın. Bak şuradaki insanlara sahip çıkın, bakanlıklara sahip çıkın, burada elli tane bakanlık var bu işle ilgili yani hepsini şimdi bir anda harcayıveriyoruz "Efendim sahada çalışmalarımız var." Ne kadar güzel ya! Böyle devlet yönetilmez. Sahada ben de bir çalışma yaptım, bunun üzerine bir de para vermek gerektiğini düşünüyorum ne yapacağız şimdi? Buradaki milletvekilleri yani ben anlamıyorum ki hiç mi yani bir şey ifade etmeyecekler bununla ilgili, bunun sağında veya solunda. Mesela daha iyi yönetilebilir diyorum. Yani bir sürü bana göre gaf yapsa da en azından bir fikrini ifade etti. Yani böyle bir şey olamaz, bu kabul edilemez, el yordamıyla devlet yönetmeyelim Sayın Bakan. Bakın, el yordamıyla yönettiğinizi dün söylediniz, el yordamıyla yapıldığını söylediniz. Siz o ifadeyi kullanmadınız ama...
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dün söylediniz derseniz doğru söylememiş olursunuz, kullanmadığımı ifade ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) - Peki o zaman, Sayın Komisyon Başkanımızın ve bizim de katıldığımız, onun yorumu oydu yani Komisyon Başkanını suçlamak için söylemiyorum, bence gayet veciz ifade etti bir komisyon üyesi olarak, dün bunun bu şekilde olduğunu ifade etti çünkü yani beş, on, altı, altıdan sonra bire giden bir şey vardı yani kısmen birdi, ondan sonra altı devam ediyordu, şimdi tamamen bire gidiyor, yarın ne getirileceğini bilmiyoruz. Yani tekrar hata yaptık, aldatıldık edebiyatını burada da yapacağız Sayın Bakanım? Yani lütfen şunu... Şimdi Sayın Dağ diyor ki: Biz bunu... Çekin, bir çalışılsın, yine siz çalışın, siz getirin, getirdiğinizi zaten çıkartıyorsunuz. Dediğimizi de, "Efendim, buraya gelen her şeyi geriye gönderirsek nasıl iş yapacağız?" falan, böyle bir şey yok ki. Yani biz doğru düzgün bir şey geldi de mi onu gönderin diyoruz. Bakın, şurada, ben buradaki sancıyı bilirim, burada bürokrat olarak çekilen sancının ne olduğunu. Şuradaki insanlar sancı çekiyor. Bu işi bilenlerin hepsi sancı çekiyor Sayın Bakan. Bunu görmek lazım, bu devlete de, kurumlarına da hepsine... Biz hepimiz bir bütünüz. Yani çok saygıdeğerdir ama bir tane milletvekili çalıştı beş tane, on tane kurumun yaptığı her şey gitti, Sayın Başbakanın imzası bir tarafa gitti, 30 bakanın, 25 bakanın imzası, hepsinin... Yani bu kadar ucuz değil bunlar, bu kadar ucuz olmamalı.
Teşekkür ediyorum.