KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, sabahleyin saat on birde çok güzel bir ortamda, çok güzel toplantıya başladık. Hatta o kadar güzel toplantıya başladı ki Sayın Aydemir, Sayın Kuşoğlu'nun konuşmalarından dolayı kendisine teşekkür etti. Neyi kastettiğini, neyi amaçladığını -burada muhalefet-iktidar yok- her şeyin daha güzel olması gerektiğini ve Sayın Kuşoğlu'nun da bunun için konuştuğunu da ifade etti, teşekkür etti kendilerine. Şimdi, o kadar güzeldi ki bu ortam, ta ki nereye kadar? Bizim konuşmacımız Sayın Öztürk konuşmasını bitirdikten sonra Sayın Bekaroğlu konuşmayı aldı, herkese teşekkür etti; ne kadar güzel başladı kendisi de. Daha sonra parantez açtı "İktidar partisinin konuşmacıları hiçbir şey konuşmadılar." dedi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beğenmedim konuşmanızı, ne var bunda ya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, Sayın Bekaroğlu, biz, buradan "Muhalefet hep boş konuşuyor, hiçbir şey konuşmuyor, dinlemeye de gerek yok." desek alınmaz mısınız arkadaşlar? Böyle bir şey olabilir mi?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beğenmedim konuşmanızı.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Milletvekiliyiz, birbirimize saygı duymamız lazım. Bu, Plan ve Bütçe Komisyon üyesi veya herhangi bir, vekilliği de bırakın...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İktidar partisi milletvekilleri...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bekaroğlu, ben konuşayım mı? Sayın Bekaroğlu, ben ifade edeyim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sen, ben konuşurken neler yaptın, neler... Değneği alıp geliyordun. İktidar partisinin sözcüleri fazla bir şey söylemediler.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Bekaroğlu, bir tamamlasın size söz vereceğim tekrar.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İktidar partisi sözcüleri fazla bir şey söylemedi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Anlayana, siz anlamıyorsanız yapacak bir şey yok, anlayana çok şey söylüyor da... Anlayana çok şey söylüyor ama anlamayana da bir şey yapamayız Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tutanaklarda var, çok şey anladık.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O sizin kendi şeyiniz, öyle algılayabiliyorsanız yapacak bir şeyimiz yok yani bizim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öyle söyledim ben, başka ne söyledim?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi, ikinci parantez, devam ediyorum, bir de şu var; Sayın Cumhurbaşkanımızın her konuşmasında -dikkat ederseniz arkadaşlar- Gezi olaylarıyla alakalı -Gezi çevreyle ortaya çıkmış olabilir, onunla bununla, neyse, oraları geçiyorum- Cumhurbaşkanımız "Terör örgütü liderinin paçavralarını asanlar, ortalığı yakıp yıkanlar, oraya pisleyenler, bunu yapanlar, Türkiye'yi bölmek isteyenler..." diye devam ediyor ve bunlara sizin söylediğiniz ifadeyi kullandı. Kime? Bunları yapanlara. Oraya 1 milyon insan geldi, 100 bin insan geldi, bunları saymıyorum, ben bunların hepsini geçiyorum. Bunları yapanları biz kınıyoruz, lanetliyoruz. Cumhurbaşkanımız her konuşmasında bunu defaatle tekrarladığı hâlde siz "Türkiye böyle anlamadı." diyorsunuz; siz anlamamışsınız, Türkiye her şeyi doğru anladı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kınayın, kınayın; kınamasına bir lafım yok ki.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Diyelim ki Türkiye böyle anlamadı, size hak verelim ama doğruyu anlatmak burada her birimizin görevi değil mi? Cumhurbaşkanımızın ifadelerinin ne anlama geldiğini, neyi anlatmak istediğini, neyi ifade ettiğini, hep birlikte bunu ortaya çıkarma görevimiz yok mu bizim? Yani "Ben de eşim de gittik, Cumhurbaşkanımız bize bunu böyle söyledi." diyerek oturup ağlamanın manası var mı? Size söylemediği belli, bize söylemediği belli, lafın adresi de belli, gittiği yer de belli; bu bir. Yani dolayısıyla "Ben utanıyorum bu sözden." dediğiniz hâlde, bunu Cumhurbaşkanımıza -utandığınız hâlde- iade etmeniz, anladığınız manada iade etmeniz; ben sizi bir kez daha kınıyorum; bu bir, bu böyle.

İkincisi; değerli arkadaşlar "Güneye yapılan operasyonlara ben 'savaş' diyorum." diyebilirsiniz, "Orada riskler var." diyebilirsiniz; kendi düşünceniz o ama biz, Türkiye olarak jeopolitik konumu zaten riskli bölgede yaşıyoruz. Biz bu riskleri göze almazsak burada özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı ortaya koyamayız, bir Türkiye'den bahsedemeyiz. Bu riskleri biz göze aldık. Karşımızda kim varsa, orada kim koridor açmak istiyorsa, kim Türkiye'ye yönelik terörize veya Türkiye'yi bölmeye yönelik bir adım atıyorsa, karşımızda kim varsa hiç fark etmiyor; hepsini karşımıza alıp 85 milyon da bu ülkenin birliğini, beraberliğini, bağımsızlığını korumak için, bir çakıl taşını kimseye vermemek için mücadele edeceğiz. Bu riskse risk ama bu bir savaş değil; bu, vatanın bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek, 780 bin kilometrekareye sahip çıkmak ve Türkiye'ye oradan gelebilecek, Suriye'den gelebilecek göçleri veya mültecilerin kendi ülkelerinde daha rahat yaşayabilmelerini sağlamak için yapılan bir harekettir, hiç kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur; bunun da böyle bilinmesi istiyorum. Bu bir savaş değil; bu, terörle mücadelenin bir devamıdır, gerekliliğidir. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak topyekûn bu harekâtın yanındayız, karşısında olanlara da bir şey diyemiyoruz, onların kendi fikirleri bir şey diyemiyoruz. Ama laflarınızı düzeltmeniz için tekrar konuşmanızda sizden bir şey bekliyoruz yani. Bu, Cumhurbaşkanımıza hakaretlerinizi yanlış söylediğinizi ifade etmenizi ve geri almanızı bekliyoruz Sayın Bekaroğlu.