KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu düzenlemede 1512 sayılı Kanun'un noterlerin atama usulünü düzenleyen 27'nci maddesine fıkra ekleniyor. Buna göre, 1512 sayılı Kanun'un 22'nci maddesi uyarınca boşalan, açılan veya dördüncü sınıftan üçüncü sınıfa geçirilen noterlikler Resmî Gazete'de ilan ediliyor. 27'nci maddenin birinci fıkrasında ise yapılan ilana istinaden birinci, ikinci, üçüncü sınıf noterliğe atanmak için gerekli şartlar, usul ve esaslar düzenleniyor. Eklenecek fıkraya göre "İki kez ilan yapılmasına rağmen, birinci fıkra uyarınca atama yapılamayan noterliğe (a) üst sınıf veya aynı sınıf noterler arasından, (b) üst sınıf veya aynı sınıf noterler arasında istekli yoksa, son hâl kağıdında olumlu kanaat belirtilmiş olması şartıyla bir alt sınıf noterler arasından atama yapılabilecek. Üst sınıf veya aynı sınıf noterler arasından yapılacak atamalarda, bulunduğu noterlikte iki yılını doldurmamış bulunan noterlerin de atama isteği dikkate alınacak; bu hususlar ikinci ilanda gösterilecek." diye düzenleme yapılıyor.

Arkadaşlar, bu madde, yıllardan beri düzenli yürüyen bir noterlik mesleğine kabul, atama ve nakil düzenlemesine ilişkin. Tüm kamu kurumlarınca da örnek alınan, hatta imrenilen, liyakat esaslı, torpil, kayırma iddialarından ve her türlü şüpheden uzak bir sisteme oturtulmuş olan bu sisteme, belirlenmiş ölçüler dâhilinde, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce de yerine getirilen bu sisteme bir darbe vuruluyor yani yürüyen bir işe bir darbe vuruluyor. Yani "Neden böyle bir değişime gerek duyuldu?" diye bakıyorum. Gerekçede ise değişikliğin, hâlihazırda bir noterliğe ancak o noterliğin sınıfındaki noter atanabildiği, bu kuralın uygulamada yeni noterlik açılmasını zorlaştırdığı düşüncesine yer veriliyor.

Ne olmuş? Bir ilçede, benim avukatlık yaptığım bir ilçede, Nazilli ilçesinde, 170 bin nüfuslu yerde 4 noter var; bir milletvekili beşinci noterliğin açılmasını istiyor ve defalarca bunu dile getiriyor. Nazilli'nin sanayi tarafında noterlik belirleniyor, saha belirleniyor ama oraya atama yapılamıyor. Bu nedenle, bu olay büyüyor. "Ya, kimse gelmiyor, bu nedenle de, gelmediğine göre böyle bir düzenleme yapalım." diye bir görüş oluşmuş durumda.

Arkadaşlar, bu işin çözümü basit. Bu işin çözümünü Noterler Birliği size de göndermiş olduğu bilgi notunda, sizlerin de aldığı bilgi notuna açıkça koymuş. Yani bu sakıncalı durumun "İş ve geliri önemli ölçüde düşen noterliklerin ihdas ve yetki alanlarının bahsedilen iş merkezlerinin taşındıkları yerlere kaydırılmasıyla sonuçlandırılması mümkün iken, bu noterliklerin ihdas alanlarında muhafaza edilip noter odalarının taleplerinin aksine yeni noterliklerin iptal edilmesi, sorunu derinleştirilmiştir." diye bir çözümden bahsediyor. Eğer bu yasalaşmış olursa, birinci ilanda aynı sınıftan veya bir üst sınıftan isteklilerin bulunmaması hâlinde, ikinci ilanda son hâl kâğıdında olumlu kanaat belirtilmiş olması kaydıyla, bir alt sınıftaki noterler arasından atama yapılırsa, bu hüküm çıkarsa bunun işte, torpilin, liyakatin dışında adam kayırmaya ve keyfî atamalara yol açacağı açıkça belli.

Şimdi, noterlik atamalarında belirlenen kıdem... Kıdem esas alınıyor. Yani, bir gün önce noterliğe başlayan kişi bu kıdemiyle öncelik kazanıyor. Atanan kişinin gerek sicili ve gerekse kıdem durumu tüm noterliklerce alenen biliniyor yani Türkiye'de bulunan noterliklerde kimin daha kıdemli olduğu Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan bilgilerde de görünüyor. Yani, burada kıdemi bir gerideyse "Ben şuraya geleyim." düşüncesi olmuyor. Bu, neyi getiriyor? Bu, şunu getiriyor: Meslekte birinci sınıf noterliğe kadar gelmiş, ayrıntılı hukuk bilgisine sahip olan noterlerin, hukuki işlem yapan noterlerin -hem hukuki güvenliği sağlamakta- daha bilinçli yerlere gelmesini sağlıyor arkadaşlar. Şimdi, burada kıdem esas alındığına göre atanan kişinin gerek sicili ve gerekse kıdem durumu tüm noterliklerce alenen bilindiği hâlde "Son hâl kâğıdı Bakanlık hariç kimse tarafından bilinmemektedir." konusu da gündemde olduğu hâlde bu alana keyfîlik sokuluyor. Üst sınıfa alt sınıftan biri atanırken alt sınıftakiler arasında dahi kıdem şartı aranmamakta, onun yerine kimsenin bilmediği, ulaşamadığı son hâl kâğıdı esas alınıyor, son hâl kâğıdında dahi yüksek puan sıralaması öngörülmüyor.

Şimdi, bu düzenlemeyle, bu düzenleme çıkarsa siyasi torpili olan üçüncü sınıf noter, iki buçuk yılda birinci sınıf bir noterliğe atanabilecek. Bunun da 2 sakıncası var. Birincisi, meslekte yeni olan noterin birinci sınıf noterliğe atanması hâlinde, yeterli bilgi ve deneyime sahip olmadığından, hukuki güvenliği sağlamakla görevli noterin hatalı işlem yaparak işlem ilgililerini zarara uğratması ihtimali ortaya çıkacak. Zira, üçüncü sınıf bir noterin yapacağı iş çeşitleri sınırlı sayıda tekrarlanan işlemler, çeşitlilik az; meslekte kendisini yetiştirmesi için okuma ve araştırmaya zamanı var. Oysa, birinci sınıf noterlik işlemleri çok daha ayrıntılı, hukuk bilgisini gerektiren, kimi zaman ciddi deneyime ihtiyaç duyulan iş ve işlemler yani bu çerçevede de hukuki güvenliği sağlamakta sıkıntı çekilecek.

Biliyorsunuz, Noterlik Kanunu'na göre noterlik bir kamu hizmeti, Anayasa'da kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri içerisinde bulunan bir hizmet çeşidi. Noterlerin "Noterler, hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirirler ve kanunlarla verilen başka görevleri yaparlar." ibaresiyle görev maddesi belirlenmiş durumda.

Şimdi, alt sınıftan üst sınıfa hâl kâğıdına göre noter atanması demek, torpili olmayan noterlerin kıdemi ve sınıfı ne olursa olsun hiçbir zaman birinci sınıf noterliğe atanmaması anlamına geliyor. Zira, birinci sınıf noterlikler sınırlı sayıda olup hâl kâğıdına göre alt sınıftan noterlerle bu kadrolar doldurulursa; sınıf yükselse, kıdem alsa bile birinci sınıfta boş noterlik bulunmayacağından birinci sınıf noterliğe atanması mümkün olmayacaktır. Bu durum, Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edecektir. Bu anlamda, yasal düzenlemeyle torpil, kayırma, liyakatsiz bir yapı meşrulaştırılacaktır. Bu, açıkça, noterlik atama sistemini adaletsiz bir şekilde bozarak keyfî atamalara yol açacak ve düzenli giden bir sistemi tam anlamıyla bir kenara itecektir.

Değerli arkadaşlar, bizim, şu anda çoğu konuda, Adalet Komisyonuna gelen birçok konuda taleplerimiz oldu. "Bu taleplerinizi daha sonra Genel Kurulda değerlendirelim." dediniz. Genel Kurula gittik, Genel Kurulda da virgül dahi değişmedi, nokta dahi değişmedi. Bakın, ben buradan ikaz ediyorum: İşleyen bir kurumun kıdem esasına tabi olan ve hiçbir şekilde tartışmaya neden olmayan bir düzenleme değişikliğini lütfen yapmayalım, lütfen yapmayalım. Bir de, hukuk demek sürdürülebilirlik demektir, hukuk demek geçmişte verilen kararların hukuk devleti çerçevesinde yürütülmesi demektir.

Şimdi, Anayasa Mahkemesi kararı... İptal davasını açan Millet Milliyetçi Hareket Partisi, Millet Meclisi Grubu adına 1979'da açılmış. O zaman ne yapılmış? "Bakan kararıyla, birinci sınıf hâkimlerden birinci sınıf noterlik ataması yapılabilir." diye bir düzenleme yapılmış, Anayasa Mahkemesine gitmiş. Anayasa Mahkemesi bu fıkranın 27'nci maddede açıklanan, Anayasa tarafından da kabul edilmiş hükümlere aykırı olduğundan dolayı iptal edilmiş. Yani, bu kadar iptal edilmiş bir durum varken, yoğun bir şekilde açılan noterliklere "Birinci atamada yapılamıyor, ikinci atama da yapılamıyor, bu boş kalıyor." gibi bir gerekçeyi ortaya koyarak bu zinciri niye bozalım arkadaşlar, niye bozalım? Yani, burada işleyen bir sistemi bozmanıza gerek yok. Anayasa Mahkemesi bu çerçevede birçok Anayasa ihlali olduğunu düşünerek iptal kararı vermiş, bunu da değerlendirmemiz lazım.

Ben şunu söylemek istiyorum: Bu defa bizim dediğimizi yani söylediklerimizi dikkate alın arkadaşlar. Bozmayalım, bozarsanız biz geliyoruz, açık ve net söylüyoruz, biz geliyoruz. İktidarımızda ilk başta şu çoklu burayı halledeceğiz, kaldıracağız. İkinci olarak yapılmış olan, Anayasa'ya aykırı işleyen bozucu yasal düzenlemelerin hepsini kaldıracağız. Yani, bari işleyen şeyi bozmayın ki bize fazla iş bırakmayın, bunu demek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.