KOMİSYON KONUŞMASI

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, Sayıştayımızın değerli temsilcileri, BOTAŞ'ımızın Değerli Genel Müdürü ve çalışma arkadaşları, diğer kurumlardan gelen değerli temsilciler; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum.

BOTAŞ'ı görüşüyoruz, sunumda da gördüğümüz gibi gerçekten çok bizim anlayabileceğimiz şekilde ve dünyanın gidişatını özetleyen bir sunumdu; neler yaptığını, neler yapacağını, eksiklerinin neler olduğunu, bugün dünyanın gittiği gidişatın ne olduğunu orada daha iyi gördük. Arkadaşlarımız da söyledi, bu sunum bizlere eğer e-mail üzerinden de atılırsa çok daha istifade etmiş oluruz tabii bundan. Arkadaşlarımız bazı eksiklikleri, noksanlıkları daha iyiye gidişte sizlere de bir rehber olacak fikirlerini zaten ortaya koydular.

Ben özellikle şunu söylemek isterim: Türkiye'deki belli kurumların oluşturmuş olduğu hizmetlerden de istifade etmeniz -ki bu başta TTK olmak üzere, diğer kurumlar da olabilir- çok önemli bir hadisedir. İkincisi, yine, Sayın Gaydalı'nın söylediği "Bugün yetişmiş olan çok insanımız var Türkiye'de fakat bunların çoğu dışarıya gidiyor ve Türkiye'de değil." Bunun yanlışı gerçekten bir fiyat, istikrar meselesinden kaynaklanıyor, bu çok önemli bir şey ama bunlar hep istismar ediliyor. Ondan dolayı da başka yöntemler, yollar, işte, kanuna aykırı olmamak kaydıyla bir şeyler yapılıyor. Siz bugün 30 milyon dolar alan bir petrol mühendisini, diğer şirketlerde olanları, Türkiye'de 10 bin liraya, 20 bin liraya, 30 bin liraya çalıştıramazsınız; bu çok doğaldır. Bugün tıpta da gördüğünüz gibi devlette çalışan doktorlarımızın büyük bir kısmı özel sektöre, bir kısmı dışarıya gidiyorlar. Bu ücret politikasını değiştirmek lazım ama bunda özellikle hepimizin Meclis olarak da partiler olarak da topyekûn birlikte karar verebileceğimiz, birlikte hareket edebileceğimiz ve buna inanacağımız bir sistemin oluşmasına katkı vermemiz gerekiyor. Ne yaparsanız yapın, nasıl yaparsanız yapın, öyle bir kutuplaşmanın içerisindeyiz ki hiçbir şeye güvenilmeyen, hiçbir şeyin doğru bulunmadığı, kim yaparsa yapsın "Sayıştay yaparsa kötüdür, genel müdürlükler yaparsa devlet yaparsa kötüdür, kim denetlerse kötüdür..." böyle bir anlayışın içerisinde bunları hayata geçirmek de çok zor. Onun için de Türkiye'nin buna bir karar vermesi lazım. Devlet kurumu bizim dediklerimiz, diğerleri -baktığınız zaman- bu paraları verenlerin ve dünyada bu işleri yapanların tümü hemen hemen özel şirketler, petrol şirketleri. Ve onlar, doğru, elemanlarını kendileri seçiyorlar, kabiliyetine bakıyorlar, kapasitesine bakıyorlar, iş yapabilirliğine bakıyorlar ve dediğimiz gibi, 1 liraya, 2 liraya üretileni 1 liraya üreten kim varsa onun adına "mühendis" diyorlar, çok doğru ama Türkiye'de bunu yaptığınız zaman "Yandaşıydı, ona çok para veriyordu, buna çok para verdi, onu denetledi." Niye? Çünkü devlet kurumları, bu dediğimiz stratejik öneme sahip olan kurumlar bugün Türkiye'de. Bunlar var, devlet kurumları, niye devlet kurumları? Bizde doğal gaz çıkmıyor, petrol çıkmıyor. Ona benzer, işte, çok az veya ihtiyacı karşılamayacak kadar çıktığı için de o insanlarımız o dediğiniz şirketlere kayıyor. İnşallah, bugün baktığımız zaman, bizim Filyos havzasında doğal gazın çıktığı Karadeniz'den, işte, bizim Zonguldak bölgesinden inşallah şebekelere verilecek. Orada BOTAŞ'ın çalışanlarına bakıyoruz, oradaki insanlara ve oranın CEO'luğunu yapan, 30 milyar doların üzerinde cirosu olan şirketlerden gelip de -Türk olan- bizimle orada o şirket adına çalışan insanları görüyoruz. Onun da Zonguldak'ta yetişen bir kardeşimiz olduğunu da görünce çok da mutlu oldum, memnun oldum, doğrudur. Ama işte, demin de söylediğimiz gibi bizde hep devlet kurumları bu stratejik öneme sahip olan kurumları yönetiyor, öyle olmak zorunda çünkü özel şirketin yapabileceği bir şey de yok burada.

Deminden beri zararını konuşuyoruz, işte "BOTAŞ şöyle zarar etti..." Ne yapacak? Doğal gazı dışarıdan alacak, petrolü dışarıdan alacak. Olabildiğince, işte, boruları, yeni yeni o tip yerli malzeme kullanmaya veyahut endüstrinin geldiği noktada onu kullanmaya başlamışız. E, dolayısıyla yatırım yapan bir kuruluştur. Yatırım yapan bir kuruluşun da zarar etmesi çok doğal bir şeydir, bu da hazineden karşılanacaktır veyahut işte, o kuruma fırsat verildiği ölçüde de dışarıdan karşılanacaktır. Türkiye'nin ve dünyanın geldiği nokta neyse o şekilde karşılanacaktır çünkü hesap verecek kurumlardır bunlar. Onun için de bunları çok fazla bu stratejik kurumlarımızın eksiğini, noksanını veya olması gerekeni söylemek tabii ki çok hak, çok doğal, çok doğru ama onları sözlerimizle, şekillerimizle, "Bunları da yaparsak çok daha iyi olur, bunu bu şekilde yapmakta yarar vardır." ikazını söyleyip bunu da bir polemik, magazin meselesi hâline de getirmemek lazım. Yani söylemlerimizdeki olayları başkalarıyla, başka magazin meseleleriyle birleştirip çok daha iyi anlayalım anlamına getirecek ki buradaki olanların hafızası, bilgisi, becerisi, mühendisliği veyahut başka yollardaki birikimleri, bunları normal söylediğiniz zaman da anlaşılabilir ve anlayabilir seviyede arkadaşlarımızdır, dostlarımız, kardeşlerimizdir, yönetim kurulundaki arkadaşlarımızdır diye söylüyorum.

Spora da çevreye de Türkiye'nin geleceğine yapacağınız büyük katkıya da şimdiden teşekkür ediyorum, bu çalışmalarınızda sizlere başarılar diliyorum, hepinizi ben de tebrik ediyorum. İnşallah hayırlara vesile olur, bu toplantımız da hayırlara vesile olur. Bundan da çıkarılacak dersler vardır, onun için buradayız zaten. Ben hepinize teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.