| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Vakıflar Bankası TAO'nun Türk Anonim Ortaklığının 2020 yılına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 02 .06.2022 |
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Komisyonumuzun değerli temsilcileri, Sayın Bakanım, değerli Meclis Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yaptığım değerli kardeşim Haydar Bey, Vakıflar Bankasının değerli Genel Müdürü ve çalışma arkadaşları, Sayıştayımızın değerli temsilcisi ve kurumlarımızın değerli temsilcileri; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz. Bu çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Yaklaşık olarak çok söylemek istemem bunu ama on dördüncü yıla giriyor KİT Komisyonu üyeliğim, on dört yıldır bu görevde çalışıyoruz. KİT Komisyonunun son dönemlerde bu kadar teknik bir Komisyon olmaktan çıkıp siyaset arenasına dönüşmesinden de çok büyük üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Bu Komisyonun bunu hak etmediğine, kurumlarımızın bunu hak etmediğine... Genel Kurulda olduğu gibi burada da sanki bir tarafmış gibi bir davranış biçimde bir hadisenin cereyan etmesi kendi şahsım adına beni üzüyor, kurum adına da, buradaki Komisyon adına da çok üzüldüğümü söylemek isterim. Burası bir mahkeme değil; Sayıştay tarafından denetlenip bize intikal eden bulgular üzerinden kurumlarımızı millet adına denetlemektir... Bunu yaparken muhakkak istifade edeceğimiz, muhakkak yol gösteren, bu konuda kendini yetiştiren, çalışan bütün arkadaşlarımızın fikirlerine saygı duyuyoruz, onlardan istifade de ediyoruz; geçmişte de böyleydi, bugün de böyle. Fakat son dönemlerde, son senelerde gördüğümüz olay -herhâlde bu, olmaması gereken bir şeydir- seçimlerin yaklaşması, herkesin kendisini gösterme arzusunun olması buradaki muhabbeti, burada olması gereken düzeni de bozuyor gibi görünüyor. Bunun yapılmamasını rica ediyorum ama burada dediğimiz gibi değerli Komisyon üyelerimizden gerçekten piyasayı, halkı, kamuoyunu bilip onların dertlerini, sıkıntılarını kendisine dert etmesi gereken arkadaşlarımızın belirttikleri çok haklı gerekçeler de vardır.
Dünyanın girdiği pandemiden dolayı, değişik sebeplerden dolayı ekonomik krizlerin artık bugünkü ortamda normal bir düzen içerisinde iktisadi yönleri de değiştirdiğinin farkında da olmamız lazım. Bu şu demek değildir: Haksızlıkları örtelim, yanlışlara bir ses çıkarmayalım; ne böyle bir hakkımız var ne de böyle bir mesuliyetten kendimizi alıkoyabiliriz.
Evet, Bedri Bey de söyledi, çok teşekkür ediyoruz, inşaat sektörü gerçekten büyük sıkıntıların içerisindedir. Bu sıkıntıları çözebilmek adına hepimizin bir gayreti vardır ama söylenen şu: "Ekonomik kriz kabullenilmiyor." "Ekonomik kriz yoktur." Ya, bunu söylemek için başka bir şeye ihtiyaç yok. Bunu hepimiz söylüyoruz. Dünyada olan bir ekonomik kriz vardır. Bu ekonomik kriz -etrafınızda ateş yanarken sizi ısıtmaması mümkün değildir- bizi de etkiliyor, bütün ülkeleri etkiliyor.
AHMET KAYA (Trabzon) - Yaktı yaktı Polat ağabey.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Amenna yani bunu nasıl söylerseniz söyleyin; "Yaktı." veya size göre "Yaktı." bize göre öyle...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Rusya-Ukrayna savaşı var, oradaki enflasyon bizden aşağıda.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Müdahale etmeyelim Sayın Kaya, Sayın Yavuzyılmaz.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Hayır, şunu söyleyeyim: Bunlara amenna.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yani lütfen dinleyelim, dinlemeyi bilelim bir kere.
Buyurun Sayın Türkmen.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Biz birbirimizi biliriz.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Türkmen, aynı ilin milletvekilisiniz değil mi?
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Yani biz birbirimizi tanırız.
AHMET KAYA (Trabzon) - Biraz da Trabzonludur Polat ağabey.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Her zaman saygımız var.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Estağfurullah.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ben bir şey demedim, "Aynı ilin milletvekilisiniz değil mi?" dedim.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Hepimiz saygıyı birbirimize göstermeliyiz ama şunu samimiyetle konuşayım: İstifade edelim, kurumlarımızın bir gidişatında sıkıntı varsa onları tabii ki söyleyeceğiz. Ama şunu da yapmayalım: Sayıştay raporlarının ve bilinen şeylerin dışına çıkarak dedikodularla, gazete kupürleriyle, başkalarının yazdığı makaleyle veya bir kitapla... Onların doğruluk derecesi ne kadardır? Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Yerindelik denetimini yapma hakkımız çok da yok. Yani "Siz nereye gittiniz? Nereden geldiniz? Nasıl eylediniz? Sabahleyin kaçta kalktınız? Akşamdan nereye geçtiniz?" dediğiniz zaman, onların yerine geçmiş oluyoruz ve dolayısıyla o kurumu yönetir gibi bir havanın içerisine giriyoruz. Bu çok doğru bir usul değil, KİT Komisyonunun görevi değil. Bunları yapmayalım. Ha, şunu hep söylüyoruz, bunu samimiyetle konuşuyorum: Çok istifade ettiğimiz kardeşlerimiz var, kendisini bu yönde çok geliştiren, uğraşan, didinen, ülkenin ve milletin menfaatine bilgi toplayan, çalışan kardeşlerimiz var, Komisyon üyesi arkadaşlarımız var; onları tebrik ediyoruz.
Bunları söyledikten sonra Vakıfbankı hem sosyal sorumluluğu hem kuruluş amacındaki bütün ilkeleri yerine getirdiği için, bunların dışında da bugün hem dış denetime hem iç denetime tabi olduğundan dolayı da dünyadan bulduğu krediler, 5 milyar doların üzerindeki krediler için de tebrik ediyoruz; spor kulüplerine verdiği destekten dolayı, başarılarından dolayı yine tebrik ediyoruz. Amatör spora gerçekten verilmesi gereken çok önem vardır, ayrıyeten bir sorumluluk olarak onu da spor kulüplerine destek vermesini de arzu ediyoruz.
Bir de şunu söylemek istiyorum: Arkadaşlar, buranın bir ölçü birimi, baremi filan yok. Şu söylenebilir: "Şu olsun, bu olsun." Liyakat filan söylenebilir de liyakatin ölçüsü de yok. Özellikle yönetim kurullarıyla ilgili çok spekülasyon yapılıyor. İşte, "Siyaset yapılıyor, baskı yapılıyor, krediler böyle veriliyor, şu ediliyor, bu ediliyor..." diye söyleniyor. Arkadaşlar, bunlar kurumlara illa da... "Bankalar" dediğimiz çok hassas kurumlardır, dünyada da denetime açık kurumlardır; bunların üzerinde böyle spekülasyon yapılmasını da çok doğru bulmadığımı söylemek isterim. Bu yüzden de yönetim kurullarının kalibresi bizde değil. "Şöyle olursa daha iyi olur." fikri ayrı bir şeydir ama bunu irite edilen bir dille de söylenmesi çok doğru değil; bunun kabulü de doğru değil. Bunları yapmamamız gerekiyor, illa da KİT Komisyonunda. Bunların yapılacak zeminleri çok fazla var, oralarda zaten yapılıyor bunlar ve yapılmalıdır da hiç itiraz yok ona. Bu söylediğimiz buradaki hadiseler, yönetim kurulu üzerinden götürdüğümüz tartışmalar, zaten bütün mecralarda, bütün kamuoyunda da zaten yapılıyor ama burası onun yeri değil. "Şu nasıl olsun?" "Bu niye oldu?" "Şu nereden geçti?" Buradaki insanların tümünün... Ha, biz eleştirirken şunu da bilmemiz lazım: Biz bu kurumların tümünü eleştirirken, bu yönetim kurulunda olan arkadaşlarımızı eleştirirken; ya arkadaşlar, acaba o meziyetler, onu eleştirebilecek bilgiler, onun becerilerini ölçüp biçip... Bizde var mı o bilgi, beceri? Bunlara da kendimize de aynada bir bakmalıyız. Yani herkes aynaya bir resim olarak kendisini de koyup biraz bakmalıdır; bunu özellikle rica ediyorum bütün buradaki Komisyon üyesi arkadaşlarımdan da.
Ben bu vesileyle Vakıflar Bankasının yönetimini, Genel Müdürünü, çalışma arkadaşlarının hepsini tebrik ediyorum. Cenab-ı Hak daha güzel hizmetleri vermeyi nasip eylesin.
Ama şunu öğrenmek istiyoruz, birkaç arkadaşımız da söyledi: Burada bankaların verdikleri bu kredilerin ödenme oranları nedir yüzde itibarıyla? Yani "Şu kadar kredi verdik..." Yüzde 4 müdür, 5 midir, bankalar statüsünde kabul edilir bir pozisyonda mıdır diye onu da öğrenmek isteriz. Bunu da sormak isterim.
Tekrar teşekkür ediyorum Sayın Başkan, sağ olasınız.
Hayırlı çalışmalar diliyorum.