| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4471) (Tali komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 01 .06.2022 |
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, Dijital Mecralar Komisyonumuzun kıymetli üyesi milletvekili arkadaşlarım, Komisyonumuzu takip eden, dışarıdan gelen milletvekillerimiz, komisyon üyesi dışındaki milletvekillerimiz, basın mensupları ve diğer katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Başkanım, çalışmaya başlamadan önce, hepimizin de çokça kullandığı ve zaman zaman da mağdur olduğumuz bir alan üzerinde çalıştık. Aslında en önemli nokta bu, buradan başlarsak sanki birbirimizi daha iyi anlayabiliriz diye çalışmaya buradan başladık. Bu başlangıçta da ilk esas alacağımız şey, bir mevzuat çalışması var mı? 2014 yılında Meclisimizde bununla ilgili bir kanun teklifi çalışması yapılmış, Mecliste de belli bir görüşmeye gelmiş, belli bir noktaya gelmiş fakat daha sonra sonuçlandırılamamış. O teklifi inceledik; Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasa Tasarısı'nı, bununla ilgili bir çalışma var, bunu inceledik. Sosyal medya platformu temsilcileriyle konuştuk; Basın İlan Kurumuyla, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuyla, Adalet Bakanlığıyla -çünkü birçok ayağı var bu düzenlemenin- konuştuk. Bu arada dünyadaki bununla ilgili mevzuat çalışmalarını inceledik. Dünyada bu konuda yapılmış henüz sonuçlanmamış mevzuat çalışmaları da var; sonuçlanmış, bizim istediğimizin daha gerisinde kalmış veya daha ileriye çıkmış çalışmalar vardı; bunları da inceledik. Teklifimizi belli bir noktaya getirdiğimizde, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulduğunda... Biliyorsunuz, aslında sosyal medyanın bir faydası da bu, dört gün önce sunulmuş olmasına rağmen Türkiye'nin her yerinden bu konudaki teklifler geldi; hepimize geldi, başkanlarımıza, muhalefetteki milletvekillerimize, iktidardaki milletvekillerimize, bana. Bu gelen teklifleri de değerlendirdik; şimdi dosyamda bunlar var, bir kısmından size bahsedeceğim. Bu değerlendirdiğimiz teklifler içerisinde de makul olan ve teklifimizi daha iyileştirmemiz gereken alanlar olduğunu da düşünüyoruz. Bunu da birazdan belki arkadaşlarımızla paylaşacağız.
Nihayetinde, teklifimi sizinle paylaşmadan önce şunu söylemek istiyorum: İyi bir şey yapmak istiyoruz, iyi bir şey yapmak istiyoruz. Bunun için de aslında Dijital Mecralar Komisyonunda konuşulması bizim için bir avantaj çünkü burada kıymetli milletvekillerimizin hepsinin görüşleri var, bu görüşleri alacağız şimdi. Daha sonra Adalet Komisyonunda görüşülecek, Adalet Komisyonunda da daha çok cezai hükümler, belki yargıyla ilgili kısımları görüşülecek ve orada da bir denetim mekanizması oluşacak. Dolayısıyla da bizim oluşturduğumuz teklif belki de çok daha geniş katılımlı, belki de gözden kaçırdığımız bazı hususların daha dercedildiği, gündeme getirildiği bir alana dönüşecek. Bu konudaki iyi niyetimizi bilin diye bu açıklamayı yapmak istedim.
İnternet, haber ve bilgiye erişimi kolaylaştırdıkça ve hızlandırdıkça buna bağlı olarak sosyal medyanın kullanımı da artmakta. Bu artış yeni ve farklı temalı sosyal medya platformların oluşmasına ve insanların zamanının büyük bir bölümünü bu platformlarda geçirmesine neden olmaktadır. Öyle ki dijitalleşme ortamıyla bağlantılı olarak yeni sosyal medya problemlerinin, kişilik bozukluklarının ya da psikolojik hastalıkların tartışıldığı bir dünyaya doğru gidildiği uzmanlarca dile getirilmektedir. Diğer taraftan, dijital dünyanın insan hayatında fazlasıyla etkili olması ve sosyal medya platformlarının bu denli çeşitlenmesi kişilerin gerek sosyolojik gerek hukuki birçok problemle veya kişisel haklarının ihlaliyle karşılaşmasını da beraberinde getirmiştir. Buna karşın, sosyal ağ sağlayıcılarının veya dijital dünyanın arka planında rol alan diğer aktörlerin geniş çaplı kullanıcı sayıları ile kullanıcı verilerinden yararlanarak elde ettikleri milyarlarca dolar gelire ve özel bilgiye rağmen kişilerin haklarının korunması noktasında ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da etkin tedbirler almadıkları veyahut kullanıcıların ve devletlerin haklı taleplerine direnç gösterdikleri de gözden kaçmayan bir gerçekliktir. İnternet ortamının ulusal sınır tanımayan olgusu, hızlı erişim ve geniş paylaşım kolaylığı sağlaması, dağınık, çok değişkenli ve dinamik küresel ağ yapısı nedeniyle kötü niyetli kullanıcıların kimliklerini gizleyerek yasa dışı iş ve eylemlerini hayata geçirmesine fırsat tanıdığı artık bilinen bir gerçekliktir. Dolayısıyla, sahte isim ve hesaplarla yasa dışı içerik oluşturup paylaşma, farklı siyasi düşüncedeki kişilere, herhangi bir alanda rakip olarak gördüklerine, farklı dinlere veya milletlere yönelik küfür, iftira veya hakaret etmek, karalamak ya da itibarsızlaştırmak, nefret ve ayrımcılığa zemin oluşturmak amacıyla kullanıldığı durumlarda, internet, düzenleme yapılması gerekli alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda kişilik hakları ihlal edilen bireyler anayasal güvence altında olan haklarının korunması noktasında devletten beklenti içine girmektedirler. Devletin bu alandaki yükümlülüğü temel hak ve özgürlükleri koruyacağı ve aynı zamanda ifade özgürlüğünü de güvence altına alacağı düzenleyici bir rol üstlenmesidir. Bunun sonucunda, devletlerin vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini hem diğer kullanıcılara hem de sosyal medya platformlarına karşı koruması gerekmektedir. Nitekim hem Avrupa ülkeleri -Almanya, Fransa ve İngiltere- hem de Amerika Birleşik Devletleri dijital dönüşümün küresel ölçekte ve toplumun tüm kesimlerinde hissedilir hâle gelmesiyle birlikte bu alanda yeni regülasyonlar yapmaktadırlar. Avrupa Birliği Dijital Hizmetler Yasası'yla Genel Veri Koruma Tüzüğü'nde olduğu gibi yine öncü regülatör olarak gerekli adımları atmıştır. Ülkemizde de dijital dünyada vatandaşların karşılaştığı sorunları gerçek dünyada olduğu gibi çözebilmek adına söz konusu diğer ülke ve uluslararası kuruluş düzenlemelerini de dikkate alarak gerekli adımların atılması hedeflenmektedir. Bu adımların zemininde, özellikle ifade özgürlüğüne temas eden noktalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10'uncu maddesinin (1)'inci ve (2)'nci fıkralarındaki hükümler yer almaktadır. Ülkemiz Anayasası'nın ilgili hükümleriyle tanınan ve koruma altına alınan temel hak ve özgürlüklerin gerçek dünyada olduğu gibi dijital dünyada da korunması amaçlanmaktadır.
Belirtmek gerekir ki dijital dünyada da insanların onur, şeref ve saygınlığının, kişisel haklarının, özel hayatlarının dokunulmazlığının ve kişisel verilerinin korunması gerekmektedir. Bu bağlamda, yaptığımız düzenlemeyle internet haber sitelerinin süreli yayınlarla aynı hak ve yükümlülüklere sahip olması amaçlanmıştır. Bu itibarla, internet haber siteleri Basın Kanunu ve Basın İş Kanunu kapsamına alınmış, internet haber sitesi çalışanları yazılı medyada çalışan basın mensuplarıyla eşit şartlara sahip hâle getirilmiş ve internet haber sitelerinde çalışanların da basın kartı sahibi olabilmeleri öngörülmüştür. Değişiklikle Basın Kanunu'nda sürekli yayınlar için öngörülen yükümlülükleri yerine getiren sitelerin internet haber sitesi vasfına haiz olmaları ve kayıt altına alınmaları, böylece bu niteliği taşımayan sitelerin de ayıklanması amaçlanmıştır. Basın kartına ilişkin temel hususların Basın Kanunu kapsamına alınarak kanunen düzenlenmesi hedeflenmiştir.
Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun ve diğer bir dizi kanunda yapılan değişiklikle resmî ilan ve reklamların internet haber sitesinde yayınlanabilmesinin önü açılmış ve bu şekilde internet haber sitelerinin hem maddi olarak desteklenmeleri hem de yayınlarını basın-ahlak esasları kapsamında yapmaları amaçlanmıştır.
Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklikle halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma bir suç olarak düzenlenmiştir. 5651 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma durumunda erişimin engellenmesine karar verilmesi amaçlanmış, ayrıca sosyal ağlara raporlama yükümlülüğü getirilmiş, erişim engelleme kararına uymamaları ve beri suçlarda adli mercilere bilgi verilmemesi durumunda bant daraltma tedbiri uygulanması öngörülmüştür.
İnternet haber sitelerinin süreli yayın kapsamına alınarak söz konusu sitelere Kanun'un süreli yayınlara ilişkin hükümlerinin uygulanması, "eser sahibi" tanımının genişletilmesi ve internet haber sitelerinin tanımının yapılması hedeflenmiştir. İletişim bilgileri gibi zorunlu bilgilerin gösterilmesi ve bu şekilde haber sitesi yetkililerine erişimin mümkün hâle getirilmesi, muhatap bulunmasının mümkün kılınması düzenlenmiştir. İnternet haber sitelerinin de süreli yayınlarda olduğu gibi beyanname vermesinin sağlanmasıyla birlikte beyanname sayısı önemli ölçüde artacağından yargının iş yükünü azaltmak amacıyla beyannamelerin cumhuriyet başsavcılıkları yerine Basın İlan Kurumuna verilmesi, internet haber sitesi içeriklerinin teslim ve muhafaza yükümlülüğünün belirlenmesi amaçlanmıştır.
5187 sayılı Basın Kanunu'nda yapılan değişiklikle süreli yayınlarda uygulanan hukuki ve cezai sorumluluğun internet haber siteleri için de uygulanmasının sağlanması, düzeltme ve cevap hakkının internet haber siteleri için nasıl kullanılacağının belirlenmesi, dava süreleriyle ilgili görevli mahkemelerin tespit edilmesinin internet haber sitelerini de kapsaması, Kanun'a uyum sağlanması için internet haber sitelerine geçici maddeyle üç ay süre verilmesi öngörülmüştür. İnternetin doğası gereği çok hızlı değişmesinden kaynaklanabilecek olan problemlerin giderilmesi amacıyla bir içeriğin internette ilk kez sunulmaya başlandığı tarihin her erişildiğinde değişmeyecek şekilde içeriğin üzerinde belirtilmesi zorunlu hâle getirilerek bu içerikten doğacak sorumluluklar açısından tarih tespitinin mümkün hâle getirilmesi öngörülmüştür.
Basın kartı başvurusu, basın kartının niteliği, türleri, basın kartı alabilecek kişiler ve bu kişilerde aranan şartlar, Basın Kartı Komisyonu, basın kartının iptal edileceği hâller ve iptalin sonuçları gibi hususların teklife eklenmesi, böylelikle basın kartına ilişkin en temel hususların yönetmelik yerine bir kanunla düzenlenmesi hedeflenmiştir.
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle internet haber sitelerinde çalışan kişilerin de 5953 sayılı Kanun kapsamına alınarak fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışan gazeteci olarak tanımlanmaları öngörülmüştür; bu sayede, gazetelerde çalışanlarla aynı işi yapan internet haber sitesi çalışanlarının da bu Kanun'daki haklardan yararlanmaları amaçlanmıştır.
195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'da yapılan değişiklikle resmî ilan ve reklamların internet haber sitelerinde belirli kurallar çerçevesinde yayınlanabilmesi, kamuya ait ilanlara vatandaşların tek merkezden kolayca ulaşabilmesi ve Basın İlan Kurumu ilan portalına hukuki statü kazandırılması; 36 kişilik Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna resmî ilan yayınlayacak internet haber sitelerinden 2, Cumhurbaşkanınca belirlenecek 2, radyo televizyon ve internet siteleri ile ilgili işlemler gerçekleştiren BTK ve RTÜK'ten 2 temsilci eklenerek Genel Kurul üye sayısının 42'ye çıkarılması; 195 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinde yer alan "Ege" ibaresinin... Başkanım zikretti, geçiyorum bunu. Resmî ilan ve reklam verilebilecek internet haber sitelerinin de Basın İlan Kurumu internet siteleri üzerinden kamuoyuna duyurulması; 195 sayılı Kanun'un 49'uncu maddesine göre gazete ve dergiler için uygulanan müeyyidelerin internet haber sitelerine de uygulanması; resmî ilan ve reklam yayınlayacak internet haber sitelerinin taşıması gereken vasıflar ve yerine getirmesi gereken ödevlerle ilgili yayına ilişkin usul ve esasların Basın İlan Kurumu Genel Kurulu tarafından altı ay içerisinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenmesi amaçlanmıştır.
Resmî ilan yayınını zorunlu kılan kanun hükümlerinde yapılan değişiklikler: Resmî ilan yayınını zorunlu kılan mevzuat hükümlerinin yer aldığı başta 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve diğer ilgili kanunların gazetelerde resmî ilan yayınını zorunlu kılan hükümlerinin resmî ilanların daha etkili ve oldukça fazla muhataba iletilmesi, şeffaflık, rekabet ortamının sağlanması, internet haber sitelerinin de yayın mecrası olarak belirlenmesi için değişiklikler yapılması öngörülmüştür.
Türk Ceza Kanunu'yla ilgili değişikliği Feti Başkanım izah etti. Adalet Komisyonunda da bununla ilgili detaylı konuşacağız ama kısaca: Adli ceza yaptırımına tabi tutmak suretiyle dezenformasyonla mücadele etmek kapsamında Türk Ceza Kanunu'nun "Kamu Barışına Karşı Suçlar" başlıklı beşinci bölümüne "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" başlığıyla müstakil bir suç ihdas edilmektedir. Böylelikle sırf halk arasında endişe, korku, panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayma suç olarak düzenlenmiştir; suçun gerçek kimliğini saklamak suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi, nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir.
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle sosyal ağ sağlayıcılara ilişkin olarak Türkiye'den günlük erişimi 10 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıların temsilcisinin gerçek kişi ya da sermaye şirketi tüzel kişisi olması düzenlenmiştir; bu temsilcinin, teknik ve mali hukuki sorumluluğu haiz olması zorunlu tutulmuştur. Yükümlülüğe aykırı hareket hâlinde idari para cezası, reklam yasağı veya bant daraltma -önce yüzde 50, sonrasında yüzde 90- yaptırımları öngörülmüştür. Sosyal ağ sağlayıcıların raporlama yükümlülüğünün kapsamı genişletilmiştir; bu bağlamda reklamlara, algoritmalara ve şeffaflığa ilişkin bilgilerin raporlarda yer alması öngörülmüştür. Sosyal ağ sağlayıcıların reklamlara ilişkin içerik reklam veren, reklam süresi, hedef kitlesi, ulaşılan kişi ve grup sayısı gibi bilgilerin yer aldığı bir reklam kütüphanesi oluşturularak bunu internet sitesi üzerinden yayınlaması zorunluluğu getirilmiştir. Sosyal ağ sağlayıcıların belirli suçlara ilişkin olarak adli mercilere bilgi vermemesi hâlinde bant daraltma yaptırımı öngörülmüştür. Çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk bu kapsamdadır. Sosyal ağ sağlayıcılara çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de getirilmiştir. Sosyal ağ sağlayıcıların içeriğin çıkarılması, erişimin engellenmesi kararlarını yerine getirmemesi hâlinde reklam yasağı veya bant daraltma yaptırımı da öngörülmüştür. Sosyal ağ sağlayıcılarına idari para cezalarını süresi içerisinde ödememesi durumunu tekrar etmesi hâlinde reklam yasağı yaptırımı öngörülmüştür. Reklam yasağına aykırı davrananlara Kurum Başkanı tarafından idari para cezası verilmesi de öngörülmüştür. Sosyal ağların kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içeriklere ilişkin talep gerekmeksizin yetkili kolluk birimlerine bilgi vermesi hususu düzenlenmiştir. Kurumun sosyal ağ sağlayıcısının kanuna uyumuna ilişkin olarak her türlü bilgiyi talep edebileceği, sosyal ağ sağlayıcının tüm tesislerinde yerinde inceleme yapabileceği düzenlenmiştir. Sosyal ağ sağlayıcılara kamu güvenliği ve kamu sağlığına ilişkin olağanüstü durumlarda kriz planı oluşturma yükümlülüğü de getirilmiştir.
Katalog suçlara ilişkin yetkiler: 5651 sayılı Kanun'un 8'inci maddesi uyarınca müstehcenlik, fuhuş, çocuğun cinsel istismarı ve benzeri suçlara ilişkin olarak Kurum Başkanı tarafından yapılan resen erişim engelleme kapsamına Millî İstihbarat Teşkilatına ve personeline ilişkin bilgi ve belgelerin ifşası da dâhil edilmiştir.
Erişim Sağlayıcıları Birliğine ilişkin hükümler: Erişim Sağlayıcıları Birliği 2014 yılında kurulmuştur; o tarihten sonra 5651 ve ilgili mevzuat, internet ortamına ilişkin olarak getirilen yeniliklere uyumlu hâle getirmek amacıyla erişim engellemeyle birlikte içeriğin çıkarılması kararlarının uygulanmasında da ESB'ye görev tevdi edilmiştir. Ayrıca, internetin bilinçli kullanımı konusunda farkındalık çalışmaları yürütme konusunda da görevler yüklenmiştir.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nda yapılan değişiklikler: Şebekeler üstü hizmetler Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamına alınmıştır. Söz konusu hizmetlerin diğer işletmeciler gibi hizmet verebilmek için Kurum tarafından yetkilendirilmesi öngörülmüştür. Yetkisiz hizmet sunumu hâlinde idari para cezası ve bant daraltma yaptırımları düzenlenmiştir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yetkilendirilen işletmeciler ilgili mevzuat çerçevesinde kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini teminen bazı yükümlülüklere -tüketici hakları, kişisel verilerin korunması, hizmet kalitesi, raporlama, mali yükümlülük gibi- tabi tutulmuştur.
Ezcümle: İnternet ortamının ulusal sınır tanımayan olgusu, hızlı erişim ve geniş paylaşım kolaylığı sağlaması, tüm dünyada insanlara sunulmuş bir imkândır. Bu imkânın makul, özgürlükleri ve kişilik haklarını koruyan bir şekilde insanların hizmetine sunulmasının sağlanması amaçlanmıştır. Teklif çalışılırken uluslararası mevzuatlar ve mevzuat çalışmaları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ulusal mevzuatımızda yer alan ilgili hükümler titizlikle incelenmiştir. Bu konuda muhatap olan ulusal ve yerel basın kuruluşları, medya temsilcileri, Basın İlan Kurumu, Adalet Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, İletişim Başkanlığının görüşlerine başvurulmuştur.
Teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugün Dijital Mecralar Komisyonunda, daha sonra Adalet Komisyonunda görüşülerek iktidar ve muhalefetin Komisyon üyesi tüm sayın milletvekillerinin görüşleriyle son hâlini alacaktır.
Şimdiden katkı sağlamış tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ederken bugünden sonra katkı sağlayacak kıymetli milletvekillerimize şükranlarımızı sunuyoruz.