KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok değerli milletvekillerim, çok değerli bürokrat arkadaşlarımız, kurumlarımızın çok değerli temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarımızın kıymetli yöneticileri, çok değerli hanımefendiler, beyefendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisimizdeki çok değerli mesai arkadaşlarımız, Komisyonumuzun çok değerli çalışanları, çok değerli misafirler; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Hepiniz toplantımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Allah mahcup eylemesin, bugün Türkiye'miz için önemli bir meseleyi tali komisyon olarak ele alacağız. Sözlerimin başında, birkaç prensip cümlesini hatırlatmak isterim.

Çok değerli milletvekillerim, bildiğiniz gibi, dezenformasyon meselesi sadece Türkiye'nin meselesi değil, küresel bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Bizim Komisyonumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dijital Mecralar Komisyonu olarak, kurulduğu günden bugüne kadar 17 toplantı yaptı, bugün 18'inci toplantısını yapıyoruz. Komisyonumuz 2020 yılının sonunda kuruldu ve 2021 ile 2022 yılında toplam 18 yaptık. Bunu şunun için belirtmek istedim: Gerçekten Komisyonumuzda her fikirden insanları dinlemek, görüşlerini almak, katkılarını almak için biz, her fikre açık olduğumuzu belirtmek isteriz, birincisi bu. İkincisi: Tabii ki Voltaire'in dediği gibi, fikirlerimiz farklı olabilir fakat söz söyleme hakkımızı sonuna kadar savunuyoruz. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada her görüş dile getirilmeli, her fikir milletin meclisinde, demokrasimizin Kabe'sinde gündeme gelmeli, tartışılmalı fakat bir hususun özellikle altını çizmek istiyorum: Biz, bu kanun teklifinde tali bir komisyon olarak görevlendirilmiş bulunmaktayız, tartışacağız. Burada her fikre açık olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum. Biz, son 18 toplantıda burada dijital ağların temsilcilerini dinledik, buraya Facebook geldi, Instagram geldi, Google geldi, Youtube geldi, Tiktok geldi, Linkedin geldi ve diğer tüm ağları davet ettik. Özellikle Twitter'ın gelmesi noktasında, birkaç defa mutabakata varmamıza rağmen, maalesef, Covid salgını süreci buna mâni oldu. Biz, yine, farklı sivil toplum kuruluşlarından, internet medyasından, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonundan değerli misafirlerimizi burada ağırladık.

Çok değerli milletvekillerim, sözü fazla uzatmayacağım ben, önümüzde uzun bir maraton var, büyük bir demokratik olgunlukla uzun uzun bu konuları mütalaa edeceğiz fakat şunu belirtmek istiyorum: Özellikle sosyal ağlar meselesi, dünyadaki en önemli meselelerden birisi hâline gelmiş durumda. Bizim Komisyonumuza gelen her temsilci, her konuşmacı tırnak içinde söylüyorum, "dezenformasyon" kavramını farklı tanımlasa da dezenformasyonla mücadele konusunda farklı fikirleri dile getirse de -ki buna milletvekillerimiz de dâhildir, farklı farklı partilerden- herkesin ortak kanaati, bu konularla ilgili bir hukuksal, yönetsel bir çerçevenin yapılması gerektiği hususunda bir talebin olmasıdır. Biz, bu meseleyi ele alırken, diğer meseleleri de ele alırken hep bir prensip üstünden hareket etmeye çalıştık. Eksiklerimiz yok mu? Muhakkak vardır. Hatalarımız yok mu? Muhakkak vardır. Hatalarımız varsa bunlardan geri döneriz ve gerçekten milletin faydasına, memleketimizin faydasına, demokrasimizin faydasına eğer bir fikir ortaya çıkmışsa o fikre de sahip çıkarız. Bizim yaklaşımımız hep şu oldu: Hem bireysel özgürlükleri koruyan, muhafaza eden bir çerçeve olması hem de Türkiye Cumhuriyeti devletimizin düzenini, hukukunu, yönetimini, esenliğini, barışını ve kardeşliğini güvence altına alacak bir düzenleme olması talebiyle tartışmalarımız oldu, görüşmelerimiz oldu.

Bu meseleyi ele alırken biz sürekli kendimize referans olarak Avrupa Birliği müktesebatını aldık ve özellikle Almanya'da ne var, Fransa'da ne var, Londra'da hangi düzenleme yapılmış, Amerika'da hangi düzenleme yapılmış; bunları dikkatli bir biçimde ele aldık. Ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin araştırma geliştirme hizmetlerinin de bu konuda çok detaylı çalışmaları var ve bizim Komisyonumuza gelen çok değerli heyetlerin bu konuda çok önemli talepleri var. Tabii ki biz, meseleyi olabildiği kadar çerçeveye alarak, daraltarak yol almak istiyoruz fakat müsaadenizle, birkaç hususun da altını çizmek isterim: Bizim, sosyal ağlarda, dijital ağlarda cinsel istismar, ırkçılık, siber faşizm, ergen mobbingi, kadın istismarı, çocuk istismarı, şiddet, uyuşturucu ticareti, dine hakaret, dijital faşizm, nefret suçlarının işlenmesi, veri mahremiyetinin sağlanması, ötekileştirme ve buna benzer kavramlar konusunda bir hassasiyetimiz var. Bizim Komisyonumuzun, kurulduğu günden beri, 18 toplantısında bu kavram seti kırmızı çizgimiz oldu. Biz ötekileştirmeye, biz insanlara siber faşizm uygulanmasına, sosyal ağların yapıcı etkilerinin bir kenara bırakılarak buraların bir uyuşturucu satış merkezi, istismar merkezi ve bir anlamda buraların bir ötekileştirme mecrası olmasına -bu ister dinî olabilir ister ahlaki olabilir ister bireysel olabilir- bu tür uygulamalara hep karşı olduğumuzu dile getirdik. Bizim en önemli kırmızı çizgilerimizden birisi de veri mahremiyetinin sağlanmasıdır. Biz, hem kişisel düzeyde hem de bizim verilerimizin Türkiye'de kalması bağlamında çok çok önemli bir prensip içerisindeyiz.

Biz dezenformasyon konusunda, dezenformasyon teklifinin görüşülmesi meselesinde dezenformasyon yapılmasına karşıyız. Teklif ortada, tartışmalar ortada ve biz bunların aleni bir biçimde konuşulmasını istiyoruz. Bizim bir prensip cümlemiz var ve bu noktada hep tekrar edildi, tekrar etmeye de devam edeceğiz: Dezenformasyon meselesi siyasetüstü bir meseledir, partilerüstü bir meseledir ve bu noktada muhakkak ama muhakkak meseleyi bu zaviyeden ele almamız gerekiyor. Meseleyi iktidar muhalefet rekabeti parantezine asla alamayız. Sosyal ağlar meselesi genelde olmak üzere, özelde de dezenformasyon meselesi dünya demokrasilerini rehin almış durumdadır. Sadece Türkiye'mizde değil, tüm dünyada dezenformasyon meselesinde çok ciddi şikâyet vardır ve bu meseledeki temel yaklaşımlarımızdan birisi, gerçek hayatta suç olanın sosyal ağlarda da suç olması gerektiği ve gerçeğidir.

Her toplantıda dile getirdik, özellikle Covid süreci dijital çağın başlangıcını hızlandırmıştır ve özellikle Amerika'daki seçimlerde sosyal ağlarla ilgili tartışmalar mahkemelere taşınmıştır ve mahkemeler devam etmektedir. Biz ulusaşırılaşan ağların Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye siyasetini ve Türk demokrasisini rehin almasına karşıyız. Aynı şekilde, sosyal ağların demokrasilerin üzerinde bir giyotine dönüşmesini ve burada özellikle troll hesaplar üzerinden, "bot" hesaplar üzerinden hiçbir sınır tanımayan bir yaklaşımın olmasını asla tasvip etmiyoruz. En azından, bizim Hükûmet olarak ya da Komisyon olarak... Yani çok büyük laflar söylemek yerine, kendi Komisyonumuzun ve kendi kişisel fikrimizin bu yönde olduğunu belirtmek isterim.

Değerli milletvekillerim, yasa teklifimiz 40 maddeden oluşmaktadır. Burada kurumlarımızın temsilcileri var, birazdan onları da sizlere tanıtacağım. İlk teklif sahibi, ilk imza veren milletvekillerimize sözü vereceğim, geneli üzerinde konuşmalar yapılacak, maddeler üzerinde görüşmelere başlayacağız. Şunu açıklıkla söyleyeyim: Hiçbir zaman sınırlaması olmadan, gerçekten böyle bir sabırla, olgunlukla bu meseleyi ele almak istiyoruz. Benim sesim yükselirse lütfen siz beni uyarın, sizin sesiniz yükselirse lütfen ben sizi uyarayım ve bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin mehabetine, bizim Komisyonumuzun olgunluğuna bağlı bir tartışmayı yürütelim. Burada fikir, yorum serbest ve bir tek Türkiye var. Bizim bu noktadaki yaklaşımımız sarihtir, nettir ve bu noktada her türlü tartışmaya ve fikre açık olduğumuzu tekrar tekrar söylemek istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ben sözü ilk imza sahibi olarak...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika arkadaşlar, ilk imza sahibi olarak...

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Abdullah Bey, bir saniye.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Görüşmelere geçilmeden bizim bir önerimiz var Sayın Başkan.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Görüşmelere geçilmeden önce, öncelikle bizim Anayasa'ya aykırılık iddiamız var. Dolayısıyla 38'inci maddeye göre ilk iş olarak Anayasa aykırılık yönünde bir inceleme yapılır, bu incelemeden sonra teklif sahibine dosya, mevcut olan teklif verilir ve ona göre işlemlere devam edilir.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Aynen.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Biz Anayasa'ya aykırı olduğuna dair bu beyanımızı almanızı talep ediyoruz, ona göre bundan sonraki işlem ancak teklif sahiplerine söz verme...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Başkan, ben de söz istemiştim.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir dakika...

Onursal Başkanım, kesinlikle söz vereceğim.

Şimdi, şöyle...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Öncelikle Anayasa'ya aykırılığı...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Arkadaşlar, şunu rica ediyorum: Arkadaşlar, buradayız, konuşacağız, Anayasa'ya aykırılığını da konuşuruz, ondan sonra diğer...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Onursal Başkanım...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bir dakikanızı alırsak usul olarak iki talebimiz var.

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Bunu karara bağlamanız lazım.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Karara bağlamadan geçemeyiz.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Arkadaşlar, bir dakika...

Ben, Onursal Bey'e bir dakika söz veriyorum.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Benim de söz talebim var.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Arkadaşlar, bakın, biz, burada hem birbirimize karşı hem de misafirlerimize karşı aslında bir imtihan veriyoruz. benim de kendi imtihanım, hepinizin kendi imtihanı.

Şunu rica ediyorum: Herkese söz vereceğim, Onursal Bey'i dinleyeceğim, Abdullah Bey'i dinleyeceğim, sonra ben, ilk imza sahibi olarak teklifi getiren milletvekillerimize söz vereceğim.

Onursal Bey, buyurun.