| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) 2019 ve 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 31 .05.2022 |
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Sayın Genel Müdürüm, çok kıymetli TİGEM yönetimi; ben de öncelikle hepinize hayırlı günler diliyorum, Komisyon toplantımıza hoş geldiniz.
Bugün, Türk tarımı ve hayvancılığıyla ilgili çok güzel bir toplantı geçirdik. Gerek Sayın Genel Müdürümüzün sunumu gerekse buradaki kıymetli milletvekillerimizin Türk tarımı ve hayvancılığıyla ilgili eleştirileri veya önerileri gerçekten çok kıymetliydi, çok değerliydi; bizler de ziyadesiyle burada faydalandık.
Sayın Genel Müdürüm, Hatay Reyhanlı ilçemizde yaklaşık 6.600 dönüm TİGEM'in bir arazisi vardı; gerçekten çok değerli ve çok kıymetli bir araziydi. Bu konuyla ilgili birkaç sorum olacak, yazılı olarak da cevaplandırılmasıyla ilgili sizden ayrıca ricada bulunuyorum. Amik Ovası'nın tam orta yerinde, Suriye sınırına çok yakın bir mesafede ve mümbit araziydi bu TİGEM arazisi. Ancak TİGEM işletmelerinin, Reyhanlı işletmelerinin zarar ediyor olmasından dolayı kurumunuz burayı proje karşılığı kiraya verdi. Daha çok endüstriyel tarım ürünlerinin ekildiği bir alandı ancak bu alan... Hataylı bir hemşehrimizdi hatta burayı kiralayan, onların geliştirdiği bir proje vardı, o proje "Buraya meyve ağacı dikelim." tarzındaydı, TİGEM'in 6.600 dönüm arazisine yaklaşık 400 bin adet meyve ağacı dikildi. Yeni bir kiracı geldi, o da bu ağaç sayısını daha da artırıyor. Biz Hatay'da yaşayan insanlar için buradaki temel problem şuydu: Hatay Ovası pamuk, mısır gibi tarım ürünlerinin çokça ekildiği ve Türkiye'nin ihtiyacının da büyük bir kısmını karşılayan bir ovaydı ancak TİGEM'in Amik Ovası içerisinde meyve ağacı ekimine başlamasıyla beraber bölgedeki çiftçilerimiz de meyve ağacına doğru bir dönüş eğilimi gösterdiler. Bugün, yüzlerce çiftçimiz binlerce dönüm birinci derece tarım alanında meyve ağacı ekmeye başladılar. Ben ziraatçı değilim ancak şöyle bir husus var; Malatya ilimiz kayısı bahçelerinin, kayısı ağaçlarının olduğu bir yer ve geçiminin çok büyük bir kısmını kayısı ağaçlarından ve ondan elde ettiği meyveyle devam ettiriyor. Hatay'da Amik Ovası'nda stratejik tarım ürünlerinin ekildiği -pamuk gibi mısır gibi ürünlerin ekildiği- böylesine önemli bir ovada meyve ağacı ekmek doğru bir tercih miydi? TİGEM'in bu yöne eğilimi vatandaşlarda da "TİGEM yapıyorsa doğru yapıyordur, biz de buraya doğru yönelelim." -maalesef üzülerek söylüyorum- dedirttirdi. Böyle tepsi gibi dümdüz birinci derece tarım alanlarımızda şu an meyve ağaçlarını görmeye başladık; kayısı ağaçlarını, nar ağaçlarını. Bunlar daha kırsal bölgelerde yapılabilirdi diye düşünüyorum bu konuyla ilgili -artık geri dönüşü yok bu söylediğimin biliyorum çünkü 500 bin ağaç ekildi yani buradan geriye dönmenin de getireceği çok önemli bir külfetin olacağını düşünüyorum- buna yönelik geçmişte bir planlama yapıldı mı, yapılmadı mı? Bu ağaç hikâyesine nasıl başladık? Bu konuyla ilgili bizlere bir bilgi verirseniz sevinirim.
Bir diğer meselem de: Hayvancılıkla ilgili de çok güzel sunumlar dinledik çok değerli milletvekillerimizden. Ancak onun öncesinde -Sayın Orman Genel Müdürümüz de burada- Hatay biliyorsunuz orman alanının çok yoğun olduğu bir ilimiz, Amanos Dağları tam Hatay'ın merkezinden geçip ikiye ayırıyor şehrimizi. Dolayısıyla bizlerde son üç yıldır çok yoğun orman yangınlarıyla karşı karşıya kaldık, çok önemli miktarda da ormanlarımız -üzülerek söylüyorum- yandı. Ancak bir hususun altını çizmek istiyorum, -ben Sayın Genel Müdürümü burada gördüğüm için söylüyorum, biraz önce de farklı eleştiriler yapıldı- ben Orman Genel Müdürlüğümüze bağlı başta Genel Müdür olmak üzere, personelin "Bir ağacı nasıl kurtarabiliriz?" diye nasıl büyük bir gayretle çalıştığını orada sahada gördüm. Orman Genel Müdürümüzün uykusuz kaldığı geceleri de biliyorum, orada dağın başında çadırda nasıl kaldıklarını da biliyorum. Bence kurumlarımıza yönelik bu şekilde eleştiri elbette yapalım ama kurumlarımızda bu manada cesurca orman yangınıyla mücadele için görevli olanların da hakkını iade edelim. Ben orman yangınlarının içerisinde bulundum, gerçekten çok korkunç bir afet yani bir Orman çalışanının hortumu alıp da o ateşin içerisine girmesi gerçekten çok büyük cesaret, görmeden uzaktan bu konularla ilgili eleştiri yapmak doğrudur ama yakinen görmüş biri olarak söylüyorum, Sayın Genel Müdürüme ve tüm Orman teşkilatımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Elbette Hatay Büyükşehir Belediyesinin de itfaiye teşkilatı geldi, onlar da kahramanca mücadele etti. Onların dışında sivil halkımız da vatandaşlarımız da herkes eline ne geldiyse "Bir tane ağaç kurtaralım."ın derdine düştü. O süreçte sıkça tartışılan bir konu vardı biliyorsunuz: "Orman arazileri acaba bilerek mi yakılıyor, burada bir rant mı elde edilecek?" diye. 1 metrekaresinde en ufak bir rant elde edilmedi, aksine 100 ağacımız yandıysa Orman Genel Müdürlüğümüz oraya bin ağaç dikti; bunun resmi de Hatay'da var, isteyen herkes de görebilir, herkese de bunu verebilirim.
Sayın Genel Müdürüm, -hazır Orman Genel Müdürümüz de buradayken- Hatay'da Amanos Dağları eteklerinde yaşayan vatandaşlarımız var, bizim o Amanos Dağları'nın eteğinde yüzlerce köyümüz var ve çok büyük köyler bunlar yani bin nüfusu olan, 5 bin nüfusu olan öyle büyük yoğunlukta vatandaşımızın yaşadığı köyler bunlar. Bu köylerde hayvancılık noktasında daha çok besi hayvancılığı yapılıyor. Aslında, bu köylerimizin hepsinin mazisinde keçi yetiştiriciliği vardı fakat Orman Genel Müdürlüğü tarafından alınan kararlar uyarınca keçi yetiştiriciliği terk edildi. Koyun için ideal mera alanı olmadığı için vatandaş büyükbaş hayvana döndü, orada da bir besi şeklinde büyükbaş hayvan beslemeye devam ediliyor. Fakat her gittiğimiz köyde "Keşke imkân olsa da biz keçi yetiştiriciliğine tekrardan devam etsek." diyen vatandaşlarımızla -bizi gördüğü zaman bu suallerle- çok sık karşılaşıyoruz. Onlara gerekli bir bilimsel bir açıklama da yapamıyoruz yani "Keçiler ormanlarımız için zararlı." sözü artık son zamanlarda çok sıkça tartışılır oldu. Hatta geçenlerde Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerden bir bilim heyeti Manavgat ilçemize yanan orman alanlarını gezmeye gelmişler, -ben basından okuduğumu söylüyorum, gerçeği bilmiyorum, Sayın Genel Müdürüm daha iyi bilir- O arada orman yangının olduğu bir alan ve o alanın hemen yanında yanmayan bir bölge görmüşler, "Burada bu bölge acaba niye yanmadı?" diye sorunca da, burada bizim Toroslar'da yaşayan Yörüklerin keçi yetiştirdiğini ifade etmişler. Sizin tecrübenize güvenerek söylüyorum, siz hayvancılık konusunda da önemli bir kurumsunuz. Ormanlarımıza, gerçekten, keçi yetiştiriciliği zarar veriyor mu? Yoksa tersine, ormanlarımızın korunması yönünde bir katkı sunduğu da konuşuluyor çünkü. Bu konuyla ilgili bizleri de bilgilendirirseniz bölgede yaşayan vatandaşlarımıza bunu ifade edebiliriz. Sağ olsun Sayın Genel Müdürüm "Daha yaşlı ağaçların olduğu yerlerde aslında bu yapılabilir." türünden bize orada bir izahatta bulunmuştu. Bu manada, bu orman köylülerimizin oralarda yaşamlarına devam etmesi için TİGEM'in böyle bir desteği olabilir mi bu vatandaşlarımıza; küçükbaş hayvan, özellikle keçi desteği olabilir mi, böyle bir çalışma olabilir mi? Gerçekten, vatandaşlarımızın köylerini terk etmemesini istiyoruz. Onların orada kalması için de -mera alanları olmadığı için- maalesef hayvancılıktan başka bir seçenekleri yoktur.
Sayın Genel Müdürüm, ben size ve ekibinize tekrar başarılar diliyorum. Ancak son olarak, Türkiye'nin son zamanlarda yaşadığı büyük bir problem var, bu büyük problemle ilgili "TİGEM acaba ne düşünüyor?" diye de merak etmiyor değilim, o da sokak hayvanları konusu. Bu konu, artan bir önemle artık sürekli gündeme taşınmaya başladı. Başıboş -tırnak içerisinde söylüyorum- sokak hayvanlarının sayısının bu kadar artmasının endişe verici bir boyuta gelişi... Bu konunun çözümüyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı "Buradan belediyelere sesleniyorum: Belediyeler bu konuda ön alsın." denildi ancak belediyeler de bu işin çok masraflı, külfetli olduğundan yakınıyorlar. Sizin bu manada, bizim yerli köpek ırklarımızın da korunmasıyla ilgili çok önemli çalışmalar yaptığınızı biliyorum. Sokak hayvanları konusunda sizin tavsiyeleriniz nelerdir, bu konuyla ilgili varsa bir çalışmanız bizlerle paylaşmanızı da ayrıca sizden rica ediyorum.
Tekrar başarılar diliyorum hepinize.