MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Başkanım, sadece bu maddeyle ilgili konuşacağım, inşallah, kanun teklifinin tümüyle ilgili görüşlerimi de bildirmeyi arzu ederim.

Şimdi, bu tekneler, yatlar, her neyse, şu anda nasıl duruyorlar yani nasıl park ediyorlar? Ya kıyıya yanaşıp ağaçlara halat atmak suretiyle... Bir taraftan halat atıyorlar ağaçlara öbür taraftan da çapalarını, demirlerini rastgele denize atıyorlar. Buna baktığımızda hakikaten büyük bir tahribat var; yani denizin altında bütün canlıları besleyen çayırlar başta olmak üzere bütün resifler perişan oluyor, yani deniz canlılarının azalmasına neden oluyor, oradaki yumurtlamalarına engel oluyor, ciddi bir problem var. Bu açıdan baktığımızda, denizlerimizin su kalitesinin bozulmaması, deniz altı biyoçeşitliliğinde azalma yaşanmaması, en büyük karbon yutak alanlarından olan, oksijen ve besin kaynağı olması sebebiyle "denizlerin ormanları" olarak tanımlanan deniz çayırlarının korunması, tekne ve yatlarda biriktirilen evsel atıkların denizlere boşaltılmaması ve kıyıdaki doğal yapının zarar görmemesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yürütülen mapa, şamandıra projelerinin ihtiyaç kapsamında Türkiye Çevre Ajansının eliyle yapılması... Zaten normalde bu mapa, şamandıranın yapılması, işletilmesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın uhdesinde. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bu görevi... Hem çayırların, resiflerin korunması hem teknelerin atıklarının rastgele denize boşaltılmaması, bunların engellenmesi, bunların kontrolünün yapılması için Ajansa böyle bir yetkilendirme var kanunda. Bunu yapmak zorunda da değil. Mesela daha önceki görüşmelerimizde dendi ki: "Bu mapa ve şamandıraları daha önce ihalede biri aldı, sonra iptal edildi." Herkes karşı çıkmıştı o ihaleye. Yani mapa ve şamandıraların ihaleyle birine verilmesine karşı çıkıyoruz, doğru ama mapa ve şamandıraların mutlaka olması gerektiğine de inanıyoruz. Kim yapacak o zaman bunu? Yani düşünebiliyor musunuz Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 3 tarafı denizle kaplı olan, bütün her tarafa... Bu hizmeti layıkıyla sunabileceğine endişemiz yok ama netice itibarıyla daha önemli işleri de olabilir, netice itibarıyla bu işlerini tüzel kişilikle de paylaşması kadar doğal bir şey yok. Bizim üzerimize düşen, bunun hakkaniyetle olup olmadığının, oraya bağlanan teknelerin atıklarının hakikaten denize boşaltıp boşaltılmaması konusunun hassasiyetle takip edilmesidir diye düşünüyorum.

Netice itibarıyla, yatların atık boşaltımı yaparak koyları kirletmesinin ve su altı ekolojisinin yok olmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Yani Çevre Ajansıyla ilgili bu kanunla, bir, deniz altı ekosisteminin bozulması veya yok olmasının önüne geçiyoruz; bir de bu hizmetlerin gerçekten liyakat ehli insanlar tarafından yapılmasının önünün açılmasını hedefliyoruz.

Teşekkür ediyorum.