KOMİSYON KONUŞMASI

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Değerli Başkanım, KİT Komisyonu üyesi arkadaşlarım ve TTK'mizin Sayın Genel Müdürü ve çalışma arkadaşları, Sayıştayımızın değerli temsilcileri, diğer kurumlarımızın saygıdeğer mensupları; ben de sizleri saygıyla selamlıyorum.

Önce, maden şehitlerimize ve bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Arkadaşlarımın hepsine, söyleyen, söz alan kardeşlerimizin hepsine teşekkür ediyorum. Neticede, bu Kurum Türkiye'de tek, taş kömürü üreten tek kurum Türkiye'de ve Zonguldak'ta çıkıyor. Burada anlattıkları gibi büyük bir kültür oluşmuş; yüz elli yıllık bir kültürün oluşmasına neden olmuş kömür ve madenle ilgili, bunun yanında ek olarak -Bedri Bey'in de söylediği gibi- kurtarma ve tahlisiye ekiplerinin de... Türkiye'deki depremlerde, Adapazarı depreminde, diğer Gölcük depremlerinde biz bunları çok yaşadık, biz de onların içeresinde bulunduk o dönemde. Ben, o dönemdeki bütün arkadaşlarımızı da tebrik ediyorum.

Neticede, söylenenlerde, bu millî Kurumumuzun daha iyi işletilmesi, daha verimli olması, daha iyi çalışması, işçi ve yatırım giderlerinin karşılanması gibi talepler var. Bunun için ben herkese teşekkür ediyorum. Geçmiş dönemlerde, demek ki yeteri kadar Kurumu anlatamamışız, dolayısıyla çok ekstra şeyler gelirdi, Bursa'daki bir tekstil fabrikası ile maden işçiliğini burada birbiriyle denk tutarlardı, oradaki zorlukları bilmezlerdi. Biz 2009 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızı Kozlu müessesesine indirdiğimiz zaman -o dönemde 3 bin kardeşimizi işe almıştık- "Dünyada eğer çalışarak helal para kazanma varsa en helal para bu işçilerimizin kazandığı paradır." diye orada hitabetini biliyorum; ondan dolayı kendisine de teşekkür ediyorum. Arkadaşlar, neticede, işçi alımlarıyla ilgili ki en çok onun üzerinde duruyoruz... Kurumumuz, kendisine göre, çalışmalarıyla ilgili hem TÜBİTAK'tan hem diğer üniversitelerden yardım alarak o işlemi yürütüyor. Biz de bu arada, bütün arkadaşlarımız gibi, bakanlıklar nezdinde Çalışma Bakanıyla, Enerji Bakanıyla, Hazine Bakanıyla ve Cumhurbaşkanımızla, TÜRK-İŞ Başkanımızla beraber bunları konuşuyoruz ve inşallah, en yakın zamanda bu konuda da çalışmamızın neticesini almış olacağız.

Şehit aileleriyle ilgili de çıkan eksik yasa çok önemliydi. Onu da Çalışma Bakanımızla ve Enerji Bakanımızla konuştuk, onunla ilgili de bir çalışma var. İnşallah -Şehit Aileleri Derneği'miz de buna vâkıf oldu- birlikte onu da çıkarmış ve gidermiş olacağız. Öyle bir eksiklik o dönemlerde oluşmuştu; inşallah, o yasadaki eksikliği de "süre" dediğimiz olayı ortadan kaldırarak başarmış olacağız diye çabalarımız, gayretlerimiz var.

Bunun dışında, söylenen, işte "Zarar ediyor." meselesi olunca... Bu tip ocakların veya bu kömür ocaklarının ilk dönemlerde zarar etmemesinin nedeni, kömürün yüzeyde kalarak çıkarılmasıyla ilgiliydi. Şimdi yaklaşık olarak -Genel Müdürümüzün sunumunda da söylediği gibi- bin metrelere kadar, hatta denizin altında bile çalışmalarımız devam ettiği için ve bir de bizim arazi yapımızın ve kömür damarlarımızın da fay kırıklarından dolayı zorlukları olduğu için sıkıntılar çektiğimiz doğrudur; Cenabıhak bize de böyle bir arazi nasip eylemiş ancak gelip görürseniz bunları anlayabilirsiniz ki hepinizi Genel Müdürüm ve bizler de davet ediyoruz. Ocakları gezmek çok önemli; onu görmek ve oradaki çalışma hayatını da iyi hissetmek lazım.

Ocaklarda böyle bilindiği gibi koyulan hedeflerin tutulması veya tutturulması çok kolay değildir. Ocaklarda metan gazından bir yangın çıkar veya ona benzer bir şey çıkar, ocakları iki sene, üç sene kapatırsınız, o damarları. Dolayısıyla onun soğumasını ve o gazın çıkarılmasını beklersiniz. Dolayısıyla koyduğunuz hedefler öyle tutar hadise değildir. Bu kömür bize lazım mıdır? Lazımdır. "En uygun şartlarda, en doğru şekilde nasıl çıkarırız?" diye hem bütün üniversitelerimizden hem de TTK'mizin birikmiş olan o birikiminden istifade ederek hepimizin en iyi şekilde çıkarılmasıyla ilgili gayretlerimiz vardır. Şimdi, inşallah kurabilirsek bir kok fabrikası kurulmasıyla ilgili çalışmalarımız var. Metan gazının -bir aralar denendi- alınıp bir şirket tarafından... TTK'nin onu yapabilmesi mümkün değil, sondajlarla olabilecek değişik bir sistemdir o çalışma sistemi. Dolayısıyla metan gazının da değerlendirilmesi hususunda yine çalışmalarımız var, onun da Türkiye ekonomisine katkı sağlamasını düşünüyoruz çünkü o konuda üniversitelerin -hem Orta Doğu Teknik Üniversitesinin hem İstanbul Üniversitesinin Maden Fakültelerinin- yapmış olduğu fizibilite çalışmaları var. İnşallah, bunları gerçekleştirebilmek için çabalarımız ve çalışmalarımız devam ediyor.

Bir de TTK'nin işletmediği, işletmesinin çok da fayda vermediği araziler ve yapılar var. O yapıları da redevans usulü ve işletme devrinin verilmesiyle birlikte... Bunun Kandilli'de olanlarından bir tanesi Erdemire verildi, diğerleri de başka kurumlara -isimleri önemli değil- verildi. Onların da fizibilite çalışmaları, sondajları, yapılması gereken işlemleri yapıldı; inşallah, onlar da yakın zamanda üretime geçer, bu eksiklerimizi tamamlamış oluruz. Ben tekrar söylüyorum: TTK'yi en azından Komisyonumuza ve buradaki milletvekili kardeşlerimize anlattığımız için ve anlaşılır olduğu için hepsini tebrik ediyorum, hepsine teşekkür ediyorum. Hepsinin söylemi, eskiden olduğu gibi değil bu Kurumun zorluklarını bilen, ihtiyacımızın ne kadar olduğunu bilen ve bugünlerde çok daha fazla ihtiyaç duyulduğunu da bilmemiz açısından da çok önemlidir, stratejik olarak da önemi ortaya çıkmıştır çünkü demir çeliğin ham maddesidir. Onun dışında bugün demir çeliğin üretilmesiyle ilgili herhangi bir enerji kaynağı yoktur. Bizim santrallere verdiğimiz kömür, aslına bakarsanız, bizim eskiden söylediğimiz hâliyle koklaşamayan yani sizlerin daha iyi anlaması adına şöyle diyelim "kömürün artığı" diye adlandırdığımız kömürdür. O santrallere o kömürleri veririz; diğer "metalürjik" diye adlandırdığımız koklaşabilir kömürü de demir çeliklerin ham maddesidir. Bunu yakacak olarak kesinlikle bir yere vermez TTK.

İkincisi; işçi alımlarıyla ilgili. Arkadaşlar, 2009'da bizim aldığımız işçi alımları gazetelere hep manşet olmuştu. Efendim, siz bunları işte böyle gruplar hâline getiriyorsunuz, bunlara direk taşıtıyorsunuz, bunlara işte şunu yapıyorsunuz. Böyle gazetelerde manşet oldu. İşte, onun ne kadar önemli olduğunu, o işçilerimizin alımındaki o dediğimiz hassasiyetin çok daha önemli olduğunu bugün söyler hâle geldik. Niye? Çünkü bizim aldığımız 1.500 işçiyi arkadaşlarımızın da söylediği gibi müracaat edenler arasından kurayla aldık. Kurayla aldığınız zaman orada herkes işe müracaat ediyor, kuradan çıkanlar da o işin zorluğunu görünce de onu bırakıyor.

İkincisi; bizim işletme sahalarımızın olmadığı hiçbir yerden, dışarıdan, Zonguldak özel kanunla kurulmuş bir işletmedir, Zonguldak'ın dışından hiç kimseyi almayız biz işçi alırken çünkü yapamayacakları ta başından bellidir ve almıyoruz zaten ama belki ilçeler arasında bu dağılımı veya nüfuslarına oranla dağılımını o dönemki İŞKUR müdürüyle beraber belki onu biraz eksik yapmış olabiliriz, köylere bile dağılabilmeliydi, sayısının az olduğu...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Şehir dışından gelip ikametlerini taşıyorlar ya, kuraya giriyor, öyle bir sıkıntı var.

POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Anladım da onu tabii, nasıl men edeceksiniz? Belli bir süre koyuyorsunuz, onu anladım. Ama Zonguldak dışından biz kimseyi Türkiye'ye şamil diye almıyoruz, almamamızın sebebi özel milliyetçiliğimizden değil o işleri yapamayacaklarını bildiğimiz içindir ve özel kanunla kurulduğu içindir, onun da bilinmesini isterim. Ama bundan sonra, dediğim gibi 2009'daki gibi ki o dönemde aldığımız çalışanların hiçbiri işten ayrılmamıştır, bundan sonraki dönemlerde de inşallah o şekilde alımlarımızı sağlarız ve gerçekten orada çalışacak olan, oranın hikâyesini bilen, onunla ninni gibi büyüyen kendi gençlerimizden, kendi çocuklarımızdan, atasından, babasından onun hikâyelerini dinleyerek o kültürü almış olan kardeşlerimiz inşallah girecektir diyorum.

Ben de hepinize saygılar sunuyorum. Kurumumuza da sağlıklı, sıhhatli, kazasız, belasız çalışmalar diliyorum.

Teşekkür ediyorum Başkanım.