KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, ben de biraz önce yaşanan o üzücü olaydan duyduğum hem üzüntüyü hem de milletvekili arkadaşımızın gerçekten çok böyle, neredeyse gördüğümüzün dışında bir olay anlatıp bizleri de suçlamasını yadırgadığımı ifade etmek isterim. Ben de dört yıldır bu Komisyondayım, her geldiğimiz zaman teknik bir Komisyon olduğunu bilerek gelip genel müdürlerimize, kurumlarımıza varsa eleştirilerimizi yapar, sorularımızı sorar, kurumla ilgili de görüşlerimizi -daha da ileri gitmesi için- ifade ederiz.

Bugün de ben Tamer Bey ile Aykut Bey arasında yaşanan olayda dışarıdaydım, gürültüye geldim. O ara, Aykut Bey'in dışarı çıkması için bir taraftan uğraşırken bir taraftan Tamer Bey'i sakinleştirmek için Komisyon üyesi bir milletvekili olarak hemen rol aldım. O ara Aykut Bey ve diğer arkadaşlar dışarı çıktı, ben de onlarla beraber dışarı çıktım, sonra içeri girdiğim zaman Tamer Bey ile daha sonradan Atila Bey'in danışmanı olduğunu öğrendiğim bir arkadaşın konuşmalarına şahit oldum. Kimse yanlış anlamasın ama danışman arkadaş da orada karşısındakinin milletvekili olduğunu biraz unutup çok üst perdeden bir konuşma Tamer Bey'e karşı yapıyordu. Ben de bu gerginliğin bitmesi için... Ya, danışman arkadaş aslında şu kelimeyi kullanıp olayı tamamıyla bitirebilirdi: Sayın milletvekilim, resimlere bakacağım ve uygunsuz olan varsa sileceğim. Bunu diyeceği yerde olayı daha da gererek Tamer Bey'e karşı da terbiyesizlik yapmıştır, bir özür dilemesi gereken de...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Göğsüne darbe aldığı için olabilir mi mesela?

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ya Deniz Bey, sen nereden çıkardın bunları, lütfen ya!

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Gördüm. Elini göğsüne doğru itti.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Kim itti?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Vekilim.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ya, yok böyle bir şey, lütfen Deniz Bey ya! Beni bilirsin, ben kim ne yapmışsa onu söylerim.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Şimdi, danışman arkadaşın ayağa kalkıp kendini anlatma cesareti de olduğu gibi...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Bu konu bu kadar detaylı konuşulunca biz de gördüğümüzü anlatmak durumunda kalıyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen ama... Siz misiniz Başkan, söz veriyorsunuz "Danışman, sen burada..." Böyle bir şey var mı?

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben sizleri dinledim arkadaşlar, ben sizleri dinledim; eğer müsaade ederseniz...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Lütfen üyemizin, milletvekili arkadaşımızın konuşmasını dinleyin.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Yanlış anlaşıldığımı düşündüğüm bir kelime vardı, ondan dolayı da özür dileyeceğim.

Danışman arkadaşın elindeki fotoğraf makinesini ben kendim istedim. Ya, bu işi uzatmayalım yani bu Komisyonda ara ara tartışma olur ama çok hızlı bir şekilde de herkes tekrardan eski uyumuna gelir diye. Ver şu fotoğrafları, Tamer Bey'in istemediği ne varsa silelim de şu gerginliği bitirelim diye. Bunun üzerine danışman arkadaş daha böyle üst perdeden konuşmanın üzerine gitti. O ara fotoğraf makinesi benim elimdeydi, ben...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Nasıl geçti acaba?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Buyurun, Sayın Kaşıkçı...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Deniz Bey, vallahi sen benim elimden alıyorsun diye ben bıraktım onu. Bir dakika, bir şey diyeyim...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Hayır, sizin elinize nasıl geçti Vekilim?

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben istedim, ben, ya bu yanlış bir şey değil. Fotoğraf makinesini ben uzattım eline, ben aldım, o ara sen gelip benim elime sarılınca...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sen sertçe aldın, ben de sertçe çektim.

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Ya, Deniz, sen sonra geldin, nerede gördün bunları?

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Neyse bunu artık şey yapalım ya.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Bir dakika ağabey, düzeltmem gereken yerler var ya.

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Deniz dışarıdan sonradan geldi Başkanım ya.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben fotoğraf makinesini alan kişinin Deniz Bey olduğunu... O ara elimin üzerine öyle kapanmıştın ki ben seni Deniz Bey olarak da göremedim. Yani mahallede bir kavga var, araya girenler olur ya, vallahi yüzünüzü göremedim.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Neyse...

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Senin olduğunu görünce de makineyi sana bıraktım.

Şunu ifade ettim biraz önce de yani o makine benim elimdeydi, başka kimse alamazdı, seni görünce ben rahatladım. Deniz Bey, Tamer Bey'in öfkesini dindirelim, şu resimleri silelim, ki arkandan da geldim, söyledim sana.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, buyurun...

Bu konuyu kapatmak istiyorum aslında artık.

Tamam, buyurun.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, öyle bir yere geldi ki artık olay...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Biliyorum, biliyorum.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - ...gerçekten çok üzücü bir hâl aldı ve hiç yakışmayan da ifadeler kullanıyoruz burada. Yani gördüğümüzün dışında böyle başka bir olay varmış gibi anlatılıyor.

Sayın Genel Müdürüm, size ve yönetiminize ben öncelikle başarılar dilerim, Allah hepinizin yardımcısı olsun. Tarihî, asırlık bir Kurumumuz, gurur duyduğumuz bir Kurumumuz ve bu Kurumumuzun daha ileriye gitmesi için bizler de bugün hem eleştirilerimizi yapıcı olmak kaydıyla hem de süreçle ilgili tavsiyelerimizi sizlerle paylaşmak üzere buradayız. Sizin ve yönetiminizin göreve geldikten sonra sizden önceki kısımlarla ilgili yapılan yanlışlıklar varsa onun üzerinden nasıl böyle bir cesaretle gidildiğini de bilen biri olarak bunu ifade etmek istiyorum.

Sunumunuza yetişemedim ancak daha önce bize ulaşan sunumunuzu okumuştum. Ben PTT'nin bir an önce bu tartışmalardan sıyrılıp ortaya gerçekten önemli bir vizyon koyarak çağı yakalaması gerektiğine inanıyorum. Ve en önemlisi önümüzde yakalamamız gereken hedeflerden biri de yine PTT'nin hizmet alanında olan ve şu an tüm dünyanın gerçekten bir lojistik üs olma noktasında göstermiş olduğu gayreti bizler de Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak aslında bu asırlık Kurumumuzla göstererek çok rahat bir şekilde bu hedefe ulaşabiliriz. Ancak biraz önce de ifade ettiğim gibi Kurumumuza hiç yakışmayan olayların içerisinde bir türlü ortaya bir vizyon koyamıyoruz ama sizden ve tüm yönetimden beklentimiz, inşallah, bu pandemiden dolayı dünyada kopan bu lojistik trafiği bizim ülkemiz üzerinden tekrardan gelişebilir mi diye Ulaştırma Bakanlığının başlatmış olduğu önemli bir çalışma var; inşallah, sizler de bu çalışma içerisinde bu yükü omuzlayan ana kurumlardan biri olursunuz. Ve ileride hepimiz PTT'yi özellikle kargo noktasında özel bir filosu olan bir şirket hâlinde hep birlikte, hep beraber görürüz. Bize yakışan, Kurumumuza yakışan, PTT'ye yakışan aslında bu hedefe ulaşmaktır. Onun dışındaki eskiden sadece posta, telefon, telgraf diye basit hizmetlerle ifade ettiğimiz Kurumumuz, bugün onlarca çok özel dijital hizmet veriyor ama bu hizmetlerin hepsi çok kıymetlidir, çok değerlidir fakat özellikle lojistik alanında yani kargo taşımacılığı noktasında gerçekten aynı insansız hava uçakları gibi, aynı savunma sanayisinde yakalamış olduğumuz fırsat gibi çok önemli bir fırsat şu an yakalayabilecek konumdayız; burada da -tekrar ifade etmek istiyorum- özellikle Kurumunuza çok önemli bir görev düşüyor.

Sayın Genel Müdürüm, son üç yılın şöyle kargo taşımacılığına bir baktığım zaman özellikle 2019'dan ve pandeminin etkisini tam olarak gösterdiği 2020 yılı, pandeminin etkisini kısmen de olsa bir önceki yıla göre azalttığı 2021 yılında böyle doğrusal bir artışla Kurumun kargo noktasında çok önemli bir hizmet yaptığını ifade etmekle birlikte, bunun daha da büyüyerek biraz önce o söylediğiniz vizyon ölçüsünde Türkiye'nin lojistik üs olma hedefi noktasında daha da fazla üzerimize iş düştüğünü de ayrıca görmekteyim. Bunu yapmak için de, sizler de takdir edersiniz, yeniden yapılanma sürecimizi bir an önce bitirip gelişen teknolojiye ayak uydurmamız gerekiyor. Yeniden yapılanma sürecini bitirdikten sonra da gelecekle ilgili ortaya sağlam bir vizyon ve şüphesiz, o vizyonu destekleyen bir kalıcı iradeyi de koymamız gerekiyor. Her gelip giden yönetimin değiştiremeyeceği, özellikle PTT'nin kurumsal olarak gelecekle ilgili ne düşündüğünü, her gelen yönetimin de bu plan ve program dâhilinde, bu politika dâhilinde hizmet edebileceği bir vizyonun ortaya konulması, gerçekten, bu tarihî görev de sizlere düşüyor. Bu vizyonsuzluk bence geçmişte yaşanan bazı plansızlıkların ana temeli gibi görünüyor. Sayıştay raporlarına şöyle bir baktığımız zaman, özellikle 2019 yılında bir kafa karışıklığının olduğunu ben de çok rahat bir şekilde görüyorum, ki bu kafa karışıklığıyla ilgili de siz yönetim olarak zaten üstünüze düşeni yapmak için elinizden gelen bütün gayreti gösteriyorsunuz. Ama tek tek burada maddeler hâlinde Sayıştayın ortaya koyduğu bu kafa karışıklıklarını bir bir okumak istemiyorum, sizler zaten biliyorsunuz. Önce bir katılım bankası kurulması hedeflenmiş, daha sonra vazgeçilmiş gibi birçok husus var burada. Daha sonra sözleşmeler imzalanmış, o sözleşmeler feshedilmiş, Kurumumuza yakıştırmadığımız durumlar. İnşallah, sizlerin öncülüğünde Kurumumuzun artık bu tür işlerle anılmayacağını ümit ediyoruz ve böyle bir beklentimiz de var.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Kaşıkçı, geneli üzerinde söz almayacaksınız herhâlde, geneline geçmiş gibi bir değerlendirme yapıyorsunuz şimdi.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, özür diliyorum ama genel değerlendirme diye düşünmüştüm, bitirmek üzereyim.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, bitirin o zaman.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Kusura bakmayın lütfen.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Estağfurullah.

Buyurun.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Genel Müdürüm, son olarak, 40 binin üzerinde çalışanı ve binlerce şubesi olan çok önemli bir Kurum yani Türk milletinin herhâlde tüm ferdinin bir şekilde karşılaştığı ve gittiği önemli, değerli bir Kurumumuz. Bu Kurumla ilgili yine son dönemlerde Sayıştayın çok fazla eleştirdiği konulardan biri de doğrudan teminle yapılan ihaleler; geçmişte bunlar tabii, bugün için demiyorum. Bunlarla ilgili de önümüzdeki süreçte yasalar bize hangi ölçüde müsaade ediyorsa o ölçünün üstüne çıkmadan -bu bir haktır, biraz önce arkadaşlar da söyledi ama- bu hakkı da yasaların bize vermiş olduğu çerçeve içerisinde kullanırsak iyi olacağını ve Kurumumuzun bundan sonraki toplantılarında hiç değilse artık bu tür konuların önümüzden arındırılmış "Gelecekle ilgili ne yaptınız, ne yapacaksınız ve hangi noktadasınız?" türü yaklaşımların konuşulduğu, hem kuruma daha faydamızın olacağı toplantıları inşallah birlikte, beraber yaparız diyorum.

Ben tekrardan size ve yönetiminize başarılar diliyorum.