KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Erdoğdu, biz sizin konuşmanızdan rahatsız olmadık.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Öyle demedi arkadaş.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, biz rahatsız olmadık, şöyle ki ses tonu artı şimdi tutanakları da istiyoruz, tutanaklara da bakacağız oradaki değerlendirmeleriniz yani bir savcı gibi bir hâkim gibi "Yargılayacağız." "Yargılanacaksınız." şeklindeki ifadeleriniz hoş değildi, bunu belirttik, arkadaşlar da buna istinaden tepki gösterdi. Bakın, bugüne kadar bu Komisyon çok uyum içerisinde, yaklaşık dört yıldan beri ben de Komisyon Başkanı olarak uyumlu bir şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yani ben gelince uyumunuz bozuldu, öyle mi? Vallaha bunu bana söylüyorsunuz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, ama siz niye üzerinize alıyorsunuz?

Bakın, Sayın Erdoğdu... Sayın Erdoğdu, vicdanınız rahatsa savunmayacaksınız.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Öyle mi?

KEMAL ÇELİK (Antalya) - Öyle.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Öyleyse beyler, devam edeceğim buna.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama bakın öyle demedim.

Bakın, Sayın Erdoğdu, vicdanınız rahatsa savunmayacaksınız. Bakın, ben konuşuyorum, siz benim konuşmama dahi tahammül etmiyorsunuz, tahammül edemiyorsunuz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Böyle şiddete götürmek isteyen varsa Komisyonun huzurunu bozmasın. Bakın, ben şiddete karşıyım.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, şimdi, bugüne kadar, yaklaşık dört yıldan bu yana... Siz geçmişte geldiniz Komisyon çalışmalarımıza, zaman zaman katıldınız, zaman zaman değerlendirmeler yaptınız. Burası teknik bir Komisyon; herkes bilgisini, teknik görüşünü, değerlendirmesini, sorusunu ilgili arkadaşlara, bürokrat arkadaşlara sorar, bürokrat arkadaşlar da bilgi verir o anda elindeki doküman ve bilgiye göre, belgeye göre, eğer yoksa daha sonra yazılı olarak verir; bu süreç bugüne kadar -geçmişte olduğu gibi- bugün de...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, bakın...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın ama Sayın Erdoğdu, ben sizi dinledim, lütfen... Bu konuda da hoşgörülü olun, saygılı olun lütfen.

Bakın, bugüne kadar herkese de söz verdik; Sayın Sertel, Sayın Yavuzyılmaz, diğer arkadaşlarımız -siz katıldınız- Sayın Yaşar, Sayın Öztürk; diğer bütün arkadaşlarımız söz aldığında demokratik bir şekilde herkese söz verdik, vereceğiz de zaten, görevimiz, vereceğiz de ama sesinizi yükselterek, hem bizim bürokrat arkadaşlara hem de bizim milletvekili arkadaşlara dönerek "Yargılanacaksınız." "Yargılayacağız." şeklindeki bir değerlendirme hoş değil.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam, ben de cevap vereceğim o zaman.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, buyurun ama burada cevap verilecek bir şey... Bu, artık soru-cevap şeklinde olursa sabaha kadar biz burada çalışırız Sayın Erdoğdu, lütfen.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biliyorum, sabaha kadar...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - E çalışabiliriz de, bizim için de bir mahzuru yok yani çalışabiliriz biz de Komisyon üyeleri olarak ama...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Beni işaret ederek bir şey söylüyorsanız benim cevap...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yok, ben size istinaden söylemedim, ben üslup dedim. Yani burada bizim, bu Komisyonun, benim şahsımın kırmızı çizgisi var. Bürokratlarımızın teknik soru dışında yani böyle kötü sözle itham edilmesine, bir değerlendirme yapılmasına ben tahammül edemem, ben müsaade etmem, Komisyon üyelerimizin birbirine karşı da hoş değil.

Evet, buyurun Sayın Kaşıkçı, biraz önce de söz sırası sizdeydi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Size söz verdim, lütfen...