KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, Komisyon üyeleri, değerli yürütme temsilcileri, yüksek yargı temsilcileri, Barolar Birliği Başkanı ve Baro Başkanları; hepiniz hoş geldiniz.

Bu kanun teklifimizin de hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Tabii, avukatlık mesleğimizin güçlendirilmesi, daha etkin, daha verimli, daha sağlıklı hâle getirilmesi hepimizin ortak ideali ve hedefi. Bu ideal ve hedefe doğru çalışmaları yapmak, aksadığını düşündüğümüz yerleri yeniden düzenlenmek de bu yasama organının bir görevi.

Şimdi, Grup Başkan Vekilimiz Sayın Cahit Özkan'ın öncülüğünde kanunda birkaç maddeyle sınırlı bir değişiklik teklifi geldi. En temel konu, stajyer avukat kardeşlerimizin staj yaptığı dönemde çalışabilmesi, sigortalanması ve diğer husus da kamu görevlileriyle ilgili konu.

Birinci konu, serbest çalışmayla ilgili. Elbette ki bir avukatın hem adliye kısmındaki hem avukat yanındaki stajını iyi yapması ileride mesleğinin icrası açısından çok önemli. Ben kendimi şanslı hissedenlerden birisiyim, hem fakülteyi uzattığım son sınıfta hem de staj döneminde Ankara'da gerçekten saygın avukat ağabeylerimizin yanında çalıştık, staj yaptık ve bizim açımızdan son derece güzel oldu. Ankara'daki kıdemli hâkimlerden de çok şey öğrendik. Bu bizim için önemli bir avantaj.

Tabii, staj döneminde sigorta olmaması, çalışamaması bir eksiklik; bunu da kabul etmemiz lazım. İster çalıştığı avukat arkadaşımızın yanında olsun, isterse özel sektörde sigortalı çalışıyor olsun; buna engel olmayalım. Efendim, kamu ile özel niçin... Özel sektördeki bir şirketin yöneticisi, yanında hukuk fakültesini bitirmiş bir avukat adayının adliyede gidip çalışmasına veya avukatının yanında, kendi ofisindeki, şirketindeki diğer avukatın yanında çalışmasına müsaade ediyorsa buna saygı duyulur, buna teşekkür edilir. Bu önemli bir atıfettir, onun yetişmesine katkı sağlıyor çünkü özel sektör durduk yerde birisine bir katkıyı karşılıksız -istisna hâller dışında- vermez. Bu açıdan, bunu doğru ve mutlaka yapmamız gereken bir husus olarak değerlendiriyorum.

İkinci konu, kamu görevlileriyle ilgili husus. Biz bunu kendi grubumuzda da çok uzun süre tartıştık. "Staj yapsın." diyenler, "Stajın altı ayında ücret ödeyelim." diyenler, bir de bizim gibi "Asla bu olmamalı." diyenler; üç ayrı gruptaydık, ben son grubu savunanlardanım. Ayhan Başkanım, size de belki bunu söylemek durumundayım. Şimdi, ben olaya şöyle bakıyorum; hakkaniyet ve adalet kavramı üzerinden yaklaşıyorum: 2 kişi düşünün... Dün Afyon Baro Başkanımız burada ziyaretteydi -benim ilçem Afyon'a 110 kilometre, en uzak ilçe- "Ayda 4 stajyer öğrencimiz geliyor o barodaki seminerlere." diyor. Yol parası, yemek parası vesaire düşündüğümüzde çocuklar için ciddi bir rakam oluyor. Bunlara, bugün itibarıyla biz devlet olarak bir katkı sunamıyoruz -bu, Afyon'da veya başka bir yerde- ama yine üniversitede profesör, çok önemli bir makamda ve bu kişi de kamudan ciddi maaş alıyor. Biz diyoruz ki: Kardeşim, sen bu milletin bütün vergilerinden toplanan, herkesin hakkı olan bu paradan bu yüksek maaşı almaya devam et, senin bireysel kariyerin için bu stajını da yap ama şu çocuğa hiçbir şey vermiyoruz. Hiç kimse bana bunun adil, hakkaniyetli ve doğru bir şey olduğunu anlatamaz, anlatsa da ben bunu öldüğüm güne kadar anlayamam. Dolayısıyla benim öncelikli tercihim, arzum genç stajyerlere, yeni mezunlara iş bulmak, onları desteklemek, onların gelirlerini arttırmak için gayret sarf etmek.

Sayın Tiryaki gibi birçok arkadaşım sağlık meslek lisesini bitirdiler, ya sonra ayrıldılar, stajını yaptılar veya bir kısmı kaçak staj yaptı, sonradan af kanunlarından yararlandı, bir kısmınınki yandı vesaire. Bunlar hep beraber yaşadığımız hususlar. Eğer ben kariyerimi daha da geliştirmek istiyorsam bunun sonucuna ben katlanmalıyım, millet katlanmamalı. Az önce Sayın Kabaoğlu'yla da aynı görüşte olduk ama CHP'den arkadaşlarımız Sayın Kabaoğlu'nun tam tersi bir önergeyi de buraya sundular. Bunlar tabii normal, hepimiz aynı düşünmek durumunda değiliz.

Grup Başkanımız bana bir görev verdi, inşallah yarın Barolar Birliği Başkanımızla da bir araya geleceğiz. Ümit ederim ki, arzum o ki bütün çalışmayan avukat stajyerlerine bir imkân bulalım, hiç olmazsa bir kısmına burs verelim, bir kısmına yardımcı olalım. Bu az olur, inşallah ilave olur, bir kısmına da geri ödemeli kredi verebiliriz. Yani biz, çalışmıyorsa bir genç kardeşimiz, bunun babası zengindi, kendisi fakirdi vesaire demeden devlet olarak bir atıfette bulunalım, bunlara yardımcı olalım. Ümit ediyorum ki eğer bunu bir noktaya getirirsek Genel Kurul kısmında da girebilir veya bir sonraki çalışmada girebilir fakat bunu yapmamız gerektiği kanaatindeyim. Bu gençlerimize, bunların yetişmesine, bunların mesleği daha iyi öğrenmesine hep beraber katkı sunmalıyız.

İkinci kısımda, efendim "Anayasa'ya aykırı olur mu birisine vereceksiniz, birisine vermeyeceksiniz?" Malum, Anayasa Mahkemesi eşitlik kuralını -Anayasa'nın 10'uncu maddesini- eşit olanlar içinde eşit olma durumlarına göre eşit muameleyi, eşit olmayanlar arasında da eşit olmama durumlarına göre eşit muameleyi gerekli kılıyor yani kategorik olarak ayırıyor. Serbest çalışan, stajına yeni başlayacak hiçbir geliri olmayan ile bir kamu görevlisi kategorik olarak eşit insan değil zaten. Öyle olunca da her birini kendi ayrı sistemi içinde kurgulamak ve ona göre bir çözüm bulmak gerekir. Kanunun bu teklifi doğru.

Efendim "Bir yıllık süreyle yeni bir şey değiştirmiyoruz..." Hayır, değişiyor. Malum, adliye stajından avukat yanına geçerken veya mahkemeler arasında bir mahkemeden diğer mahkemeye geçerken bazen hâkim izinli oluyor, bir sorun oluyor, arada birkaç gün kalıyor ve bir yıl süre bitince... Geçen biz Afyon'da yaşadık, bir hemşire hanımın yedi gün nedeniyle ya memuriyeti yanacak veyahut da stajı yanacak. Uzun uğraşlar sonucunda Sağlık Bakanlığından, Adalet Bakanlığından görüşler alarak çözdük ama bu bireysel uzun bir uğraşla oldu. Şimdi, bunu değiştiriyoruz ve ilave bir husus daha getiriyoruz. Malum, memurlar iki yıl ücretlerini biriktirebilirler, sonrası yanar yani iki ayını ücretli, on ayını da ücretsiz on iki aylık bir süreçte yapabilirler eğer bireysel kariyerlerini artırmak istiyorlarsa. Bunun doğru, hakkaniyetli ve vicdanlı bir düzenleme olduğu kanaatindeyim. Bu hususu, 1'inci maddeyle ilgili düşüncelerimi sunmuş olayım.

İkinci konu; adli yardım ödeneği ve ikinci baro. Ben hayatta, bir konu uzun tartışıldıktan sonra geriye dönüp bakmayanlardanım. Birinci, ikinci baro tartışıldı; eksiği, fazlası söylendi ve yüce Meclis bir takdirde bulundu "İkinci barolar kurulur." dedi.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Sizin savunduğunuz görüşler için öyle olabilir ama karşı çıktığımız şeyler uzunca tartışıldı diye "Geriye dönüp bakmam." diyemezsiniz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Arkadaşlar, eğer millet size yetki verirse o yetkiyi kullanırsınız ama...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Doğru değil söylediğiniz!

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bu doğru, bu benim için...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Değerli arkadaşlar, müdahale etmeyelim.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Müsaade edin, ben sizi dinledim...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Başkasının savunduğu hiçbir şeye...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Tiryaki...

Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bakın, az önce yanlış söyledi, onu düzeltmedi. Mesela Ankara Hukuka girdiğimde 87'diydi, 6 hukuk fakültesi vardı, Erzincan Hukuk 88 ya da 89'da açıldı, onlar da Ankara Hukukta uzun süre ders gördüler ve Ankara Hukuk diploması aldılar. Yani 91'lere, 92'lere geldiğimizde sayılar daha fazlaydı Sayın Tiryaki, çok önemli değil ama bunu da söylemiş olayım.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - "Sayılar daha fazlaydı." derken bir bilgiye dayanarak söyleyin.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hepsi bilgiye dayalı.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Akademik bilgi...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Şimdi, biz bunu tartıştık ve kararı verdik. Bugün, İstanbul 2 no.lu Barosu Türkiye'nin en yüksek üyeye sahip ilk 10 barosundan 1'i. Şimdi, baroların bir gideri var, ister 30 üyeli Bayburt Barosu olsun ister 49-50 bin üyeli İstanbul 1 no.lu Barosu olsun. Bir baro müdürü olacak, baronun kâtipleri olacak, barodaki CMK sorumlusu olacak, adli yardım sorumlusu olacak, şoförü, diğer hizmetlileri, Ankara Barosu gibi ABAYS sorumluları, fotokopi sorumluları, onlarca personel olacak. Ama isterseniz bin kişi olsun isterseniz 30 kişi olsun her hâlükârda alt bir personel var, dolayısıyla her bir baroya bir puanlamanın verilmesi doğru bir mantık.

İkinci husus; üye sayısına göre ve nüfusa göre... Bu da mantıklı fakat adli yardımın da iki ayağı var; birinci ayağı iadelik ayağı, ikinci ayağı zorunluluk ayağı. Eğer mahkeme adli yardım talebini baroya göndermişse hem avukatlık ücreti -asgari tarife doğrultusunda- hem de yargılama giderleri adli yardım kapsamındadır. Baro takdir etmiş ve mahkeme karar vermemişse yalnız avukatlık ücretleri adli yardıma tabidir. Şimdi, İstanbul Barosunu esas alalım, İstanbul'daki adli yardıma müracaat edeceklerin tamamı oransal olarak müracaat edecek diye bir kural var mı? Hayır, yok, teorik olarak yok. İki gün sonra, belki bir baro adli yardımını birkaç ayda da bitirebilecek. Bir adım sonra, ileride, birkaç yıl sonra belki bizim bunları yeniden düşünüp, önceki yılki giderleri de esas alıp düzenleme yapmamız gerekebilir.

Şimdi, burada, belki daha sadeleştirmek, daha sade ve kolay uygulanabilir hâle getirmek mümkün ama onun dışında yapılanlar... Arkadaşlarımız bir çalışma yapmışlar, mesela, şuradan, hemen kısaca bir şey söyleyeyim. 2021'de dağıtılan, Ankara Barosunun 19.900 üyesi var, puanlamaya göre 9 milyon 500 bin lira adli yardımdan alıyor; İstanbul Barosu 24 milyon; İstanbul 2 no.lu Barosu 1 milyon; Afyon Barosu -benim memleketim- 573 üyesi var, o da 1 milyon alıyor, diğerinin o gün 2.054. Erzurum Barosunun 673, o da 1 milyon 50 bin; Kocaeli Barosunun 2.113 üyesi var, İstanbul 2 no.lu Barosuyla aynı; İstanbul 2 no.lu Barosu 1 milyon alıyor, Kocaeli Barosu 2 milyon 700 bin alıyor. Bu adil mi arkadaşlar, bu doğru mu? Az önce söyledim, mesele şu: İadelik kısmında. 16 milyon, İstanbul'un hepsi 1 no.lu Baroya da gidebilir, 2 no.lu Baroya da gidebilir, burada bir genişlik var.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ödenekleri artırın Sayın Özkaya, ödenekleri artırın; artırın, hepsine yeter.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bakın, Turan Bey, Erdeşir'den beri bir kural var. "..."( ) Diyor ki: "Yönetim askersiz olmaz. Asker parasız olmaz..."

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - "Paramız yok ."diyorsanız onu bilelim.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - "...Para refah olmadan, ülke gelişmeden olmaz. Refah iyi siyasetle, iyi adaletle olur." Bu, binlerce yıllık bütün siyasetnamelerin temel kuralı, temel kaidesi. Biz kuralı doğru, adil düzenleyelim; elbette ki gelirleri de artıralım. Geçen yıl CMK için bu devlet 538 milyon kaynak ayırdı.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Bugün yüzde 4 düşürdünüz ödenekleri.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Biliyorum, adli yardımdan bir kısmı...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sizin torpilliler gidince mi düştü, ne oldu; anlayamadık.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Müdahale etmeyelim Sayın Aydoğan.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Etmemiz lazım bu konuya ama onu bir açıklasın.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Turan Bey, bunları...

SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Avukatların git gel mazot parasına yetmiyor.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Şimdi, bakın, bir adım daha getirmemiz lazım.

ALPAY ANTMEN (Mersin) - Eşitlememiz lazım.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Belki Barolar Birliği Başkanımız ve Adalet Bakanlığımız asgari tarifeyi belirlerken -adli yardım da malum bugün asgari ücretle aynı alınıyor, CMK daha az- belki adli yardımı da yarıya indirmek lazım, kıdemli avukatlarımızın bu işten biraz geri çekilmesi lazım. Genç avukatlarımızın önünü açmamız lazım, gençlere daha fazla imkân ve alan sağlamamız lazım. Afyon'da adli yardımdan iki buçuk yılda, bir avukata görev geliyor. Bizim daha kıdemli avukat ağabeylerimizin, arkadaşlarımızın bir adım geriye çekilip genç avukatların önünü açmaları lazım.

Bu düzenlemeleri hep beraber yapalım. Bu ülke bizim, bu adalet bizim, bu avukatlar da bizim. İnşallah, bu düzenleme iyi olacak.

Arkadaşlar, bakın... (Gürültüler)

Turan Bey, az önce bir şey söylediniz...

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkaya...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Turan Bey, az önce bir şey söylediniz; bu çok yanlış bir şey.

Barolar, 2'nci Baro Türk milletinin barosudur.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kapatacağız.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Senin gücün yetmez o işe, bak!

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Gücümüz ona yetecek.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yetmez güzel kardeşim, yetmez!

Şerefli insanların barosudur.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Eskiden Türk milletinin barosu değil miydi?

ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) - O baroya üye olanlar avukat değil mi?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hiç kimseye peşkeş çekilmiyor, o zaman "Öbür baroya da peşkeş çekiyorsun." olur; bu, çok yanlış, çok yanlış bir üslup.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kapatacağız.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Gücün yeterse kapatırsın.

Bakın, biz gücümüz yettiği hâlde "Kapatacağız." demiyoruz; adaletli bir düzenlemeyi öneriyoruz ve bu adaletli düzenleme de inşallah, hayırlı olacak diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.