| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4336) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .03.2022 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
16 yaşından 60 yaşına kadar üniversitelerde bulundum, bunun dokuz yılını yurt dışındaki üniversitelerde geçirdim, dolayısıyla kendi görüşlerimi, tecrübelerimi aktarmak istiyorum. Bizde aslında sorun, tek kişilik yönetim; tek adam yönetimi üniversitelere de benimsetilmiş durumda. Rektörler çok yetkili, hatta bütün yetkiler rektörlerde toplanmış durumda; dolayısıyla Türkiye'de rektör seçimi, rektörün kişiliği, rektörün atamaları hep tartışma konusu oluyor. Bunun temelleri 12 Eylüle kadar da gidiyor yani YÖK'ün kurulmasıyla... Ama burada esas sorunumuz, YÖK'ün planlamaları daha dikkatli yapması. Biz, üniversitelerde nicelik sorununu çözdük, üniversitelerde bence nicelik sorunumuz yok, aksine, nitelik sorunumuz var. Niceliği o kadar kolaylaştırdık ki şimdi, bugün -eminim size de geliyorlardır- üniversite mezunu gençler, veliler geliyorlar, CV'ler getiriyorlar, iş bulamıyorlar; demek ki bir yerde yanlış yapmışız. Yüz binlerce öğretmen, eğitim fakültesi mezunu işsiz, fen edebiyat fakültesi mezunu işsiz, mühendisliklerde çok işsiz var. YÖK, o zaman bu planlamaları niye yapamadı? Projeksiyonlarımız nedir? Demek ki bu ülkenin absorbe etme kapasitesinin üstünde, çok fazla eleman yetiştiriyor üniversitelerimiz.
Şimdi ben, YÖK'te bir toplantıya gittim, Rektörler Konseyine -hocam belki hatırlar- rektörlerimiz hep kadrodan şikâyet ettiler. Yani onlara sorarsanız, eğer hocalarımızın, rektörlerimizin kadro problemini çözerseniz üniversitelerimiz güllük gülistanlık olacak. Peki, o zaman Amerika'da Kolombiya Üniversitesinin kadro sorunu yok. Peki, Kolombiyanın rektörü sorunsuz mu yaşıyor? Geceleri hiçbir şey düşünmeden mi yatağa yatıyor? Eminim çok düşünüyordur. "Ben bu üniversiteyi nasıl daha iyi ne yapabilirim, dünya nereye gidiyor, bilimsel araştırmalarda ne tarafa ağırlık vermeliyim?" gibi konuları düşünmesi lazım. Dolayısıyla bence bizim kadro değil planlama sorunumuz var. Bana sorarsanız YÖK'ün planlamaları çok iyi yapması lazım. Bizim verimliliğimiz ne durumda? Atıl kapasitemiz var mı hocalarda? Eminim vardır. Bazı bölümlerimiz var, yetiştirdikleri adamlar iş bulamıyor. O zaman o bölümlere bir çözüm bulunması lazım. Biz sürekli kadro vererek bu işleri çözemeyiz.
Ve rektörlerin de yetkileri konusunda dikkatli davranmamız lazım. Aslında istişarenin en çok yapılması gereken yerler üniversiteler. Yani üniversiteler öyle tek kişinin "Ben yaptım, oldu." yönetimine bırakılmamalı. Bunu ben şey olarak söylemiyorum; o parti, bu parti filan diye söylemiyorum, genel olarak üniversitelerde her şey istişareyle yapılmalı, kurullar olmalı, komisyonlar olmalı. Amerika'da bu böyle, rektör seçimi bile bir komisyona bırakılır. Öyle devlet başkanı rektörü seçmez, seçemez, mümkün değil. Orada geri bildirim alamaz; kime soracak, kaç kişiye soracak? Yüzlerce rektör atayacak, mümkün mü? Değil. Bakınız, yanlış yaptı Boğaziçi Üniversitesine atamayı. Yanlış yaptı, kendisi düzeltti. Niye yanlış yaptı? Soramadı. Üniversitenin dışından birisini, biraz da siyasi bağlantıları olan birisini ve hakkında akademik olarak intihal iddiası olan birisini getirdi, şimdi bu uygun mu? Değildi, düzeltti sağ olsun. Ama yani keşke bu geri bildirimi daha önce alsaydı. Kamuoyunun tepkisi de bir geri bildirimdir ama bunların baştan yapılması lazım. Bunun için de zamana ihtiyaç var, bunun için bir değerlendirmeye ihtiyaç var, bir komisyona ihtiyaç var. Eskiden YÖK bir ölçüde bunu yapıyordu fakat şu anda YÖK devre dışı rektör atamalarında. Dolayısıyla biz çok yerde yanlış yapıyoruz, kadro sorununun bütün sorunları çözeceğini düşünüyoruz. Kesinlikle çözmeyecektir, daha da problemleri büyütecektir; daha da çok mezun vereceğiz, o mezunlarımız daha da çok işsiz kalacak. Mesele sadece işsiz kalma değil, çocukların psikolojileri bozuluyor. Yüzlerce, yüz binlerce çocuğumuzun psikolojisi bozulmuş durumda, ellerinde diplomaları. Biz bunları düşünmeliyiz. Burada kadro verdik, oldu; el kaldır, oyla. Bu şekilde yaklaşamayız, yaklaşırsak geleceğimizi karartırız.
Hepinize saygılar sunuyorum.