KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hemen, son beyandan, sayın milletvekilimizin ifadesinden başlayayım.

5'inci madde, tabii, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu çerçevesi içerisinde soruşturmayı yürüten cumhuriyet başsavcılığı özellikle denetim raporu kapsamı içerisinde ortaya çıkan hususlarda -ki malumunuz olduğu üzere- bazı özel yapılarda, şirket yapılandırmalarında şirket ortaklarının o şirketin aslında ortakları değil, çalışanları olduğu -güvenlik görevlisidir, temizlik görevlisidir, şofördür, vesairedir- gibi birçok unsurlar ortaya çıkabiliyor. Bu mahiyette denetim raporuna yansımamış ancak soruşturma detayı ortaya çıktıktan sonra da ortaya çıkacak veyahut suçun işlenmesinde aktif olarak yer almış olan faillerin, herhangi bir denetim raporuna yeniden ihtiyaç duyulmadan bu soruşturma kapsamına alınması hususunu getiriyoruz. Bu herhangi bir sektöre, herhangi bir alana ait değildir. Cumhuriyet başsavcılığının mevcut soruşturma kapsamı içerisinde çok daha rahat, soruşturmayı gerçek failler üzerinde yapabilmesi imkânını getirmektedir. Eski dönemde olsaydı ortaya çıkan bu yeni durumla ilgili olarak da bir denetim raporuna ve mütalaaya ihtiyaç duyuluyordu. O denetim raporunun ve mütalaanın da çok uzun yıllar alabileceği, soruşturmanın bu şekilde akamete uğrayabileceği durumlar ortaya çıktığı için yeni bir düzenlemeyle beraber böyle bir gecikmeye mahal verilmeksizin o uygulamayı hayata geçirmeye çalışıyoruz bu teklifle. Bu, elbette, akaryakıt kaçakçılığında ortaya çıkabilir, farklı sektörlerde olabilir yani bu konularda herhangi bir şekilde bu kanunun bir hedef işletme alanı yok; bunu da ifade etmek isterim.

İkincisi, bahsettiğiniz şekliyle beraber, özellikle "Şu gibi uygulamalarla birileri mi -yandaş vesaire- kayrılıyor?" gibi bir ifade kullanıldı. Buradaki yargılama esnasında gerek yerel mahkemelerde gerekse şu anda soruşturma safahatında gerek istinafta gerekse Yargıtay ceza dairesinde bulunan dosyaların kimlikleri ve konu hakkında bizim herhangi bir bilgimiz yok. Bunlara, işte, 60-70 bine yakın bu dosyaya mevcut, 99'dan itibaren bugüne kadar uygulanmış bir yargılama safahatıyla beraber bir düzenleme getiriyoruz. Amacımız, burada, Türk Ceza Kanunu içerisinde diğer suçlarla beraber suç ceza dengesini sağlamak bu suçlar yönünden ve aynı zamanda da yeni gelişen teknolojik uygulamalar ile Maliye Bakanlığımızın yeni tatbikatı ve denetim sistematiğiyle beraber uyumlu hâle getirmek ve bundan sonraki dönemlerde de bu caydırıcılığın etkin bir şekilde sürdürülmesi.

Tabii, burada da uzun süren gerek denetim raporları ve gerekse yargılama safahatıyla beraber mağdur olan birçok vatandaşımız da var. Aynı zamanda da bunu yeni bir düzenlemeyle beraber disipline edilmesi hususunu da hedefliyoruz yani buradaki farklı bir boyutta, farklı bir çalışmayı nasıl esas almışlar onu bilemiyorum ama birçok hukukçu kişinin de gerek sosyal medya hesaplarından gerekse de kamuoyuyla paylaştığı bazı açıklamalar var ki üzüldüm, keşke gerçekten kanun maddesini detaylı bir şekilde inceleselerdi. Yani "Etkin pişmanlık hükümleri kapsamı içerisinde durum nasıl seyreder -sonuç itibarıyla- zincirleme Türk Ceza Kanunu 43'üncü maddesi uygulaması nasıl gerçekleşebilir?" bunu çok daha nitelikli inceleyebilirlerdi. Biz burada sadece cezanın rakamsal boyut açısından, fatura bedelleri açısından yargılamanın elini rahatlatma ve daha nitelikli bir yargılama yapması için bu düzenlemeyi getiriyoruz. Asla alt sınırlarıyla ilgili bir düzenlememiz yok, üst sınırlarını genişletiyoruz. Eski uygulamada on sekiz ay ve üç yıl arasındaki olağan uygulamayı beş yıla çıkarıyoruz, mevcut üç yıl ile beş yıl arasındaki uygulamada da üst sınırı sekiz yıla çıkarıyoruz. Siz de takdir edersiniz ki piyasada çok düşük bedelli faturalar kullanıldığı gibi, miktar açısından çok daha yüksek bedelli faturalar da bu niyetle bazı kişiler, mükellefler tarafından kullanılabilmektedir. Dolayısıyla, yargılamada da sizin bir denklik ilkesi, bir ölçülülük ilkesini de gözetmeniz lazım yani misal olarak, örnek olarak verdiğimizde, 100 bin TL'lik kullanılan bir fatura ile tek bir fatura olarak 15 milyonluk, 20 milyonluk kullanılan bir faturanın herhâlde ceza dengesi açısından aynı ceza miktarıyla cezalandırılmaması gerekir diye düşünüyoruz. Dolayısıyla, üst sınırı sekiz yıla çıkarmak suretiyle buradaki bağımsız yargının daha teferruatlı, daha denklik ilkesi içerisinde, ölçülülük ilkesi içerisinde cezalandırmasını hedefledik, durum bundan ibarettir.

Ayşe Hanım'ın burada ekstra diyeceği bir şey varsa da buyursunlar.