KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyelerimiz, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar, sayın basın mensupları, ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sizin de bildiğiniz gibi, 31 Ekim tarihinde Akşehir-Isparta yolunda elim bir facia diyebileceğimiz bir kaza meydana geldi ve onda 17 tane kardeşimizi kaybettik. Tabii, bununla ilgili, gerçekten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının çalışmalarını takdir etmemek elde değil, bunlardan birazdan bahsedeceğim ama tabii bu kazada mutlaka sorumluları, bu kazada kusuru bulunan herkesle ilgili idari ve adli soruşturma da başlatıldı.

Sayın Bakanım, tabii, gözden kaçan bir şey var. Bu rahmetli olan, kaybettiğimiz 17 tane kardeşimizin 15 tanesi kadındı ve 1 tanesi çocuktu ve bunlar tarım işçileriydi ve şunu yani çok açıklıkla söylüyorum: Kaza yaptıkları araç, belki bizim bölgemizde, Konya bölgesinde tarım işçilerini taşıyan en modern araçlardan bir tanesiydi ve bu arkadaşların, bu kardeşlerimizin hiçbirinin sosyal güvencesi yoktu ve gerçekten aileleri ve diğer yaşam koşulları çok alt seviyede ve içler acısı bir durumdaydı. Tabii, konuyla ilgili kusuru, kabahati bulunan herkesle ilgili idari ve adli soruşturma başladı ama şunu özellikle belirtmek istiyorum, yaralanan vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin -hastaneye gittiğimiz zaman- belki yakınları onların yanına gelmeden, hem Isparta'da hem Konya'da yaralılarımızın tedavisi devam ederken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın uzmanları onlara psikolojik ve diğer destek için yanlarındaydı. Gerçekten bu bizi geçmiş dönemlere baktığımızda çok memnun etti.

İkinci olarak, yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız kısa bir süre içerisinde cenazelerimizi, kardeşlerimizi toprağa verdikten hemen sonra bir ekiple gelerek her evde tespitler yaptı ve her evin kendi ihtiyaçları, işte, bazı evlerde gerçekten yaşam koşulları uygun değildi, onların yeni bir eve ihtiyacı vardı, bunlar tespit edildi. Bazı evlerde yaşayan kardeşlerimizin, ailelerimizin, mağdur ailelerimizin kredi borçları vardı, onlar tespit edildi ve bunlara kısa bir süre içerisinde çok yüksek bir bedelle çözüm bulundu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız sosyal yardımlaşma vakfına bu kaynağı aktararak bu kardeşlerimizin mağduriyetlerini çok kısa bir süre içerisinde giderdi ve bunun dışında, sonradan olabilecek ihtiyaçlara karşı da çalışmalar şu anda devam ediyor.

Yine, bunu özellikle söylemek istiyorum çünkü bunlar bizi gerçekten sevindiriyor. Çünkü ben geçmişte çocuk esirgeme kurumlarında, Bahçelievler gibi -Ankara'daki- Saray gibi yerlerde çok gönüllü hizmetlerde bulundum. O durumdaki, o dönemdeki kardeşlerimizin durumlarını biliyorum ve yine bugün bir ailemizin, annesini kaybeden bir ailenin 2 tane ikiz evladı vardı, onlarla ilgili, aile içerisinden onlara bakacak birinin bulunması ve bunun ücretinin de karşılanmasıyla ilgili bir çalışma başladı. Bunlar için gerçekten teşekkür ediyorum.

Tabii, bunlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın son dönem vizyonuyla yaptığı ve bütün vatandaşlarımızın vicdanını rahatlatan şeyler. Teşekkür ediyorum ama bir tarafta da büyük bir kusur, büyük bir acı ve büyük bir facia var. Bununla ilgili de mutlaka tabii, belki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın direkt sorumluluğunda değil ama Çalışma Bakanlığıyla bir çalışma yapılarak özellikle büyük çoğunluğunu, belki yüzde 95'ini kadınlarımızın oluşturduğu bu tarım işçilerine yönelik, mutlaka, aynı geçtiğimiz dönemlerde yaptığımız, gündelik işlerde çalışan vatandaşlarımıza, kardeşlerimize yaptığımız düzenlemelerin de yapılması gerekiyor, bunların sigortalı hâle getirilmesi, çalışma koşullarının düzenlenmesiyle ilgili mutlaka Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın da Çalışma Bakanlığına destek vermesi gerekiyor.

Tabii, bu konunun iki tarafı var. Bunların bir tarafı çalışan kesim. Özellikle bu çalışan kesimin birçoğu yeşil kartlı gibi sosyal yardımlaşma vakfının himayesi altında olduğu için sigortalı sayılabilecek işlerde gündelik de olsa çalışmamak... Çünkü, diğer haklarını kaybetmekten dolayı çalışmak istemiyorlar ama çalışmaları da bir vakıa, bir gerçek. Bununla ilgili de mutlaka bir düzenleme yapılması gerekiyor.

Ben sözü çok uzatmak istemiyorum ama bu konuya tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum. Çünkü, tarım işçilerimiz ülkemizin her yerinde, özellikle yaz döneminde, tarım faaliyetlerinin yüksek olduğu dönemde her zaman karşılaşabileceğimiz, geçmişte de birçok sıkıntılar yaşadığımız bir çalışma ortamı. Bunların mutlaka koşullarının düzeltilmesi lazım. Tabii ki bunlar bizim toplumsal acılarımız, hepimizin yüreğini yakan hadiseler. Bu hadiseler konusunda siyaset mutlaka kepenk indirir; vicdan, akıl, merhamet devreye girer. Ben vicdan ve akılla bu sorunların çözüleceğine inanıyorum.

2015 yılı bütçemizin Bakanlığımıza, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.