| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, öncelikle şunu ifade edeyim: Yapacağım konuşma 5 ve 6'ncı madde önergelerimize ilişkindir çünkü aynı mahiyette, diğerinde söz almayacağız, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
Önergeye geçmeden önce şunu ifade etmek isterim: Doğrusu, kaç saat oldu bilmiyorum, 15.00'ten beri görüşüyoruz ve iktidar grubundan söz alan milletvekilleri şöyle bir serzenişte, eleştiride bulunuyorlar: "Ya, hep siz konuşuyorsunuz, eleştiriyorsunuz ama biz konuşunca tahammül etmiyorsunuz." gibi, bu, Genel Kurulda da zaman zaman oluyor. Şunu ifade etmek isterim: Bu, tahammül etmemek değil, mesela biz, saat 15.00'ten beri yaptığımız toplantıda hakikaten dikkatle iktidar grubu adına konuşan herkesi dinledik doğal olarak ve ben hâlâ -bu konuşacağım madde de dâhil- gerekçe görmedim yani hani, muhalefete, kamuoyuna "Ya, biz bunu şu ihtiyaçtan yaptık." Hani, nasıl anlatayım ya? Bu, bir sorumluluk; bu, çok güçlü bir sorumluluktur yani hem teklif sahiplerinden hem... Ya, keşke orada sohbet edilmese ama neyse... Böyle bir ikna... Şüphesiz, ikna olmayacağız ama en azından burada yazılan dışında bir gerekçe. Tam tersine, böyle, gülümseme, söz atma, ciddiye almama, bizimle sanki biz çok basit bir şey söylüyormuşuz gibi... Bu tutumu kabul etmediğimizi ifade edeyim. Yani tamam, siz konuşunca eleştiri varsa tabii ki eleştiri hakkınız var, haklı olarak dinlenmek istersiniz ama dinleyeceğimiz bir şey söyleyin, dinleyeceğimiz bir şey. Yani işte, "Biz, 5 ve 6'ncı maddeleri, il ve ilçe seçim kurullarını, 1950'den beri seçim kurulları aynı usulle düzenleniyordu, biz bunu şu gerekçeyle değiştiriyoruz. Böyle bir ihtiyaç var, bizim böyle bir ihtiyacımız var." demenizi beklemiyoruz tabii ki. Ha, söyleseniz iyi olur dürüstçe, samimice, bunu söylemeyeceksiniz ama en azından bu yasama faaliyeti o kadar basit bir iş değildir yani sizin Türkiye yurttaşlarına karşı -bizim de tabii- sorumluluğumuz var.
Şimdi, bana göre -ben demin de söylemiştim, genel konuşmada sanırım- seçim güvenliğini tamamen ortadan kaldıracak en tehlikeli düzenleme 5 ve 6'ncı maddelerdir çünkü burada bir siyasi mühendislik var. Burada iktidar grubu, seçim konusunda yapılacak seçimlere doğrudan müdahale, kendi lehlerine karar aldırma ve kendi hâkim ve savcılarının çıkma olasılığının çok güçlü olduğu bir kura sistem öngörüyor. Şimdi, biz, genel görüşmelerde bunların birçok boyutunu söyledik, o yüzden tekrara girmeyeceğim; normalde, bunun üzerine çokça daha fazla söyleyeceğimiz meseleler var.
Şimdi, nedir seçim güvenliği dediğimiz mesele? Seçim güvenliği dediğimiz mesele nedir? Herkesin aynı kurallara tabi olduğu ve seçim kurullarının -il ve ilçe seçim kurulları da dâhil- Yüksek Seçim Kurulunun bütün partilere eşit mesafede olması, tarafsız olması; böyle bir şey var mı? Yok. Yüksek Seçim Kurulu, şu anda iktidar tarafından çoğunluğu elde edilmiş bir kuruldur. Yüksek Seçim Kurulu tarafsız bir kurul olmaktan çıkmıştır. Buna ilişkin örnek mi istiyorsunuz? Buyurun, Türkiye tarihinde ilk defa -bütün ilkler bize denk geldi ya da biz öyle biliyoruz- KHK'li 6 Belediye Başkanımıza mazbata verilmedi ya! Yüksek Seçim Kurulu "Seçime girmenizde hiçbir engel yok. Buyurun, seçilme yeterliliğiniz var." dedi; girdiler seçime, seçimi kazandılar; seçimi kazandıktan sonra "Biz size mazbata vermiyoruz, siz KHK'lisiniz." dediler ama hâlbuki KHK'li milletvekilleri var Parlamentoda, biliyorsunuz. Ve kazanılmış bir hakkın... Ya, seçmene gitmiş o belediye başkan adaylarımız, oy almış. Halk da aldatılıyor, aday da aldatılıyor ve daha da vahimi ikinci sıradakine mazbata verildi.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Siz ne yaptınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Dava açtık.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Ne oldu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kaybettik çünkü yargı da sizin elinizde çünkü hepsini almışsınız Sayın Yazıcı.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İncelemiyor bile.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani incelemiyor, YSK'ye itiraz ediyoruz, reddediyor. Ya diyorum ki: Ben belediye başkanı adayıyım, sana başvurdum yeterliliğim var mı yok mu diye. Sen bana "Yeterliliğin var." diyorsun. Ben seçime giriyorum, propaganda yapıyorum, üç ay çalışıyorum, halk bana oy veriyor, ben kazanıyorum; sen diyorsun ki: "Sana mazbata vermiyorum." Ya, oyunda bile böyle bir mızıkçılık yoktur hani halk tabiriyle. Şimdi, biz itiraz ediyoruz, YSK reddediyor; dava açıyoruz, reddediyor; Anayasa Mahkemesine gidiyoruz, reddediliyor. 6 Belediye Başkanımız ve yüzlerce meclis üyemiz KHK'li diye alınmadı. Buna YSK karar verdi. YSK, açıkça kendi hukukuna aykırı, iktidardan yana ve ikinci sıradaki adayı belediye başkanı yaptı.
Size bir oy oranı vereyim. Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanlığında biz yüzde 70'i aşkın oy aldık; iktidar partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 20 oy aldı. Adalet ve Kalkınma Partili Belediye Başkanı, şu anda Belediye Başkanı, sözde. Biz ona nasıl belediye başkanı diyelim? Ya da bu iktidarın yaptıklarına nasıl güvenelim? Gerçekten, samimice soruyorum. Bize bir tek gerekçe söyleyin ya, güvenmemiz için bir tek gerekçe. Gerçi siyasette güven dışında başka olgular esastır. Bu nedenle, burada asla bir iyi niyet zaten yok. Ben teknik tartışmaları geçtim, zaten teknik tartışmaları da söyledik.
Diğer kararları söyleyeyim. Güvenlik gerekçesiyle sandıkları taşıdınız ya! Kürt illerinde korucu olan bütün köylere sandıkları götürdünüz. Sandık götürdünüz, topladınız orada; korucular silahla sandık başında durdu, "HDP'ye oy vermeyeceksiniz." dedi. Sandıklar bizim için taşındı. Şimdi, YSK verdi bu kararı. Biz ne diyelim? Bunu kıyaslayacağım, o yüzden YSK diyorum. Diğeri mühürsüz oy pusulası falan.
Buradan şuraya gelmek istiyorum. Şimdi, bu 5 ve 6'ncı maddelerde -başta da söyledim- 1950'den bu yana uygulanan bir rejimi değiştiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "En kıdemli hâkim değil, ben kurayla belirleyeceğim." Ya, nereden icap etti? Niye böyle bir ihtiyaç duydunuz? Gerçekten, teklif sahiplerinden samimiyetle bunu duymak istiyorum. Hiçbir açıklama yok, gerekçe deseniz -İbrahim Hoca söyledi, tekrar ediyorum, katılıyorum- komik, komik yani, sadece komik diyebilirim. O gerekçeyle kim ikna olur? Yani o gerekçe, kendisi, ben bu gerekçe değilim diye bağırıyor. Yani siz en kıdemli hâkimleri ve yüzlerce hâkimi -Seçim Kurulu kaç bin bilmiyorum- görevden alıyorsunuz ya.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - 1.499.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kaç?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - 1.499.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - 1.499 -tam rakamı bilmiyorum- hâkime diyorsunuz ki: "Ben seni seçim kurulu başkanlığından aldım." Neden? "Kura getiriyorum." Hâkimin güvencesi yok, tabii hâkim ilkesi ortadan kalktı. Kuradan kim çıkacak? Ya kim çıkarsa çıksın, sizin yargı üzerinde yaptığınız ameliyatları adım adım biliyoruz. Yargıda hiçbir şey bırakmadınız, hepsine kendi insanlarınızı yerleştirdiniz. Şimdi, onların arasından kura çekeceğiz. Kimi çekersek çekelim size yakın olacak zaten, sizin emir ve talimatlarınızla çalışacak. Bu nedenle güvenmiyoruz. O kuraya girecek olana A partili, B partili, C partili diye bakmak istemeyiz ama seçilen hâkimler ilçe başkanı, PM üyesi, il başkanı, milletvekili adayı, belediye başkanı adayı olunca başka bir seçenek yok, bunun binlerce örneği var ve en tehlikeli düzenleme budur. Bununla yasalaşırsa -ki gördüğüm kadarıyla hiç izah etme gereği bile duymuyorsunuz- siz diyorsunuz ki: "Tıpkı YSK gibi, il ve ilçe seçim kurullarında da bizim vereceğimiz talimatlarla lehimize kararları alırız, uygularız, siz hiçbir şey yapamazsınız." Yani buna zorbalık mı diyeyim, çoğunlukçuluk mu diyeyim kibarca, baskıcı bir rejim mi diyeyim, totaliter bir rejim mi diyeyim, faşizm mi diyeyim, ne diyeyim?
HAYATİ YAZICI (Rize) - "Ehliyet" "liyakat" deyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - En ehliyetlisi kıdemli olandır. Ya, ehliyet ve liyakati kurada nasıl belirliyorsunuz? Böyle bir şey yok Başkan.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Ben burada paylaştım, siz yoktunuz herhâlde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hayır, ben duymadım. Yani ehliyet ve liyakat kurayla belirlenmez, bir ölçü belirlenir "On beş yıldır hâkim olanlar" denir. Ne bileyim "Mesleğinin..."
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Hayır, birinci sınıf olan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Tamam, kıdemli hâkimi niye alıyorsun?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - "On beş yıl" diyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Anlatamadım. Ya, biz kıdemli hâkimi alınca, kuraya tabi tutunca liyakati geç, ehliyeti geç, ben kuraya kendi insanlarımı koyuyorum, içinden çekiyorum ve istediğim, zaten kim çıkarsa çıksın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - "İstediğiniz" diye bir şey var mı kurada ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kuraya girecek olan 100 kişinin 100'ü sizin zaten, hepsi sizin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - O zaman, o kıdemli hâkim...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Kıdemli hâkim sizin döneminizde atanmamış, 50'den beri bu var, 50 yılından beri bu var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Hayır, ne alakası var, olur mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bizden, sizden değil o; o, hâkim. En azından hâkim olma olasılığı daha yüksek.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Efendim, sizin dediğinizde kesinlik var, diğerinde ihtimal var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya, biz Yargıtay üyelerini niye kurayla seçmiyoruz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Elinizde bir veri mi var? Türkiye'de illerdeki en kıdemli hâkimler Hükûmetin istediğinin dışında hâkimlerdir de kuraya girdiği zaman birinci sınıf hâkimler daha farklı çıkar diye böyle bir veri mi var? Herkesin iddiası bu.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - İhtiyaç ne Muhammed Bey?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya, burası Genel Kurul değil, böyle bir tartışma usulü de yok. Şu anda 2 Grup Başkan Vekili olarak burada değiliz, Anayasa Komisyonu üyesiyiz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Ben de Anayasa Komisyonu üyesiyim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - O nedenle, sözümü kesmeyin lütfen ve dinleyin.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Yani hem 2 Grup Başkan Vekiliyiz hem 2 Anayasa Komisyonu üyesiyiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - İkisiyiz ama tartışmayalım isterseniz, siz cevap verin sonra.
Ben iddia etmiyorum, eminim.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Sayın Danış Beştaş, toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - 2 madde için konuştuğumdan dolayı... Farkındayım uzattığımın.
BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Estağfurullah.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Özcesi, şunu söylüyorum: İktidar partisi yargıyı aldı, YSK'yi aldı, bütün kurumları ele almak için her türlü girişimde bulunuyor ve alamadığı il, ilçe seçim kurullarında, olur ya, kırk yılda bir farklı bir karar çıkmasın, aman, dikkat edelim, orayı da kontrolümüze alalım, bizde olsun karar yetkisi diye bu değişikliği yapıyor ve bunun örneği de başta verdiğim KHK'li belediye başkanlarına mazbata verilmemesidir, mühürsüz oy pusulası kararıdır, yine güvenlik gerekçesiyle sandıkların taşınmasıdır. İktidarın, iktidar grubunun, MHP ve AKP'nin ihtiyacı var bu kurullara, bu nedenle bu düzenlemeyi yapıyor. Bence en tehlikeli, demokrasiye en büyük darbeyi vuracak olan düzenleme budur ve ben şu saate kadar tatmin olmak ya da ikna olmak gibi bir dertten değil ama bize anlatma gereği bile duymadığınız bu konuyu da çok şiddetle eleştiriyorum. Burada 3 parti grubu var yani "Biz bunu bu dertten yaptık." deseniz, biz de en azından tartışma olanağı bulalım diyorum ve önergemizin kabulünü istiyorum.