ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sabırla on saat dinledim, onuncu saatte aslında çok pozitif bir şekilde sunumumu, konuşmamı yapayım ve bitireyim istedim ama ona rağmen bir sağdan bir soldan yağmur gibi yağdı. Ondan önce de en az 10 kez adım telaffuz edildi, İstanbul seçimlerine atıfta bulunuldu ve hırsızlıkla itham edildik. Bunun üzerine bir örnek vermeseydim de çatlardım. O "usulsüz" diye başlayan ifade oradan çıktı.

Şimdi, ben orada olanlara ilişkin somut birkaç örnek vermek istiyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) - Az önce "bir" dedin.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Bire indiriyorum, söz verdim arkadaşlara. Söz verdim; anlaşıldı, biz daha sonraki süreçlerde bunları konuşacağız. Bire indirerek, bir örnek vermek istiyorum ve bitiriyorum. Bu konuları açmayı arzu etmezdim açılmasaydı çünkü bizim önümüze bakmamız gerekiyor, bu kanunu konuşmamız gerekiyor; bundan sonraki süreçlere nasıl katkı sağlayabiliriz, ona odaklanmamız gerekiyor ama beni o zeminden çıkartmak için herkes el birliği içerisinde uğraş verdi; arkadaşları kastediyorum özellikle. Tamam, bize de düşen, orada olup bitenle ilgili çarpıcı birkaç somut, net, belki şimdiye kadar paylaşmadığımız örnek vermek. Bire indiriyorum ve Sayın Başkanlarımıza verdiğim sözde durmak istiyorum çünkü bunu devam ettirmemiz gerekir.

Ben şimdi Cumhuriyet Halk Partisine sormak istiyorum: Cumhuriyet Halk Partisi...

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sorsun, sorsun.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Ya, ben ortaya konuşuyorum. Yani siz, size sorulmamış gibi kabul edebilirsiniz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sorun.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Sorulmuş gibi kabul edin o zaman. Cumhuriyet Halk Partisi... Seçimlere girerken bizim bir iddiamız vardı "AK PARTİ olarak seçim sonuçlarını hızlı bir şekilde aldığımız bir sistem kurguladık." dedik. Cumhuriyet Halk Partisinin ilgilileri de "Biz bir sistem kurduk, AK PARTİ gibi biz de hızlı bir şekilde alacağız ve sonuçları gireceğiz." demişlerdi. Ne oldu da sandık sonuçlarını, ne oldu da o sistemi çalıştırmak istemedi Cumhuriyet Halk Partisi, çok merak ediyorum.

MURAT EMİR (Ankara) - Sana ne ya! Ya, gerçekten garipsiniz ha! Sizin uyku sorununuz var, gerçekten ben sizi anladım, uyuyamadığınız için herkesi burada tutmak istiyorsunuz.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Peki, bize dönük olduğunda biz de "Sana ne!" desek bu senin çok hoşuna gider miydi? Benim de aslında tam siz konuşurken "Sana ne!" demem lazımdı; biz kendimize yakıştıramıyoruz, ben yakıştıramıyorum ama tabii, maalesef, herkes kendine yakışan üslupta oluyor. Ama bazen de herhâlde aynı üslupla karşılık vermek gerekiyor diye bu akşamdan çıkarttığım bir netice var. Biz mesela, bize o kadar saldırdılar "Sana ne!" demedik, "Sen kimsin?" demedik. Dolayısıyla, ben sadece, nezaketli bir şekilde, hiç hakaret etmeden bir soru sorarak bitirmek istedim; ona bile tahammül edemedi sayın milletvekilimiz.

BAŞKAN YUSUF BEYAZIT - Çok teşekkür ediyorum Sayın Yavuz.

ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - "Sana ne!" diye kabaca bir ifadeyle mukabelede bulundu. Dolayısıyla, Sayın Vekilim, daha öncesi için, o zaman tonlarca "Sana ne!" demem gerekirdi. Evet, ben bununla, bu kadarla şimdi iktifa ediyorum ve bir şekilde devam etsin istiyorum.

Teşekkür ediyorum.