| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, Anayasa'ya aykırılıktan önce bir şey söylemek isterim. Şimdi, bu teklif önümüze gelmeden önce -biliyorsunuz, tüm kamuoyu da biliyor ki- uzun bir süredir tartışılıyor ve sadece ittifak ortakları tarafından tartışılan bir metin olarak önümüze geldi, ne Mecliste bulunan ne de Mecliste bulunmayan hiçbir siyasi partinin bu seçim teklifinin hazırlanmasında bir dahli yok. Aynı zamanda, Türkiye'deki sivil toplumun ve seçimlerle ilgili çalışan hiçbir kurum, kuruluş ve platformun da bilgisi yok. Biz birazdan önergemizi de vereceğiz yani adil bir tartışma için, hakikaten hakkaniyetli bir Komisyon çalışması için öncelikle baroların, sendikaların, bu alanda söz söylemek isteyen kurumların da Komisyonda temsili gerekiyor. Mesela, seçim platformlarıyla ilgili birçok çalışma var "Oy ve Ötesi" gibi, "Adil Seçim İçin Seçim Güvenliği Platformu" gibi platformların da mutlak surette burada bulunması ve bu tartışmalara dair sözlerini söylemesi gerekiyor.
Diğer bir mesele, Sayın Başkan, şu anda biz, Mecliste grubu bulunan siyasi partiler olarak buradayız Anayasa Komisyonu üyeleri olarak ve grubu olmayan arkadaşlar da var, TİP'ten milletvekili arkadaşlar da var ama burada olmayıp seçime girme yeterliliği kazanan 22 parti var toplamda yani Türkiye'de şu an seçim yapılsa 22 parti seçime girmeye hak kazanmış.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Şu anda 24.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - İzninizle, YSK bunu ilan etti, seçimlere katılabilecek siyasi partileri ilan etti, böyle bir karar verdi yani. Bu partiler: Adalet ve Kalkınma Partisi, Anavatan Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Demokrat Parti, Demokratik Sol Parti, Emek Partisi, Gelecek Partisi, Genç Parti, Halkların Demokratik Partisi, Hür Dava Partisi, İYİ Parti, Millet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Muhafazakar Yükseliş Partisi, Saadet Partisi, Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Türkiye Komünist Partisi, Vatan Partisi ve Yeniden Refah Partisi. Bu partiler burada olmalı, seçime girecekler ya, Seçim Kanunu'nu görüşüyoruz ve bu görüşeceğimiz teklif bu partilerin tamamını ilgilendiriyor.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Seçimi kazanıp da girecekler, merak etmeyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Seçime hangi şartlarda girebilecekleri, hangi ölçülerle giremeyecekleri, adaylıkların tespiti, seçim kurullarının oluşturulması gibi temel meselelerde, bu konuda kesinlikle demokratik bir tartışma için bu taleplerimizin dikkate alınmasını öncelikle talep ediyoruz.
Sayın Başkan, doğrusu, bugün çok mutlu olduğum bir şey dinledim; sayın teklif sahiplerini de dikkatle dinledik, sizi de dinledik. AİHM'e atıfta bulunulmasından tabii ki mutluluk duydum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının burada, seçim teklifinin görüşüldüğü bir ortamda yüzde 10 barajının Anayasa'ya aykırı olmadığı ama yüksek bulunduğuna dair referansı bence çok önemli bir şey, çok önemli bir adım. Neden? Çünkü bugün Türkiye'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor ve maalesef bu ilan ediliyor siyaseten. Biz, tam da oradan bakıyoruz, evet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları artık Türkiye'nin iç hukukunun bir parçasıdır; Anayasa 90 emredici bir şekilde bunu düzenlemiştir.
Baraja ilişkin olarak da Sayın Yıldız tabii ki anlattı yani doğru karar. Ama orada bize sorumluluk yükledi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Meclisine dedi ki: "Bu, Avrupa'daki en yüksek barajdır, bunu düşürmeniz lazım. Ben 'Sözleşmeye aykırı.' diyemiyorum ama demokratik olarak bunu düşürün." Şimdi, bunu böyle okuyalım ve böyle yorumlayalım.
Diğer boyut da hakikaten sayın teklif sahipleri çok güzel bir demokrasi çerçevesini de sundular, hakikaten, bunu içtenlikle söylüyorum.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Teşekkür ederiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ancak, ancak... Ancakı var tabii ki. Yani dilde "demokrasi", dilde "demokratik sistem", dilde "temsilde adalet", dilde "eşitlik"; dilde hiçbir sıkıntı yok ama gelin görün ki içine baktığımızda tam aksi düzenlemeler var, tam aksi düzenlemeler var. Yani dünyanın her yerinde de tabii ki baskıcı yöntemler bu tip çerçeve metinlerle, demokratik dille takdim edilir. Aslında, bunu anlaşılır buluyorum ama şunu şöyle nitelemek istersem umarım anlayışla karşılarsınız: Dilde "demokrasi", yürekte ve kafada "otokrasi". "Yani bu seçimde ne yapalım, ne edelim de biz Meclis çoğunluğunu alalım." Bütün mesele bu aslında. "Ne yapsak acaba seçim sonuçlarını değiştirebiliriz?" Bütün ayrıntılarda bunu bugün geniş bir şekilde tartışacağız. Diğer bir deyimle "Hep bana, hep bana." Hepsi size.
Ya, şimdi neredeyse "Barajı düşürmeyi HDP için yaptık." diyeceksiniz, onu geçtik, onu geçtik; HDP barajları yıktı, devirdi. Bu baraj Türkiye'de Kürtler için konulmuş bir baraj 1983'te. Bunu ben değil, sağır sultan biliyor. Dünyanın hangi ülkesine gitsek "Yüzde 10 seçim barajı Kürtler, sosyalistler ve muhalifler için geldi 'Parlamentoda temsil edilmesinler.' diye." diyor. E, biz 2015'te barajı geçince...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Millî Selamet ve MHP için konuldu o baraj. Siz yoktunuz daha, siz yeryüzünde yoktunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz öyle görüyoruz ve biz bu barajları geçmek için -geçmediğimiz dönemlerde- bağımsız adaylarla girdik; sizin de ifade ettiğiniz gibi insanlar iplerle oy kullandılar, tercihli oy verdiler, mahallelerinden kaç adım ötedeki okula gideceklerinden tutalım, inanılmaz, insanüstü bir çabayla iradelerinin temsil edilmesi için canhıraş bir mücadele verdiler. Bu, dünyanın hiçbir yerinde yoktur aslında. Ya, temsil edilmek isteniyor ama önü kapanmış yani temsil edilemiyor.
Barajlar geçti. Yani yüzde 7 barajı kesinlikle yüksek. Sıfır barajı öneriyoruz, bunu söyleyeceğiz. Yani neden? Biz şartları koyalım, bütün partiler seçime girsin; belirli bir ölçü konulur demokratik standartlarda. Bu barajı neden koyuyoruz biz? Yani illa bir baraj konulacaksa "Yüzde 1 alan hazine yardımını alabilsin." diyelim Milletvekili çıkarabilecek kadar oy alıyorsa... Dünyanın birçok yerinde farklı sistemler var, onu ayrıntılarda ifade edeceğiz. Bu sebeple, biz yüzde 7'yi de çok buluyoruz ama asla kendimiz için değil; "Hep bana, hep bana." demiyoruz. Yüzde 20 yapın, biz o barajı da aşarız, hiç kuşkunuz olmasın yani baraj sorunumuz yok artık. Bizim ne parti olarak ne toplumsal destek olarak bir baraj sorunumuz kalmamıştır. Tabii, bu ortaklar tarafından, Cumhur İttifakı tarafından düşünülmüş ve zaten bu barajın getirildiğini takdir edersiniz.
Diğer bir mesele yani Anayasa'ya aykırılık meselesinde, maddelerde ayrıntılı bir şeklide ifade edeceğiz. Ya, "tabii hâkim" ilkesini hepimiz biliriz. Bu, seçim hukukunda da seçim kurullarıdır. Seçim kurulları "tabii hâkim" ilkesinin bir paralelidir, yansımasıdır. Neden? Neden? Çünkü ben...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Bizim kuradakiler hâkim değil mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yok, yok, onu ifade edeyim Sayın Yıldız, tartışacağız yani siz sundunuz, biz de bunu eleştireceğiz, değil mi?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kurayla çıkandan doğal hâkim olur mu Sayın Yıldız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Şimdi, "doğal hâkim" ne demek? Sayın Başkan -il ve ilçe seçim kurulu başkanları- önceden kıdemli, en kıdemli üyeler orada görevlidir; o değişmez, orada bir subjektif müdahale şansı yoktur. Kıdem zamanla, mesleki deneyimle, liyakatle oluşan bir şeydir. Mesela, şu anda 2024'e kadar görev yapacak olan il ve ilçe seçim kurulları var. Siz bu müdahaleyle kura sistemini getirerek, kıdemi kaldırarak, il ve ilçe seçim kurullarını istediğiniz şekilde dizayn edeceksiniz, edebilme şansını elde edeceksiniz ve üç ay içinde...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - 1.700 hâkime hakaret ediyorsunuz şu anda.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Estağfurullah, estağfurullah, hiç kimseye hakaret etmiyorum.
Üç ay içinde diyorsunuz ki: "Bu değişiklik olur."
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Kıdemli hâkimlerden niye rahatsızsınız ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben sizi dinledim ve hiç müdahale etmedim.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Ama biz hakaret etmeden konuştuk.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben hiç hakaret etmiyorum, hiç hakaret etmiyorum.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Hâkimlerin bazı partilere...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Şöyle Sayın Yıldız: O zaman siz en kıdemli hâkimlere hakaret mi ediyorsunuz, kıdemlilere hakaret mi ediyorsunuz? O kıdemlilere olan güveninizi neden yitirdiniz?
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Bakın, onlar kuranın içinde, dışarıda tutsak doğru.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Hayır, neden yitirdiniz? Neden güveninizi yitirdiniz? Yani bu sistemin değişmesinin dayanağı ve arka planı neyse bunu öğrenmek istiyoruz. Yani kıdemli hâkimi kaldıralım, isteyen kuraya girmesin, isteyen kuraya girsin. E, liyakat? Sonuçta hâkim ve savcıların -çok üzülerek söylüyorum tabii ki, bir hukukçu olarak- nasıl belirlendiğini hepimiz biliyoruz; Adalet ve Kalkınma Partisinin parti meclisi üyelerinin, milletvekillerinin, yöneticilerinin, ilçe başkanlarının nasıl hâkim ve savcılık yaptığını, biz damdan düşenler olarak çok iyi biliyoruz. Yani Türkiye'de yargının durumunu biliyoruz. Bu yönüyle bu seçim kurulları dizaynı katiyen Anayasa'ya aykırıdır; "Adil seçim, temsilde adaleti" ortadan kaldıracak bir şeydir. Sizlerin deyimiyle kıdemli hâkimlere hakaretse bu, hakarettir, saygısızlıktır, güvensizliktir. Biz, kıdemli hâkimleri bir çırpıda çıkaramayız.
Diğeri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uygun bir düzenlemeden ziyade, doğrudan Cumhurbaşkanının şahsına bir muafiyet getiriliyor ya. Yani deyim yerindeyse -hani, teşbihte hata olmaz- bir tarafta devlet olacak, bir tarafta vatandaş olacak. Yani her türlü resmî töreni, seçim çalışmasını, özel uçakları, her türlü olanağı devlet adına Sayın Cumhurbaşkanı kullanacak, seçim kampanyası yapacak; diğer tarafta, çok kıt olanaklarla partiler o seçimde halk iradesini temsil etmeye çalışacak. Bu, kesinlikle hem rekabet kurallarına hem Anayasa'nın eşitlik ilkesine hem de... Daha birçok önergede de ifade edeceğiz, kabul edilemez bir şey. Yani Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı neticede, genel başkan olarak siyasi rekabet içinde olması lazım ve rekabetin asgari ölçütü de ilk sırası da herkesin eşit koşullara sahip olmasıdır. Eşit koşullar olmadığı zaman, resmî ziyafetlerle, açılış törenleriyle "Gaz çıkardık." nidalarıyla, "Köprü açtık." seremonileriyle bir seçim kampanyası yapılamaz, yapılamaz. Yani bu asla adil olmayacaktır.
Özcesi, il ve ilçe seçim kurullarının dağıtılması -buna benzer- Cumhurbaşkanlığına seçim muafiyeti getirilmesi ve rekabetin ortadan kaldırılması -diğer partilerin ittifaka ilişkin tartışmaları ilerleyen bölümlerde yapacağız tabii ki- bunların tümü Anayasa'ya totalde aykırı. En önemlisi de ya, 2018'deki sistemi de Adalet ve Kalkınma Partisi getirdi, ittifak sistemini getirdi; şimdi "Kaldırıyorum." diyor. Yani niye kaldırıyorsun madem getirdin? İttifaklar sistemi, o olanak, hani, barajın sıfırlanması anlamında, niye kaldırılıyor? Bunu da tabii ki çok güçlü tartışmak gerekiyor. Yani bu söylediklerimiz asla şöyle algılanmasın: Hani HDP endişeli, aman temsil edilemeyiz, aman şöyle. Öyle bir durum değil. Biz Türkiye'deki 84 milyon yurttaşın iradesini savunuyoruz, herkesin hakkını savunuyoruz. Bizim baraj sorunumuz yok diye, baraj sorunu olanları savunmayacağız anlamına gelmiyor ya da biz Parlamentoda temsil ediliyoruz diye, Parlamentoda temsil edilmeyenlerin burada sözünü söylemesinin engellenmesini adil ve demokratik bulmuyoruz. Bu yönüyle düşüncelerimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Ve bu usul açısından, Sayın Başkan, hakikaten bu görüşmelerin zenginleşmesi, çoğullaşması ve bu görüşlerin alınması da hayati önemdedir diyorum.
Çok teşekkür ediyorum.