KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Yeni bir tartışmaya vesile olma.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, yeni bir tartışma yaratmayacağım.

Şimdi, burada, getirilen 14'üncü maddenin ikinci fıkrasında ibare aynen şu: "...ilgilisine rücu edilip edilmeyeceğine ve rücu miktarına, ilgilinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle..." "İlgilinin görevinin gereklerine aykırı" kavramı çıkarılmalı, "ağır kusur hâlinde hareket etmek suretiyle" getirilmeli. Siz, burada en hafif bir ihmali dahi rücu mekanizması içerisine koyuyorsunuz ki yani burada kasıt ve ağır kusur getirilmeli. Bence, hekimleri, bu şekilde çok fazla, çok çabuk sorumluluk altına sokuyorsunuz; bu doğru bir kavram değil, bilemiyorum, ben bu düşüncedeyim.

Şimdi, buna "Muadili nedir?" diyeceksiniz. Adalet Bakanlığının temsilcileri burada olduğu için karşılaştırma çok daha rahat olur. Bir mahkeme heyeti veya hâkimine, eğer hukuka tam aykırılık şeklinde bir karar yoksa ona rücu etme hakkı verilmez. Nedir? Hâkimin verdiği kararların hukuki tartışması sonucunda ona mesuliyeti siz yükleyemezsiniz. Niye? Hâkimin verdiği kararla ilgili görüşü o, inanmış olduğu hukuk düşüncesi o. Siz eğer bunu tazminatla karşı karşıya getirirseniz, o korku nedeniyle hukuk gelişmez, Yargıtay bozarsa bozar yani bu mesleğin gelişiminin önündeki engelleri de... Hukuk nezdinde, yargıda bunu biz nasıl kabul etmiyorsak tıp etiğinde de doktorlukta da hekimlikte de sağlık kuruluşlarında da siz o insanlara bu mesleği ifa ederken hafif bir hata, hafif bir kusurundan dolayı sorumluluk getirirseniz tıp gelişiminin önünü engellersiniz.

Onun için benim sizden istirhamım şu: Burada Adalet Bakanlığında hâkim ve savcılara rücu mekanizması... Asıl olan hukukun birliğidir, asıl olan hukukun tekniğidir. Siz bir meslek grubuna rücuyla ilgili mekanizmayı daha zorlaştıracaksınız ama hekimlerle ilgili olanı daha hafifleştireceksiniz... Bu, hukuk birliği açısından, hukuk tekniği açısından Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır. Size somut önerim şu: Hâkim ve savcılardaki rücu mekanizması neyse buradakine de aynısını getirin diye talepte bulunuyorum. Bu birinci talebim değerli üstadım.

İkinci talebim şu: Birinci fıkrada Ankara adliye mahkemelerini görevlendiriyorsunuz. Efendim, biz Türkiye'deki tüm yargıya güveniyoruz, tüm yargıya inanıyoruz. Yargı içerisinde Erzurum Bölge İdare Mahkemesi, Ankara Bölge İdare Mahkemesi, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, Konya Bölge İdare Mahkemesi arasında kayırma yapmak, ayrımcılık yapmak, maalesef başka bir siyasi tartışmayı gündeme getirir; bu, aynı zamanda, bizim Anayasa'mızın 141'inci maddesindeki -yargının çabuk, hızlı, ekonomik- ilkeye de aykırılık olur. Şimdi, tüm bu davaları eğer biz Ankara'ya yığarsak Konya'daki vatandaş gelip Ankara'ya mı açacak veyahut da Urfa'dan gelip Ankara'da mı açacak, Erzurum'dan gelip orada mı açacak? Bu, hukuk birlikteliği açısından da yanlış bir uygulama, dava yığılmasına da sebebiyet verir.

Şimdi, bir başka husus sağlık kurullarıyla ilgili. Evet, değerli arkadaşlarımız burada çok önemli hususlardan bahsettiler. Ürolojiyle ilgili diyelim Değerli Başkanım, siz hekimsiniz; ben sizlere, tereciye tere satmayayım. O kurulun içerisinde eğer onunla ilgili bir kusur aranacaksa o alanda uzman olan insanların yani en azından bir kişinin olmasında, bulunmasında yarar var ve aynı zamanda, evet, siz, burada "ilgili kurumun hukuk müşavirleri, hukuk birimi" demişsiniz ama -bilemiyorum, değerli Adalet Bakanlığının temsilcileri, üstatlarımız ne der- bence, burada, biz bir yandan sorumluluk getiriyoruz... Sorumluluk derken, suç ve ceza açısından tazminat sorumluluğu ayrı, cezai sorumluluk ayrı; burada cezai sorumluluğun mahkeme kararıyla tespit edilmesi...

Arkadaşlar, bir kişinin beraat etmesiyle ilgili de ceza mahkemesi, hâkim, çok geniş yetkilere sahip ve ceza verme açısından da vicdani kanaat açısından da çok rahat, geniş şeylere sahip. Siz kalkıp burada sorumluluğu yerine getirirken sırf "Ceza mahkemesinin kararı onu bağlar." şeklinde eğer getirirseniz, burada bir başka mağduriyet gündeme gelir yani burada, en hafif bir hadisede, siz, hekimi bununla sorumluluk altına sokacaksınız. Benim sizden istirhamım: Ya, arkadaş, biz nasıl ki... Yani biraz önce arkadaşlarımız çok güzel bir şey söylediler: "Muayene için çok kısa bir süre koyacaksınız ama hata yapmayacaksınız." Arkadaşlar, yani o zaman hata yapmamak için o hekime onu muayene edebilecek fırsatı, aracı gereci ve süreyi temin etmeniz gerekiyor. Yani bu bir fabrikasyon iş değil. Sen, beş dakikada bir, bir hastayı alırsan, bunu zamanla yarıştırır hâle getirirsen hata kaçınılmaz, kusur kaçınılmaz ama hatadan, ufak bir kusurdan da biz hekimleri sorumluluk altına sokarsak, hekim hastayı muayene etmekten korkar, çekinir. Ve gerçekten de, sırf sorumluluk davalarından kurtulmak için, hekimler bazen, mümkün olduğunca hastayı sevk ediyor yani "Benden gitsin başka bir tarafa." deniliyor. Tıbbın gelişimini engelleriz; bu, çağın gerisinde kalma durumuyla bizi karşı karşıya getirir ki bu, işlenen, izlenen bir politika olmamalı diye düşünüyorum. Karşılaştırması açısından var mı örneğimiz? Evet, Türk Hukuku uygulamamız var. Siz, hâkim ve savcılıktaki sorumluluk kapsamı, maddesi neyse, aynı şablonu buraya deklare edin ve bu tartışmalar da bence biter.

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.