KOMİSYON KONUŞMASI

Sayın Türeli, buyurun.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, arkadaşlar, birkaç konunun netleşmesi ihtiyacı var çünkü bakın, bunun yüzünden, devamlı, bakıyoruz, tartışmalar çıkıyor ve devam ediyor. Birincisi şu: Bu Komisyon teknik komisyon, tamam, ama teknik komisyon demek sadece rakamlarla ilgilenmek değil. Biz şimdi burada...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Niye itiraz ediyordunuz?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika, sözümü bitirmedim. Lütfen...

BAŞKAN - Sayın Çelebi, bir saniye, bitirsin bir sözünü.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika arkadaşlar... Bitsin, ondan sonra söyle şeyini.

"Teknik komisyon..." Biz burada oturup ödenekler bazında tek tek şu kadar, bu kadar, bunları mı konuşuyoruz? En son oylanıp geçiyor. "Teknik komisyon..." Politikaları konuşuyoruz biz, politikaları, geçmiş dönemde uygulanan ve gelecekte uygulanacak politikaları. Bu anlamda teknik ama aynı zamanda da politik. Biz politikacıyız, siyasetçiyiz. Yani burada uygulanan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının uyguladığı politikaları konuşuyoruz. Rakam mı konuştuk burada? Yani "teknik komisyon" derken, yok, şuraya şu kadar verdin de, şuraya şu kadar ödenek aktardın, bunları konuşmuyoruz ki. Bunlar zaten bu şekilde gelmedi önümüze. 2013 yılı kesin hesabı bile böyle görmüyoruz. O yüzden bir kere bunu netleştirelim.

İki: Yasama yürütme ayrımını lütfen doğru, parlamenter demokrasiye uygun biçimde benimseyelim. Bakın, biz hepimiz yasamayız. Burası yürütme arkadaşlar. Siz yasamasınız bizim gibi. Biz denetliyoruz yürütmeyi arkadaşlar. Bunun farkına varın. Yani siz de sonuçta eleştirilerinizi getirin. Yani sonuçta yürütme çoğunluk var diye, sizin içinizden çıktı diye, orası hiçbir eleştiri yapmayacağız, bunların hepsini dışta tutacağız...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yaptık ya, tavsiye ediyoruz, yapıyoruz ya.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika, bakın, böyle bir anlayış olmaz. Bize cevap veriyorsunuz. Bakın, biz söylediğimiz zaman eleştirileri, biz burada karşıdaki grup olarak size hitap etmiyoruz ki. Biz uygulanan politikaya, Hükûmete şey yapıyoruz arkadaşlar. Eleştireceğiz tabii, biz muhalefetiz, biz muhalefet partisiyiz. Yarın siz muhalefet olduğunuzda siz de bizi eleştirin, itirazımız yok. Yanlış yaptığımızı söyleyeceksiniz. Niye bunu içinize sindiremediğinizi anlamadım. Devamlı oradan cevap yetiştiriyorsunuz arkadaşlar bize ya. Yapmayın! Üç...

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Cevap vermeyelim, susalım mı, ağzımıza kilit mi vuralım?

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Türeli. (Gürültüler)

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika... Bir dakika... Son konuyu da söyleyeyim.

Bakın arkadaşlar... Bir dakika...

Üç... (Gürültüler)

Arkadaşlar, bakın... (Gürültüler)

Sayın Başkan...

BAŞKAN - Lütfen buyurun.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bakın, arkadaşlar, üçüncü olarak da biz kişiselleştirmiyoruz arkadaşlar, kişisel şey değil bunlar. Biz politikaları eleştiriyoruz. Söylenen sözler var. Bazen bir bakan bir söz söylemiş oluyor, o lafı hatırlatıyoruz, söyleyeceğiz ona. Bu bir kişisel saldırı değil. Sonuçta siyasetçi, yönetici makamında oturanlar, bu ülkenin kaynaklarının nasıl yönetileceğine karar verenler, politikayı belirleyenler elbette eleştirilecek. Yanlış yaptıkları zaman söyleyeceğiz. Dün bir şey söyledilerse, bugün tersini yapıyorlarsa söyleyeceğiz bunları. Bu, kişiselleştirme değil. Kişisel bir şeyimiz yok bizim. Ne işimiz olabilir insanlarla? Yani sonuçta hepimiz burada parlamenteriz, milletvekilliği görevini yapıyoruz. Ama doğal olarak orada oturan insanlardan belli bir tutarlılık beklemek, belli bir sorumluluk beklemek bizim hakkımız. Bu yüzden bütün eleştirilerimiz bu bağlama alınmalıdır ve son olarak da söyleyeyim: Her zaman yapıcı muhalefetten yanayız. Bakın bu konuşmalarımıza, lütfen, basın da burada, alıyor, alın şeyleri, bakın, hepsinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ilişkin ne olur, nelerde yanlış yapılıyor, ne olması gerekiyor, dezavantajlı gruplara gittik, onlara ilişkin, hep bunları anlatıyoruz arkadaşlar. Yani bunlardan bir şey çıkartılması gerekiyor. Biz Sayın Bakandan bunu bekliyoruz. Sizin yerinizde oturan Fatma Hanım'da da aynı şekildeydi Sayın Bakan. Orada da söylüyorduk, teşekkür ediyordu, "Sağ olun." diyordu, "Yararlandım." diyordu, budur yani. Böyle bir şeyin içindeyiz. Son olarak da bir şey söyleyeyim...

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Aşk olsun, ben yararlanmıyor muyum?

BAŞKAN - Yani Sayın Bakanımıza söz vermedik henüz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, şöyle, bir de zaten son olarak şunu anlamadım: Zaten buradaki sorun çözüldü. Arada geldiniz, konuşma burada bakıldı, bitti. Onun için burada yeniden bunları alevlendirmenin, şey yapmanın... Hiç bunlar yakışık almıyor, onu belirtmek istiyorum.