| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4290)(Tali Komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .03.2022 |
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Kıymetli Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle Selva Başkanıma ve yıllarını kadın mücadelesine vermiş, kadın mücadelesi için, kadına yönelik şiddetle mücadele için emek sarf etmiş bütün kadın milletvekillerimiz başta olmak üzere bütün milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Yıllardır hepimiz çalışıyoruz; kadının istihdamını çalışıyoruz, statüsünün yükseltilmesini çalışıyoruz ve yirmi yıldır da AK PARTİ iktidarları döneminde Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok önemli kazanımlar elde ettik ve bu kazanımlar sadece mevzuatsal değil, aynı zamanda uygulamadan kaynaklı çok önemli kazanımlardı. Biraz evvel Selva Başkanımız bunları paylaştı ve sizler de hepsini, çok net bir şekilde bu yasal düzenlemeleri ve kazanımları biliyorsunuz. İstihdamından eğitimine kadar kadının önündeki çifte standartçı bakışın ortadan kaldırılmasına kadar birçok engeli, insan hakları ihlallerini ortadan kaldırdık.
Beni öncelikle bu yasa teklifinde sözlerime başlarken "ama"sız, "fakat"sız, "lakin"siz, çifte standartçı dilleri bir tarafa bırakarak mevzunun kadın olduğu ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi olduğu bir süreci hep birlikte yaşamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle "ama"sız, "fakat"sız, "lakin"siz, çifte standartçı dili, altını çizerek söylüyorum... Şiddet nereden gelirse hangi kurumdan gelirse hangi partiden gelirse hiç fark etmeksizin ortak bir dille mücadele etmek ve kadına yönelik şiddette ortak bir uygulamayı beraberce yaşatmak gerektiğini düşünüyoruz.
Bu vesileyle Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Komisyonunun çalışmaları neticesi çok önemli tespitleri arkadaşlarımızla, milletvekili arkadaşlarımızla birlikte, kurum, kuruluşlarımı, bakanlarımızla birlikte yaptık ve bu uzun, meşakkatli çalışmanın neticesinde de 17 başlık altında önerilerimizi topladık. Bu başlıklarımızın bence mevzuattan da önce gelen bir tespit ve önerisi vardı. Bu tespit, farkındalık ve zihniyet dönüşümü. Mevzuatsal düzenlemeleri yapsak da eğer bir söylem birliği içerisinde olmazsak ve bu konuda uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları çözmek için beraber ortak dili geliştirmezsek ne kadar yasal düzenleme yaparsak yapalım, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi etkin hâle getiremeyiz. Bu vesileyle öncelikle, farkındalık ve zihniyet dönüşümü konusunda hepimizin ortak tavırları koyması gerektiğini düşünüyorum.
Yasa teklifimizde özellikle ülkemizdeki temel insan haklarına ilişkin uluslararası anlaşmalara uygun olarak başta Anayasa'mız olmak üzere, yürürlükte bulunan kanunlarda kadın haklarını güçlendirmeye, ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin önemli düzenlemeler yaptık. Devletin bireyleri koruma yükümlülüğü çerçevesinde yapılan düzenlemeler dikkate alındığında, yasal altyapının ve hukuk sisteminin geliştirilmesinde kayda değer kazanımlar elde ettiğimizi hepimiz biliyoruz. Bununla birlikte kadına yönelik şiddetle mücadele sürecinin etkinliğinin artırılmasını teminen mevzuatımızda da birtakım değişiklikleri yapalım önerilerini yaptık ve Sayın Cumhurbaşkanımızın, kadına yönelik şiddette hedef "sıfır şiddet ve sıfır can kaybı..." Bu ilkeyle yirmi yıldır kadına yönelik pozitif ayrımcılık, Anayasa'nın pozitif ayrımcılık ilkesine istinaden birçok düzenlemeyi de hayata geçirdi ve bir kez daha kadına yönelik şiddetle mücadelenin devlet politikası olduğunu devlet başkanı olarak çok net herkese hissettirdi ve bütün toplumda var olan, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan kravat indirimi ve cezasızlık algısının ortadan kaldırılmasına vesile olacak çok önemli bir teklifi bugün Komisyonumuzda görüşeceğiz.
Bu vesileyle özellikle kadına yönelik şiddet vakalarında verilen koruyucu ve önleyici tedbir kararlarının her mahkeme tarafından değil, tek bir mahkeme ve bir hâkim tarafından değerlendirilmesi ve bu alanda uzmanlaşmanın sağlanması amacıyla tedbir mahkemelerinin faaliyete geçirilmesini Adalet Bakanlığımız tarafından çok önemli görüyorum. Bu tedbir mahkemelerimizin sayılarının artırılmasıyla birlikte özellikle, tedbir mahkemeleri ihtisaslaşan ve ihtisaslaşacak olan mahkemelerimizdeki kararlar da dâhil olmak üzere, maalesef, "Mahkemede beyaz gömlek giydi, kırmızı kravat taktı." deyip "Akıllı, uslu oturdu." deyip -67 yerinden bıçaklayıp- sonrasında iyi hâl indirimi ve denetimli serbestlikle dışarıda dolaşan failleri görünce her birimizin yüreğinin kanadığının altını özellikle çizmem gerekir. Bu vesileyle o toplumsal infiale sebebiyet veren cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için "kravat indirimi" ya da "iyi hâl indirimi" olarak bilinen takdir indirim nedenlerinin değerlendirilmesi ve uygulanmasının gerektiğini, Türk Ceza Kanunu'ndaki yapılacak değişiklikle cezasızlık algısını ortadan kaldırmak adına kadına karşı işlenen suçlarda hükmedilen cezaların etkili şekilde infaz edilmesinin şiddet eylemlerini gerçekleştiren kişiler üzerinde belli bir caydırıcılık unsuru taşıyacağını düşünmekteyiz. Bu vesileyle iyi hâl indiriminin kadına yönelik şiddet suçları nedeniyle hükmedilen cezalarda uygulanmamasına yönelik bugünkü teklifimizin tüm kadın milletvekilleri ve tüm toplumdaki kadınlar ve şiddete karşı olan 85 milyon vatandaşımız tarafından da kabul göreceğini düşünüyorum.
Özellikle uygulamadan kaynaklanan aksaklıklar açısından söylüyorum, ki Yargıtay Ceza Genel Kurulunun daha önceki kararlarında 27/09/2011 122/187 sayılı Kararı olmasına rağmen, maalesef, Yargıtay kararları göz önünde bulundurulmadan iyi hâl indirimleri uygulanmıştır. Bu düzenlemeyle Yargıtay kararları içtihat oluşturmadan da bu düzenlemeye istinaden iyi hâl indirimleri, takdir indirimleri kadına yönelik şiddetlerde uygulanmayacaktır. Özellikle katalog suçlarının nitelikli hâllerin, kadına karşı işlenen tüm suçları kapsamasını çok önemli görüyorum ve ısrarlı takip, özellikle 6284 sayılı Kanun'a giren tek taraflı ısrarlı takip kavramı, 6284 sayılı Kanun'a ilişkin uygulama yönetmeliğinde tanımlanmış vaziyette ancak ceza mevzuatımızda şiddetin bir türü olan ısrarlı takip teşkil eden fiillerle bir bütünlük içerisinde ayrı bir suç olarak tanımlanmış ama yaptırıma bağlanmamıştı. Bu sebeple, ısrarlı takip teşkil eden fiiller mahkemelerce huzur ve sükunu bozma, taciz ve sarkıntılık eylemleri kapsamında ele alınmakta ve faillere verilen cezalar caydırıcılık unsuru taşımamaktaydı; bu vesileyle ısrarlı takip teşkil eden fiiller mağdur ve mağdur yakınları üzerinden ciddi etkiler oluşturmaktaydı. Bu tür vakalarda çok uzun yıllar süren ısrarlı takip fiilleri olabilmekte ve şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklar maddi, manevi ve psikolojik olarak zararlar görmekteydi. Bugün ısrarlı takiple ilgili teklifimizi de Mecliste Komisyona getirmekten çok büyük memnuniyet duyuyorum.
Ve sağlıkla ilgili yapılan düzenleme... Bugün hepimizin çok önemli bir günü; hem bir kadın hem de bir sağlıkçı olarak, hem sağlık çalışanlarına hem de kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için bu teklifi çok önemli görüyorum ve bugünü de çok önemli bir gün olarak değerlendiriyorum.
Ben bu vesileyle, irade ortaya koyarak ihsasıreyde bulunan Kıymetli Adalet Bakanım Bekir Bozdağ'a, önceki dönem görev yapan Kıymetli Adalet Bakanım Abdulhamit Gül'e ve bu konuda yirmi yıldır her mücadelemizde yanımızda olan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve önceki Komisyon çalışmalarında bu fikirlerin olgunlaşmasına vesile olan bütün katılımcılara; tekliflerimizi kabul ederek Komisyon dışından Komisyonumuza gelen bütün disiplinlere; kurum kuruluşlara, sivil toplum örgütlerine, meslek örgütlerine, medyaya, sivil toplum örgütlerinin çok kıymetli başkanlarına, sendikalara, her birine, uluslararası kuruluşlara ayrı ayrı teşekkür ediyorum ve bu Komisyon teklifimizin hayırlı uğurlu olmasını ve "sıfır şiddet, sıfır can kaybı" ilkesinden taviz vermeden yolumuza devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Saygılarımı sunuyorum.