KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, tabii, ben de genel olarak kanun teklifini incelediğimde, olumlu olarak karşıladığımı en baştan söylemek isterim fakat bazı eksiklikler var. Tabii, enine boyuna konuşulması gerektiği fikrine ben de katılıyorum. Mesela, bazı suçlarda kadının mağdur olması hâlinde ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmemiş hürriyeti tahdit suçu gibi... Gözüme ilk çarpanlardan bir tanesi oydu yani bunları uzun uzun konuşmamız gerekiyor.

BAŞKAN FATMA AKSAL - Tabii.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Şöyle bir şey var: Şimdi, "uygulama önemli" deniliyor ya; evet, uygulama önemli. Şimdi, insan haklarıyla ilgili, ifade özgürlüğüyle ilgili suçlara baktığımızda mesela, tutuklama olmasın diye sürekli strateji planları, eylem planları, kanun değişiklikleri gerçekleştiriyoruz ama en ufak bir "tweet"le insanların ifade özgürlüğü ihlal ediliyor, hemen tutuklanıyorlar. Kadına yönelik şiddette ise tutuklama olsun, bu tedbire daha sık başvurulsun ki caydırıcı olsun diye uğraşıyoruz ama 23 bıçak darbesiyle tahliye ediliyor failler. Hakikaten yani burada anlaşılıyor ki -bu iki örnek- yazılması, kanuna yazılması önemli değil, bunların fikir ve zihniyet anlamında değiştirilmesi ve uygulamaya geçirilmesi, uygulayıcıların dönüştürülmesi gerekiyor ki zaten kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planlarının da hepsinde, bugüne kadar yayımlanmış olanlarının hepsinde 1'inci madde "zihniyet dönüşümü" diye başlıyor mücadele anlamında ama hiç zihniyet dönüşümü hiç yapılmıyor. Evet, Tülay Hanım söyledi; Millî Eğitim Bakanlığı, il müdürlüklerinde kadınların artırılmasıyla ilgili yani istihdamla ilgili tedbirler almış. Ben de şimdi duydum güzel ama müfredatla ilgili ne yapılıyor? Asıl zihniyet dönüşümü için yapılması gereken müfredat değişikliği değil mi? Toplumsal cinsiyet eşitliğinin müfredata işlenmesi bizden sonraki nesillerin bunu hayata geçirmesi değil mi? Çünkü zaten yani araştırmacılar söylüyorlar, Bu tedbirleri alsak bile iki yüz yıl sonra gerçekleşecek toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele gerçek anlamda o zaman hayata geçmiş olacak ama bu yok yani. Müfredattaki kitapları hiç inceleyebildiniz mi bilmiyorum ama bir incelerseniz kadının oradaki toplumsal rolünün nasıl betimlendiğini görürsünüz ve buraya yazılan bu cezaların artırılması belki bir nebze caydırıcılık sağlayacaktır ama hiçbir kadının hayatını geri vermeyecektir. O yüzden asıl önemli konuyu atlamayalım diyorum. Bu, tabii, önemli ama zihniyet dönüşümü ve diğer alınması gereken tedbirler, başta eğitim olmak üzere, çok çok daha önemli.

Bir de bu yasalar... Yani şimdi, insanın bir fikri olur bir konuda, bir projesi olur, bir programı olur ve onu sistemli bir şekilde hayata geçirir. Şimdi, bu çocuk istismarı, kadına yönelik şiddetle mücadele konjonktürel olarak geliyor karşımıza yani o günün koşullarında, o günkü siyasi atmosfer, o günkü AB görüşmeleri, o günkü başka kararlar falan, ona göre geliyor. Mesela, 2018 seçimlerinden -önce Sayın Akdağ gitti ama önceki dönemden vekillerimiz hatırlarlar- bir yasa teklifi hazırlanmıştı örneğin çocuk istismarına karşı. Ne oldu şimdi? 2018'den sonra yine iktidar oldunuz, AKP yine iktidar oldu. Yani o dönemden beri çocuk istismarı mı azaldı, bu suçlarla mücadele konusunda görüş mü değişti? Ne oldu mesela? Yani niye örneğin gelmedi, niye yasa teklifi hayata geçirilmedi? Ki kadınlarla ilgili, infazla ilgili hükümler vardı. Niye bugün geldi? Niye değişmiyor bu yasalar? Konjonktüre göre geliyor önümüze, onu da sorguluyorum doğrusu. Benim söylemek istediğim şey bu.

Bir de şunu söyleyeyim: Yani bu kanunlar enine boyuna konuşulmadıkça, özellikle ve özellikle uygulayıcılardan geri bildirim alınmadıkça defalarca değişmek zorunda kalıyor ve tam olarak yansıtmıyor etkilerini. Bir örnek vereceğim: "6284'ü çıkardık." diye övünüyorsunuz, evet, güzel ama mesela 6284 çıktıktan sonra kadınlar ne yaşadı biliyor musunuz? Ben avukattım, bir kadın geldi, boşanmak istiyordu -tam ayrıntılarını hatırlamıyorum ama- dövülmüş, şiddete maruz kalmış, bana şöyle dedi: "Ben mahkemeye gittim o yasadan faydalanmak için ama benden şu kadar harç istediler ve geri dönmek zorunda kaldım." Yani düşünebiliyor musunuz kanun çıkıyor kadınları korumak için ama şiddete maruz kalmış, zaten yüzü gözü morluk içerisinde kadınlar mahkeme kapılarından paraları olmadığı için geri dönüyor. Ya, o zaman ben vekillerimize bildirip bunun mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söylemiştim ve harçlarla ilgili tedbirler alınmıştı. Bunun gibi uygulamalar çok önemli. Mutlaka bütün STK'lerden, uygulayıcılardan, barolardan özellikle görüş alınması, uzun uzadıya konuşulması gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum.

Teşekkürler.