KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimiz, misafirlerimiz; şimdi, önce şeffaf olmak lazım. Ben "Tüketiciyi koruma yasasında değişiklik var." deyince herhâlde TÜİK'in yapısını değiştiriyorlar, dedim.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - "Tüketici" deyince TÜİK'i mi anlıyorsun?

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Hayır, şimdi, 85 milyon tüketici değil mi? 85 milyona doğru bilgi vermek gerekmez mi yani enflasyon rakamları hakkında doğru bir bilgi vermek gerekmez mi? Büyüme rakamları hakkında bilgi vermek gerekmez mi? Yani banka faizleri bile normal; bu, faizlerden çok çok yukarıda. Gidin bakalım "Bana politika faizinden para verin." deyin, bankalar size verecek mi? Yani yüzde 14'le kredi veriyorlar mı? Vermiyorlar. Demek ki tüketiciyi daha baştan korumuyoruz, genelde korumuyoruz. Enflasyon rakamları tüketiciyi korumuyor, açlık sınırı rakamları, yoksulluk sınırı rakamları emekli maaşının çok çok üzerinde yani bunlar şeffaf değil. Bizim öncelikle şeffaf olmamız gerekmez mi? Yani şimdi asgari ücret 4.250 lira oldu, biraz sevindik ama birkaç gün sürdü ya da çiğ süte zam yapıldı, 4 lira 70 kuruş oldu ama daha üretici bunun parasını almadan yeme zam geldi, ardından süt ve süt ürünlerine zam geldi. Şimdi, Şahin Bey diyor ki: "Yağ stokları birtakım..." Ya, arkadaşlar, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği açıklama yapmış, bir sürü yağ firmasının ortaklaşa kurduğu bir dernek bu. "Bir buçuk aylık stokumuz kaldı." demiş. Boşuna söylemiyorlar, Türkiye'deki üretim belli 1 milyon 700 bin tona çıktı, seviniyoruz, 200 bin ton arttı ama ihtiyacımız 3,5 milyon ton. Bu bizde yok, ithalat yapıyoruz. İthalatı nereden yapıyoruz? Ağırlıkla 2 ülkeden yapıyoruz, bu ülkeler de savaş hâlinde. Bakın, bugün ihracatlarını da durdurdular, bir sorun var. Şimdi, gemileri serbest bırakıyorlar, iyi, bıraksınlar. Bu gemilerdeki ürünlerin ne kadar olduğunu hiç sordunuz mu? Ben sordum, Türkiye'nin bir aylık ihtiyacına yetecek. Hadi nisanı da geçtik, mayısın ortasına kadar idare ettik; sonra ne olacak? Yeni ürün ağustosta çıkıyor. Ağustosa kadar ürünümüz var mı? Yok. Bunu açıklıyor musunuz, bir tedbir alıyor musunuz? Bakan çıktı, konuştu "Tedbir aldık." dedi. Ya, hangi tedbir? Yani gidip tarlaya "Üretici kardeşim, daha fazla ekin, size para veriyoruz, mazotu ucuzlatıyoruz, yemi ucuzlatıyoruz, gübreyi ucuzlatıyoruz." diye bir tedbir var mı? Yok. Sadece bir proje hazırladılar. İki sene önce de Sayın Bakan Pakdemirli o zaman açıklamıştı "Tohumluğun yüzde 75'ini devlet verecek." diye bir proje açıklanmıştı. Böyle projelerle olmuyor, somut destek paradır. Para verebiliyor musunuz, gübreyi ucuzlatabiliyor musunuz, ayçiçeği üreticisine destek verebiliyor musunuz? Somut proje budur.

Şimdi gelelim, nisan ile ağustos arası ne yapacağız? Arjantin ve Brezilya var çünkü onlar güney yarım kürede bugünlerde orada hasat var. Dua edelim ki hasat iyi olsun, oradan gemilerle bize gelsin. Yalnız şunu unutmayalım: Bakın, her gelen ürünü alacağız diye bir şey yok. Geçen sene 2 tane gemi geldi, birini ben durdurdum. Niye? Çünkü pestisit kalıntısı vardı. O gemi Türkiye'ye girmedi, başka ülkeye ürününü satmak zorunda kaldı. Üreticimizi de korumak zorundayız, tüketicilerimizi de korumak zorundayız. Yani bu yasa teklifi hazırlanırken hep güçlü olanlar korundu. Örnek veriyorum, naklen yayın yapan firma korunmadı mı? "Daha az ödeme yapacağım." dedi. "Evet, tamam." dediniz, kabul ettiniz. Sonra ne oldu? İhaleye de girmedi, bakın, TRT aldı maçları. İnşallah, TRT'den bütün maçlar ücretsiz bir şekilde vatandaşa verilir de hiç olmadı, kimse sıkıntı çekmeden tüketici bu şekilde korunur.

Çiftçiyi, esnafı hiç koruyor musunuz? Hayır, korumuyorsunuz. İşte, şoför esnafımız, özellikle ulaştırmayla uğraşan yani her gün taksicilik yapıp da evine akşam ekmek götürmekte olan insan mazot mu alsın, benzin mi alsın, hangi biriyle uğraşsın, yedek parça mı alsın? Yani bunlar korunmuyor.

Hileli gıdalar konusunda tüketiciyi hiç koruyabiliyor musunuz? Yani piyasalarda "zeytinyağı" diye içine kanola yağı katıyorlar, "kaşar" diye içine nişasta katıyorlar. Bunlar konusunda sıkı bir denetim var mı? Yok. Çünkü yapacak elemanları atamıyorsunuz ki. Gıda mühendisleri çalışmıyor, Tarım Bakanlığı bu elemanların atamasını yapmıyor. Yani kısacası, istatistikler tüketicileri korumuyor. Şimdi, deseniz ki: "Her şey şeffaf olacak, bu Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'unda bir yasa değişikliği yapıyoruz, her şeyi şeffaf bir şekilde açıklayacağız." O zaman tamam, teşekkür ederiz deriz

Yani gerçek enflasyon nedir? Ya, şimdi, TÜİK verilerine göre enflasyon yüzde 56 ama enflasyon grubuna göre yüzde 115. Şimdi, hangisine inanmamız lazım? Tabii ki biri gerçek rakamları söylüyor çünkü onlar da her ay takip ediyorlar. Yani biz tüketiciyi bu şekilde koruyabiliriz. Bir de var olan kurumları da eleştirmeden yani Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği madem bir açıklama yaptıysa bunun üzerine gidelim "Ne yapmamız lazım?" diyelim. Vatandaşa "Tedbir aldık." demekle bu işler olmuyor, tedbiri göstermek lazım.

Ayçiçeği konusuna geri dönüyorum; eğer birdenbire 1 litre yağ 7-8 liradan 28-30 liralara, şimdi 40-45 liralara çıktıysa bunun önleminin hemen alınması gerekirdi. Üreticiye "Git kardeşim, sen bunun üretimini yap, ben sana tohum desteğini, mazot desteğini, gübre desteğini arttırıyorum." demeniz lazımdı çünkü savaşın ne kadar süreceğini de bilmiyoruz; ya daha uzun sürerse ya Ukrayna'dan Rusya'dan gemiler gelmezse? Yani bunların hepsini düşünmemiz gerekiyor. TÜİK'i daha şeffaf hâle getirmemiz gerekiyor.

Teşekkür ederim.