KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Toplantıya geçmeden önce birkaç hususu paylaşmak istiyorum sizlerle. Öncelikle tüketicinin korunması yasa teklifiyle ilgili çalışma dün Meclisimize intikal etti. Bu çalışmayla ilgili; bugün toplantı yapmamızla ilgili tüm parti gruplarının, Komisyon üyelerimizin, grup temsilcisi ve sözcü arkadaşlarımızın, ayrıca parti Grup Başkan Vekillerimizin ortak anlayışıyla bugünkü toplantımızı yapabilme konumuna geldik. Dolayısıyla, ben bu anlayış için yürekten teşekkür ediyorum tüm arkadaşlarımıza ve Grup Başkan Vekillerimize.

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Anlayışımız var ama onayımız yok.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Tabii, devamında geleceğiz.

Dolayısıyla, bu teşekkürümü ifade etmek istedim arkadaşlar.

Şimdi, toplantımızı açarak, teklifle ilgili birkaç hususu sizlerle paylaştıktan sonra...

Gündemimizde Manisa Milletvekilimiz İsmail Bilen ve 31 milletvekilimiz tarafından 8/3/2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan ve Başkanlıkça aynı tarihte tali komisyon olarak Adalet Komisyonuna ve esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilen (2/4260) esas numaralı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yer almaktadır.

Değerli arkadaşlar, mesleği, mevkisi, yaşı, cinsiyeti fark etmeksizin bir toplumda yer alan her birey, esasen, aynı zamanda birer tüketicidir. Dolayısıyla, insanlığın yerleşik hayata geçmesiyle birlikte hayatı düzenleyen hukuk normlarının yerleşmesi söz konusu normlar arasında tüketicin korunmasıyla ilgili hususların var olmasını da beraberinde getirmiştir.

Tarihe baktığımızda, Hammurabi Kanunları'nda, Sümerlerde, Anadolu'da yaşayan Hititlerde, Roma ve Hint hukuklarında, alıcının her şeyden önce satın aldığı malın iyi ve kusursuz olmasını talep etme hakkıyla ilgili hususları görebiliyoruz.

Çoğumuzun bildiği 1215 yılında imzalanan ve dilimize Büyük Özgürlükler Sözleşmesi olarak çevirebileceğimiz Magna Carta Libertatum da Londra'da üretilen ürünlerin kalite ve ölçü yeknesaklığıyla ilgili hususlar içermesiyle tüketicilerin korunmasına yönelik atılan en büyük adımlardan biridir. Sanayileşme öncesinde birer kıvılcım olarak nitelendirdiğimiz tüketicinin korunmasına ilişkin bu gelişmeler, 19'uncu yüzyılın sonlarıyla beraber başlayan endüstrileşmeyle beraber harlanan bir ateşe dönüşmüştür. Sanayi Devrimi'nin çağ kapatıp çağ açan bir özelliği de şudur değerli arkadaşlar: Üretim artık sadece ihtiyaç olgusundan sıyrılıp bilakis tüketimin kendisi bir ihtiyaç hâline gelmiştir.

Tüm dünyada tüketimin hızla artmasıyla beraber tüketici ve üretici arasındaki anlaşmazlıkların çözüme ulaştırılması, tüketici tarafın olası zararlarının önüne geçilmesi gibi amaçlarla tüketicinin korunmasına yönelik adımlar atılmıştır. Anayasa'mızın 172'nci maddesinde yer alan "Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder." hükmüyle anayasal güvenceye alınan tüketicinin korunması hususu, 95 yılında çıkarılan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'la özel bir yasa olarak düzenlenmiştir. Çok kısa sürede hayata geçirilen garanti belgesi, satış sonrası hizmetler, Tüketici Hakem Heyetleri ve Reklam Kurulu gibi düzenlemeler, bugün, gelişmiş diğer ülkelerin de örnek aldığı ve ancak düzenlemeye başladıkları konular arasında yer alıyor. Öyle ki Avrupa Birliği İlerleme Raporları'nda da tüketicinin korunmasına ilişkin mevzuat altyapımız, birçok kez olumlu bir şekilde dile getirilmiş ve ülkemizin mevzuat konusunda tam uyum sağladığının altı çizilmiştir.

Değerli arkadaşlar, dünyamızın giderek daha büyük hızla küreselleştiği bu dönemde tüketici eğilimlerinin ve kompozisyonlarının hızla dönüşüm geçirmesi, teknolojik gelişmelerle birlikte satış kanallarında hızlı bir değişimin yaşanması, küresel gelişmelere paralel olarak ticari teamüllerin değişmesi, tüketicinin korunmasıyla ilgili hususların da bir değişim sürecine ayak uydurma gereğini beraberinde getiriyor.

Tüketicinin korunmasına yönelik yasal mevzuatın öncelikli amacı, toplum yararının gözetilmesidir. Bu minvalde, görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle düzenlenen alanlara baktığımızda, tüketicilerimizin lehine olan düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Az önce ifade ettiğim gibi, tüm dünyayla birlikte ülkemizde de tüketicilerimizin sahip olduğu haklara ilişkin bilinç, hızla artmaktadır. Sadece 2021 yılında değerli arkadaşlar, tüketiciler ile satıcı veya sağlayıcılar arasında yaşanan uyuşmazlıkların çözüme ulaştırılması için tüketici hakem heyetlerine 537.479 başvuru yapılmıştır; yapılan başvuruların ekonomik değeri ise 870 milyon TL'ye ulaşmıştır.

Kullanımı giderek artan taksitle satış sözleşmelerinde tüketici lehine hususları bu kanunla düzenlemekteyiz. Yeni düzenlemeyle, ödeme güçlüğüne giren tüketicinin tüm borcunun daha geç talep edilmesi gibi pek çok husus bu kanunla düzenlenmektedir. Bununla ilgili detay açıklamaları hem teklif sahibimiz Sayın Bilen'den hem de Bakanlığımızdan alacağız.

21'nci yüzyılın sonlarıyla beraber bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla hızla büyüyen e-ticaret sektörü 2020 yılıyla beraber tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının tüketim alışkanlıklarını kökten değiştirmesiyle daha büyük bir hızla büyümektedir. 2019 yılında küresel e-ticaret hacmi 3,4 trilyon dolar iken 2020 yılında bu değer 4,2 trilyon dolara, 2021 yılında da 5 trilyon dolara yükselmiştir. Salgının etkilerini ülkemizin e-ticaret hacmine baktığımızda da görebiliyoruz değerli arkadaşlar. Ülkemizde 2020 yılında e-ticaret hacmi yüzde 66 artışla 226 milyar TL'ye yükselirken 2021 yılının ilk altı ayı itibarıyla bu artış oranı yüzde 76'ya yükselmiştir; yılın kalan kısmında da bu performansın devam ettiğini düşünürsek bu yıl itibarıyla e-ticaret hacminin 300 milyar TL'yi aşmasını ya da ona erişmesini bekleyebiliriz.

Tüm dünyada yaşanan olağanüstü meteorolojik olaylar iklim değişikliğini artık bir gerçek olarak hayatımıza soktu ve buna ilişkin dönüşümü ve düzenlemeleri de bir gereksinim hatta bir zorunluluk hâline getirdi. Tüketimin etkin atık yönetimi politikalarıyla birlikte atıl bir hâl almasının önüne geçilmesi, bunun yerine, tüketilen ürünlerin ekonomide yeniden canlandırılması büyük bir önemi haiz oldu. Sürdürülebilir tüketimin özendirilmesine, tasarrufu teşvik ederek israfın önlenmesine ve yeşil dönüşüme büyük önem veriyoruz. Bu çerçevede, büyük katkılar sunması nedeniyle benim de özellikle önemsediğim bir diğer düzenleme, kanunda ilk defa düzenlenen yenilenmiş ürünlere ilişkin düzenlemedir.

Değerli arkadaşlar, tüm dünyada geri dönüştürülen bakırın miktarı 2021 sonunda 9 milyar ton. Almanya sadece teknolojik ürünlerin geri dönüşümünden kendi ekonomisine 16 milyar dolarlık gelir elde etmiştir. Cep telefonlarında kullanılan lityum pilinin yüzde 70'ini nikel, yüzde 20'sini kobalt oluşturuyor. Eğer bu lityum pili geri dönüştüremezsek bir çöpe dönüştürüyor ekonomik değerleri. Dolayısıyla, tüketicinin bu anlamda da bilinçlendirilmesi ve döngüsel ekonomiyi hep birlikte işletiyor olmamız bizim açımızdan, ekonomimizin sürdürülebilirliği açısından da son derece kıymetli.

İşte, artık her bir ürünün böylesine değerli olduğu günümüzde hem döngüsel ekonominin güçlendirilmesi hem de tasarrufun teşvik edilmesi açısından yenilenmiş ürünlere ilişkin düzenlemenin yeşil kalkınma devrimimize büyük katkılar sağlayacağına da inanıyorum. Bütün bunlarla birlikte, tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler ile idari yaptırımlara ilişkin hükümler tekrar gözden geçirilmiş ve buna ilişkin cezalar da düzenlenmiştir değerli arkadaşlar.

Sonuç itibarıyla, teklifin tümü üzerindeki görüşmelere geçmek ve teklif hakkında Komisyonumuzu bilgilendirmek üzere ilk sözü teklif sahibi Manisa Milletvekilimiz Sayın İsmail Bilen'e bırakıyorum.