| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/272) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 25 .12.2015 |
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Komisyonumuzun değerli üyeleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Halil Bey'e teşekkür ediyorum, Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni verdiği için.
Bu kanun teklifi 7 maddeden oluşuyor ve her birisinin de bence toplumda karşılığı olduğunu düşünüyorum.
1'inci maddede öğretim üyelerinin emeklilik yaşının uzatılması getirilmiştir. Herkes şunda mutabık ki öğretim üyesi ihtiyacı var, doğru mudur? Öğretim üyesi fazladır diyen... Hele hele yığılmalar -İstanbul'daki gibi- belli üniversitelerde vardır ama Anadolu'daki birçok üniversitenin hâlâ öğretim üyesi açığı vardır. Dolayısıyla da bir şekilde, burada emeklilik hakkı gelmiş, zamanı gelmiş insanlara, ola ki çalışır diyerek Anadolu'ya da teşvik olabilmesi için sonradan kurulan üniversitelerde çalışabilme imkânını vermek doğru bir karardır, bu bakımdan teşekkür ediyorum. Biraz önce Garo Bey de söyledi, çok nitelikliyse -Halil İnalcık, 90 küsur yaşında ama mükemmel bir beyin- bunların yaşı geldi, 90 oldu diye, "Kusura bakmayın, kenarda durun." denmesi insan kaynağının israf edilmesidir veya diğeri de İlber Ortaylı diyelim veya bunların sayısını çoğaltabilmek...
BAŞKAN - Gazi Yaşargil ameliyata giriyor Yeditepede.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Doğrudur.
Dolayısıyla da bir başka husus: Eskiden Türkiye'nin ortalama yaş ömrünün 65-66 olduğu dönemlerde gerçekten bu emeklilik yaşının 65, 66 olması, 67 olması anlaşılabilirdi ama Türkiye'de şu an ortalama yaşama süresi 76'ya çıktı. Dolayısıyla, 65 yaş, 67 yaş gençtir, bunu çok net olarak söylüyorum. Belki gençler bunu anlamazlar ama bizim yaşımıza gelenler onu göreceklerdir ki bu yaşlar da işte "Hadi, kenarda kal, teşekkür ederiz, torunlarınla uğraş." denilebilecek bir dönem de değildir. Eğer yılların birikimi, tecrübesi varsa onun da yine bu insanların faydasına kullanılabilmesinin yolunun açılması lazım. Bence bunun itiraz edilecek hiçbir yeri yok. Hatta, bunu geçici... Şimdi bir yıl olmuş ama bir yıl değil, zaten bu illa ki devam eder de demek değil, belli bir süre sonra üniversitelerin de ihtiyacı varsa gelirler, konuşurlar, kadrosu da varsa onu alırlar. Dolayısıyla, burada hiçbir sıkıntı yoktur diye düşünüyorum.
Bir diğer husus -sıra üzerine yine- bu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca kiralanmasıyla ilgili. Genelde bir kuraldır, bunu ister il özel idaresi kiralasın, ister belediye kiralasın, isterse Tarım Bakanlığı kiralasın, esası değiştiren bir husus değildir. Bir önceki yasada bir süre var, "2016'ya kadar" demiş; dolayısıyla, bundan sonra da bu konularda yetkili bir makamın, daha önceki tecrübeleri de dikkate alarak devam ettirilmesi açısından bir değişiklik yapılıyor. Yoksa, genel kural, "Mala, davara zararı var mı?" Yok. Dolayısıyla da olmasında hiçbir sakınca yoktur, bu maddeyi de öyle düşünmek gerekir.
Bir başkası, bizimle ilgili olanda da sözleşmeler var ve Sayın Zekeriya Temizel çok doğru söyledi, askeriyedeki sistemi bozmamak lazım. Eğer ki asgari ücret 1.300 liraya çıkarılmamış olsaydı biz bu yasanın değişikliğini istemeyecektik, buna bir ihtiyaç da duymayacaktık. Ama asgari ücreti 1.300 liraya çıkarınca, o zaman, sözleşmeli çavuşun yani sözleşmeli erbaş olarak girenlerin maaşı astsubay üstüne geçiyor. Neden? İşte, bu şeyden sonra, asgari ücreti 1.300 liraya çıkarmamızdan dolayı. Neden? Aylığı ve tazminatı asgari ücrete bağlamışız. Dolayısıyla da asgari ücretin artışından kaynaklanan maaştaki hiyerarşiyi bozmamak için bu düzenlemenin yapılması lazım ki bu hiyerarşiyi, bu düzeni devam ettirelim diye. Dolayısıyla, şartların getirmiş olduğu bir başka düzenleme.
Yine bir başka husus: İşte, kadro veriyoruz, yine burada da hiç kimsenin itirazı olmaz.
En çok itirazın olduğu konu, Sayın Bakanın da söylediği, Sayıştay Kanunu. Sayıştay Kanunu'yla ilgili daha önce bir kanun çıkarılmış, daha doğrusu kanun hükmünde kararname, Anayasa Mahkemesi iptal etmiş. Sayın Bakan da söyledi, Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Size verilen yetki kanununda böyle bir düzenleme yapmaya yetkin yok." Esasa ilişkin bir usul değil, "Bir yetki kanunu aldın, yetki kanununda sen böyle bir düzenleme, Sayıştaya ilişkin bu konuda bir düzenleme yapamazsın." diyor, bundan dolayı iptal ediyor ve orada da süre vermiş, "Resmî Gazete'de yayımlandıktan itibaren dokuz ay süre içerisinde bunun gerekliliğini yerine getir." diyerek. Resmî Gazete'de 29 Mayıs 2014'te yayımlanmış ve dolayısıyla da verilen dokuz aylık süre de çoktan doldu. Orada da bir boşluk var, "Bu boşluğu kaldıralım." deniyor.
Peki, yüzde 90'ınına yabancı sermaye sahip, yüzde 10'una ise bizim kamu sahip, acaba yüzde 90'ınına yabancı sermayenin sahip olduğu bir durumda, o zaman, işte, bu mevcut söylenen, Sayıştay gidip denetim yapıyor ve bu şirketler de Sermaye Piyasası Kurumuna tabi, dışarıya açık. Bunlar denetimden muaf mı? Hayır, denetimden muaf değil. Bağımsız denetim kurulları denetim yapıyor mu? Yapıyor. Bağımsız denetim kurallı mı? Kurallı. Kamuya açık mı? Kamuya açık. Hissedarların denetimine tabi mi? Hissedarların da denetimine tabi. Peki, yapıyor ama gizli saklısı da yok, "Bu yapmış olduğu denetimi Sayıştaya gönderecek." diyor. O da yetmeyecek, Sayıştay da alacak, bakacak, inceleyecek ve Meclise de gönderecek. Dolayısıyla, bağımsız denetimi... Yabancı sermayeyi Türkiye'ye çekmek istiyor muyuz? Çekmek istiyoruz. Dolayısıyla, adam bir şirket aldığını düşünüyor, yüzde 90'la, yönetim hakkı kendinde ama yüzde 10'a dayanarak bir denetim yapıyoruz ve yapılan herhangi bir spekülasyon halka açık şirketin değerlerini indirip kaldırabilir. Peki, "Eğer yapılacak bir spekülasyonda düşerse... Burada bir hukuk güvenliği yok." diyebilir. Bağımsız denetime genelde herkes güvenir ama ola ki kurumsal denetim olduğunda ise en azından bir tartışmaya açık diye düşünüyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakanım, bu, Sayıştaya güvenilmediği şeklinde bir şey çıkarabilir mi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hayır, hayır, yok. Genel kural ama yüzde 90'ınına sahipsiniz, yönetim hakkı sizde, siz diyorsunuz ki: Türkiye'de yabancı sermayeli bir şirket var ama sizin şirketiniz hakkında burada bir spekülasyon, burada bir denetim gidiyor. O denetimin neden olduğunu da üçüncü kimselere...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O zaman bir ek yapalım.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ama kamuya açık mı? Kamuya açık. Hissedarların denetimine tabi mi? Tabi. Bağımsız denetim raporları Sayıştaya gidecek mi? Gidecek. Oradan da denetim yine Meclise gelecek mi? Gelecek. Bu Meclise gelmede, Sayıştayda her türlü eleştirinin daha iyi yapılmasında, yapmakta da orada da hiçbir eksiklik yoktur diye düşünüyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bağımsız denetim raporu ise mesela ek koyalım, "Oradan TBMM 'ye gönderilir bir nüshası." diyelim. Mesela, doğrudan TBMM'ye gelsin bir nüshası.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ona Komisyon karar verir. Yoksa zaten o rapor geliyor, onda hiçbir şey yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Gelmiyor, gelmiyor Sayın Bakan.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Geliyor, geliyor. Bakın, kanunda "Sayıştaya gönderilir. Sayıştay kendisine sunulan bağımsız denetim raporlarını esas alarak hazırlayacağı raporu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunar."
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O raporun bir örneğinin de mesela Meclise gelmesi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, ekleyin, hiçbir sakıncası yoktur diye düşünüyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tamam o zaman, onu da ekleyelim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.