KOMİSYON KONUŞMASI

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıymetli Başkan, değerli milletvekillerim, değerli Komisyon üyeleri, Komisyon üyesi olmadan aramıza katılmış bulunan çok değerli Bakanlarımız, milletvekillerimiz, Diyanet İşleri Başkanlığımızın güzide mensupları, basın mensupları ve bizleri takip eden Türkiye Büyük Millet Meclisi personeli; hepinizi bu mübarek günde saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Karlı ve kârlı bir gün. Bu karlı günü inşallah kanunlar ve yasama düzenlemeleri açısından göz bebeği bir kurumumuz olan devletin Diyanet İşleri Başkanlığına kârlı bir gün hâline getirmeyi Cenab-ı Hak hepimize nasip eylesin ve kar gibi ak olan gönüllerinizle yine kar gibi ak kanunlar çıkarmayı ve Türkiye'nin aydınlık geleceğini kar gibi ak pak bir şekilde oluşturmayı Cenab-ı Hak cümlemize nasip eylesin.

Biliyorsunuz, Diyanet İşleri Başkanlığı toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda, Mustafa Kemal Paşa 19 Mayısta Samsun'a çıktığında ve büyük hayal kırıklıkları yaşadığı bir dönemde, Havza'ya kadar bu hayal kırıklıklarını besleyerek geldiği bir zamanda kendisini orada bir din görevlisi hakikaten yüreklendirir, cesaretlendirir ve ileriye doğru umutlarını besler. Eğer iz iz, adım adım takip ederseniz ondan sonra da millî mücadelenin din adamlarınca nasıl desteklendiğini, nasıl beslendiğini, büyütüldüğünü, geliştirildiğini ve bugünlere gelişimizde din adamlarının nasıl etkin bir rol oynadıklarını görürsünüz. Artı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Diyanet İşleri Reisi olarak merhum Rifat Börekçi -Allah rahmet eylesin- vasıtasıyla din adamlarının Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte hareket ettiklerini bilirsiniz. Dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı hakikaten cumhuriyetin kuruluşundan beri bizim en önemli kurumlarımızdan biri olarak gözükmektedir.

On yıl kadar, on yılı aşkın bir süre çeşitli kademelerde yöneticilik mevkilerine kadar görev yaptığım ve bugün "Diyanet Akademisi" olarak bir çatı altında, bir şemsiye kuruluş altında faaliyetlerini toparlayacağımız dinî yüksek ihtisas merkezlerinin ilki olan ve çok kıymetli, dünya çapında din alimlerinin bulunduğu Haseki Diyanet Eğitim Merkezi mezunu biri olarak da ayrıca bugün kıvanç duyduğumu huzurlarınızda belirtmek isterim.

Diyanet İşleri Başkanlığı yürüttüğü din hizmetlerinin daha kaliteli ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek hâle gelmesi için personelinin kurumca belirlenen yeterliliklere sahip ve daha donanımlı olmasını hedeflemektedir. Başkanlık bünyesinde göreve başlayan personelin ezan, kamet, vaaz, hutbe gibi imamlık, müezzinlik mesleğine yönelik uygulama ağırlıklı eğitime ihtiyacı vardır. Bu alanlarda yaşanan eksiklikleri gidermek için personele temel yeterlilikleri kazandırma, bilgilerini yenileme ve yeni doğan ihtiyaçlara cevap verme amaçlarına yönelik 19 eğitim merkezi, 12 dinî yüksek ihtisas merkezi vasıtasıyla bir haftadan otuz altı aya kadar farklı içerik ve yoğunluklarda hizmet içi eğitim, kurs ve seminerleri düzenlemektedir. Yani hâlihazırda Diyanet bu görevleri bu merkezler vasıtasıyla yürütmektedir. Ancak mevcut durumda yapılan eğitimler meslek öncesinde olmayıp personele göreve başladıktan sonra hizmet içi eğitim olarak verilmektedir. Bu hâliyle, özü itibarıyla bir istihdam ve hizmet kurumu olan Başkanlık âdeta bir örgün eğitim kurumu gibi çalışmaktadır. Başkanlığın gerek imam-hatip liselerinden gerekse yükseköğrenim mezunlarından istihdam ettiği personelin Başkanlığın görev alanları açısından daha yeterli, nitelikli ve donanımlı olması herkesin arzusudur. Başkanlık personelinin yetiştirilmesi ve kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğinin sağlanması için atılabilecek adımların başında mesleğe yönelik hizmet öncesi eğitim gelmektedir. Hizmet öncesi eğitimle personel belirlenen yeterlilikleri büyük oranda göreve başlamadan elde edecek, sahih ve doğru dinî bilgiyle donanımlı hâle gelerek birtakım sosyal yapı ve dokuların zararlı etkilerinden uzaklaşacak, kurum aidiyeti güçlenecek, tek doğruyu kendi düşünce ve anlayışından ibaret görmeyen din görevlileri yetişmiş olacak, dinî metinleri iyi anlayan, sağlıklı değerlendiren ve topluma da bu biçimde aktaran din görevlileri buralarda eğitilmiş olacaktır. İslam'ın inanç, ibadet ve ahlaka dair merhamet yüklü emir ve yasaklarını kuşatıcı bir tarzda topluma hâliyle ve kaliyle aktaran bireyler işte bu eğitimler sayesinde bize kazandırılmış olacaktır. Bu bağlamda kurulacak Diyanet Akademisinin din ve diyanet hizmetlerine olan katkılarını ben özetle sizlere arz etmek istiyorum.

Kurum, meslek öncesi eğitimle daha nitelikli personel istihdamına kavuşmuş olacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı doğrudan bir personel alımı yapmayacak, hizmetlerinin omurgasını oluşturan imam-hatip, müezzin-kayyım Kur-an kursu öğreticiliği ve vaizlik kadrolarına aday din görevlisi statüsünde öğrenci veya eğitime eleman alımı yaparak bu öğrenciler en az altı ay süreyle istihdam edilecekleri kadroların kurumca belirlenen yeterliliklerini kazanmaya yönelik hazırlanan program çerçevesinde eğitime tabi tutulacaklardır. Böylece imam-hatip, müezzin-kayyımlık becerisi ve Kur-an kursu öğreticiliği formasyonu adaylara görevlerine başlamadan önce kazandırılarak Diyanet İşleri Başkanlığının topluma daha etkin, nitelikli ve kazanmış olduğu yeterliliklerle öz güven sahibi personel vasıtasıyla din hizmeti sunması sağlanmış olacaktır. Akademi eğitimi süresince kendisinden beklenilen yeterlilikleri kazanamayan veya atanacağı kadronun saygınlığını temsilde yetersiz olduğu anlaşılan adayların -ki bunlar biliyorsunuz 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda da zaten mündemiçtir, bunu biz bir kez daha vurgulamış oluyoruz sadece ilgili mevzuat çerçevesinde- akademiyle ilişkileri kesilerek din ve diyanet hizmetlerinin nitelikli personelle yürütülmesine ve hizmet standartlarının yükseltilmesine katkı sağlanacaktır.

İkinci husus, öngörülebilir ve sürdürülebilir personel istihdamı bu akademinin işlev kazanmasıyla sağlanmış olacaktır. Diyanet Akademisiyle birlikte, Başkanlığın ihtiyaç duyduğu personel belli bir takvim ve planlama çerçevesinde eğitime alınarak personel politikalarında öngörülebilir olmanın yanı sıra, hizmet sunumu, personelin görev mahallinin değişimi ve din hizmetleriyle eğitimi planlamalarının daha sağlıklı yapılabilmesi sağlanacaktır. Akademi, din hizmetlerinde süreklilik de getiriyor. Mevcut durumda görev esnasında yapılan eğitimler akademiyle birlikte ağırlıklı olarak meslek öncesine alınacağından -burası önemli, dikkatlerinize özellikle sunmak isterim- görevdeki personeli eğitime aldığınızdaki görevini aksatma durumu ve yer değişikliğinin kaçınılmaz olması gibi bu tip birtakım aksaklıkların giderilmesi ve bunların önüne geçilmesi de sağlanmış olacaktır.

Personel eğitiminde ekonomiklik konusu. Şimdi, akademinin hayata geçirilmesiyle buraya yeni binaların, yeni personelin ihtiyaç duyulacağı gibi bir düşünce insanın aklına gelebilir. Öyle olmayacağı da açıktır. Başkanlığın hizmet içi eğitimlerini gerçekleştirdiği hâlihazırda mevcut Dini Yüksek İhtisas ve Eğitim Merkezleri, akademi bünyesine alınacağından bu sorun da kendiliğinden çözülmüş olacaktır.

Personele staj imkânı sağlanacaktır. akademide uygulanacak eğitim programlarında, aday din görevlilerinin sahada yeterince staj yapmalarına imkân verilerek adaylık eğitimi süresince alınan teorik bilgilerin meslek hayatları boyunca kullanacakları pratiğe dönüşmesi sağlanacaktır. Nezaket dili ve iletişim becerisi yüksek personel de, akademi sayesinde Diyanete kazandırılmış olacaktır. Başkanlık, çocuk, genç, yetişkin, kadın, erkek, engelli ve benzeri toplumun tüm kesimlerine din hizmeti ve din eğimini etkin ve verimli bir şekilde ulaştırmayı temel hedef olarak benimsemiştir. Onun için Diyanet personelinin görevi hakikaten zordur çünkü bir yandan çocuğa hitap ederken diğer yandan gence, gence hitap ederken yetişkine, yetişkine hitap ederken yaşlıya hitap etmek durumundadır. Bu sebeple akademiyle birlikte toplumun farklı kesimleriyle muhatap olan, devamlı etkileşim hâlinde bulunan, dinî konularda danışmanlık yapan, gerektiğinde dinle ilgili bütün süreçlerde aktif olan din görevlilerinin sosyal ve iletişim becerilerinin yüksek, söylem ve eylemlerinde ölçülü, muhatabına karşı nezaket dilini kullanan personel yetiştirilmesine katkı sağlanacaktır. Kıraat, dinî musiki ve yaygın din eğitiminde, alanında uzman personel de bu sayede yetişmiş olacaktır.

Ben bunların detaylarına girecek olursam vaktinizi almış olacağım, huzurlarınızı fazlaca işgal etmiş olacağım. Birtakım hususları ana başlıklar hâlinde geçiyorum. Gerekirse soru-cevap ve müzakere esnasında bu konulara ayrıca temas ederim.

Nitelikli personel ve etkin sosyal içerikli din hizmetleri de akademi sayesinde sağlanacaktır. Yurt dışı hizmetlerinde etkinlik yine burada sağlanacaktır. Belki iki başlığa, izniniz olursa detaylarıyla temas etmekte yarar görüyorum.

Bir, biz 15 Temmuz 2016 yılında maalesef Türkiye'deki darbelerin en çirkinlerinden, en kötülerinden bir tanesiyle karşı karşıya kaldık. Bu darbenin temel dayanağı da din istismarıydı. Dolayısıyla, din istismarı bir yandan, bir yandan da şu anda dünyada gelişen İslamofobi hareketlerine karşı mücadele, Diyanet İşleri Başkanlığını daha da önemli bir kurum hâline getirmektedir. Bu sebeple, dünyada ve ülkemizde yaşanan inanç temelli kırılmalar ve değişik sebeplerle ortaya çıkan gelişmeler, din istismarına karşı mücadelenin önemini artırmıştır. Vatandaşlarımıza din eğitimi ve din hizmeti sunan personelin istismarcı yapılar ve fikirlere karşı eğitime tabi tutulacağı bir kurum olacaktır bu akademi. Dolayısıyla sahih dinî bilgiyle donanmış, takdim ve icrada yetkin, nitelikli personel, bu sayede yetişmiş olacak ve din istismarı ile dinî radikalleşmelere karşı etkin mücadele yapılmış olacaktır.

Diğer taraftan, Müslümanları hedef alan çok yönlü baskılar dünyanın pek çok bölgesinde artarak devam etmektedir. Maalesef, şu son Ukrayna krizinde bile Müslümanlara nasıl bir ayrımcılık yapıldığını, âdeta ırkçılığın yeniden hortlatıldığını daha dünkü haberleri izleyen siz değerli katılımcılar takdir edeceksiniz. Dolayısıyla İslam'a da böyle bir saldırı söz konusudur. İslam'ı şiddet ve terörü besleyen bir ideolojiden ibaret göstererek İslamofobi adı altında yapılan bu saldırılara karşı yurt dışında din hizmeti yürütecek personelin gerekli donanımı da yine akademi aracılığıyla sağlanmış olacaktır ve yine akademi aracılığıyla teknolojik imkânları etkin kullanan personelin yetişmesi de temin edilmiş olacaktır.

Ben sözlerimi noktalarken kanunun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hakikaten kar gibi ak bir kanun olmasını temenni ediyorum. Katkılarınız, eleştirileriniz için şimdiden sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Gecenin bir yarısı, saatin beşinde, altısında; bazen gecenin birinde, ikisinde başlayan, mesai mefhumu gözetmeden ertesi gün gecenin on ikisine kadar süren bir görevi üstlenen bütün Diyanet personeli, ayrıca, sosyal olaylar sebebiyle hastasında, cenazesinde, hastaneye yatışında, ayrılıklarda, boşanmalarda, bir araya gelmelerde, nikâhlarda, düğünlerde, sünnetlerde, toplumu yapıştırıcı bir görev üstlenen, toplumun kaynaşmasına büyük hizmet veren din görevlilerimiz, Diyanet Akademisini hak ediyorlar; Diyanet işleri Başkanlığı, Diyanet Akademisini hak ediyor. Ben akademinin hayırlara vesile olmasını tekrar, az önce ifade ettiğim gibi diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.