| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/272) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 25 .12.2015 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Süreyya Bey kolay kolay söz vermez Sayın Bakanım, verince de hemen araya girip keser kısa sürede.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve değerli basın mensupları; herkesi saygıyla selamlıyorum.
Sabahki bölümde biz, ilk olarak da ben, usulle ilgili konuyu gündeme getirdim. Şimdi, biz, özellikle yeni arkadaşlarımız, Parlamentoda bir işlev görüyoruz hep beraber, hep beraber bir iş yapıyoruz. Kimse Parlamentoda, 550 kişilik Parlamentoda tek başına kahraman olmaz, tek başına Türkiye'yi kurtarmaz. Hep beraber bunun yapılması lazım iktidarıyla muhalefetiyle; hep birlikte bir şeyler yapacağız, üreteceğiz. Çalışmamak da, bir şeyler yapmamak da o ortak yapılan, bu dört sene içerisinde yapılacak olan işlere katkı vermektir; ortaya çıkan üründe bir gedik oluşturur sonuç olarak -bir ürün ortaya çıkacak dört senenin sonunda- boşlukları olan, gedikleri olan bir ürün ortaya çıkar. Bu halıysa boşlukları olan bir halı olacaktır. Ama herkes kendi bölümünü düzgün dokursa, düzgün işlerse çok daha güzel bir halı ortaya çıkar yani çok daha güzel bir ürün ortaya çıkar dört senenin sonunda. Yapılması gereken o. Kimse yaptığı işi de küçümsememeli. Önemlidir, usulü de bu işin çok önemlidir.
Onun için, buraya kanunların geliş şekli İç Tüzük'e uygun olmalı, yapılması gerekenler yapılmalı. Şimdi biz uyardık. Torba kanun yanlıştır, usulüne göre çıkaramıyoruz. Ben evvelsi akşam anlattım. Yedi yıllık bir kanunda 67'nci geçici maddeyi getiriyoruz dedim. 100 maddelik bir kanun, 5510 sayılı Kanun, 67'nci geçici maddeyi getiriyoruz. Böyle alelacele çıktığı için, torba kanunlar yapıldığı için böyle oluyor. Böyle bir kanun tekniği yok, dünyada yok, olmaz ve yanlışlıklar içerir. Sürekli olarak...
Bakın, şu 3'üncü madde bizim daha önce görüştüğümüz bir madde. Bu YÖK'le ilgili madde daha önce görüştüğümüz madde. Bunlar hep gündeme getirildi. Süreleri uzatılıyor, bir harf değiştiriliyor, bir kelime değiştiriliyor; bir daha, bir daha geliyor, bir daha alelacele toplanıyoruz. Bu çok büyük bir yanlışlık. Yaptığımız işi küçümsemeyeceğiz, doğru yapılmasını isteyeceğiz. Yani bu son günlerde gelmiş. Tamam, o da olabilir, yapalım, yetiştirelim, kimsenin hakkı hukuku mağdur olmasın, bunu da yapalım. Ama bunun içinde "Ya çok konuşmayın, bir an önce bunu da çıkarın." böyle bir tavır da olmaması lazım. Kimsenin buna hakkı yok. "Ne konuşuyorsunuz? Bir an önce şunu geçirelim, çıksın, yapılacak zaten." demeye kimsenin hakkı yok, hukuku yok. Olur mu böyle bir tavır?
Şimdi, şurada yürütme ve yürürlüğü çıkarıyorum, 7 maddenin bizimle ilgili olan bir maddesi var. Bir tanesi Millî Savunma Komisyonuyla ilgili, bir tanesi Tarım Komisyonuyla ilgili; bir Millî Eğitim Komisyonuyla ilgili, hatta ikisi Millî Eğitim Komisyonuyla ilgili; biri Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonuyla ilgili. Normalde oralardan da görüş alınması lazım ama alınmadı, alınmış olması lazım. Bunlar küçümsenecek işler değil, küçümsenmemesi gereken konular.
Bakın, şu karşı çıktığımız, özellikle 2'nci madde; diğer maddelere de karşı çıkmıyoruz bütün bunlara rağmen, tamam, geçirelim diyoruz. 2'nci madde Sayıştayla ilgili. Sayıştay Kanunu 2010'da çıktı, yeni uygulanmaya başladı. Bir yığın Sayıştay Kanunu'yla ilgili değişiklik önerisi geldi. Kendi yaptığınız, iktidar olarak kendi yaptıkları kanun kaçıncı defadır değişiyor, değiştirilmeye çalışılıyor. Şu değişiklik de makul, mantıklı bir değişiklik değil. Hangi firmalarla ilgilidir, hangi anonim şirketle ilgilidir -bununla ilgili Halil Bey de bir açıklama yapmadı- bununla ilgili kaç şirket vardır, kaçının bununla ilgili bir sıkıntısı olmuştur, ne olmuştur bunlar denetlememiştir, uygulamada nasıl bir sorun ortaya çıkmıştır, bilmiyoruz. Şimdi, alelacele bunu geçireceğiz, devletin payı olan şirketlerin denetimiyle ilgili büyük bir sıkıntı ortaya çıkacak.
Bakın 8'inci maddeye, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci, 6'ncı maddelerin yürürlük tarihi var; 2'nci maddenin yürürlüğüyle ilgili bir konu söz konusu değil, Sayıştay denetimiyle ilgili bir yürürlük maddesi söz konusu değil. Çünkü acelesi yok, acil değil.
Onun için, Sayın Başkan, o maddeyi çıkaralım, bu işi çok fazla uzatmadan aşağıya hep beraber gidelim, doğru dürüst bir yasama çalışması yapalım, örnek bir çalışma yapalım.
Kim kabul etmedi? Diyorsunuz ki: "Kabul ettiremedik bunu." Kim kabul etmedi, bilmiyorum. "HDP kabul etmedi." dediniz ama bilmiyorum böyle bir durum söz konusu mu? Nedir yani?
BAŞKAN - Onların kanun ya da madde içeriklerine ilişkin bir itiraz değil, başka gerekçeler var. Bu, bizim tarafımızdan da makul görülmüştür. Sayın Levent Gök Bey de görüşmüştür İdris Beylerle. Yani grup başkan vekilleri hep beraber bir araya da geldik, müteaddit defa da görüşüldü.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Benim bir bilgim yok.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet. Garo Bey'in bir bilgisi yok. Ama dediği gibi Sayın Bakanım, şöyle de yapabiliriz: Diğerlerini çıkaralım, siz bunu çıkarın, hemen aşağıya indirelim.
BAŞKAN - Görüşmelerimizi sürdürelim. Geneli üzerini bitirelim, ondan sonra...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Niye, sizin de mi yetkiniz yok? Niye sürdürelim görüşmeleri?
BAŞKAN - Efendim, bu yetki Komisyonun yetkisi. Ben böyle bir yetkiye sahip değilim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Komisyon karar verecek.
BAŞKAN - Tabii, tabii...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani siz de uygun görüyorsanız hep beraber böyle bir kararı veririz, uzatmayız, gideriz aşağıda...
BAŞKAN - Komisyonun onayına sunarız üstadım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ediyorum.