| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve 87 Milletvekilinin, Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi (2/4222) (Tali Komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 28 .02.2022 |
OĞUZHAN KAYA (Çorum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; teklif sahibi olduğum (2/4222) sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin geneli üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin nükleer enerji alanındaki çalışmaları 1956 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının kurucu üyesi olmasına dayanmaktadır. Bir yıl sonra, 1957 yılına gelindiğinde, bugün görüştüğümüz kanun teklifinin idari ve hukuki altyapısının temelleri atıldı ve Atom Enerjisi Komisyonu oluşturuldu. Atom Enerjisi Komisyonu, 1960'lı yıllarda araştırma, reaktörlerimizin kurulumu, Akkuyu ve Sinop dâhil olmak üzere nükleer santrallerimizin kurulacağı sahaların seçimi, insan kaynaklarımızın oluşturulması için eğitim ve altyapımızın kurulumu gibi pek çok önemli çalışmaları hayata geçirdi.
1982 yılına geldiğimizde, dönemin idari ve hukuki ihtiyaçlarını karşılamak, temelleri atılan nükleer enerji altyapımızın gelişimini sağlamak ve nükleer güç santrallerini kurmak için Atom Enerjisi Komisyonu yeniden yapılandırılarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, kısaca TAEK kurulmuş oldu. TAEK, 1982'den 2018 yılına gelinceye kadar hem nükleer enerji alanında AR-GE yapan, radyoaktif atık yönetimini gerçekleştiren ve araştıran, reaktörlerimizi işleten hem de nükleer enerji ve yoğunlaştırıcı radyasyon alanında düzenleme ve denetleme yapan bir kurum olarak faaliyetlerini gerçekleştirdi. TAEK, gerek hukuki çerçeve gerek AR-GE ve gerekse altmış beş yıllık hayalimiz olan bir nükleer güç santralinin kurulumu için çok önemli çalışmalar yaptı. 1956 yılından günümüze kadar gelen tüm çalışmalar, küresel barışın tesisi, ülkemizin menfaati ve vatandaşlarımızın refahı ve faydası gözetilerek yürütüldü. Bu dönemdeki tüm faaliyetlerimiz taraf olduğumuz anlaşmalar gereği uluslararası denetçilerle denetlendi. Barışçıl amaçla yürütülen faaliyetlerimiz, bu denetçilerce de teyit edildi. 2018 yılında ise uluslararası alanda kabul gören son dönem nükleer güvenlik standartlarını idari yapımıza aktarmak, taraf olduğumuz anlaşmalardaki yükümlülüklerimizi yerine getirmek ve nükleer enerji alanında ülkemizdeki hukuki çerçeveyi bir adım daha ileriye taşımak için nükleer enerji alanında yeni bir düzenleme yapmaya ihtiyaç hasıl oldu. Bu bağlamda, TAEK'in düzenleyici-denetleyici fonksiyonu ile nükleer enerji ve radyasyon uygulamaları alanında faaliyet gösteren yapısının birbirinden ayrılması için çalışmalar tamamlandı. Böylece gerek nükleer enerjinin barışçıl amaçla kullanımı sırasında çalışanların, halkın, çevrenin, gelecek nesillerin, iyonlaştırıcı radyasyonun zararlı etkilerinden korunması gerekse de bu alandaki uluslararası gereklilikleri de dikkate alarak nükleer enerji ve yoğunlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler üzerinde düzenleyici ve denetleyici faaliyetlerde bulunma yetkisi ve göreviyle donatılan Nükleer Düzenleme Kurumu, 2/7/2018 tarihli 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kuruldu. Böylece radyoaktif atık yönetimi, AR-GE faaliyetleri ve diğer radyasyon faaliyetleri TAEK bünyesinde kaldı, sonrasında yapılan bir dizi düzenlemeyle de TAEK, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu kısaca TENMAK adı altında yeniden yapılandırıldı. Ancak malumunuz olduğu üzere Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli kararıyla 702 sayılı Kanun Hükmünde Kararname iptal edildi. Söz konusu iptal kararı da 9 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir sonra yürürlüğe girmektedir.
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; nükleer güç santralleri uzun soluklu projelerdir. Bu nedenle, bu projeler güçlü ve istikrarlı yönetim, sağlam hukuki çerçeve ve yetişmiş insan gücüyle yapılır. Ülkemizde kurulan geçmiş bütün hükûmetler son altmış beş yılda nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla faydalanmayı bir devlet politikası olarak benimsemişlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde AK PARTİ hükûmetlerimizin de gösterdiği çabayla nükleer enerji hedefimizin gerçekleşmesine geçmişte hiç olmadığı kadar yakınız. 2010 yılına gelinceye kadar yapılan 4 büyük uluslararası proje yarışmasında nükleer santral kurma hedefi maalesef gerçekleştirilemedi. 2010 yılında, geçmişten ders alarak, Rusya Federasyonu'yla Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projemiz için bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma kapsamında ilk reaktörün temeli 2018 yılında, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Putin'in katılımıyla atılmıştır. Şu an 4 ünitesinde inşaatın devam ettiği Akkuyu Nükleer Güç Santrali, dünyanın en büyük nükleer güç şantiyesidir. Akkuyu sahasında 20 binden fazla çalışan bulunmaktadır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin ilk ünitesi cumhuriyetimizin 100'üncü yılında işletmeye alınacak, birer yıl arayla diğer üniteler de işletmeye alındığında Türkiye'nin toplam elektrik talebinin yaklaşık yüzde 10'u Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden karşılanmış olacaktır.
Akkuyu'nun yanında Sinop ve Trakya bölgesinde kurulacak iki yeni nükleer santral için de çalışmalarımız devam etmektedir.
Nükleer enerji, işletme sırasında karbon salımı yapmaz. Küresel iklim krizini yakından hissettiğimiz bu dönemde nükleer santraller enerji sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyonlarını önlemede ön plana çıkmaktadır. Bugün Avrupa'da 10 ülkede; Fransa, Polonya, Macaristan, Çekya, Bulgaristan, Slovakya, Romanya, Hırvatistan ve Finlandiya'da nükleer enerjinin yeşil ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak kabul edilmesi için Avrupa Birliği Komisyonuna bir tasarı verilmiş, Avrupa Birliği Komisyonu bu tasarıyı kabul etmiş yani Avrupa Birliği, nükleer enerjiyi 2050 yılı karbonnötr hedefi için hem yeşil hem de sürdürülebilir bir yatırım olduğunu kabul etmiştir.
Fransa, geçtiğimiz haftalarda 14 yeni nükleer reaktör yapacağını açıkladı. ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Güney Kore gibi ülkeler yeni nesil nükleer reaktör tasarımlarına AR-GE kaynağı açıklıyor. Şu an dünyada 440 nükleer reaktör işletmede, 52 reaktör ise inşa hâlindedir. AK PARTİ olarak hedefimiz, ülkemizin güçlü, rekabet edebilir, güvenilir ve sürdürülebilir bir enerji altyapısına sahip olmasını sağlamaktır. Nükleer santral projemiz de bu hedefi gerçekleştirmede önemli bir adımı ülkece atmamızı sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, nükleer enerji ülkemiz için bir tercihin çok ötesinde bir anlam ifade etmektedir. Millî bir hedef olan nükleer projemizin tüm hızıyla sürdüğü bu günlerde, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyonun güvenli, emniyetli kullanımı sağlamak için hukuki düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Nükleer enerji ve radyasyon sektöründe çalışanların, bireylerin, toplumun, gelecek nesillerin ve çevrenin, tüm dünyada olduğu gibi, korunmasını sağlamak adına yeni bir Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi hazırlanmış ve bu vesileyle 702 sayılı KHK'nin iptaliyle doğacak olan hukuki boşluğun da giderilmesi hedeflenmiştir.
Bununla birlikte, 1961 yılından bu yana tarafı olduğumuz 1960 tarihli Nükleer Enerji Sahasında Hukuki Mesuliyete Dair Sözleşme'yi değiştiren 2004 Protokolü, 4 Ocak 2022 itibarıyla ülkemizde ve dünyada yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. 2004 Protokolü'yle önemli ölçüde değişikliğe uğrayan Paris Sözleşmesi, taraf devletlere bazı hususlarda düzenleme yapma konusunda birtakım yükümlülükler getirmekte veya birtakım hususlarda da takdir yetkisi tanımaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, bu bağlamda kanun teklifi geneli itibarıyla söylemek gerekirse 3 ana esasa dayanan bölümlerden oluşmaktadır. İlk esasa göre kanun teklifinde Nükleer Düzenleme Kurumunun yetki ve sorumlulukları ile nükleer düzenlemeye tabi hususların, yetkilendirme konularının, idari ve cezai yaptırımlara ilişkin hükümlerin yer aldığı ayrı ayrı bölümler bulunmaktadır.
İkinci bölümde ise, nükleer enerji alanındaki hukuki sorumluluklarla ilgili hükümleri içeren düzenlemeler kanun teklifinde ayrı olarak yer almaktadır. Bu bölümde işletenin münhasır, kusursuz, miktar ve zaman açısından sınırlı sorumluluğu, sigorta ve teminat yükümlülükleri, Nükleer Zarar Tespit Komisyonu hükümleri düzenlenmiştir.
Son olarak da radyoaktif atık ve işletmeden çıkarma yöntemine ilişkin düzenleme içeren bir bölüm yer almaktadır. Bu bölümde ülkemizin radyoaktif atık politika ve stratejisi belirlenmekte, yetkilendirilen kişilerin ve devletimizin sorumlulukları yer almakta ve radyoaktif atıklara ilişkin özel hesaplar düzenlenmektedir.
Komisyonumuzda bugün görüşmelerine başladığımız kanun teklifinde nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesinde esas alınacak genel ilkeler belirlenmiş, bu ilkelerin belirlenmesinde ülkemizin ve Avrupa Birliğinin uyum süreci kapsamında uygulamakta olduğu Avrupa Birliğinin 2013/53 sayılı İyonlaştırıcı Radyasyonun Neden Olduğu Tehlikelere Karşı Temel Koruma Standartları Direktifi, Nükleer Güvenlik Sözleşmesi, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Anlaşma, Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Anlaşması gibi uluslararası düzenlemeler dikkate alınmıştır. Teklifte, ülkemizin statüsüne taraf olduğu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından oluşturulan ve uluslararası terminolojide "güvenlik" "emniyet" ve "nükleer güvence" kavramları özel olarak tanımlanmış ve kapsamları belirlenmiştir.
Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'da öngörülen usule uygun olarak yürürlüğe giren bir kanun hükmü niteliği taşıyan Nükleer Güvenlik Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesi "Her akit taraf bir nükleer tesisin güvenliği için asıl sorumluluğun ilgili lisans sahibine ait olmasını temin edecek ve her lisans sahibinin sorumluluklarını yerine getirmesini temin etmek için uygun tedbirleri alacaktır." hükmünü amirdir. Nükleer enerji alanında bir faaliyeti yürütmekte yetkilendirilen kişilerin o faaliyete ilişkin asıl sorumlu olmalarına dair bu yasal prensipten hareketle, teklifte nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyon alanındaki faaliyetleri göstermek üzere Nükleer Düzenleme Kurumundan yetki alan kişilerin yükümlülükleri düzenlenmiş, bunun yanı sıra Nükleer Düzenleme Kurumunun bahse konu faaliyetler üzerinde düzenleyici kontrolünün çerçevesi de çizilmiştir. Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin Nükleer Düzenleme Kurumuna bildirimde bulunulmadan veya Nükleer Düzenleme Kurumundan yetki alınmadan yürütülemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda, Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından bahse konu faaliyetlerin yürütülmesine yönelik olarak verilecek yetki kalemleri belirlenmiş, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler yürütenlerin Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından denetleneceği düzenlenmiştir.
Hazırlanan kanun teklifiyle radyoaktif atıklar ve kullanılmış yakıtlara ilişkin hükümler ihdas edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı dışında yürütülen ve faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif atıkların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine sokulması yasaklanmıştır. Ülkemizde yürütülen faaliyetler neticesinde ortaya çıkan radyoaktif atıkların bertarafında Türkiye Enerji ve Nükleer Maden Araştırma Kurumu TENMAK yetkili kılınmıştır. Radyoaktif atık yönetimine ve işletmeden çıkarmaya ilişkin kurulacak özel hesaplar, bu hesaplara yapılacak katkı payı ödemelerinin nasıl belirleneceği ve bu hesaplarda yapılacak katkı payı ödemelerinin neler olduğu, hesapların gelirleri ve işleyişine ilişkin usuller de bu kanun teklifinde düzenlenmiştir. Bahse konu özel hesapları yönetmekle görevli Hesaplar Yönetim Kurulunun oluşumuna ilişkin düzenlemeler de Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi marifetiyle ihdas edilmektedir.
Teklifte tarafı olduğumuz nükleer enerji sahasında hukuki mesuliyete dair sözleşmenin -Paris Sözleşmesi- 2004 Protokolü'yle getirilen değişiklikler de dâhil olmak üzere Paris Sözleşmesi'ne paralel olarak nükleer enerji alanında hukuki sorumluluk rejimine ilişkin düzenlemelere de yer verilmiştir. Nükleer santralleri işletenin, nükleer tesisin ya da nükleer maddenin taşınması esnasında meydana gelen bir nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin, personelinin ve tesisle ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanın herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın ve münhasıran sorumlu olacağı esası miktar ve zaman açısından belirli sınırlar dâhilinde kabul edilmiş, sorumluluğun sigorta veya diğer mali güvencelerle teminat altına alınması zorunluluğu öngörülmüştür.
Teklifle, ülkemizde iç hukukun da bir kanun hükmünde olan Paris Sözleşmesi'nin kurduğu hukuki sorumluluk rejimindeki norm ve ilkelere bütünüyle sadık kalınmış, Paris Sözleşmesi'nin iç hukukta düzenleme bakımından takdir yetkisi bıraktığı hususlarda ise kamu yararı gözetilmiştir.
Kanun teklifinde, işletenin hukuki sorumluluğuyla ilgili olarak ilkeler ve istisnalar düzenlenmiş, nükleer zararlarla ilgili olarak özellikle de Kanun hükümlerinin, kanunda hüküm bulunmayan hâllerde de Paris Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Nükleer tesis işletenin kusursuz sorumluluğu ilkesi düzenlenmiş olup işletenin kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın sorumlu olacağı ile işleten dışında herhangi bir kişinin sorumlu olmayacağı öngörülmüştür.
Kanun teklifimiz kapsamında, uluslararası nükleer sorumluluk hukukunun temel prensiplerinden bir diğeri olan "işletenin sorumluluğunun miktar bakımından sınırlandırılması" ilkesi kaleme alınarak işletenin bir nükleer hadiseden doğan nükleer zararlar için hukuki sorumluluğunun miktarı kanunla sınırlandırılmıştır.
Teklifte, sigorta ya da başkaca bir mali güvence altına alınmadan nükleer risk taşıyan faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla, işletenin, Paris Sözleşmesi rejiminin bir diğer prensibi olan "zorunlu mali güvence" ilkesi kapsamındaki işletenin yükümlülükleri düzenlenmiştir. Böylelikle, nükleer zarara neden olabilecek faaliyetler daha yürütülmeye başlamadan önce risklerin nükleer tesis işletenler tarafından mali teminat altına alınması sağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nde kurulacak ve işletilecek nükleer tesisler ve bu nükleer tesislere ilişkin nükleer maddelerin taşınması faaliyetleri için yeterli sigorta veya teminatın bulunmaması yahut mevcut sigorta altyapısının miktar ve kapsam bakımından kanun teklifi kapsamındaki sorumluluk miktarını teminat altına almada yetersiz kalması gibi olasılıklar dikkate alınarak, ülkemizdeki nükleer tesis ve taşıma faaliyetlerinin kanun teklifinin şart koştuğu şekilde sigortalanabilmesi için bir nükleer sigorta havuzu kurulması düzenlenmiş, işletenin mali güvence sağlamaya yönelik yükümlülüğünü nükleer sigorta havuzundan da karşılayabileceği hüküm altına alınmıştır.
Bir nükleer hadiseden doğan nükleer zararın ve tazminat miktarlarının belirlenmesi ve işletenin sorumlu olduğu toplam tutarın zarar görenler arasında adilane ve ivedi bir şekilde paylaştırılması hususunda nükleer zararın tespiti ve tazminatın belirli bir öncelik sıralamasına göre paylaştırılmasıyla ilgili sürecin belirlenmesi için bir "Nükleer Zarar Tespit Komisyonu" kurulması ve bu komisyonun işleyişine ilişkin hususlar düzenlenmiştir.
Hem işletenin, sigortacı, diğer mali teminat verenler ve devletin yaptıkları ödemeler için nükleer zarara kasıtlı olarak sebep olan gerçek kişiye karşı rücu hakkına sahip olduğu, işletenin bir sözleşmeden doğan rücu hakkının koşul ve kapsamı ve sorumluluğa ilişkin tazminat talepleriyle ilgili zaman aşımı yönünden de düzenleme yapılmıştır.
Paris Sözleşmesi kapsamındaki bir diğer önemli ilke olan "münhasır yargılama yetkisi" ilkesi doğrultusunda hangi hâllerde Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkili olduğu, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkili olduğu hâllerde ise Ankara mahkemelerinin kesin yetkili mahkeme olacağı düzenlenmiştir. Bu mahkemeye, nükleer hadiseden zarar gören üçüncü kişinin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunması ve ekonomik durumunun da gerektirdiği hallerde istem üzerine davalının yani nükleer tesisi işletenin davacıya yani zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilme yetkisi tanınmıştır.
Kanun teklifiyle, Nükleer Düzenleme Kurumunun görevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı her türlü analiz, danışmanlık, gözetim, inceleme, araştırma, muayene, test, kontrol, eğitim ve sertifikalandırma gibi teknik destek hizmetlerini sağlamak amacıyla paylarının en az yüzde 51'i Nükleer Düzenleme Kurumuna ait olan, NÜTED Nükleer Teknik Destek Anonim Şirketinin kurulması öngörülmüştür.
Teklifte, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin hapis cezaları, adli para cezaları ve idari para cezalarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Düzenlenen ceza hükümlerinde, ülkemizin taraf olduğu Nükleer Terörizmin Önlenmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Nükleer Maddelerin ve Nükleer Tesislerin Fiziksel Korunması Sözleşmesi'yle ülkemizin üstlenmiş bulunduğu yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacı kapsamında; ulusal mevzuatta suç olarak düzenlenmesi gereken fiiller ile Kurum tarafından yetkilendirilen faaliyetlerin yetkisiz olarak yürütülmesi durumları suç olarak düzenlenmiştir. İlaveten suçların örgütlü şekilde işlenmesi gibi durumlarda da suçun ağırlaştırıcı unsuru olarak düzenlenmiştir. Çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin iyonlaştırıcı radyasyonun zararlı etkilerinden korunmasının sağlanması amacıyla nükleer tesis, radyasyon tesisi ve radyoaktif atık tesisini yetkisiz işletmek, radyasyon uygulamalarını yetkisiz yürütmek, nükleer maddeyi, radyoaktif kaynağı veya radyoaktif atığı sahipsiz kalacak şekilde terk etmek gibi fiiller suç olarak tanımlanmış ve etkin caydırıcılık özelliği olan cezalar öngörülmüştür. Teklifte nükleer güç santrallerinden diş muayenehanelerinde kullanılmak üzere diş röntgeni cihazlarına kadar farklı sektörlerde, farklı büyüklüklerde ve farklı alanlarda etkisi birbirinden çok farklı pek çok hususta düzenleyici kontrolün etkinliği sağlanması gerektiğinden idari para cezalarının belirlenmesinde faaliyetin özellikleri, radyasyona maruz kalma olasılığı ve maruz kalınan radyasyonun büyüklüğüyle orantılı bir yaklaşım esas alınmıştır. Ayrıca yetkilendirmenin iptali, kısıtlanması, askıya alınması da Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından uygulanacak idari yaptırımlar arasında düzenlenmiştir. Nükleer enerji gibi çok önemli ve kendine özgü riskler barındıran bir alanda uygulanacak idari para cezalarının tahsilatının yargı yoluna başvurulmasının ilgili vergi dairesine idari para cezasına ilişkin banka teminat mektubu verilmesi durumu hariç tahsilatı durdurmayacağını düzenleyerek, caydırıcılığın sağlanması amaçlanmıştır.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; teklifimizin hayırlı ve başarılı olmasını diliyor, teklife vereceğiniz katkılar için hepinize çok teşekkür ediyorum.
Komisyonumuzu saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.