| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyon Başkanı Hakan Çavuşoğlu'nun, 2 Şubat 2022 Çarşamba günü Edirne'nin İpsala ilçesi Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde Yunan sınır güvenlik güçleri tarafından geri itilen ve donarak ölen 12 göçmenle ilgili gelen bilgilere; Komisyonun bugünkü gündemine, Komisyona yapılan bireysel başvurulara ve "kelepçeli muayene" uygulamasına ilişkin açıklaması |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .02.2022 |
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Sayın Komisyon üyeleri, 2 Şubat 2022 Çarşamba günü Edirne'nin İpsala ilçesi Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde Yunan sınır güvenlik güçleri tarafından geri itilen ve donarak ölen 12 göçmenin cansız bedenine ulaşıldığı bilgisini üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Bu müessif olayın yaşandığı bölgede Jandarma sınır birlikleri, polis ve AFAD ekipleri tarafından arama tarama faaliyetlerine devam edilmektedir; temennimiz can kaybının daha da artmamasıdır.
Geri itilen göçmenlerin ayakkabılarının çıkarılmış ve elbiselerin soyulmuş olması nasıl bir akıl tutulmasının yaşandığının en açık göstergesidir. Yaşanan bu olay, Yunanistan'ın insan haklarına ve uluslararası hukuk kurallarına aykırı eylemlerinin vardığı boyutu ve göçmenlerin hayatlarını fütursuzca nasıl tehlikeye attığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Yunanistan'ın, göçmenlere karşı tüm hukuk kurallarını ayaklar altına alan yaklaşımı konusundaki hissiyatımızı ifade etmekte kelimeler kifayetsiz kalmaktadır. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki: Yunanistan bu uygulamaları nedeniyle insanlığın vicdanında mahkûm olmuştur ve bir gün uluslararası hukuk önünde de mahkûm olacaktır.
Sayın Komisyon üyeleri, bugün gündemimizde yer alan Bünyan Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu ile Tarsus Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporunu görüşmek üzere toplanmış bulunuyoruz.
Şimdi, gündemimize geçmeden önce Komisyona yapılan bireysel başvurularla ilgili olarak heyetinizi bilgilendirmek istiyorum. Komisyonumuza 27'nci Yasama Döneminde 1 Şubat 2022 tarihi itibarıyla ulaşan toplam başvuru sayısı 9.681'dir. Komisyonumuzca işleme alınan başvuruların konularına göre dağılımı şu şekildedir: Ceza infaz kurumlarına ilişkin başvurular 7.224, yargıya ilişkin sorunlar ve şikâyetler 2.051, sağlık sorunları 28, yardım talepleri 124, sosyal güvenlik işlemlerinden şikâyet 58, Komisyonunun girişimde bulunması ve yerinde inceleme yapılması talebi 354, kolluk uygulamalarından şikâyetler 236, yasal düzenleme talepleri 505, memuriyete ilişkin sorunlar 141, işçi sorunları 102, engelli sorunları 45, askerlikle ilgili sorunlar 20, muhtelif konular 1.044.
Değerli üyelerimiz, raporların görüşmelerine başlamadan önce, geçen toplantımızın da önemli konularından biri olan "kelepçeli muayene" uygulaması hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum: Bildiğiniz üzere, Anayasa'nın 17'nci maddesinde, kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 2'nci maddesinde, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı ve onur kırıcı davranışlarda bulunulamayacağı; 6'ncı maddesinde, hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluğun, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddi ve manevi koşullar altında çektirileceği ve 50'nci maddesinde de kelepçe ve bedensel hareketleri kısıtlayıcı araçların yetkili makamın önüne getirildiğinde çıkarılmak kaydıyla sevk ve nakil sırasında kaçmayı önlemek için hekimin talimat ve gözetiminde olmak üzere tıbbi nedenlerle veya diğer kontrol usullerinin yetersizliği hâlinde hükümlünün kendisine veya başkalarına zarar vermesine veya eşyayı tahrip etmesine engel olmak amacıyla kullanılabileceği hükme bağlanmıştır. Anılan hükümlere benzer düzenlemeler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer kimi uluslararası metinlerde de yer almaktadır. Diğer taraftan, Jandarma Genel Komutanlığının 27/3(B) sayılı Devriye Yönergesi'nin 7'nci maddesinde de hükümlü ve tutukluların sevk ve nakli sırasında veya ceza infaz kurumu dışında kaçmasını önlemek için kelepçe takmak, sevk edilenin koluna girmek, yeterli sayıda personel ile etrafında çember oluşturmak gibi sağlığa zarar vermeyecek gerekli bütün önlemlerin alınacağı; alınacak emniyet tedbirlerinin derecesinin tayininde belirleyici olan tek hususun güvenlik ihtiyacı olduğu; hükümlü ve tutukluların sağlık kuruluşlarında tedavileri sırasında gerektiğinde hükümlü ve tutukluların sağlığına zarar vermeyecek şekilde, kaçmalarını önlemek için kelepçe takılabileceği ancak yapılacak muayene ve tedaviyi engellediği için kelepçenin çıkarılmasının doktor tarafından talep edilmesi hâlinde, muayene ve tedavi sırasında gerekli emniyet tedbirleri alındıktan sonra kelepçenin çıkarılacağı, bu hususun neden olabileceği aksaklıkların ilave tedbirlerle giderileceği; kelepçenin bilekleri aşırı derecede sıkacak şekilde takılamayacağı; kelepçelenen kişi tarafından kelepçenin görülmesinin engellenmek istenmesi durumunda gerekli kolaylığın gösterileceği hükme bağlanmıştır.
İlgili mevzuat incelendiğinde, sağlık kuruluşlarındaki tedavi ve muayeneler esnasında hükümlü ve tutuklulara kelepçe takılması; kısıtlamanın kaçmayı önleme amacı taşıması, söz konusu kısıtlamaya ihtiyaç duyulması ve kısıtlamanın ilgilinin sağlığına zarar vermemesi şeklinde 3 şartın birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Bununla birlikte, tüm koşullar gerçekleşse dahi yapılacak muayene ve tedaviyi engellediği için kelepçenin çıkarılmasının doktor tarafından talep edilmesi hâlinde muayene ve tedavi sırasında gerekli emniyet tedbirleri alındıktan sonra kelepçenin çıkarılması yine de mümkündür.
Diğer taraftan, özgürlüğünden mahrum bırakılan herkesin insan onuruna uygun muamele görme hakkı vardır ve alınan tedbirlerin uygulanma koşullarının, kişiyi, tutulmaya bağlı kaçınılmaz üzüntü seviyesini aşacak yoğunlukta bir sıkıntıya sokmaması gerekir. Bu bağlamda, özgürlüğünden mahrum bırakılan hasta kimselere sevk veya tedavileri sırasında kelepçe takılmasında insan onurunun korunması ile güvenlik gereklilikleri arasındaki ölçülülüğün göz önünde bulundurulması zorunludur. Dolayısıyla, özgürlüğünden mahrum bırakılan hasta kimseler sevk veya tedavileri sırasında kaçma veya kendisine veya başkasına zarar verme riskinin olmadığı, bu yöndeki uygulamanın orantısız olduğu veya kişinin kamuya ifşa edilmesi amacını taşıdığı durumlarda kötü muamele yasağının ihlal edileceği unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, kelepçe takılmasının gerekip gerekmediğinin her somut olayın kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesinin hak ihlali iddialarının ortadan kaldırılması bakımından büyük önem taşıdığı kanaatini taşımaktayım.