| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun Kırıkkale ve Keskin Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu ile Afyonkarahisar Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .01.2022 |
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Ben de öncelikle Komisyonumuzda uyum içerisinde çalıştığımız tüm milletvekili arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Gerçekten tüm siyasi partiler olarak güzel bir katkıda bulunarak güzel bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Hepsine ben de baştan teşekkür ediyorum.
Eğer müsaade ederseniz, Sayın Başkanım, öncelikle cezaevi ziyaretlerimizdeki kısa tespitlerimi yapıp daha sonra da bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Öncelikle Afyonkarahisar'a 24-25 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştirdiğimiz ziyaret sonucunda Afyon T1 ve T2- 1 Numaralı Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve 2 Numaralı Kapalı İnfaz Kurumu olmak üzere iki yere ziyarette bulunduk. Tabii, gittiğimiz yerlerde öncelikle, bizden kendi yargılamalarıyla ilgili veya verilen kararlarla ilgili, kararların doğruluğu, yanlışlığıyla ilgili bazı taleplerde bulunuluyor. Biz Komisyon olarak, Anayasa'nın 138'inci maddesine göre, yargı kararlarına karışmadığımızı, yargı kararıyla ilgili bir beyanda bulunamayacağımızı belirterek tespitlerimize geçiyoruz.
Afyonkarahisar 1 Numaralı Kapalı İnfaz Kurumunda detaylı aramanın usulüne uygun yapılması konusunda yeknesak bir uygulama olmadığı, dolayısıyla bir kısım hükümlü ve tutuklunun aranmasının uygun -arama çıplak olmadan yapıldığı hâlde- bir kısmının da itiraz edilmesi karşısında kendilerinin darp ile hakarete maruz bırakıldığı şekilde detaylı aranmasının yapıldığı bilgisi verilmiştir. Dış hastane muayenelerinde kelepçeli muayene olduğu ısrarla belirtilmiştir. İsteğe bağlı nakillerde Covid-19 öncesi gibi karşılanmadığı taleplerin, bu nedenle ziyaret hakkının kullanılamadığı, üniversite öğrencisi olan hükümlü ve tutukluların sınava gidip gelmesinde çok büyük sıkıntılar yaşandığı belirtilmiştir. Telefon haklarının yirmi dakika olarak ve bir seferde kullandırıldığı, ziyaret sürelerinin bir buçuk saat olarak belirlenmesine rağmen kırk beş dakika olarak kullandırıldığı, yalnızca kapalı görüş şeklinde kullandırıldığı, yine, kurum müdürüyle görüşme taleplerine olumlu cevap verilmediği, oda değişikliği taleplerinin karşılanmadığı; yemeklerin yeterli ve besleyici olmadığı, yemek çeşitliğinin çok sınırlı olduğu, protein değerlerinin çok az olduğu; yine, temininde sorun yaşanmayan veya ceza infaz kurulumuna sokulmasında sakınca görülmeyen gazetelerin dahi bir gün gecikmeli teslim edildiği, diğer gazetelerin alınamadığı; TV yayını listesinde yer alan kanallar konusunda genel bir sorun olmamasına rağmen bazı kanallara yayın listesinde yer verilmediği; tekli odada kalan bir hükümlünün not defterine el konulduğu, bu nedenle bu işlemin hukuka aykırı olduğuna dair infaz hâkimliği kararı olmamasına rağmen defterin geri verilmediği; hükümlü ve tutukluların odalarında bulundurabilecekleri kitap sayısının 5'le sınırlı olduğu, bu sayının okumanın teşvik edilmesi anlamında iyileştirilmesine gerek duyulduğu, ders kitaplarının dahi bu kitap kotasına eklendiği, yine, seri cilt ansiklopedilerin her birinin ayrı bir kitap gibi kabul edilerek yani 20-30 ciltlik kitapların ilk 5'inin ayrı, ikinci 5'inin ayrı, üçüncü 5'inin ayrı şeklinde kendilerine verildiği; kurum kantininden kırtasiye temininde zorluk yaşadıkları, spor faaliyetlerini yapamadıkları, bazı dilekçelerin alınmadığı, anılsa bile çok geç cevap verildiği veya hiçbir cevap verilmediği şeklinde şikâyetler gelmiştir.
2 No.lu Afyonkarahisar Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yine aynı şekilde girişte detaylı aramanın usulüne uygun yapılması konusunda yeknesak bir uygulama olmadığı, dolayısıyla bir kısmından şikâyet geldiği, yine, isteğe bağlı nakillerin Covid-19 sebebiyle daha önceki dönemdeki gibi kullandırılmadığı; sayımda eşofman girmesine izin verilmediği, pantolon ve ayakkabı giymek suretiyle sayımda bulunma zorunluluğu olduğu; su kotası nedeniyle hem hijyen hem de sağlık sorunu yaşandığı, yemeklerin yeterli besleyicilikte olmadığı, kantindeki ürünlerin fiyatının çok yüksek olduğu; dilekçelerin bazı kurumlarda işleme alınmadığı, alınsa bile çok geç cevap verildiği, kitap sayısının da 5'le sınırlandırıldığı şeklinde şikâyetler gelmiştir.
Yine, ikinci olarak, Komisyonumuz 19/10/2021 tarihinde Kırıkkale ve Keskin Cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirmiştir. Yine, burada bize yargı kararlarıyla ilgili talepler gelmiştir, kararların doğruluğu ya da yanlışlığıyla ilgili talepler var ama biz yine Anayasa'nın 138'inci maddesi gereği yargı kararına karışmadığımızı kendilerine belirttik. Yine, Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinden, kuruma girişte detaylı aramanın usulüne uygun yapılması konusunda bir uygulamanın yeknesak olmadığı tespiti yapılmış. Yine, hastane muayenelerinde kelepçeli uygulama yapıldığı belirtilmiştir. Doktorlar tarafından kendisine diyet reçete verilen hükümlülere bu konuda yeterli diyet yemeğinin verilmediği, kurumda doktorların belirli günlerde görev yapması nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimde sorun yaşandığı, hastaneye sevklerin tek ring araçla yapıldığından bu aracın sevke uygun olmadığı ve ciddi sorunlar yaşandığı, isteğe bağlı nakillerin yine Covid-19 öncesi gibi karşılanamadığı, ziyaret süresinin bir buçuk saat olmasına rağmen bunun bir saat olarak kullandırıldığı, telefonda konuşmanın yirmi dakika ve tek bir defada kullandırıldığı, çocuğu okula giden hükümlü ve tutukluların görüşlerinin hafta sonuna alınmaması nedeniyle, çocuğun okula gitmek veya ziyarete gelmek şeklinde bir seçime zorlandığı, bu uygulamanın kabul edilebilir olmadığı, su içilebilir olmadığı için kirli olduğu, yemeklerin öğlenleri yeterli ama akşam yemeklerinin yetersiz olduğu, odalarda yapılan aramalarda eşyalara zarar verildiği ve bu aramalarda eşyaların kaybolduğu, yine, 10 kitapla sınırlama yapıldığı, on beş günde bir değiştirildiği, "görüldü" mührü olmasına rağmen bazı kitapların ve özellikle ders kitaplarının kendilerinden geri alındığı -biraz önce söylemiştim- ansiklopedilerin temel kitap olmasına rağmen ayrı ayrı ciltlerin sayıldığı, ders kitabı temininde güçlük yaşandığı, uzaktan eğitim gören hükümlü ve tutuklulara bilgisayar kullanma imkânı verilmediği, TV yayını listesinde yeterli kanalın olmadığı, kimi gazetelerin verilmediği, mektupların gönderilmesinde sorun yaşandığı; berberhanede -özellikle bir sıkıntı söylendi- bazı hükümlü ve tutukluların dışarıda çöp kutularının yanında tıraş edildiği -bir kısmından böyle bir şikayet geldi- oda değişikliği taleplerinin karşılanmadığı şikâyetleri geldi.
Keskin T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan yine aramayla ilgili yeknesak bir durum olmadığı, kelepçeyle muayenede sıkıntı yaşandığı, yaz aylarında su kesintisi nedeniyle sıkıntı olduğu, yemeklerin yeterli, besleyici olmadığı, annesiyle barınan çocuklara gelişimlerine uygun yeterli düzeyde yemek verilmediği, kreş olmasına rağmen ve annesiyle barınan çocuk sayısı az olmasına rağmen kreş imkânından yararlandırılmadıkları; telefonla görüşmenin yirmi dakika olduğu, tek defada yapıldığı, kapalı görüş şeklinde yapıldığı; yine, gazetelerin kendilerine verilmediği, psikologla görüşmelerde ciddi sorunlar yaşandığı, TV kanalında de sıkıntı yaşandığı, ilaç temininde sıkıntı yaşandığı şeklinde şikâyetler gelmiştir.
Komisyonumuzun yaptığı değerlendirmeleri, bu tespitleri sonucunda kısaca şöyle bir değerlendirme de yapmak istiyorum Sayın Başkanım, burada infaza temel olan hükümler şunlar: Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik'in "Arama, güvenlik tatbikatı ve sayım" başlıklı 34'üncü maddesinde, kurumlarda, oda ve eklentilerinde, hükümlünün üstü ve eşyasında habersiz olarak her zaman arama yapılabileceği, kurumun tamamında her ay en az 1 defa mutlaka arama yapılacağı, oda ve eklentilerinde yapılacak aramalarda 1 hükümlünün hazır bulundurulacağı, hükümlünün üzerinde kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve bunun başka bir suretle tespitinin olanaksız olması durumunda, kurum üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, detaylı olarak ve beden çukurlarında arama yapılabileceği, detaylı aramanın hükümlünün utanma duygusu ihlal etmeyecek şekilde, görevli dışında kimsenin görmeyeceği tedbirin alınması şeklinde infaz edilmesi gerektiği. Yine "Ceza infaz kurumlarına girişte arama" başlıklı 6'ncı maddede ceza infaz kurumu görevlileri ve dış güvenlik görevlileri dâhil olmak üzere, sıfat ve görevi ne olursa olsun, ceza infaz kurumlarına girenlerin duyarlı kapıdan geçmek zorunda olduğu, bu kişilerin üstlerinin metal dedektörle aranacağı, eşyalarının X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirileceği, ayrıca şüphe hâlinde elle aranacağı; avukatların, noterlerin, ceza infaz kurumlarının X-ray cihazından geçerken ötmeye devam etmesi hâlinde, elle aranabileceği hükümleri bulunmaktadır. Bu hükümler göz önüne alındığında detaylı arama hakkında iç hukukumuzda kapsamlı düzenlemelere yer verildiğine dair herhangi bir tereddüt bulunmamakta ancak Komisyonumuz, detaylı arama müessesine ışık tutması bakımından hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yine raporumuzda sunduğumuz kararları da dikkate alınarak detaylı aramaların gerek mevzuatta gerekse mahkeme içtihatlarında belirlenen usullere sıkı bir şekilde riayet edilmesini ve aksi davranışlarda bulunan görevliler hakkında her türlü takibatın yapılması gerektiğini bir kez daha vurgulamaktadır.
Muayene ve hastaneye sevkte de yine biraz önce tespit ettiğimiz şikâyetler babında, hürriyetinden mahrum bırakılan kişilerin hasta olmaları hâlinde devletin bu kişilere gerekli tıbbi yardımı sağlama yükümlülüğü bulunduğu "Bu yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda ilgilinin hayatı ve vücut bütünlüğü bakımından tehlike arz eden acil bir duruma, ağır veya uzun süreli bir acı çekmesine sebebiyet verilmiş olması ve bu sonuçlar gerçekleşmemesine rağmen ilgilinin tıbbi yardımdan mahrum kalmış olması nedeniyle yaşadığı stres, huzursuzluk ve aşağılanma hissin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele düzeyine ulaşacak olması ciddiyetle alınması Anayasa'nın 17'nci maddesi üçüncü fıkrasının ihlalidir." şeklindeki karar da dikkate alınarak bu sorunların, yaşanan sağlık sorunlarının en önemli nedenlerinden birinin personel eksikliği olduğu ve bu alanda yeteri kadar personelin istihdam sorununun çözülmesi gerektiği tespitinde bulunulmuştur. Sağlık personeli konusunda yaşanan sıkıntının çözülmesi adına Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı Arasında Ceza İnfaz Kurumlarındaki Sağlık Hizmetleri Düzenlenmesi Hakkında Protokol gereği işlem yapıldığı ancak burada bin ve üzeri hükümlü ve tutuklu için bir istihdam, 1 aile hekimi bulundurulması gereği tespiti yapılmıştır. En kısa zamanda tekrar Sağlık Bakanlığıyla görüşülerek sayının azaltılması ve sağlık personeli istihdamının fazlalaştırılması Komisyonumuzun tavsiyesidir.
Komisyonumuz, hastalıktan muzdarip hükümlü ve tutukluların doktor tarafından belirtilen gıda maddelerine hakları olduğunu, bu bağlamda hükümlü ve tutuklulara verilecek günlük ödenek miktarının da kendi bireysel reçetelerine uygun olması gerektiğini belirtmektedir.
Süreli ve süresiz yayınlardan da yararlanma hakkı kapsamında 62'nci maddede düzenlemeler yapılmış olup bununla da ilgili içtihatlar sunulmuştur. Mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla hükümlü ve tutukluların süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahip olduğu belirtilerek resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap ve basılı yayınların hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verileceği, eğitim ve öğretime devam eden hükümlerin ders kitaplarının denetime tabi tutulamayacağı, kurum disiplinini, düzenini ve güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayının da hükümlüye verilmeyeceğini tespit etmiş bulunuyoruz ve bu konuda da görüşümüz bu yöndedir.
Yine, yukarıda zikredilen mevzuat hükümleri çerçevesinde, Anayasa Mahkemesi kararını da bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, bir yayın hakkında mahkemede yasaklama kararı verilmemiş olması o yayının doğrudan doğruya hükümlü ve tutukluya verilmesini gerektirmez. Hakkında yasaklama kararı verilmemesinin yanında talep edilen süreli veya süresiz yayının kurum disiplinini, düzenini ve güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayıcı nitelikte olmaması gerekir. Dolayısıyla talep edilen bu yayınların bu hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Radyo ve televizyon yayınlarına ulaşımda da merkezî yayın sisteminde tüm hükümlü ortakların ortak erişimine açık bir ortak kanal listesi hazırlanması gerektiği kanaatindeyiz. Dolayısıyla herkese de bireysel bir yayın listesinin oluşturulamayacağı bir gerçektir. Yine, ceza infaz kurumlarında düzenin ve güvenliğin sağlanması ve bu hususta tehdit oluşturacak her türlü uygulamanın engellenmesi kurum idaresinin başlıca görevidir. Dolayısıyla talep edilen kanal ve kanalların izlenmesine izin verilmesi durumunda adli ve terör hükümlüleri arasında infiale neden olabilecek riski öncelikle göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle bu nitelikteki kanalların liste dışı bırakılması ceza infaz kurumlarında düzenin ve güvenliğin sağlanması ve kamu düzeninin sağlanması anlamında, demokratik toplum düzeni bakımından Komisyonumuz tarafından da gerekli görülmektedir.
Telefonla haberleşmenin 1 defa ve yirmi dakika olması bizce de şeye aykırıdır. Bunun 2 defada, istenirse farklı kişilerle de görüşmek şeklinde kullandırılması görüşündeyiz.
Kendi isteğiyle nakil maalesef Covid-19 öncesi gibi şu anda gerçekleştirmemekte. Bu nedenle kişilerin kendi aileleriyle irtibat sağlamaları anlamında istedikleri cezaevine nakil hususunda yardımcı olunması gerektiği görüşündeyiz. Dışarıyla ilişkide ve ziyaretlerde de yine söylediğimiz gibi sürelerin çok yeterli olmasına rağmen kullandırılmaması bir sıkıntıdır.
Yine, çocuğu okula giden hükümlü ve tutuklulara hafta sonunda görüş yaptırılması tavsiye edilmiştir.
Beslenme hususu bizim için yine önemli, burada bütün Komisyon üyelerimizin ortak kanaati: Öğlen yemekleri yeterli ancak akşam yemeklerinde bir sıkıntı olduğu tespiti var. Burada sorunun verilen istihkakların düşüklüğünden kaynaklandığı bizce tespit edilmiştir. Bu nedenle Bakanlığımızın yeterli istihkak tespit ederek bunları hükümlü ve tutuklulara vermesi tavsiyesinde bulunulmaktadır.
Yine, odalarda kişisel eşyaların bulundurulması, özellikle ders kitaplarının denetime tabi tutulmaması gerektiği tespitimiz var.
Yine, kurum kantininde satılan ve hükümlü ve tutuklular tarafından satın alınan radyoların kısa bir süre sonra geri alınması bizce anlamsız bir neticedir. Kantinde satılan bir malzemenin tekrar kendilerinden alınması mantıksız gelmiştir.
Öğretimden yararlandırılma bir anayasal haktır. Yine, burada öğrenimde bulunan hükümlü ve tutuklulara da gerekli koşulların sağlanmasını, özellikle tez konusunda ve uzaktan eğitim alanların bilgisayar erişimine izin verilmesi kanaatindeyiz.
İzinlerin kullandırılması ve muhtaç çocuklara, ailesiyle birlikte kalması gereken çocuklara da yeterli besinlerin verilmesi, kütüphaneden yararlandırılması özellikle de ödüllendirmeyle ilgili... Mahrem görüşmelerin, üç ila yirmi dört saat hakları olmasına rağmen görüştürülmemesi zannediyoruz bu dönemle ilgili, Covid-19'la ilgili bir sıkıntı ama bunun da en kısa zamanda görüştürülmesi kanaatindeyiz.
Bir de çok karşımıza çıkarılan sıkıntı, iyi hâl değerlendirilmesinin yapılmaması. Burada, Covid-19 nedeniyle bazı kursların açılmaması, açılamaması nedeniyle bazı hükümlüler iyi hâl değerlendirilmesine alınmamıştır. Burada kendilerine "Uygun programlar açılmadığından, puan alamadıklarından ve belirli eşik puanlara yetiştirilemediğinden dolayı değerlendirme yapılmadığı." şeklinde cevap verilmiştir. Kurumun içerisinde bir program açılmaması ya da onlara bir eğitim verilmemesi, hükümlülerin kusurlu davranışından kaynaklanan bir husus olmadığından, bize göre bu hükümlüye yüklenecek bir külfet değildir. Dolayısıyla, Covid-19 salgınına bağlı olarak eğitim öğretim faaliyetlerine, psikososyal yardım programlarına, destekçi programlara katılmama gerekçesi, iyi hâl değerlendirilmesi yapılmaması ve buna bağlı imkânlardan yararlandırılmamasıyla ilgili durumların araştırılması, gerekli iş ve işlemlerin de yapılması tavsiyesinde bulunulmuştur.
Ve son olarak Sayın Başkanım, tabii, burada sadece hükümlü ve tutuklularla birlikte görüş yapmıyoruz, aynı zamanda kuruma gittiğimizde infaz koruma memurlarımızın kendileriyle de bir söyleşimiz oluyor, onların da taleplerini burada sizlere zikretmek istiyorum: Güvenlik sınıfına geçme talepleri vardır, 3600 ek gösterge talepleri vardır, eşit işe eşit ücret ve fırsat eşitliği ilkelerinden biz de yararlandırılması gerektiği kanaatiyle raporumuzu tanzim ettik.
Çok teşekkür ederim, arz ederim efendim, sağ olun.